Hocam epey zamandır kitaplarınızı okurum Başından beri youtube programlarınızı takip ederim. Çok şeyler öğrendim. Bir argüman nasıl ortaya konur Nasıl savunulur ve karşı taraf nasıl bir noktaya getirilir sizden öğrendim. Çok teşekkür ederim 🙏🏼 Selamlar
20:00 Elektrikli araclar hakkinda. Gorusleriniz ve akil yurutme sekliniz gayet guzel. Bir iki ufak bilgi ile katki verelim. Elektrikli arac hikayesinin onemli bir ayagi elektrigin fosil yakitlardan degil gunes ve ruzgadan uretilmesidir. Eger bunu kabul edersek ayni miktarda enerji kullanmis olsak da ayni miktarda CO2 cikmamis oluyor. Bu da iklim acisindan degerli ve olumlu bir sonuc. Zaten ilk arguman bu idi, simdi AI ile baska bir yere dogru da devriliyor.
Ayni zamanda amac a noktasinan b noktasina gitmekse onemli olan ortaya cikan enerjinin yuzde kacinin bu is icin kullanildigidir. Yakitin yarisi yarisi hareket enerjisi degil isi enerjisi gibi bi enerjiye donusup ziyan oluyorsa ayni is icin iki kat enerji uretmek gerekir. elektrikli araclarin iddiasi da bu verimi artirmak, hem enerji uretimi hem kullanimi sirasinda. Ayni is icin ayni enerji gerekiyor gibi sacma sapan bir akil yurutme olamaz.
@@mumumumu666ben de onu diyecektim. Ayrıca sanki fosil yakıtlılar çöpe atılmış gibi konuştu orda. Elektrikliden memnun kalmayan fosil alabilir kimse zorla aldırmıyor.
Bu güneş enerjisi bi palavradan ibaret diye biliyorum ben. Yani elde edilen toplam elektrik miktarının çok az bir kısmı deniz kum güneş ile elde ediliyor Diye biliyorum ben
güneş panellerinin de rüzgar enerjisi turbinlerinin de, Elktr Araçlar için üretilen batarya veya pillerin ne kadar pahalı olduğunu, üretiminin doğaya ve insanlara ne kadar zararlı olduğunu, buna mukabilen performanslarının ve kullanım ömürlerinin ne kadar az olduğunu biliyorumuyuz... enerji diversifikasyonu için, yerine ve kullanım maksadına göre alternatif enerji menbaaları her zaman iyidir, bu kesin, ama zero emission denilen ütopik palavra mümkün değildir, zira bu palavranın tek maksadı Hazretin anlattığı gibi yeni, trilyonluk pasta yaratmak... artııı, istatistik biliminin ilk dersinde öğretilen şey, iklim, iklim değişikliği denen şeyin istatiksel olarak ne kadar tahminedilemez olduğudur, ki bunun başlıca sebebi 1850den beri başlayan verilerle istatiksel sonuçlar üretme çabasıdır... halbuki atmosfer açısından 150-180 yıl çok çok kısa bir süredir, ki bunun da neredeyse 100 yılı eski araç gereçlerle ölçtüğümüz verileri kapsıyor. bu bakımdan karbon emisyonuymuş, ozon tabakası deliniyormuş, bunları söylemek için elimizde çok az veri var. bir de son bir şey, atmosferde CO2 arttıkça ormanların tabii olarak artma eğlimi gösterdiğini de biliyormuyduk
Gerçeği yansıtmayan iddialarınızla pek de katkıda bulunduğunuz söylenemez. Dünya genelinde, elektrik hala büyük oranda fosil yakıtlardan elde ediliyor. Ayrıca, elektrik motorlu araçların pillerinin üretiminde salınan karbondioksit oranı, ancak uzun yıllar içerisinde içten yanmalı motorlu araçların kullanım sırasında tükettiği fosil yakıtların saldığı karbondioksit oranına göre doğa için daha az zararlı(!) hale geliyor.
10:15 hocam yalnız f35 in yapacağı elektronik karıştırmaya dayanabilecek bir drone yok hatta f35 ebile gerek yok tek bir ea18 uçağı bile o drone sürüsününün yönlendirilmesini engellemeye yeter
1:32'deki "Hanefilik, Selefilik ve İslamcı Siyasetin Geleceği" konusuyla alakalı olarak hoca Selefilik kavramını ne kadar biliyor acaba burada bir şüpheye düştüm. Genel geçer bir "İslam'ın reformist yorumlara ihtiyacı var ya." dedi geçti gibi geldi bana. Bu konuda pek tatmin olmadım...
Hocam Türkçeyi çok kendinize has ve karizmatik şekilde kullanıyorsunuz. Tonlamalarınız çok güzel. Küçük yaştan beri böyle mi konuşuyordunuz yoksa sonradan mı telaffuz şeklini değişti?
İçten yanmalı motorlar enerji tüketimi açısından verimli değil. Üretilen enerjinin çoğu ısıya (motoru ısıtmaya) gittiği için kayboluyor. Elektrikli araçlar çok daha az enerji ile aynı mesafeyi gidebiliyor.
