Filinta 55. Bölüm - Sultan Abdülhamid'in Almanya Sefiri ile Konuşması

Поділитися
Вставка
  • Опубліковано 27 сер 2024
  • FİLİNTA 55.BÖLÜM ÖZET:
    Akbar Eyyam ve Efendi Miloş’un adamlarına baskın yapan Filinta Mustafa ve ekibi artık Akbar’ın ve Miloş’un işinin bittiğini düşünmektedir. Oysa Efendi Miloş, kurduğu planla Mustafa’nın sonunu hazırlamaktadır. Mustafa, Miloş’un kendisini Sultan’ın gözünde bir hain gibi göstermek için planlar yaptığından habersizdir. Miloş’un eline düşen Bıçak Ali’yi kurtarmak zorunda olan Mustafa, dostu için nelerden vazgeçecektir ? Mustafa ve Ali çok zor durumdadır…Leyla ise Mustafa ve Miloş arasında kalacaktır. Aşkıyla görevi arasında kalan Leyla iyice köşeye sıkışmıştır. Ve üstelik bu kez olacakların ciddiyetinden habersizdir…Sultan Abdülhamid Han, çıkması muhtemel Osmanlı - Rus savaşını engelleyebilmek için Almanlarla görüşmelere başlar. İngilizler ve Rusların, Osmanlı’nın Almanlar ile anlaştığını düşünmeleri için planlar yapar. Rusya olası Alman- Osmanlı ittifakına nasıl tepki verecektir…Efendi Miloş oyun kurarken içine çekildiği tuzağı fark edip kimsenin beklemediği bir hamleyle son kozunu oynar. Miloş’un şimdiki piyonu ve hedefi kim olacaktır? Sultan’ı ve Mustafa’yı alt etmek için harekete geçen Miloş başarılı olabilecek midir?Abdülhamid Han ve Okçular Tekkesi... Filinta ‘Bin Yılın Şafağında’nın 55. Bölümünde Sultan Abdülhamid Han’ın, Ruslarla savaşa zorlanan Osmanlı’nın geçirdiği bu karışık günlerinde, Fatih Sultan Mehmet Han’ın kurduğu 400 yıllık Okçular Tekkesi’ndeki sahneleri, bu haftanın dikkat çekecek bölümlerinden… Yüzyıllardır Kemankeş’lerin yetiştiği Okmeydanı Okçular Tekkesi’nde yapılan çekimler, dizinin bu bölümünün dikkat çekecek özel yerlerinden birisi olarak ekrana gelecek.Başrollerinde, Onur Tuna, Berrak Tüzünataç, Nur Fettahoğlu, Cem Uçan, Suavi Eren, Hakan Yufkacıgil, Asena Tuğal, Kamil Güler, Ercan Demirel, Ebubekir Öztürk, Birsen Dürülü, Engin Yüksel, Uğur Yıldıran, Yiğit Uçan, Mustafa Yıldıran, Uğur Taşdemir, Ufuk Kaplan, Hakan Kurtaş, Demet Tuncer, Alper Yakıcı, Berk Güneşberk, İnci Şen, Uğur Uludağ, Hazım Körmükçü, Kıvanç Kılınç, Sedat Mert, Kutay Köktürk, Aybars Taştekin, Ferdi Yıldız ve bu hafta seyircinin Üvey Baba ve Süper Baba dizilerinde oynadığı karakterleriyle sevdiği Suat Ülhan’ın konuk oyuncu olarak yer aldığı Filinta ‘Bin Yılın Şafağında’, merakla beklenen 55. bölümüyle, 15 Nisan Cuma akşamı saat 20.00’de TRT 1’de!
    -----------------------------------------------------------------------------------
    Es Film Resmi Facebook Sayfası (Official Facebook Page)
    on. 1udouW9
    For Official UA-cam Channel click here : bit.ly/1ruuDgM
    للانتقال إلى القناة الرسمية على اليوتيوب اضغط bit.ly/1ruuDgM
    Facebook: / filintatv
    Twitter: / filintatv
    Instagram: / filintatv
    UA-cam: / filintatv
    Pinterest: / filintatv
    Tumblr: / filintatv
    Vimeo: www.vimeo.com/F...
    Soundcloud: / filintatv
    #Filinta #TRT1 #TRT

