@@yalnzjonturk895 Yüzbaşının başına gelenlerden Akın beyi sorumlu tuttular sanırım. 😀 Yoksa böyle bir kanalı takip edip, böyle bir esere disslike atmak anlaşılır şey değil bence. Yada kontun akrabaları mı acaba 😀
İçinde intikam ateşi kullanıp duran insanlar kısas yapar Ya affetmek öylemi o insanı küllerinden ayağa kaldırır Seslendirme yine muhteşemdi her anı yaşadım
Kara Şato’nun Gizemi: Keloğlan ve Kontun Sırrı Bölüm 1: Kara Şato’ya Giden Yol Keloğlan, her zamanki gibi köy yollarında dolaşırken, köyün yaşlısı Dede Korkut’un yanına oturup nefeslenmeye karar verdi. Dede Korkut her zamanki bilge haliyle, derin bir iç çekti ve başını yavaşça Keloğlan’a çevirdi. “Evlat,” dedi, “Kara Şato’nun kontundan haberin var mı?” Keloğlan, şaşkın bir ifadeyle Dede Korkut’a baktı. “Yok Dede, kim bu Kara Şato’nun kontu?” Dede Korkut derin bir nefes aldı. “O, uzak diyarların en gizemli ve korkutucu kişisidir. Onun şatosuna giren bir daha çıkamaz, derler. Şato uzun zamandır boş sanılıyordu ama son zamanlarda orada garip şeyler olmaya başladı. Kimi geceleri ışıklar yanıyor, gölgeler dolaşıyor.” Keloğlan merakla kaşlarını kaldırdı. “Ne gibi?” “Duyduğuma göre, geceleri kasabanın çeşitli yerlerinden insanlar kaybolmaya başlamış. Bu olaylar Kara Şato’nun yeniden aktif hale gelmesiyle aynı zamana denk gelmiş.” Bu durum Keloğlan’ın dikkatini çekmişti. Bir yandan zeki ve pratik zekalı olmasının getirdiği merak, diğer yandan adalet duygusuyla Kara Şato’nun gizemini çözmeye karar verdi. Bölüm 2: Kara Şato’ya Yolculuk Keloğlan, Kara Şato’nun karanlık ormanının kıyısına geldiğinde, hava iyice kararmaya başlamıştı. Şato, kasvetli ve ürkütücü bir yapıya sahipti. Pencerelerinden sızan solgun ışıklar ve rüzgârda sallanan bayraklar, terkedilmiş bir yer olmadığını işaret ediyordu. Şatonun girişinde bir bekçi yoktu. Keloğlan sessizce kapıyı itti. Kapı gıcırdayarak açıldı ve içeriden eski ve küflü bir hava yüzüne çarptı. İçeri girdiğinde ayak seslerinin yankılandığını fark etti. Merdivenler taş, duvarlar ise nemli ve soğuktu. Keloğlan, Sherlock Holmes tarzında ipuçları toplamaya başladı. İlk fark ettiği şey, koridor boyunca yere dağılmış eski harita parçalarıydı. Haritanın bir kısmı okunabiliyordu ve bu parçalar onu bodruma götüren dar bir geçide yönlendiriyordu. Bölüm 3: Gizli Bodrum ve Şifreli Mesaj Bodruma indiğinde, karanlık bir oda ve orta yerde duran büyük bir masa gördü. Masanın üzerinde eski, sararmış bir not vardı: “Zamanın içinde kaybolanlar, burada saklanıyor. Ama gerçeği görmek için cesaret gerek. Son geceyi bul, şifreyi çöz.” Keloğlan, masanın çevresine bakındı ve bir duvarda eski bir tablo fark etti. Tablo, köyde kaybolan bir kadını tasvir ediyordu. Altında küçük bir anahtar deliği vardı. “Kayıp insanlar... Şifreli mesaj... Bir bağlantı var,” diye düşündü Keloğlan. “Ama nasıl?” Birden, duvardaki tabloların her birinin şatonun farklı zamanlarında kaybolan insanlara ait olduğunu fark etti. Her tablonun altında bir tarih yazıyordu ve bu tarihler, köydeki kaybolma olaylarıyla birebir örtüşüyordu. Bölüm 4: Kont ile Yüzleşme Tam o sırada arkasından gelen bir ayak