Bir başka açıdan insan ve serüveni… * İnsanın varlık iddiasında bulunması geçici ve mecazidir. Akıl, zorunlu ve imkansızın (mevcudun-şimdiki zamanın-geçmiş zamanın) bilgisine vakıf olsa da, mümkünün (imkanın-gelecek zamanın) bilgisine vakıf olamaz. Çünkü zaman, imkanı kuşatmıştır. Allah vardı zaman yoktu, Allah önce zamanı sonra evreni varetti. Zaman kavramı bütün soruların cevabıdır. * Aslolan sevgidir (şefkat). Bilinmeyi isteyerek; zamanı, evreni, içinde tüm canlıları (melek-insan-bitki-hayvan) akıllı olarak, sadece melek ve insanı da düşünen, akıllı ve ayrıca bilinçli olarak yaratan, güzelliği, sevgiyi, bilgiyi ve bilmeyi öğreten Allah’ın şanı yücedir. * Allah’a ulaşmayı istemek meleklere ve insanlara kalmıştır, ancak senin istemeni de dileyen kimdir sorusunun cevabı da yine Allah’ın bizatihi kendisidir. Çünkü Allah zamanı ve tüm varlığı kuşatmıştır. Melek ve insana düşen ise acziyetinin farkına vararak ve benlik duvarını aşarak dünyada iken Allah’a ulaşmaktır. Namaz ile ve namaz dışında doğrudan Allah ile sürekli iletişim kurmak ve konuşmaktır. Bu konuşma başlangıçta tek taraflı gibi görünse de sonunda perdeler açılacaktır. İnananlar için dünyada iken Allah’ı görmek imkansız değildir… * İSLAM MUHAMMED ALEYHİSSELAM İLE BAŞLAMADI TÜM PEYGAMBERLER İSLAM PEYGAMBERİYDİ * İslam özel bir isim olmayıp Allah’a teslimiyet anlamına gelir. Tüm elçiler ve inananlar islam ve müslüman kelimelerinin kendi dillerindeki karşılıklarını, kendi inançlarını tanımlamak için kullanmışlardır. Tahrif edilmiş olan bugünkü İncil, Tevrat vb kitapların orjinal hali Kuran’dır. Orjinal İncil, Tevrat vb kitap arayanlar Kuran’a bakabilirler. Kuran önceki kitapları kapsayan yeni bir kitap değildir. Önceki kitapların (emir ve yasaklar olarak) bizatihi kendisidir. Kutsal metin (Kuran) insanlık tarihi boyunca hiç değişmemiştir. Allah tarihsel süreçte tek bir kitap tek bir din göndermiştir. Bugünkü haliyle Kuran metni hariç tüm diğer kutsal zannedilen metinler de (Zebur, Tevrat, İncil, hadis, sünnet kitapları vb) geçersizdir. Kuran metninde bulunmayan hiç bir bilginin, iyi adet olarak bilinse de hiç farketmez, din açısından bir geçerliliği ve bağlayıcılığı yoktur. Kuran metni açık yeterlidir. İlk melek ve insandan itibaren sürekli “yinelenerek” gönderilmiş olan bu Kuran metninde temel olarak emirler (ibadetler) ve yasaklar (kötülükler) belirtilmiştir. Bu emirler ve yasaklar hiç değişmemiştir. Kuran’da yer alan; namaz kılma, oruç tutma, zekat verme sarhoşluk verenlerden sakınma, faizden sakınma, kumardan sakınma, zinadan sakınma vb. tüm emir ve yasaklar kutsal metinlerde hep vardı. Kuran metni de geçmişten bugüne doğruluk ve uygunluk sağlamasının ve teyidinin yapılabilmesi için matematiksel kodlama sistemi ile eklemelere ve çıkarmalara karşı korunmuştur. İslam, Muhammed Peygamber ile başlamadı, ilk zamandan itibaren hep aynı din (Emirler/Yasaklar) vardı, zaman içinde tahrif edilmişti; güncellenmedi, yenilenmedi, Kuran ile YİNELENDİ… Salt düşünce metinleri zannedilen ve felsefe olarak bilinen bilgi külliyatının kaynağı da temel hatlarıyla meleklere ve insanlığa ilk gönderilen bu Kuran metnidir. Bilinen felsefecilerin birçoğu da aynı zamanda Allah’ın elçileridir. Allah, Elçi ve Peygamber olan Muhammed Aleyhisselam ile Kuran mesajını (Kuran Metni olan mutlak bilgiyi) son kez “yinelemiştir”. Önce gönderilen Tevrat ve İncil gibi tüm kutsal kitaplar da tahrif edilmeden önceki ilk hali itibariyle emir ve yasaklar kapsamında Kuran’dır. Bugün Tevrat ya da İncile uymak isteyenler de Kuran’a uymalıdır. Kuran metni dışında din adına kaynak yoktur. Kurandaki tüm bilginin kaynağı da Allah’ın bizatihi kendisidir. Bu bilgiyi doğrudan elçilerine kutsal kitaplar yoluyla Kuran olarak beyan etmiş ve açığa çıkarmıştır. * KURAN YENİ BİR KİTAP DEĞİL SOY BİR KİTAPTIR TÜM KİTAPLARLA GELEN MUTLAK BİLGİNİN YİNELENMİŞ HALİDİR * Mutlak Bilgi varmıdır, varsa nedir. Mutlak bilgiyi teyit etmek mümkün müdür. Mutlak