КОМЕНТАРІ • 91

  • @kadircobanoglu162
    @kadircobanoglu162 5 років тому +17

    Atamızı hayatını böyle değerli oyuncular tarafından anlattığı için çok teşekkür ederiz Abdülhamid gerçekten vatanına milletine ümmetine bağlı bir insandı Allah mekanını cennet eylesin peygamber efendimize komşu eylesin Amin inşallah 🇵🇰🇹🇷🇵🇰🇹🇷

    • @oncevatanoncevatan2141
      @oncevatanoncevatan2141 4 роки тому

      Ya he he Biz millet olarak tarihimizi hiç bilmeyiz. Oysa bu padişah ilginç biridir.
      1876-1909 yılları arasında tam 33 yıl boyunca tek adam olarak padişahlık yaptı.
      Dönemi hezimetler, yenilgiler ve her biri devlete utançlar veren olaylarla doludur.
      Bu süre içerisinde kazandığı bir tek zafer, bir tek başarı bile olmamıştır.
      * * *
      1877 yılında Rus ordusu Osmanlı'ya saldırdı. Doğu'dan Erzincan'a kadar girdiler, Batı'da Rumeli ve Trakya'nın bir bölümünü ele geçirdiler. Bu yenilgi tarihimizde 93 Harbi olarak anılır.
      Kuzey'den gelen ve Plevne müdafaasını çökerten Rus orduları İstanbul'u işgal etmek üzereydi. Yeşilköy'e kadar dayandılar. Abdülhamit İngiltere'ye başvurup “Beni kurtarın” diye ricacı oldu ve İngiliz donanması İstanbul'a demir attı.
      Ruslar o günkü adı Ayestefanos olan Yeşilköy'de 10 katlı apartman yüksekliğinde görkemli bir zafer anıtı yaptı. Abdülhamit derseniz, çok uzun yıllar boyunca padişahlığını bu anıtın yanı başındaki Yıldız sarayında (ve hiç utanmadan) sürdürdü.
      * * *
      Tahta çıktığı zaman Osmanlı'nın parlamentosu vardı. Hemen ilk iş olarak kapattı!..
      Ve o günden sonra 33 yıl boyunca ülkeyi tek adam-tek despot yöntemiyle yönetti. Sadrazam, büyük devlet adamı Mithat Paşa'yı bugün Suudi Arabistan'da olan Taif Kalesi'ne sürdürdü ve orada adamlarına boğdurarak şehit etti.
      Korkak, vesveseli bir adamdı. Padişah kaldığı sürece sarayından sadece cuma günleri namaza gitmek için çıkardı! Ne de olsa halife idi!
      Ülkeyi gizli hafiyeler ve jurnalcilerle yönetti. Nice asker ve sivil yurtseverleri İmparatorluğun Fizan, Yemen gibi en ücra köşelerine sürgün edip hayatlarını kararttı.
      * * *
      Evet, korkaktı.
      Dünyanın en güçlü donanmalarından biri elindeydi. Haliç'teki donanmayı “Dışarı çıkarsa bu gemiler sarayımı bombalayıp beni tahttan indirirler” korkusuyla orada yıllar boyu çürüttü.
      Devlet kendisinden sonra Balkan Harbi ile Birinci Dünya Harbi'ne girdiğinde donanma sıfır düzeyinde idi ve gemiler artık çalışmıyordu!
      O iki savaşta yine hezimete uğradık.
      Elinde Ertuğrul isimli ahşap bir firkateyn vardı. Onu Japon İmparatoru'na nişan ve madalya vermek için Japonya'ya gönderdi. Hint Okyanusu'nun fırtınalı denizlerine dayanamayan ahşap Ertuğrul dönüş yolunda battı ve 587 denizcimiz boğularak şehit düştü.
      * * *
      İstanbul'da yaşayan Lorando ve Tubini isimli iki piyasa bankerinden büyük miktarda borç almıştı. Geri ödeme zamanı çok geçtiği halde, Fransız uyruklu bu iki bankere borcunu ödemedi.