sesi duydu. Döndüğünde, Kara Şato’nun kontu, uzun siyah peleriniyle kapıda duruyordu. Gözleri derin ve ürkütücüydü. Kont, sakin bir sesle konuştu. “Buraya kadar gelen biri olmuş demek. Ama ne yazık ki, şato sırlarını açıklayamaz.” Keloğlan, kontun karanlık sırlarının farkına varmıştı. Onun kaybolan insanları bu şatoda tutsak ettiğini ve onların hatıralarını tablolarla mühürlediğini anlamıştı. Kont, bu insanların hatıralarını kontrol ediyor ve onları birer şifre olarak saklıyordu. “Bu işin sonu buraya kadar,” dedi Keloğlan cesurca, “Ama bilmiyorsun ki, senin bütün şifrelerini çözdüm!” Keloğlan hızlıca tabloya doğru ilerledi ve anahtar deliğine küçük bir anahtar yerleştirdi. Bir anda tablodaki resimler hareketlenmeye başladı, kaybolan insanlar özgürleşiyor, şatonun karanlığı dağılıyordu. Kont ise şaşkın bir halde, gözlerinin önünde şatonun gücünü kaybettiğini gördü. Keloğlan, zekâsıyla bir kez daha köyün kahramanı olmayı başarmıştı. Bölüm 5: Sırrın Çözülmesi Keloğlan, şatonun sırlarını çözdükten sonra köye döndü. Dede Korkut, olanları dinlediğinde gülümseyerek başını salladı. “Zekân seni bir kez daha kurtardı, evlat,” dedi Dede Korkut. “Ama unutma, her zaman daha büyük sırlar vardır.” Keloğlan, bu maceradan sonra bile, hayatta daha keşfedilecek çok şey olduğunu biliyordu. Şato’nun sırlarını çözmüş olabilir, ama dünyanın karanlık köşelerinde daha ne gizemler olduğunu merak ediyordu. Son.
29:30 "Lakin onun dilekleri oğlumu kırıp geçiren ateşi def etmeye yetmedi". Burada ne demek istedi ? Anlayamadım general oğlunu bırakmış ama bir başkası ateş edip öldürmüş mü? Yoksa ateş derken hastalığı falan mı kastediyor? Yüzbası Baugarteni de serbest mi bıraktı sonda gerçekten?
Sözün bittiği yer . Tek kelimeyle muhteşem 🙏👏
Eskiden buralar hep tarla idi.
Akın bey yazmıyorum diye dinlemiyorum sanmayın.
Kolay gelsin
Akın abi bu hizmetlerin için sana teşekkürler ediyorum. Emeğine sağlık.
En sevdiğim yazarın eserlerini sizin güzel yorumunuzdan dinlemek ❤
🥰 emeğinize yüreğinize sağlık üstat çok teşekkür ederim 🥰
Bu kanalı bulduğumdan beri hayal gücüm tekrar canlandı.
Teşekkürler Akın Altan
4 kisi de beğenmeyerek takip ediyo heralde😀 dislike atmislar
@@yalnzjonturk895 Yüzbaşının başına gelenlerden Akın beyi sorumlu tuttular sanırım. 😀
Yoksa böyle bir kanalı takip edip, böyle bir esere disslike atmak anlaşılır şey değil bence.
Yada kontun akrabaları mı acaba 😀
Bu kadar güzel bir eser
Bu kadar güzel bir anlatıma
O dislikelar biraz ayıp olmamış mı?
Çok teşekkürler Akın bey
AĞZINIZA YÜREGİNİZE SAĞLIK ŞAHANE BİR DİNLETİ İDİ TEŞEKKÜRLER
Çok teşekkür ederim akın bey🌸☀💜👍
Kahrolsun, genç fidanları annelerinden ayıran savaş 😔
nefesiniz emeğinize sağlık👍
Tek kelimeyle muhteşem teşekkürler
Çok çok teşekkürler emeğiniz çok değerli 💐💐💐
Emekleriniz için teşekkürler
Güne güzel bir öykü dinleyerek başladım, sesinize sağlık, teşekkür ederim.
Harikasınız 😍
Emeginize saglik tesekkurler
Keyifle dinliyorum ❤🎉
Çok teşekkürler üstadım ✨👌👏👏
Cok tesekkürler Akin bey.
Akın Bey, daha çok Albet Camus gelse çok hoş olmaz mı sizce de? ^
Süper olmus tşk ederiz🙏💐
seslendirmeleriniz harika...
