🪩| Jeon Jung Kook 🪩| Elvis Alvadore 🪦| Melina'nın kalemidir.. 🏦| 1.42K ABONE 50 LİKE 💿| Niki Idol - The Devil in I 🎬| Hiç Tanımadığın Bir Kadın'dan Ailen Olmasını İstersin.. ❗Serinin başın'da da belirttiğim gibi bu bir Mommy Issues konulu gerek bazı bölümler'de + içeriği olan ve hatta çeşittli cinsel tercihlerin konuşulduğu ve bazı bölümlerde şiddet, korku, dram, fantezi vb. durumların olduğu bölümler olacaktır. Sizden ricam bu uyarılara rağmen hala yorumlarda şahsıma ve kanalıma hatta kitleme en ufak bir argo terim'de bulunursanız ikinci bir uyarıya kalmadan hem kanaldan spamlattırıp hemde YT platformuna şahsıma ve içeriğeme yönelik hakaretten kanal kapatmaya kadar gideceğimin garantisini ve kesinliğini belirtmek isterim. Lütfen saygı çerçevesinde yorumlar yapmanızı rica ediyorum. Bu bir kural değil benim şahsi isteğimdir. ❕Uyarıları dikkate aldıysanız aşşağıda yazılan hayran kurgusunu okuyabilirsiniz.. İyi okumalar dilerim hepinize.🤍 _ _ _ Genç adam uyandığında gözlerini yabancı bir tavanla açmıştı. Bu onda hiçbir duygu yaratmazken üstünde hissettiği bakışlar rahatsızlık (?) hissiyatını tetiklemişti. Gözleri keskince açılmış avını kesen bir avcı gibi karşısındaki koltukta oturan kadına bakmıştı.. Kadın yüzünde hiçbir ifade barındırmazken gözleri onu en ince ayrıntısına kadar inceliyordu. Bal rengi gözleri ona öyle hiddet ve şefkatle bakıyordu ki bu jeon'un bir nebze olsun göz bebeklerinin titremesine aklındaysa tek bir kelimenin oluşmasına sebep olmuştu.. *ANNE* *ANNE ŞEFKATİ Mİ BU?* Jeon kadına olan bakışlarını üstüne çektiğinde gayet kendi tarzına uyan bir stille karşılaşmıştı. [ pin.it/U1X0vJA ] Kadın ona öyle ilgili bakıyordu ki şaşırmadan edememişti. O ve ona ilgiyle bakılması hizmetçileri bile ona yasaklı bir varlık gibi bakarken bu kadının gözlerinde ki duygu genç bedenin kanını kaynatıyordu. Yatağa sırt üstü uzanıp sağına dönerek tıpkı kadının ona baktığı gibi oda ona bakmaya başlamıştı, lakin tek fark jeon'un gülümsemesiydi.. Ki Jeon gülümserse orası cehennem olurdu.. Kadında tıpkı onun gibi kafasını yana eğmiş ve gülümsemişti ve doğrulup ayağa kalkmıştı. Çocuğun gözleri onu takip ederken o ise sakince siyah mat kapıya yürüyordu ardında ki gülümseyen cehennemi son kez sözleriyle durdurmadan evvel.. Bal rengi gözler yine bulmuştu ait olduğu karanlık ormanları.. Ve kızıl dudaklar ilk defa haykırmıştı tutkusunu kiraz dudaklara.. Küçük cehenemm ilk defa kendi ateşi olmadan yanıyordu.. " Bana bakacağına duş al ve yemek salonuna in. Geç kalınmasını hiç sevmem. " keskin sözler ve kalın kadınsı tondaki ses gencin yine ve yine göz bebeklerinin en ince pigmentine kadar titremesine sebep olmuştu.. O kapıdan çıkmadan evvel de yine kiraz dudaklardan güzel sözler(?) dökülmüştü.. " Sözleriniz emirdir hanımefendi, aşşağıda görüşmek dileğiyle.. " Kapı kapanıp kolidorda uzaklaşan tok ayakkabı sesleri dindiğinde Jeon'un zihni yine ve yine başlamıştı kuruntularına. *NEDEN BURADYIZ?