      Yıl 1901.…Bunun üzerine Fransa hükümeti Limni ve Midilli adalarına donanmasını gönderip asker çıkardı.
      Borç ödeninceye kadar her iki adanın da gümrük gelirlerine el koyduğunu resmen açıkladı.
      Paçaları tutuşan Abdülhamit borcunu ödemek zorunda kaldı.
      Bu durumlara düşürülen bir devletin saygınlığı olur mu!
      * * *
      Orduyu ve donanmayı yok eden Abdülhamit savaştan korkardı. Bir tek Yunanistan'la savaştı ve kazandı!.. Ama hiçbir kazancı olmadı, Batılı devletlerin baskısıyla nasihat aldı.
      Onun döneminde bir karış bile toprak kazanamadık ama verdiği yerler çok!
      Teselya'yı Yunanistan'a, Kıbrıs'ı İngiltere'ye verdi.
      Karadağ, Bulgaristan, Romanya ve Tunus elden çıktı.
      Gerçek bir despottu…
      Astığı astık kestiği kestikti ama doğruyu söylemek gerekirse insanları idam ettirmezdi. Sürgün edip susturmayı her zaman tercih etti.
      Kendisine her gün yüzlerce jurnal gelirdi. Bu iğrenç jurnalleri verip insanların hayatını kaydıran herkesi saraydan maaşa bağlamıştı. Devletin kese kese altınlarını onlara ihsan ederdi. Jurnalcilik bir sürü sahtekarın geçim kapısı olmuştu.
      * * *
      Özellikle Batı ülkelerinden acayip korkardı. Onlarla sorun çıkmasını istemez, ne dedilerse onu yapardı.
      Yıl 1905. Ermeni terör örgütleri kendisine Yıldız Camisi avlusunda bombalı saldırı düzenledi ve Abdülhamit'in kıl payı kurtulduğu bu patlamada yakınında bulunan 26 kişi öldü. Ermeniler bu paralı görevi, taşeron olarak kiraladıkları Edward Jorris isimli bir Belçika vatandaşı anarşiste yaptırmıştı.
      Jorris yakalandı, her şeyi itiraf etti ve idama mahkum edildi… İstanbul'daki Batılı devletler hemen devreye girip katilin Belçika'ya iade edilmesini istediler…
      Ve Jorris'i gizlice iade etti, gemiye bindirip ülkesine gönderdi!
      * * *
      Günün birinde Selanik ve Makedonya'da İttihat ve Terakki Cemiyeti kuruldu. Yurtsever asker ve sivil aydınlar İmparatorluğun içine düştüğü durumlara artık isyan ediyor, özgürlük istiyordu.
      Yıl 1908. Bazı subaylar emirleri altındaki askerlerle birlikte dağa çıkıp Meşrutiyet ilan edilmesini, Meclis'in yeniden açılmasını istediler.
      Şimdi dizilere konu olan Abdülhamit başına gelecekleri görmüş ve yine korkmuştu.
      İkinci Meşrutiyet'i ilan etti, 33 yıl aradan sonra Meclis'i tekrar açtırmak zorunda kaldı.
      Süngüsü iyice düşmüştü.
      Selanik'ten İstanbul'a Meşrutiyet'i korumak ve sahip çıkmak adına askeri birlikler (avcı taburları) gönderildi. Ancak yobazlar-şeriatçılar bu olanlara karşıydı.
      Avcı taburlarında görevli bazı çavuşları ayarlayıp isyan çıkardılar.
      Bu isyan tarihimizde 31 Mart şeriat olayı olarak bilinir.
      * * *
      Bu kez isyanı bastırmak için Selanik ve Edirne'den yeni askeri birlikler yola çıkarılıp trenlerle İstanbul'a gönderildi.