Akın bey efendim çok teşekkür ederim
İçinde intikam ateşi kullanıp duran insanlar kısas yapar
Ya affetmek öylemi o insanı küllerinden ayağa kaldırır
Seslendirme yine muhteşemdi her anı yaşadım
Akın hocam iyi geceler ağzınıza sağlık.. İyi geceler.. 02:44
Harikasınız
AĞZINA SAĞLIK HOCAM
Təşəkkür edirəm. Səsiniz və əməyinizə sağlıq
Sesiniz çok güzel...
Yaklaşık 1 senedir akın abinin sesi ile uyuyorum keşke belgesel tarzı tarih coğrafya seslendirmeleri de gelse
Mükemmel anıl bey 🙂🙂🙂
Enteresan, Karlsruhe bana 50 km uzakta, ve TC konsolosluğu var..selamlar.
Akın bey, sizden Borges öyküleri de dinlemeyi isteriz.
Harikaydı
emeklerinize sağlık
Teşekkürler
Akin bey birdenesen sao
🙏🙏🙏
Tesekkurler
👍👏👏🌺
Lütfen Agatha christie kitaplarını seslendirin🌺🥰
Teşekkür ederim. Sherlock Holmes da okusanız keşke başka seslerde okunduğunu görüyorum ama sizden dinlemek istiyorum.
Artur conan doyle diyince aklıma hep sherlock holmes geliyor iyi geceler akin hocam
👏👏👏👏👏
❤❤❤
👏👏
Daha çok dostaveski daha çok tolstoy kumarbazı seslendinizmi.Bulamadım seslendirmediyseniz seslendirebilirmisiniz.acaba
Rana Toka seslendirmiș çok iyi
Bizim kütüphane de.
@@narinn7541 Akin Beyi cok beğeniyorum ayni zamanda Rana Haniminda ses tonu cok güzel severek takip ediyorum
💐💐
❣️
Kara Şato’nun Gizemi: Keloğlan ve Kontun Sırrı
Bölüm 1: Kara Şato’ya Giden Yol
Keloğlan, her zamanki gibi köy yollarında dolaşırken, köyün yaşlısı Dede Korkut’un yanına oturup nefeslenmeye karar verdi. Dede Korkut her zamanki bilge haliyle, derin bir iç çekti ve başını yavaşça Keloğlan’a çevirdi.
“Evlat,” dedi, “Kara Şato’nun kontundan haberin var mı?”
Keloğlan, şaşkın bir ifadeyle Dede Korkut’a baktı. “Yok Dede, kim bu Kara Şato’nun kontu?”
Dede Korkut derin bir nefes aldı. “O, uzak diyarların en gizemli ve korkutucu kişisidir. Onun şatosuna giren bir daha çıkamaz, derler. Şato uzun zamandır boş sanılıyordu ama son zamanlarda orada garip şeyler olmaya başladı. Kimi geceleri ışıklar yanıyor, gölgeler dolaşıyor.”
Keloğlan merakla kaşlarını kaldırdı. “Ne gibi?”
“Duyduğuma göre, geceleri kasabanın çeşitli yerlerinden insanlar kaybolmaya başlamış. Bu olaylar Kara Şato’nun yeniden aktif hale gelmesiyle aynı zamana denk gelmiş.”
Bu durum Keloğlan’ın dikkatini çekmişti. Bir yandan zeki ve pratik zekalı olmasının getirdiği merak, diğer yandan adalet duygusuyla Kara Şato’nun gizemini çözmeye karar verdi.
Bölüm 2: Kara Şato’ya Yolculuk
Keloğlan, Kara Şato’nun karanlık ormanının kıyısına geldiğinde, hava iyice kararmaya başlamıştı. Şato, kasvetli ve ürkütücü bir yapıya sahipti. Pencerelerinden sızan solgun ışıklar ve rüzgârda sallanan bayraklar, terkedilmiş bir yer olmadığını işaret ediyordu.
Şatonun girişinde bir bekçi yoktu. Keloğlan sessizce kapıyı itti. Kapı gıcırdayarak açıldı ve içeriden eski ve küflü bir hava yüzüne çarptı. İçeri girdiğinde ayak seslerinin yankılandığını fark etti. Merdivenler taş, duvarlar ise nemli ve soğuktu.