bilgi vardır ancak, sadece Kuran metni mutlak bilgidir. Başka bir mutlak bilgi yoktur. Tarih ve Bilim dahil tüm bilgi külliyatı göreceli ve yanlışlanabilir durumdadır. Kuran metninin kaynağı ise Allah’ın bizatihi kendisidir. Bütün kitaplar sadece tek bir Kitab’ın (Kuran) daha iyi anlaşılabilmesi için okunur. Kuran metni hariç diğer kaynaklardan gelen tüm bilgiler (hadis, sünnet, icma, kıyas, örf, adet, gelenek, tarih, bilim, felsefe vb.) tarihsel ve görecelidir. Çünkü Kuran metni dışındaki tüm bu bilgiler her zaman farklı bakış açılarıyla yanlışlanabilir durumdadır. Tek kaynak ise sadece Kuran metnidir. Kuran metni dışında din de kaynak yoktur. Bugün kaynaklarda bulunan hadisler peygamberin söylediği söylenen sözlerdir. Peygamber Kuran’a aykırı söz söyleyemeyeceğine göre hadis kaynaklarındaki Kuran’a aykırı sözleri Peygamber söyledi demek öncelikle Peygambere büyük iftiradır. Hadisler Kuran’a göre din için kaynak değildir. Peygamberle ilgili gerekli tüm bilgi de Kuran’da mevcuttur. Ancak son peygamberin vefatından sonra; bugün islam diye, aslında hadis, sünnet adı altında oluşturulmuş, örf, adet, gelenek, tarihsel söylentiler, anlatılar, vehimler, uydurulmuş rivayetler, tarihsel varsayımlar, atasözleri, menkibe hikayeleri, kasıtlı yalanlardan oluşturulmuş bir din külliyatı var islam bu zannedilen. Kuran metnini mutlak ve tek kaynak olarak esas alarak tüm kitaplardan, bilimsel ve tarihi bilgilerden, yazılı, sözlü kaynaklardan, hadis diye söylenen sözlerden de yararlanılabilir Kuran metninin önüne geçirmemek kaydıyla ve mutlak olmayan, yanlışlanabilir bilgi anlamında. Ancak dinde tek kaynak sadece Kuran metnidir. Bilinen tüm ihtilaflar ve itirazlar, İslam adı altında dine yamanan örfler ve hurafe uygulamalardır.(recm, nasih-mensuh, sol elle yemek yasağı, sağdan başlama kuralı, sakal, saç örtüsü, üç vakit namazın 5 vakte çıkarılması, 4 aylık hac süresinin 10 güne sıkıştırılması, güneş takvimine uymayıp Ramazan Oruç ayının sürekli değişmesi, mirasta eşitsizlik algısı, cariyecilik, kadınların kötülenmesi, çocuk sünneti vb.) Kuran metni ahlaki üstünlük vasfına sahiptir ve hiçbir rezilliği onaylamaz. * “Bu Kuran senden önce gönderdiğimiz elçilerimizin de yasasıdır. Sen bizim yasamızda bir değişiklik bulamazsın." (Kuran : 17:77) * “Kuran, kendinden öncekileri tasdik eden, her şeyi açıklayan bir kitaptır; iman eden toplum için bir rahmet ve bir hidayettir. (Kuran : 12:111) * “Oku, insana yazmayı ve bilgiyi öğreten Rabbin sonsuz iyilik ve ikram sahibidir.” (Kuran : 96:3,4,5) KÖTÜLÜK (CEHENNEM) BİTER SONLUDUR Kuran iki ölüm, iki dirilmeyi melek ve insan için açıklar. Buradaki vurgu tüm inanmayanlaradır. Diyecekler ki, "Rabbimiz, bizi iki kez öldürdün ve iki kez dirilttin. Şimdi günahlarımızı itiraf ettik. Buradan bir çıkış yolu var mı?" (Kuran : 40:11) 1. Tüm canlılar varolurlar (yaratılış-birinci diriliş). 2. Tüm canlılar hayattayken ölüp dirilirler (uyku-birinci ölüm). 3. Tüm canlılar ölürler (fiziki ölüm-ikinci ölüm). 4. Tüm canlılar dirilirler (ahiretteki diriliş-ikinci diriliş). 5. İnananlar bir daha ölmezler (cennet). 6. Yaşamları boyunca şahit oldukları bunca gerçeğe rağmen inanmadan ölen gerçeği örtenler (kafirler) bu dirilişten sonra tekrar ölmek (yokolmak) istemedikleri ve ahiretteki diriliş sonrası gerçeği anlayınca da bağışlanıp yaşamaya devam etmek istedikleri halde; hayatları boyunca yapmadıkları iyiliklerin ve yaptıkları kötülüklerin bir sonucu olarak Allah’ın takdir ettiği bir süre azapla yaşadıktan sonra (cehennem) ölmeyi/yokolmayı istemedikleri halde Allah onları ahirette tekrar ölümle/yokoluşla cezalandıracaktır. Bu ayetlerde; inanmayanların ahirette dirildikten sonra duydukları pişmanlık duygusuna vurgu vardır. Elbette pişmanlık ve azap esnasında bu vicdan azabının sonlanmasını isteyeceklerdir, ancak bu istek, tekrar ölümle, yok oluşla sonlanmak değil, azabın bitmesi içindir. Yoksa tabiki sürekli vicdan azabı ile yaşamaya devam etmek anlamında