      Bunun adı Hareket Ordusu oldu…
      Hareket Ordusu İstanbul'da isyanı bastırdı. Kurulan Harp Divanları gereken yargılamaları yaptı ve çok sayıda yobaz idam edildi.
      Bu arada Meclis toplandı ve Abdülhamit'in tahttan indirilmesine karar verdi. Yerine kardeşi Reşat padişah oldu.
      (Burada bir parantez açıyorum. Bu konuları baştan sona öğrenmek isteyenler Osman Selim Kocahanoğlu'nun şimdi üçüncü baskısı yapılan “31 Mart Ayaklanması ve Sultan Abdülhamit” isimli çok ilginç ve öğretici kitabını okuyabilir. (Temel Yayınları).
      * * *
      Bu sırada Balkan Harbi başlamış, Bulgar ordusu neredeyse İstanbul'un kapısına dayanmıştı. İttihat Terakki hükümeti İstanbul elden giderse devletin eski padişahı da esir düşebilir korkusuyla Abdülhamit'i İmparatorluğun en güvenilir bölgesi olan Selanik'e (çocukları ve karılarıyla birlikte) sürgün gönderdi. Orada devlet tarafından kiralanan Alatini köşkünde kaldılar.
      Padişahlığı süresince on binlerce masum insanı sürgün eden şahıs şimdi kendisi sürgün edilmişti!
      * * *
      Abdülhamit 31 Mart irtica olayına acaba destek vermiş miydi?
      Bu konu bugün bile bilinmiyor. Elde somut bir kanıt yok. Destek vermiş olmasa bile karşı da çıkmamıştı.
      Bir süre sonra, 1914 yılında Birinci Dünya Savaşı patladı. Selanik tehlike altındaydı.
      Devlet, bu eski padişahı bu kez yine aynı gerekçeyle, düşman eline geçmesin diye İstanbul'a getirip Beylerbeyi Sarayı'na yerleştirdi. 1918 yılında ölünceye kadar orada yaşadı.
      * * *
      Ürkek, korkak, vesveseli bir adamdı. 33 yıl boyunca uyruklarına kan kusturdu.
      Bu süreçte iyi işler de yapmadı mı? Elbette yaptı ama kötülükleri iyiliklerinden çok daha fazladır.
      Koskoca güçlü donanmayı Haliç'te çürüttü.
      Girdiği her savaşta (Rus ve Yunan) ordumuzu saraydan yönetmeye kalkışıp yenilgiye uğrattı.
      Kıbrıs dahil pek çok mülkümüzü yabancılara kaptırdı.
      Ülkeyi hafiyelerin verdiği gizli jurnallerle yönetti. Tahttan indirildikten sonra kurulan heyetler, Yıldız Sarayı'nda torbalar dolusu jurnaller buldu. Ama bunlar okundukça bazı acı gerçekler de ortaya çıktı. Abdülhamit'e en karşı bilinen bazıları bile ona jurnal vermişti! Bunun üzerine jurnallerin okunmasından vazgeçildi ve hepsi birden heyetler önünde yakıldı!
      * * *
      Rus ordusunun Yeşilköy'de, sarayına birkaç kilometre ötede yaptırdığı görkemli zafer anıtının yanında hiç utanıp sıkılmadan padişahlık yapıp devletin onurunu çiğneten bu şahıs şimdi neredeyse “Kahraman (!)” ilan edilecek. (Bu anıt daha sonra İttihat ve Terakki döneminde dinamitlenerek yıkıldı.)
      AKP iktidarı siyasi masallar okuyup Abdülhamit'i böyle yapay yöntemlerle parlatmayı bir yana bıraksın da, tarihin gerçeklerine bir baksın.
      O padişahı böyle TRT dizileriyle falan aklamak mümkün değildir.
      Şu kısacık yazıda çok özetle anlatmaya çalıştıklarım herhalde bunun kanıtıdır