* *BURASI NERESİ* KİM BU KADIN* *NEDEN BURADAYIZ* *AYAĞA KALK VE DAĞIT BURAYI JEON* *SEN JEON DEĞİLDİN DEĞİL Mİ UNUTUŞUM* *ACİZ* *HİÇ VAR OLMAMALYDIN JEON* Sözler belkide en işlevsiz silah olsalarda düşünceler ve zehirli bir zihin en büyük düşman ve hastalık olabilirdi insana.. Jeon baş edemeyeceğini anladığında tıpkı kadının dediklerine uyarak önce duş almış ve üstünü giyinmişti.. Tıpkı kadının takımına benzer bir kombin derli toplu yatağının üstünde duruyordu ve bu ona eski düzenini hatırlatıyordu. Bu onu sinirlendiriyordu.. Derin bir nefes alıp takımı sakince giymeye başlamıştı. Neden burada olduğunu öğrenmeden burayı yakmamalıydı değil mi? Siyah kumaş pantolon ve siyah bir gömlek vardı gömleğin yaka kısmına taktığı zincirler ve ıslak görünümlü saçları çok daha güzeldi.. Siyah saçları takımıyla uyumluyken haki karası gözleri ve kiraz dudakları mükemmel bir zıtlıktaydı.. O bir dünya üzerinde olunabilecek en yakışıklı erkek ve yine dünya üzerinde var olunabilecek en güzel erkekti. Kimse bunu inkar edemezdi yoksa Tanrı'nın gücüne gider ve ona karşı yapılan bir saygısızlık sayılırdı. Tanrı onu eşsiz ve benzersiz kalemiyle çizmiş ve ortaya diğer eserlerinin çok ve çok üstünde ki muntazam ve şıklığın aynı zamanda eril enerjisinin ve gücünün sınırı olmayan bir erkek evlat çıkarmıştı. Ne yazık ki babası ne onun değerini ne de hasta annesinin değerini hiç bilememişti. Ki şimdi bile öz oğlunu, tek ve son soyunu öldürmek isteyen bir katildi Bay Jeon.. O ne bayan Jeon'a ne de kendi öz oğluna acımıştı. Eh o bir piskopattı hatta şizofren demek onu aklardı. O 10 yaşındaki oğlunun önünde acımadan karısını 40 kez kurşuna dizmiş ve yine ve yine onu yatağa mahkum edip felçli haliyle bile işkence çektiren bir adamdı. Ne yazık ki bayan Jeon daha fazla bu şiddeti kaldıramayıp zaten hasta olan bedeni iyice kötüye gitmiş ve biricik oğlunu 13 yaşında kendi katili ve bir caninin ellerine bırakmıştı. Jeon kendi kendini büyütmüş bir çocuktu. Ne annesi ne babası ne de bir yakını vardı. Herkes babası denilen adamın gücünden korkar onun kara kutusu ve gizli pandorası olan Jeon Jungkook'a yaklaşmayı bırakın kati suretle ölecek dahi bile olsa ellerini sürmezlerdi. Hatta bizzat bunu Jeon'a babası denilen adam kendi ağzıyla söylemişti. Küçücük bir çocuğun en çok sevgiye ve aileye ihtiyacı varken o daha küçücük yaşında sevgisizlikle ve ailesizlikle hatta ölümle tehtid edilmiş kaç geceler boyu odasında aç susuz ve kaç geceler boyu sözde babasının dayaklarıyla geçirmişti. Onun ruhu çok yaralıydı. O içindeki küçük çocuğu öldürmüştü.. Babası bir bedenin katili ve suçların en büyüğü olan, cezası ölümler ölümü olan bir ruhun canını almıştı. Tanrı kendi elleriyle yarattığı Jeon'a cehennemi sunmuş ve ileride cenneti vadetmişti.. Jeon ıslak saçlarıyla merdivenleri inmiş beyaz kolidorlardan geçmiş ve önünde eğilen kadınların ardından konuşmalarına şahit olmuştu. Bir yabancı olsada bu kadının evinde kral görülüyordu. Ah aklına gelmişken bu kadın kimdi önce öğrenmeli ve düşmanı mı yoksa dostumu belirlemeliydi.. Önündeki adamlar görkemli siyah altın işlemeli kapıyı aynı hızda açtıklarında içeride olan hafif loş ortam jeon için kabul görmüştü. Jeon nerede karanlık var nerede ışıksızlık var severdi.. Kapı ardından