değildir. Ancak cehennem sonlanacağı için inanmayanlarda ahirette tekrar ölecektir/yokolacaktır. GÜZELLİK (CENNET) SÜREKLİDİR SONSUZDUR Kuran ölümsüzlüğü arayan melek ve insan için ölümsüzlüğün sırrını açıklar. Buradaki vurgu tüm inananlaradır… Nasıl oluyor da Allah´ı inkar ediyorsunuz. Oysa ölü iken sizi O diriltti; sonra sizi yine öldürecek, yine diriltecektir ve sonra O´na döndürüleceksiniz. (Kuran : 02:28) * Melekleri ve insanları ancak beni bilmeleri, tanımaları, ibadet etmeleri ve bana ulaşmaları için yarattım.” (Küntü Kenzen Mahfiyyen Fehalaktü'l Halka Liya'rifûnî) (Ben bir gizli hazine idim, görülmek, bilinmek diledim, bu yüzden âlemi (zamanı, evreni, kainatı, tüm varlığı, melek ve insanı yarattım.) (Kuran : 51.56) * “Her şey fani olacak, ancak Celâl ve İkram sahibi Rabbinin zatı (cennet) Bâki kalacaktır.” (Kuran : 28:88)
Sevan bir Cello 2 (celal şengör) insan bilgi dagarcıgını artırınca etraftanda biraz övgü gelmeye başlayınca kendine bi özgüven geliyor herkonuda ahkam kesmeye başlıyor bu arada saçmalıyor galiba
@@ARİAN-g2o Osmanlıdaki gayrimüslim diyince üstün ırklarmış gibi bahsediyor her zaman. Hadi türkiye - ermenistan - yunanistan kıyaslaması yap ? O zaman anlarsın bunların sike sürülecek aklı yok. Osmanlıda zenginleşmelerinin nedeni başarılı olmaları değil o bambaşka bi konu.
hoca fizik biliyor ama mühendislik bilmiyor. evet bir araba a noktasından b noktasına gitmek için aynı işi yapacak ama içten yanmalı motorların enerji verimliliği inanılmaz düşük. şöyle düşünün motorun çalışırken yaydığı ısı tamamen boşa giden enerji demektir. o enerji işe değil ısıya gider. elektrikli motorlar bu anlamda içten yanmalı motorlara göre inanılmaz verimli. eğer batarya sorunu çözülürse elektrikli araçların önünde hiçbir şey duramaz.
Batarya verimliliği? Bir sistemin verimliliği devreye bağlı tüm elemanlar ile ölçülür. Yemişim motoru. Benzinin verimi %100 ona bakarsan. Benzini koy yoluna bak.
Anlaşılan siz, fiziği de mühendisliği de biliyorsunuz ama insandan pek haberiniz yok gibi. Mangal yaparken, kömürün yaydığı ısının ne kadarının işe dönüştüğü, ne kadarının boşa(!) gittiği umurunuzda oluyor mu? Ya da sahilde, yaktıkları ateşin etrafına oturmuş şarkılar söyleyen bir gruba yaklaşıp "Bu hiç de verimli değil, ateşin yaydığı ısı boşa gidiyor!" der misiniz? Ben A noktasından B noktasına gitmek istiyorsam ve araç beni oraya sorunsuz götürüyorsa yeterince verimlidir. Bizler, hayattaki her hamlemizi oyle verimlilik oranları hesaplarına falan bakarak yapmıyoruz.
@@enisguersoy Bu da cok dogru bir fikir. Bazilari hala V8 Mustang aliyor, cunku onlar icin o sekiz silindirli motorun cikardigi homurtulu bas ses cok guzel.
bugünkü konuşmanız ve değindiğiniz konular gayet ufuk açıcıydı.tşk.
Teşekkürler.
Teşekkürler Sevan bey
Vicdanın sesi Ermeni yurttaşlara selam olsun. Sevan bey Gazze hassasiyetiniz için çok teşekkürler
Hocam epey zamandır kitaplarınızı okurum
Başından beri youtube programlarınızı takip ederim.
Çok şeyler öğrendim.
Bir argüman nasıl ortaya konur
Nasıl savunulur ve karşı taraf nasıl bir noktaya getirilir sizden öğrendim.
Çok teşekkür ederim 🙏🏼
Selamlar
“Beni maşayla tutmayı severler“
😂😂😂
Üstadım. Sağlığınıza duacıyız. Naçizane felsefi ve edebi konularda sizden daha fazla duymak isteriz.
Adamin krali gelmis 🎉
sevan agabeyden Allah razi olsun.
Allah tuttuğunu tek nüshâ şâheser etsin 🙏🙏🙏🧿
Son zamanlarda okudugunuz ve begenip tavsiye edebileceginiz romanlar var mi?
Hocam bugün çok karizmatik sininiz.
20:00 Elektrikli araclar hakkinda. Gorusleriniz ve akil yurutme sekliniz gayet guzel. Bir iki ufak bilgi ile katki verelim. Elektrikli arac hikayesinin onemli bir ayagi elektrigin fosil yakitlardan degil gunes ve ruzgadan uretilmesidir. Eger bunu kabul edersek ayni miktarda enerji kullanmis olsak da ayni miktarda CO2 cikmamis oluyor. Bu da iklim acisindan degerli ve olumlu bir sonuc. Zaten ilk arguman bu idi, simdi AI ile baska bir yere dogru da devriliyor.