    • @gadogadochanel1994
      @gadogadochanel1994 2 роки тому +1

      Ammin

    • @BOZKURTYN
      @BOZKURTYN 2 роки тому

      @@oncevatanoncevatan2141 Abdülhamiti düşmanlardan dinle galibiyetleri o kadar çokturki boş konusmuşsun ilk başta nasıl hezimetlerlerle dolu dökük imparatorlugu 33 yıl ayakta tutmuş daha ne yapsın

    • @batnkaratas1173
      @batnkaratas1173 Рік тому

      @@oncevatanoncevatan2141 sen ne içiyorsun bende istiyorum

  • @mucidbaykus4276
    @mucidbaykus4276 3 роки тому +25

    Bülent İnal çok güzel oynuyor . Burda oynayan adam mahalle kabadayıları gibi

    • @ibrahimhalilalan2704
      @ibrahimhalilalan2704 Рік тому +1

      Kardeş adam baş rol oyuncusu deil 1 ikincisi filinta ismi dizinin ve bence başrol oynamadı halde dizi abdulhamit üstüne yapılmamış bir dizi oldu halde çok güzel rol olmuş biraz asın bu film dizi konularinda rica ediyorum yani boş yere yorum yapmayın boş olmayın 🤣

  • @batuhanozdemir3226
    @batuhanozdemir3226 7 років тому +53

    Abdülhamid Han Hazretleri Bu ümmetin son nefes borusuydu.Allah ona Rahmet eylesin...

    • @hsyniskr
      @hsyniskr 6 років тому +5

      Merak etme kardeşim Rabbim bu ümmetten nice ABDÜLHAMİD HAN çıkarır İNŞAALLAH

    • @ilkercelik2192
      @ilkercelik2192 5 років тому

      Sıktır lan Atatürk gelmedi mi sen Şuan kimin kurduğu memleketin üzerinde yaşıyorsun ?

    • @sozumsoz2199
      @sozumsoz2199 5 років тому

      @@ilkercelik2192 kes lan

    • @sozumsoz2199
      @sozumsoz2199 5 років тому

      @@ilkercelik2192 itin havlaması sabah son bulur yarası olan gocunur

    • @ilkercelik2192
      @ilkercelik2192 5 років тому

      @@sozumsoz2199 senin havlaman sabahları karanlikla buluşturdu susmuyorsun yaran varki böyle diyorsun it oğlu it

  • @abaslitural4258
    @abaslitural4258 7 років тому +36

    19-cu yüzyılın adamı ALLAH RAHMET eləsin

    • @osmanltorunuccc1485
      @osmanltorunuccc1485 6 років тому +1

      Abasli Tural amin. mekanı cennet olsun.