kapandığında yemek masasının yanındaki koltuklarda oturan ve elindeki tablete dalmış kadına odaklanmıştı irisleri. Işıklar loş ve sarımtıraktı jeon'un bembeyaz cildini esmer gibi gösteriyorlardı. Kadının takımını değiştirdiğini gördü sanırsam yemek için hazırlanmıştı. Hoş Jeon'da çok yakışıklı gözüküyordu. Kadın kafasını kaldırıp ona baktığında göz bebeklerinin ta içi titriyordu. Ahh hayır korkudan değildi o gözler korkudan çok uzaktı içlerinde saf merhamet taşıyordular ve bu bakışlar Jeona çok yabancıydı. Boğazını gergince temizlemiş ve kadının yanına ağır adımları ve endamıyla gelmişti. Kadın her hareketini izliyordu ve yüzünde solmayan gülümsemesi vardı. Jungkook ilk defa kadına bu denli yakındı ve gerçekte yakından çok daha güzel göründüğünü farketmişti. Kadın hiçte asyalı gibi durmuyordu ki Jeon'da tam asyalı sayılmazdı anlaşılan iki farklı melez aynı ortamdaydı. *Aşşağıdaki yorumda*
*Buradan bebeğim* Jeon'un asyalılara çok zıt yönleri vardı. Mesela asyalılarda çekik gözler ve kahve göz renkleri vardı. Jeon ise bu özelliklere çok zıttı mesela gözleri insanlara cehennem gibi korku salardı gözlerinin farklı bir aurası vardı. Yaşı gençti lakin vücutu çok olgun ve zihni çok sinsiydi. Zekası bir insanı milyonlarca dolar kayba uğratırdı. Ki babası bu özelliğini çok güzel kullanırdı...
Kadın ise öyle güzel bakıyordu ki jungkook ilk defa annesi dışında bir kadına böyle özenle ve merakla bakmıştı. Kadın izlemesine tanımasına izin veriyor her bir ayrıntısına dalan cehennem ateşlerini hissetmiyordu. Hoş oda bu adamı inceliyordu yani her iş karşılıklıydı. Kadının simsiyah uzun ve dalgalı saçları vardı mesela bacaklarıda uzundu buda boyunu öne çıakrıyordu. Yüzü çok narin duruyordu mesela gamzeleri vardı iki çenesinin tam ortasında duruyorlardı minik çukurlar ve her gülümsediğinde o çukurlar selam diyordu sanki.. Gözleri vardı kadının göz demeye bin şait isterdi Tanrı gücünü kullanmış muntazamlığını bu kadınada ilmek ilmek işlemişti. Kadın afet gibiydi. Kasırgayı andıran bukle bukle saçları bal rengi sarımtırak göz bebekleri hafif çekik gözleri incecik dudakları ve dudaklarının altındaki o ben. Jungkook kadın'da kendisini görmüştü sanki. Göz bebekleri tir tir titremişti. Kalbindeki kan hızlanmış vücutunda şimşekler çakmış aklında kasırgalar esmişti. Kadın ona öyle dolu dolu bakıyordu ki jungkook kendinden ilk defa taviz verecek gibi olmuş lakin kendini toplamış ve bir an titreyen göz bebekleri bir an sonra eski karanlık gölgeli hallerine geri dönmüştü ve kadın bunu adım adım izlemişti. Elindeki tableti kapatmış ve yavaşça ayağa kalkarak bir elini jeon'a uzatmıştı. Ardından güzel sesi güzelim dudaklarından dökülüvermişti. " Benimle yemek yemeye ne dersin? " Bir eli havadayken adam gözlerini ellerine dikmiş kısa süre sonra bal rengi gözlere çıkarmıştı. Beklemeden sıcacık ellerini kadının ılık parmaklarına kilitlemiş ve kadının onu yönetmesine izin vermişti. Merak ediyordu neden ona yardım ediyordu ya da amacı neydi?.. Kadın ellerini bırakmış ve yemeğe oturmuşlardı. Sessizce önlerindeki yemekleri yemişler ve yemek bitenedek te