Ayni zamanda amac a noktasinan b noktasina gitmekse onemli olan ortaya cikan enerjinin yuzde kacinin bu is icin kullanildigidir. Yakitin yarisi yarisi hareket enerjisi degil isi enerjisi gibi bi enerjiye donusup ziyan oluyorsa ayni is icin iki kat enerji uretmek gerekir. elektrikli araclarin iddiasi da bu verimi artirmak, hem enerji uretimi hem kullanimi sirasinda. Ayni is icin ayni enerji gerekiyor gibi sacma sapan bir akil yurutme olamaz.
@@mumumumu666ben de onu diyecektim. Ayrıca sanki fosil yakıtlılar çöpe atılmış gibi konuştu orda. Elektrikliden memnun kalmayan fosil alabilir kimse zorla aldırmıyor.
Bu güneş enerjisi bi palavradan ibaret diye biliyorum ben. Yani elde edilen toplam elektrik miktarının çok az bir kısmı deniz kum güneş ile elde ediliyor
Diye biliyorum ben
güneş panellerinin de rüzgar enerjisi turbinlerinin de, Elktr Araçlar için üretilen batarya veya pillerin ne kadar pahalı olduğunu, üretiminin doğaya ve insanlara ne kadar zararlı olduğunu, buna mukabilen performanslarının ve kullanım ömürlerinin ne kadar az olduğunu biliyorumuyuz... enerji diversifikasyonu için, yerine ve kullanım maksadına göre alternatif enerji menbaaları her zaman iyidir, bu kesin, ama zero emission denilen ütopik palavra mümkün değildir, zira bu palavranın tek maksadı Hazretin anlattığı gibi yeni, trilyonluk pasta yaratmak... artııı, istatistik biliminin ilk dersinde öğretilen şey, iklim, iklim değişikliği denen şeyin istatiksel olarak ne kadar tahminedilemez olduğudur, ki bunun başlıca sebebi 1850den beri başlayan verilerle istatiksel sonuçlar üretme çabasıdır... halbuki atmosfer açısından 150-180 yıl çok çok kısa bir süredir, ki bunun da neredeyse 100 yılı eski araç gereçlerle ölçtüğümüz verileri kapsıyor. bu bakımdan karbon emisyonuymuş, ozon tabakası deliniyormuş, bunları söylemek için elimizde çok az veri var. bir de son bir şey, atmosferde CO2 arttıkça ormanların tabii olarak artma eğlimi gösterdiğini de biliyormuyduk
Gerçeği yansıtmayan iddialarınızla pek de katkıda bulunduğunuz söylenemez. Dünya genelinde, elektrik hala büyük oranda fosil yakıtlardan elde ediliyor. Ayrıca, elektrik motorlu araçların pillerinin üretiminde salınan karbondioksit oranı, ancak uzun yıllar içerisinde içten yanmalı motorlu araçların kullanım sırasında tükettiği fosil yakıtların saldığı karbondioksit oranına göre doğa için daha az zararlı(!) hale geliyor.
10:15 hocam yalnız f35 in yapacağı elektronik karıştırmaya dayanabilecek bir drone yok hatta f35 ebile gerek yok tek bir ea18 uçağı bile o drone sürüsününün yönlendirilmesini engellemeye yeter
Besim bey besim bey besim bey...
Bana da ayrı tutması ilginç geldi. Tabii arkadaşı Ama ya böyle bir konuya girmeyecekti ya da iğneyi batiracakti
1:32'deki "Hanefilik, Selefilik ve İslamcı Siyasetin Geleceği" konusuyla alakalı olarak hoca Selefilik kavramını ne kadar biliyor acaba burada bir şüpheye düştüm. Genel geçer bir "İslam'ın reformist yorumlara ihtiyacı var ya." dedi geçti gibi geldi bana. Bu konuda pek tatmin olmadım...
Çok teşekkürler Sevan bey
Gule Gule kullanin❤️
Hocam sizden de olmaz ama piyasada sizden durustu ve iyisi (yetenek) yok :)
Ne olmaz?
Sağolasan🎉🎉🎉
Bana öyle geliyor ki, öyle geliyor ki, öyle geliyor ki, ...
sana nasıl gelıyor kı
Kafası çalışan ender insanlardan biri
Hocam Türkçeyi çok kendinize has ve karizmatik şekilde kullanıyorsunuz. Tonlamalarınız çok güzel. Küçük yaştan beri böyle mi konuşuyordunuz yoksa sonradan mı telaffuz şeklini değişti?
Biraz ironik ama gayrimüslimler Türkçeyi daha iyi ve doğru konuşurlar.
istanbul ağzı bu işte, dinle falan ilgisi yok
@ din derken? İstanbul ağzı değil ayrıca baya trt türkçesi konuşuyor sevan hoca istanbul ağzı bu değil.
@@Anatolikon34 bir yorum üzerine yazdım, galiba silinmiş
@@Anatolikon34 üst sınıf eski istanbullu ağzı desem, benim gözlemim öyle en azından, terimi yanlış kullanmış olabilirim
Hocaefendi'ye rahmet ve hasret
Hocapaşa'ya (Nişanyan) selam ve hürmet
İçten yanmalı motorlarda verim %50 elektrik motorlarında %90 ın üzeri artı içten yanmalı motorların arıza yapma bakım onarım malşyeti yagıydı antrfriziydi masrafı çok yüksektir elektrikli arçalarda bakım nerdeyse yoktur elektrikli araçların üretimi durudurulamaz
Eğitimli toplumlarda işler, bizlerde işlemez, mesela dini bayramlar da toplu hareketlerde olacakları bir an için modelleyelim tam bir kaos
İçten yanmalı motorlar enerji tüketimi açısından verimli değil. Üretilen enerjinin çoğu ısıya (motoru ısıtmaya) gittiği için kayboluyor. Elektrikli araçlar çok daha az enerji ile aynı mesafeyi gidebiliyor.