    • @mrpro3581
      @mrpro3581 6 років тому +1

      Abasli Tural cennet mekan abdülhamid han

    • @turkosmanli3787
      @turkosmanli3787 4 роки тому

      Buyüksün abdulhamit dedem

    • @oncevatanoncevatan2141
      @oncevatanoncevatan2141 4 роки тому +2

      Biz millet olarak tarihimizi hiç bilmeyiz. Oysa bu padişah ilginç biridir.
      1876-1909 yılları arasında tam 33 yıl boyunca tek adam olarak padişahlık yaptı.
      Dönemi hezimetler, yenilgiler ve her biri devlete utançlar veren olaylarla doludur.
      Bu süre içerisinde kazandığı bir tek zafer, bir tek başarı bile olmamıştır.
      * * *
      1877 yılında Rus ordusu Osmanlı'ya saldırdı. Doğu'dan Erzincan'a kadar girdiler, Batı'da Rumeli ve Trakya'nın bir bölümünü ele geçirdiler. Bu yenilgi tarihimizde 93 Harbi olarak anılır.
      Kuzey'den gelen ve Plevne müdafaasını çökerten Rus orduları İstanbul'u işgal etmek üzereydi. Yeşilköy'e kadar dayandılar. Abdülhamit İngiltere'ye başvurup “Beni kurtarın” diye ricacı oldu ve İngiliz donanması İstanbul'a demir attı.
      Ruslar o günkü adı Ayestefanos olan Yeşilköy'de 10 katlı apartman yüksekliğinde görkemli bir zafer anıtı yaptı. Abdülhamit derseniz, çok uzun yıllar boyunca padişahlığını bu anıtın yanı başındaki Yıldız sarayında (ve hiç utanmadan) sürdürdü.
      * * *
      Tahta çıktığı zaman Osmanlı'nın parlamentosu vardı. Hemen ilk iş olarak kapattı!..
      Ve o günden sonra 33 yıl boyunca ülkeyi tek adam-tek despot yöntemiyle yönetti. Sadrazam, büyük devlet adamı Mithat Paşa'yı bugün Suudi Arabistan'da olan Taif Kalesi'ne sürdürdü ve orada adamlarına boğdurarak şehit etti.
      Korkak, vesveseli bir adamdı. Padişah kaldığı sürece sarayından sadece cuma günleri namaza gitmek için çıkardı! Ne de olsa halife idi!
      Ülkeyi gizli hafiyeler ve jurnalcilerle yönetti. Nice asker ve sivil yurtseverleri İmparatorluğun Fizan, Yemen gibi en ücra köşelerine sürgün edip hayatlarını kararttı.
      * * *
      Evet, korkaktı.
      Dünyanın en güçlü donanmalarından biri elindeydi. Haliç'teki donanmayı “Dışarı çıkarsa bu gemiler sarayımı bombalayıp beni tahttan indirirler” korkusuyla orada yıllar boyu çürüttü.
      Devlet kendisinden sonra Balkan Harbi ile Birinci Dünya Harbi'ne girdiğinde donanma sıfır düzeyinde idi ve gemiler artık çalışmıyordu!
      O iki savaşta yine hezimete uğradık.
      Elinde Ertuğrul isimli ahşap bir firkateyn vardı. Onu Japon İmparatoru'na nişan ve madalya vermek için Japonya'ya gönderdi. Hint Okyanusu'nun fırtınalı denizlerine dayanamayan ahşap Ertuğrul dönüş yolunda battı ve 587 denizcimiz boğularak şehit düştü.
      * * *
      İstanbul'da yaşayan Lorando ve Tubini isimli iki piyasa bankerinden büyük miktarda borç almıştı. Geri ödeme zamanı çok geçtiği halde, Fransız uyruklu bu iki bankere borcunu ödemedi.
      Yıl 1901.…Bunun üzerine Fransa hükümeti Limni ve Midilli adalarına donanmasını gönderip asker çıkardı.
      Borç ödeninceye kadar her iki adanın da gümrük gelirlerine el koyduğunu resmen açıkladı.
      Paçaları tutuşan Abdülhamit borcunu ödemek zorunda kaldı.
      Bu durumlara düşürülen bir devletin saygınlığı olur mu!
      * * *
      Orduyu ve donanmayı yok eden Abdülhamit savaştan korkardı. Bir tek Yunanistan'la savaştı ve kazandı!.. Ama hiçbir kazancı olmadı, Batılı devletlerin baskısıyla nasihat aldı.
      Onun döneminde bir karış bile toprak kazanamadık ama verdiği yerler çok!
      Teselya'yı Yunanistan'a, Kıbrıs'ı İngiltere'ye verdi.