konuşmamışlardı. Çünkü ne jeon ne de kadın yemekteyken konuşmayı sevmezlerdi. Ama bolca bakışmışlar ve birbirlerini incelemişlerdi. Anlaşılan ikiside birbirlerinden etkilenmişlerdi. Hoş ikiside zengin yakışıklı ve güzeldiler.. Yemek bittiğinde ortalık alev alacaktı ve şuan da da çok rahat olduklarını söylenemezdi.. İkiside tabaklarına odaklanmışlarken iki yana açılan iri kapı ve ardından gelen büyük bir gürültüyle jeon elindeki yemek bıçağını yavaşça kavramıştı oysa kadın ne olacağını çoktan biliyordu ve o yüzden önündeki yemek örtüsünü yavaşça yanına koymuş ardından sakince konuşmuştu.. " Jeon lütfen bıçağı yerine bırak çünkü gelen baban bile olsa ben izin vermeden seni kimse benden alamaz.. " Son sözleri bu olurken yanındaki korumasıyla birlikte üçü'de salondan ayrılmışlardı.. Herşey o kadar çabuk olmuştu ki adamlar üst kata çıkamadan Jungkook ve Kadın evden çıkmışlardı.. Ve Jungkook ilk defa yabancı biriyle güvende hissediyordu.. Öz babasının bile sağlayamadığı güveni bu kadın dakikalar içerisinde sağlamıştı.. O küçük bal rengi gözleri jungkook'a sonsuz güven vermişti lakin belkide hata yapıyordu? Lakin bu hata ona çok doğru geliyordu.. Kim bilirdi belkide asıl düşmanıydı yine bilmiyordu.. Ve bu bilinmezlik kanını kaynatıyordu...
🪩| Jeon Jung Kook
🪩| Elvis Alvadore
🪦| Melina'nın kalemidir..
🏦| 1.42K ABONE 50 LİKE
💿| Niki Idol - The Devil in I
🎬| Hiç Tanımadığın Bir Kadın'dan Ailen Olmasını İstersin..
❗Serinin başın'da da belirttiğim gibi bu bir Mommy Issues konulu gerek bazı bölümler'de + içeriği olan ve hatta çeşittli cinsel tercihlerin konuşulduğu ve bazı bölümlerde şiddet, korku, dram, fantezi vb. durumların olduğu bölümler olacaktır. Sizden ricam bu uyarılara rağmen hala yorumlarda şahsıma ve kanalıma hatta kitleme en ufak bir argo terim'de bulunursanız ikinci bir uyarıya kalmadan hem kanaldan spamlattırıp hemde YT platformuna şahsıma ve içeriğeme yönelik hakaretten kanal kapatmaya kadar gideceğimin garantisini ve kesinliğini belirtmek isterim. Lütfen saygı çerçevesinde yorumlar yapmanızı rica ediyorum. Bu bir kural değil benim şahsi isteğimdir.
❕Uyarıları dikkate aldıysanız aşşağıda yazılan hayran kurgusunu okuyabilirsiniz.. İyi okumalar dilerim hepinize.🤍
_ _ _
Genç adam uyandığında gözlerini yabancı bir tavanla açmıştı. Bu onda hiçbir duygu yaratmazken üstünde hissettiği bakışlar rahatsızlık (?) hissiyatını tetiklemişti. Gözleri keskince açılmış avını kesen bir avcı gibi karşısındaki koltukta oturan kadına bakmıştı.. Kadın yüzünde hiçbir ifade barındırmazken gözleri onu en ince ayrıntısına kadar inceliyordu. Bal rengi gözleri ona öyle hiddet ve şefkatle bakıyordu ki bu jeon'un bir nebze olsun göz bebeklerinin titremesine aklındaysa tek bir kelimenin oluşmasına sebep olmuştu.. *ANNE* *ANNE ŞEFKATİ Mİ BU?*
Jeon kadına olan bakışlarını üstüne çektiğinde gayet kendi tarzına uyan bir stille karşılaşmıştı. [ pin.it/U1X0vJA ] Kadın ona öyle ilgili bakıyordu ki şaşırmadan edememişti. O ve ona ilgiyle bakılması hizmetçileri bile ona yasaklı bir varlık gibi bakarken bu kadının gözlerinde ki duygu genç bedenin kanını kaynatıyordu.