Müslüman değil Türk!
Sılav
Silav😊
@@talhasoylu898Slav û rez :)
Silav û rêz ❤
@@Ferhat21..silav u rezzzz:))
@@KylaaWalk ser çavê min gelê min :)
Bir başka açıdan insan ve serüveni…
* İnsanın varlık iddiasında bulunması geçici ve mecazidir. Akıl, zorunlu ve imkansızın (mevcudun-şimdiki zamanın-geçmiş zamanın) bilgisine vakıf olsa da, mümkünün (imkanın-gelecek zamanın) bilgisine vakıf olamaz. Çünkü zaman, imkanı kuşatmıştır. Allah vardı zaman yoktu, Allah önce zamanı sonra evreni varetti. Zaman kavramı bütün soruların cevabıdır.
* Aslolan sevgidir (şefkat). Bilinmeyi isteyerek; zamanı, evreni, içinde tüm canlıları (melek-insan-bitki-hayvan) akıllı olarak, sadece melek ve insanı da düşünen, akıllı ve ayrıca bilinçli olarak yaratan, güzelliği, sevgiyi, bilgiyi ve bilmeyi öğreten Allah’ın şanı yücedir.
* Allah’a ulaşmayı istemek meleklere ve insanlara kalmıştır, ancak senin istemeni de dileyen kimdir sorusunun cevabı da yine Allah’ın bizatihi kendisidir. Çünkü Allah zamanı ve tüm varlığı kuşatmıştır. Melek ve insana düşen ise acziyetinin farkına vararak ve benlik duvarını aşarak dünyada iken Allah’a ulaşmaktır. Namaz ile ve namaz dışında doğrudan Allah ile sürekli iletişim kurmak ve konuşmaktır. Bu konuşma başlangıçta tek taraflı gibi görünse de sonunda perdeler açılacaktır. İnananlar için dünyada iken Allah’ı görmek imkansız değildir…
* İSLAM MUHAMMED ALEYHİSSELAM İLE BAŞLAMADI TÜM PEYGAMBERLER İSLAM PEYGAMBERİYDİ
* İslam özel bir isim olmayıp Allah’a teslimiyet anlamına gelir. Tüm elçiler ve inananlar islam ve müslüman kelimelerinin kendi dillerindeki karşılıklarını, kendi inançlarını tanımlamak için kullanmışlardır. Tahrif edilmiş olan bugünkü İncil, Tevrat vb kitapların orjinal hali Kuran’dır. Orjinal İncil, Tevrat vb kitap arayanlar Kuran’a bakabilirler. Kuran önceki kitapları kapsayan yeni bir kitap değildir. Önceki kitapların (emir ve yasaklar olarak) bizatihi kendisidir. Kutsal metin (Kuran) insanlık tarihi boyunca hiç değişmemiştir. Allah tarihsel süreçte tek bir kitap tek bir din göndermiştir. Bugünkü haliyle Kuran metni hariç tüm diğer kutsal zannedilen metinler de (Zebur, Tevrat, İncil, hadis, sünnet kitapları vb) geçersizdir. Kuran metninde bulunmayan hiç bir bilginin, iyi adet olarak bilinse de hiç farketmez, din açısından bir geçerliliği ve bağlayıcılığı yoktur. Kuran metni açık yeterlidir. İlk melek ve insandan itibaren sürekli “yinelenerek” gönderilmiş olan bu Kuran metninde temel olarak emirler (ibadetler) ve yasaklar (kötülükler) belirtilmiştir. Bu emirler ve yasaklar hiç değişmemiştir. Kuran’da yer alan; namaz kılma, oruç tutma, zekat verme sarhoşluk verenlerden sakınma, faizden sakınma, kumardan sakınma, zinadan sakınma vb. tüm emir ve yasaklar kutsal metinlerde hep vardı. Kuran metni de geçmişten bugüne doğruluk ve uygunluk sağlamasının ve teyidinin yapılabilmesi için matematiksel kodlama sistemi ile eklemelere ve çıkarmalara karşı korunmuştur. İslam, Muhammed Peygamber ile başlamadı, ilk zamandan itibaren hep aynı din (Emirler/Yasaklar) vardı, zaman içinde tahrif edilmişti; güncellenmedi, yenilenmedi, Kuran ile YİNELENDİ… Salt düşünce metinleri zannedilen ve felsefe olarak bilinen bilgi külliyatının kaynağı da temel hatlarıyla meleklere ve insanlığa ilk gönderilen bu Kuran metnidir. Bilinen felsefecilerin birçoğu da aynı zamanda Allah’ın elçileridir. Allah, Elçi ve Peygamber olan Muhammed Aleyhisselam ile Kuran mesajını (Kuran Metni olan mutlak bilgiyi) son kez “yinelemiştir”. Önce gönderilen Tevrat ve İncil gibi tüm kutsal kitaplar da tahrif edilmeden önceki ilk hali itibariyle emir ve yasaklar kapsamında Kuran’dır. Bugün Tevrat ya da İncile uymak isteyenler de Kuran’a uymalıdır. Kuran metni dışında din adına kaynak yoktur. Kurandaki tüm bilginin kaynağı da Allah’ın bizatihi kendisidir. Bu bilgiyi doğrudan elçilerine kutsal kitaplar yoluyla Kuran olarak beyan etmiş ve açığa çıkarmıştır.