Keloğlan, Sherlock Holmes tarzında ipuçları toplamaya başladı. İlk fark ettiği şey, koridor boyunca yere dağılmış eski harita parçalarıydı. Haritanın bir kısmı okunabiliyordu ve bu parçalar onu bodruma götüren dar bir geçide yönlendiriyordu.
Bölüm 3: Gizli Bodrum ve Şifreli Mesaj
Bodruma indiğinde, karanlık bir oda ve orta yerde duran büyük bir masa gördü. Masanın üzerinde eski, sararmış bir not vardı:
“Zamanın içinde kaybolanlar, burada saklanıyor. Ama gerçeği görmek için cesaret gerek. Son geceyi bul, şifreyi çöz.”
Keloğlan, masanın çevresine bakındı ve bir duvarda eski bir tablo fark etti. Tablo, köyde kaybolan bir kadını tasvir ediyordu. Altında küçük bir anahtar deliği vardı.
“Kayıp insanlar... Şifreli mesaj... Bir bağlantı var,” diye düşündü Keloğlan. “Ama nasıl?”
Birden, duvardaki tabloların her birinin şatonun farklı zamanlarında kaybolan insanlara ait olduğunu fark etti. Her tablonun altında bir tarih yazıyordu ve bu tarihler, köydeki kaybolma olaylarıyla birebir örtüşüyordu.
Bölüm 4: Kont ile Yüzleşme
Tam o sırada arkasından gelen bir ayak sesi duydu. Döndüğünde, Kara Şato’nun kontu, uzun siyah peleriniyle kapıda duruyordu. Gözleri derin ve ürkütücüydü. Kont, sakin bir sesle konuştu.
“Buraya kadar gelen biri olmuş demek. Ama ne yazık ki, şato sırlarını açıklayamaz.”
Keloğlan, kontun karanlık sırlarının farkına varmıştı. Onun kaybolan insanları bu şatoda tutsak ettiğini ve onların hatıralarını tablolarla mühürlediğini anlamıştı. Kont, bu insanların hatıralarını kontrol ediyor ve onları birer şifre olarak saklıyordu.
“Bu işin sonu buraya kadar,” dedi Keloğlan cesurca, “Ama bilmiyorsun ki, senin bütün şifrelerini çözdüm!”
Keloğlan hızlıca tabloya doğru ilerledi ve anahtar deliğine küçük bir anahtar yerleştirdi. Bir anda tablodaki resimler hareketlenmeye başladı, kaybolan insanlar özgürleşiyor, şatonun karanlığı dağılıyordu.
Kont ise şaşkın bir halde, gözlerinin önünde şatonun gücünü kaybettiğini gördü. Keloğlan, zekâsıyla bir kez daha köyün kahramanı olmayı başarmıştı.
Bölüm 5: Sırrın Çözülmesi
Keloğlan, şatonun sırlarını çözdükten sonra köye döndü. Dede Korkut, olanları dinlediğinde gülümseyerek başını salladı.
“Zekân seni bir kez daha kurtardı, evlat,” dedi Dede Korkut. “Ama unutma, her zaman daha büyük sırlar vardır.”
Keloğlan, bu maceradan sonra bile, hayatta daha keşfedilecek çok şey olduğunu biliyordu. Şato’nun sırlarını çözmüş olabilir, ama dünyanın karanlık köşelerinde daha ne gizemler olduğunu merak ediyordu.
Son.
🤣🤣🤣❤️❤️❤️
Hocam sesiniz çoğu erkekten daha yakışıklı
İnstagram/34akinaltan
💯🍀🌹
👀👍
29:30 "Lakin onun dilekleri oğlumu kırıp geçiren ateşi def etmeye yetmedi". Burada ne demek istedi ? Anlayamadım general oğlunu bırakmış ama bir başkası ateş edip öldürmüş mü? Yoksa ateş derken hastalığı falan mı kastediyor? Yüzbası Baugarteni de serbest mi bıraktı sonda gerçekten?
Burada ateş kötü talih anlamında. Serbest bırakıldı
ya çok önemli noktada son denin
Seslendiren
ARO
Bilmem bilirmisiniz bir Baba tembel ogkunu bir kadin mektubuynus gibi ogkuna yatarak ogkunu yola getirmisti Bü kitabi birdaha dinlemek usterim
Teşekkürler
👏👏