Yatağa sırt üstü uzanıp sağına dönerek tıpkı kadının ona baktığı gibi oda ona bakmaya başlamıştı, lakin tek fark jeon'un gülümsemesiydi.. Ki Jeon gülümserse orası cehennem olurdu.. Kadında tıpkı onun gibi kafasını yana eğmiş ve gülümsemişti ve doğrulup ayağa kalkmıştı.
Çocuğun gözleri onu takip ederken o ise sakince siyah mat kapıya yürüyordu ardında ki gülümseyen cehennemi son kez sözleriyle durdurmadan evvel.. Bal rengi gözler yine bulmuştu ait olduğu karanlık ormanları.. Ve kızıl dudaklar ilk defa haykırmıştı tutkusunu kiraz dudaklara.. Küçük cehenemm ilk defa kendi ateşi olmadan yanıyordu..
" Bana bakacağına duş al ve yemek salonuna in. Geç kalınmasını hiç sevmem. " keskin sözler ve kalın kadınsı tondaki ses gencin yine ve yine göz bebeklerinin en ince pigmentine kadar titremesine sebep olmuştu.. O kapıdan çıkmadan evvel de yine kiraz dudaklardan güzel sözler(?) dökülmüştü..
" Sözleriniz emirdir hanımefendi, aşşağıda görüşmek dileğiyle.. " Kapı kapanıp kolidorda uzaklaşan tok ayakkabı sesleri dindiğinde Jeon'un zihni yine ve yine başlamıştı kuruntularına.
*NEDEN BURADYIZ?* *BURASI NERESİ* KİM BU KADIN* *NEDEN BURADAYIZ* *AYAĞA KALK VE DAĞIT BURAYI JEON* *SEN JEON DEĞİLDİN DEĞİL Mİ UNUTUŞUM* *ACİZ* *HİÇ VAR OLMAMALYDIN JEON*
Sözler belkide en işlevsiz silah olsalarda düşünceler ve zehirli bir zihin en büyük düşman ve hastalık olabilirdi insana.. Jeon baş edemeyeceğini anladığında tıpkı kadının dediklerine uyarak önce duş almış ve üstünü giyinmişti.. Tıpkı kadının takımına benzer bir kombin derli toplu yatağının üstünde duruyordu ve bu ona eski düzenini hatırlatıyordu. Bu onu sinirlendiriyordu.. Derin bir nefes alıp takımı sakince giymeye başlamıştı. Neden burada olduğunu öğrenmeden burayı yakmamalıydı değil mi?
Siyah kumaş pantolon ve siyah bir gömlek vardı gömleğin yaka kısmına taktığı zincirler ve ıslak görünümlü saçları çok daha güzeldi.. Siyah saçları takımıyla uyumluyken haki karası gözleri ve kiraz dudakları mükemmel bir zıtlıktaydı.. O bir dünya üzerinde olunabilecek en yakışıklı erkek ve yine dünya üzerinde var olunabilecek en güzel erkekti. Kimse bunu inkar edemezdi yoksa Tanrı'nın gücüne gider ve ona karşı yapılan bir saygısızlık sayılırdı.
Tanrı onu eşsiz ve benzersiz kalemiyle çizmiş ve ortaya diğer eserlerinin çok ve çok üstünde ki muntazam ve şıklığın aynı zamanda eril enerjisinin ve gücünün sınırı olmayan bir erkek evlat çıkarmıştı. Ne yazık ki babası ne onun değerini ne de hasta annesinin değerini hiç bilememişti. Ki şimdi bile öz oğlunu, tek ve son soyunu öldürmek isteyen bir katildi Bay Jeon..
O ne bayan Jeon'a ne de kendi öz oğluna acımıştı. Eh o bir piskopattı hatta şizofren demek onu aklardı. O 10 yaşındaki oğlunun önünde acımadan karısını 40 kez kurşuna dizmiş ve yine ve yine onu yatağa mahkum edip felçli haliyle bile işkence çektiren bir adamdı. Ne yazık ki bayan Jeon daha fazla bu şiddeti kaldıramayıp zaten hasta olan bedeni iyice kötüye gitmiş ve biricik oğlunu 13 yaşında kendi katili ve bir caninin ellerine bırakmıştı.