* KURAN YENİ BİR KİTAP DEĞİL SOY BİR KİTAPTIR TÜM KİTAPLARLA GELEN MUTLAK BİLGİNİN YİNELENMİŞ HALİDİR
* Mutlak Bilgi varmıdır, varsa nedir. Mutlak bilgiyi teyit etmek mümkün müdür. Mutlak bilgi vardır ancak, sadece Kuran metni mutlak bilgidir. Başka bir mutlak bilgi yoktur. Tarih ve Bilim dahil tüm bilgi külliyatı göreceli ve yanlışlanabilir durumdadır. Kuran metninin kaynağı ise Allah’ın bizatihi kendisidir. Bütün kitaplar sadece tek bir Kitab’ın (Kuran) daha iyi anlaşılabilmesi için okunur. Kuran metni hariç diğer kaynaklardan gelen tüm bilgiler (hadis, sünnet, icma, kıyas, örf, adet, gelenek, tarih, bilim, felsefe vb.) tarihsel ve görecelidir. Çünkü Kuran metni dışındaki tüm bu bilgiler her zaman farklı bakış açılarıyla yanlışlanabilir durumdadır. Tek kaynak ise sadece Kuran metnidir. Kuran metni dışında din de kaynak yoktur. Bugün kaynaklarda bulunan hadisler peygamberin söylediği söylenen sözlerdir. Peygamber Kuran’a aykırı söz söyleyemeyeceğine göre hadis kaynaklarındaki Kuran’a aykırı sözleri Peygamber söyledi demek öncelikle Peygambere büyük iftiradır. Hadisler Kuran’a göre din için kaynak değildir. Peygamberle ilgili gerekli tüm bilgi de Kuran’da mevcuttur. Ancak son peygamberin vefatından sonra; bugün islam diye, aslında hadis, sünnet adı altında oluşturulmuş, örf, adet, gelenek, tarihsel söylentiler, anlatılar, vehimler, uydurulmuş rivayetler, tarihsel varsayımlar, atasözleri, menkibe hikayeleri, kasıtlı yalanlardan oluşturulmuş bir din külliyatı var islam bu zannedilen. Kuran metnini mutlak ve tek kaynak olarak esas alarak tüm kitaplardan, bilimsel ve tarihi bilgilerden, yazılı, sözlü kaynaklardan, hadis diye söylenen sözlerden de yararlanılabilir Kuran metninin önüne geçirmemek kaydıyla ve mutlak olmayan, yanlışlanabilir bilgi anlamında. Ancak dinde tek kaynak sadece Kuran metnidir. Bilinen tüm ihtilaflar ve itirazlar, İslam adı altında dine yamanan örfler ve hurafe uygulamalardır.(recm, nasih-mensuh, sol elle yemek yasağı, sağdan başlama kuralı, sakal, saç örtüsü, üç vakit namazın 5 vakte çıkarılması, 4 aylık hac süresinin 10 güne sıkıştırılması, güneş takvimine uymayıp Ramazan Oruç ayının sürekli değişmesi, mirasta eşitsizlik algısı, cariyecilik, kadınların kötülenmesi, çocuk sünneti vb.) Kuran metni ahlaki üstünlük vasfına sahiptir ve hiçbir rezilliği onaylamaz.
* “Bu Kuran senden önce gönderdiğimiz elçilerimizin de yasasıdır. Sen bizim yasamızda bir değişiklik bulamazsın." (Kuran : 17:77)
* “Kuran, kendinden öncekileri tasdik eden, her şeyi açıklayan bir kitaptır; iman eden toplum için bir rahmet ve bir hidayettir. (Kuran : 12:111)
* “Oku, insana yazmayı ve bilgiyi öğreten Rabbin sonsuz iyilik ve ikram sahibidir.” (Kuran : 96:3,4,5)
KÖTÜLÜK (CEHENNEM) BİTER SONLUDUR
Kuran iki ölüm, iki dirilmeyi melek ve insan için açıklar. Buradaki vurgu tüm inanmayanlaradır.
Diyecekler ki, "Rabbimiz, bizi iki kez öldürdün ve iki kez dirilttin. Şimdi günahlarımızı itiraf ettik. Buradan bir çıkış yolu var mı?" (Kuran : 40:11)
1. Tüm canlılar varolurlar (yaratılış-birinci diriliş).
2. Tüm canlılar hayattayken ölüp dirilirler (uyku-birinci ölüm).
3. Tüm canlılar ölürler (fiziki ölüm-ikinci ölüm).
4. Tüm canlılar dirilirler (ahiretteki diriliş-ikinci diriliş).
5. İnananlar bir daha ölmezler (cennet).
6. Yaşamları boyunca şahit oldukları bunca gerçeğe rağmen inanmadan ölen gerçeği örtenler (kafirler) bu dirilişten sonra tekrar ölmek (yokolmak) istemedikleri ve ahiretteki diriliş sonrası gerçeği anlayınca da bağışlanıp yaşamaya devam etmek istedikleri halde; hayatları boyunca yapmadıkları iyiliklerin ve yaptıkları kötülüklerin bir sonucu olarak Allah’ın
takdir ettiği bir süre azapla yaşadıktan sonra (cehennem) ölmeyi/yokolmayı istemedikleri halde Allah onları ahirette tekrar ölümle/yokoluşla cezalandıracaktır.