Jeon kendi kendini büyütmüş bir çocuktu. Ne annesi ne babası ne de bir yakını vardı. Herkes babası denilen adamın gücünden korkar onun kara kutusu ve gizli pandorası olan Jeon Jungkook'a yaklaşmayı bırakın kati suretle ölecek dahi bile olsa ellerini sürmezlerdi. Hatta bizzat bunu Jeon'a babası denilen adam kendi ağzıyla söylemişti.
Küçücük bir çocuğun en çok sevgiye ve aileye ihtiyacı varken o daha küçücük yaşında sevgisizlikle ve ailesizlikle hatta ölümle tehtid edilmiş kaç geceler boyu odasında aç susuz ve kaç geceler boyu sözde babasının dayaklarıyla geçirmişti. Onun ruhu çok yaralıydı. O içindeki küçük çocuğu öldürmüştü.. Babası bir bedenin katili ve suçların en büyüğü olan, cezası ölümler ölümü olan bir ruhun canını almıştı. Tanrı kendi elleriyle yarattığı Jeon'a cehennemi sunmuş ve ileride cenneti vadetmişti..
Jeon ıslak saçlarıyla merdivenleri inmiş beyaz kolidorlardan geçmiş ve önünde eğilen kadınların ardından konuşmalarına şahit olmuştu. Bir yabancı olsada bu kadının evinde kral görülüyordu. Ah aklına gelmişken bu kadın kimdi önce öğrenmeli ve düşmanı mı yoksa dostumu belirlemeliydi..
Önündeki adamlar görkemli siyah altın işlemeli kapıyı aynı hızda açtıklarında içeride olan hafif loş ortam jeon için kabul görmüştü. Jeon nerede karanlık var nerede ışıksızlık var severdi.. Kapı ardından kapandığında yemek masasının yanındaki koltuklarda oturan ve elindeki tablete dalmış kadına odaklanmıştı irisleri.
Işıklar loş ve sarımtıraktı jeon'un bembeyaz cildini esmer gibi gösteriyorlardı. Kadının takımını değiştirdiğini gördü sanırsam yemek için hazırlanmıştı. Hoş Jeon'da çok yakışıklı gözüküyordu. Kadın kafasını kaldırıp ona baktığında göz bebeklerinin ta içi titriyordu. Ahh hayır korkudan değildi o gözler korkudan çok uzaktı içlerinde saf merhamet taşıyordular ve bu bakışlar Jeona çok yabancıydı.
Boğazını gergince temizlemiş ve kadının yanına ağır adımları ve endamıyla gelmişti. Kadın her hareketini izliyordu ve yüzünde solmayan gülümsemesi vardı. Jungkook ilk defa kadına bu denli yakındı ve gerçekte yakından çok daha güzel göründüğünü farketmişti. Kadın hiçte asyalı gibi durmuyordu ki Jeon'da tam asyalı sayılmazdı anlaşılan iki farklı melez aynı ortamdaydı.
*Aşşağıdaki yorumda*
*Buradan bebeğim*
Jeon'un asyalılara çok zıt yönleri vardı. Mesela asyalılarda çekik gözler ve kahve göz renkleri vardı. Jeon ise bu özelliklere çok zıttı mesela gözleri insanlara cehennem gibi korku salardı gözlerinin farklı bir aurası vardı. Yaşı gençti lakin vücutu çok olgun ve zihni çok sinsiydi. Zekası bir insanı milyonlarca dolar kayba uğratırdı. Ki babası bu özelliğini çok güzel kullanırdı...
Kadın ise öyle güzel bakıyordu ki jungkook ilk defa annesi dışında bir kadına böyle özenle ve merakla bakmıştı. Kadın izlemesine tanımasına izin veriyor her bir ayrıntısına dalan cehennem ateşlerini hissetmiyordu. Hoş oda bu adamı inceliyordu yani her iş karşılıklıydı. Kadının simsiyah uzun ve dalgalı saçları vardı mesela bacaklarıda uzundu buda boyunu öne çıakrıyordu.