Bu ayetlerde; inanmayanların ahirette dirildikten sonra duydukları pişmanlık duygusuna vurgu vardır. Elbette pişmanlık ve azap esnasında bu vicdan azabının sonlanmasını isteyeceklerdir, ancak bu istek, tekrar ölümle, yok oluşla sonlanmak değil, azabın bitmesi içindir. Yoksa tabiki sürekli vicdan azabı ile yaşamaya devam etmek anlamında değildir. Ancak cehennem sonlanacağı için inanmayanlarda ahirette tekrar ölecektir/yokolacaktır.
GÜZELLİK (CENNET) SÜREKLİDİR SONSUZDUR
Kuran ölümsüzlüğü arayan melek ve insan için ölümsüzlüğün sırrını açıklar. Buradaki vurgu tüm inananlaradır…
Nasıl oluyor da Allah´ı inkar ediyorsunuz. Oysa ölü iken sizi O diriltti; sonra sizi yine öldürecek, yine diriltecektir ve sonra O´na döndürüleceksiniz. (Kuran : 02:28)
* Melekleri ve insanları ancak beni bilmeleri, tanımaları, ibadet etmeleri ve bana ulaşmaları için yarattım.” (Küntü Kenzen Mahfiyyen Fehalaktü'l Halka Liya'rifûnî) (Ben bir gizli hazine idim, görülmek, bilinmek diledim, bu yüzden âlemi (zamanı, evreni, kainatı, tüm varlığı, melek ve insanı yarattım.) (Kuran : 51.56)
* “Her şey fani olacak, ancak Celâl ve İkram sahibi Rabbinin zatı (cennet) Bâki kalacaktır.” (Kuran : 28:88)
Elektrikli araç konusundaki akıl yürütmenin saçmalığı beni benden aldı...
Sevan bir Cello 2 (celal şengör) insan bilgi dagarcıgını artırınca etraftanda biraz övgü gelmeye başlayınca kendine bi özgüven geliyor herkonuda ahkam kesmeye başlıyor bu arada saçmalıyor galiba
@adnansayder2148 Galiba... Halbuki "bilmiyorum" diyebilen insanlar. Bazen olmuyor demek ki.
Turk dusunce dunyasinda laf yapanlarin "ben bu konuyu pek bilmiyorum" dedikleri zaman ulke ve kultur olarak bir asama gelisecegiz kanisindayim.
46:11 aynen ermeni ve rumlar osmanli yuzunden sanayiye girememistir. Gunumuzde ermenistan ve yunanistan agir sanayide basi ceken 2 ulkedir 😂😂😂
İşte anla osmanlının hala süren olumsuz etkisini. Osmanlı balkanlardan öteye geçseydi şuan hala sanayi teknolojide orta çağı yaşıyordu dünya
@@ARİAN-g2o Osmanlıdaki gayrimüslim diyince üstün ırklarmış gibi bahsediyor her zaman. Hadi türkiye - ermenistan - yunanistan kıyaslaması yap ? O zaman anlarsın bunların sike sürülecek aklı yok. Osmanlıda zenginleşmelerinin nedeni başarılı olmaları değil o bambaşka bi konu.
hoca fizik biliyor ama mühendislik bilmiyor. evet bir araba a noktasından b noktasına gitmek için aynı işi yapacak ama içten yanmalı motorların enerji verimliliği inanılmaz düşük. şöyle düşünün motorun çalışırken yaydığı ısı tamamen boşa giden enerji demektir. o enerji işe değil ısıya gider. elektrikli motorlar bu anlamda içten yanmalı motorlara göre inanılmaz verimli. eğer batarya sorunu çözülürse elektrikli araçların önünde hiçbir şey duramaz.
Batarya verimliliği? Bir sistemin verimliliği devreye bağlı tüm elemanlar ile ölçülür. Yemişim motoru. Benzinin verimi %100 ona bakarsan. Benzini koy yoluna bak.
@ verimlilik derken giren enerji miktarı/aldığın iş oranından başka ne anlamalıyız?
Tıpkı telefonlar gibi bataryalar büyür, doldurulma hızı artar.
Anlaşılan siz, fiziği de mühendisliği de biliyorsunuz ama insandan pek haberiniz yok gibi. Mangal yaparken, kömürün yaydığı ısının ne kadarının işe dönüştüğü, ne kadarının boşa(!) gittiği umurunuzda oluyor mu? Ya da sahilde, yaktıkları ateşin etrafına oturmuş şarkılar söyleyen bir gruba yaklaşıp "Bu hiç de verimli değil, ateşin yaydığı ısı boşa gidiyor!" der misiniz?
Ben A noktasından B noktasına gitmek istiyorsam ve araç beni oraya sorunsuz götürüyorsa yeterince verimlidir. Bizler, hayattaki her hamlemizi oyle verimlilik oranları hesaplarına falan bakarak yapmıyoruz.
@@enisguersoy Bu da cok dogru bir fikir. Bazilari hala V8 Mustang aliyor, cunku onlar icin o sekiz silindirli motorun cikardigi homurtulu bas ses cok guzel.
Dakikaci
selefilik mezhep değil.