Yüzü çok narin duruyordu mesela gamzeleri vardı iki çenesinin tam ortasında duruyorlardı minik çukurlar ve her gülümsediğinde o çukurlar selam diyordu sanki.. Gözleri vardı kadının göz demeye bin şait isterdi Tanrı gücünü kullanmış muntazamlığını bu kadınada ilmek ilmek işlemişti. Kadın afet gibiydi.
Kasırgayı andıran bukle bukle saçları bal rengi sarımtırak göz bebekleri hafif çekik gözleri incecik dudakları ve dudaklarının altındaki o ben. Jungkook kadın'da kendisini görmüştü sanki. Göz bebekleri tir tir titremişti. Kalbindeki kan hızlanmış vücutunda şimşekler çakmış aklında kasırgalar esmişti.
Kadın ona öyle dolu dolu bakıyordu ki jungkook kendinden ilk defa taviz verecek gibi olmuş lakin kendini toplamış ve bir an titreyen göz bebekleri bir an sonra eski karanlık gölgeli hallerine geri dönmüştü ve kadın bunu adım adım izlemişti. Elindeki tableti kapatmış ve yavaşça ayağa kalkarak bir elini jeon'a uzatmıştı. Ardından güzel sesi güzelim dudaklarından dökülüvermişti.
" Benimle yemek yemeye ne dersin? "
Bir eli havadayken adam gözlerini ellerine dikmiş kısa süre sonra bal rengi gözlere çıkarmıştı. Beklemeden sıcacık ellerini kadının ılık parmaklarına kilitlemiş ve kadının onu yönetmesine izin vermişti. Merak ediyordu neden ona yardım ediyordu ya da amacı neydi?.. Kadın ellerini bırakmış ve yemeğe oturmuşlardı.
Sessizce önlerindeki yemekleri yemişler ve yemek bitenedek te konuşmamışlardı. Çünkü ne jeon ne de kadın yemekteyken konuşmayı sevmezlerdi. Ama bolca bakışmışlar ve birbirlerini incelemişlerdi. Anlaşılan ikiside birbirlerinden etkilenmişlerdi. Hoş ikiside zengin yakışıklı ve güzeldiler.. Yemek bittiğinde ortalık alev alacaktı ve şuan da da çok rahat olduklarını söylenemezdi..
İkiside tabaklarına odaklanmışlarken iki yana açılan iri kapı ve ardından gelen büyük bir gürültüyle jeon elindeki yemek bıçağını yavaşça kavramıştı oysa kadın ne olacağını çoktan biliyordu ve o yüzden önündeki yemek örtüsünü yavaşça yanına koymuş ardından sakince konuşmuştu..
" Jeon lütfen bıçağı yerine bırak çünkü gelen baban bile olsa ben izin vermeden seni kimse benden alamaz.. "
Son sözleri bu olurken yanındaki korumasıyla birlikte üçü'de salondan ayrılmışlardı.. Herşey o kadar çabuk olmuştu ki adamlar üst kata çıkamadan Jungkook ve Kadın evden çıkmışlardı.. Ve Jungkook ilk defa yabancı biriyle güvende hissediyordu..
Öz babasının bile sağlayamadığı güveni bu kadın dakikalar içerisinde sağlamıştı.. O küçük bal rengi gözleri jungkook'a sonsuz güven vermişti lakin belkide hata yapıyordu? Lakin bu hata ona çok doğru geliyordu.. Kim bilirdi belkide asıl düşmanıydı yine bilmiyordu.. Ve bu bilinmezlik kanını kaynatıyordu...
*DEVAM EDECEK*
Devamıııı❤
OooFf döktürmüşsün yine bu arada ilkkk
Teşekkür ederim bebeğimmm
Devamın gelsin lütfen çok güzel olmuş eline koluna sağlık kuzum benim ❤❤❤❤❤❤❤
Tesekkur ederimm
ikinciii askm Ben nasıl uyucam Boyle birakmissin meraktan olcemmm
Tebrikler bebeğimm.. Sınır dolduğu an atacağım..
@@JeonsMelina yuppiiii
Bu kız ve yazarlığı >>>>>>>>>>
Şşşl
harika 🎉
Lütfen yeni bölüm atarmısın lütfen
Atmayı denerimmn