      Karadağ, Bulgaristan, Romanya ve Tunus elden çıktı.
      Gerçek bir despottu…
      Astığı astık kestiği kestikti ama doğruyu söylemek gerekirse insanları idam ettirmezdi. Sürgün edip susturmayı her zaman tercih etti.
      Kendisine her gün yüzlerce jurnal gelirdi. Bu iğrenç jurnalleri verip insanların hayatını kaydıran herkesi saraydan maaşa bağlamıştı. Devletin kese kese altınlarını onlara ihsan ederdi. Jurnalcilik bir sürü sahtekarın geçim kapısı olmuştu.
      * * *
      Özellikle Batı ülkelerinden acayip korkardı. Onlarla sorun çıkmasını istemez, ne dedilerse onu yapardı.
      Yıl 1905. Ermeni terör örgütleri kendisine Yıldız Camisi avlusunda bombalı saldırı düzenledi ve Abdülhamit'in kıl payı kurtulduğu bu patlamada yakınında bulunan 26 kişi öldü. Ermeniler bu paralı görevi, taşeron olarak kiraladıkları Edward Jorris isimli bir Belçika vatandaşı anarşiste yaptırmıştı.
      Jorris yakalandı, her şeyi itiraf etti ve idama mahkum edildi… İstanbul'daki Batılı devletler hemen devreye girip katilin Belçika'ya iade edilmesini istediler…
      Ve Jorris'i gizlice iade etti, gemiye bindirip ülkesine gönderdi!
      * * *
      Günün birinde Selanik ve Makedonya'da İttihat ve Terakki Cemiyeti kuruldu. Yurtsever asker ve sivil aydınlar İmparatorluğun içine düştüğü durumlara artık isyan ediyor, özgürlük istiyordu.
      Yıl 1908. Bazı subaylar emirleri altındaki askerlerle birlikte dağa çıkıp Meşrutiyet ilan edilmesini, Meclis'in yeniden açılmasını istediler.
      Şimdi dizilere konu olan Abdülhamit başına gelecekleri görmüş ve yine korkmuştu.
      İkinci Meşrutiyet'i ilan etti, 33 yıl aradan sonra Meclis'i tekrar açtırmak zorunda kaldı.
      Süngüsü iyice düşmüştü.
      Selanik'ten İstanbul'a Meşrutiyet'i korumak ve sahip çıkmak adına askeri birlikler (avcı taburları) gönderildi. Ancak yobazlar-şeriatçılar bu olanlara karşıydı.
      Avcı taburlarında görevli bazı çavuşları ayarlayıp isyan çıkardılar.
      Bu isyan tarihimizde 31 Mart şeriat olayı olarak bilinir.
      * * *
      Bu kez isyanı bastırmak için Selanik ve Edirne'den yeni askeri birlikler yola çıkarılıp trenlerle İstanbul'a gönderildi.
      Bunun adı Hareket Ordusu oldu…
      Hareket Ordusu İstanbul'da isyanı bastırdı. Kurulan Harp Divanları gereken yargılamaları yaptı ve çok sayıda yobaz idam edildi.
      Bu arada Meclis toplandı ve Abdülhamit'in tahttan indirilmesine karar verdi. Yerine kardeşi Reşat padişah oldu.
      (Burada bir parantez açıyorum. Bu konuları baştan sona öğrenmek isteyenler Osman Selim Kocahanoğlu'nun şimdi üçüncü baskısı yapılan “31 Mart Ayaklanması ve Sultan Abdülhamit” isimli çok ilginç ve öğretici kitabını okuyabilir. (Temel Yayınları).
      * * *
      Bu sırada Balkan Harbi başlamış, Bulgar ordusu neredeyse İstanbul'un kapısına dayanmıştı. İttihat Terakki hükümeti İstanbul elden giderse devletin eski padişahı da esir düşebilir korkusuyla Abdülhamit'i İmparatorluğun en güvenilir bölgesi olan Selanik'e (çocukları ve karılarıyla birlikte) sürgün gönderdi. Orada devlet tarafından kiralanan Alatini köşkünde kaldılar.
      Padişahlığı süresince on binlerce masum insanı sürgün eden şahıs şimdi kendisi sürgün edilmişti!
      * * *
      Abdülhamit 31 Mart irtica olayına acaba destek vermiş miydi?
      Bu konu bugün bile bilinmiyor. Elde somut bir kanıt yok. Destek vermiş olmasa bile karşı da çıkmamıştı.
      Bir süre sonra, 1914 yılında Birinci Dünya Savaşı patladı. Selanik tehlike altındaydı.
      Devlet, bu eski padişahı bu kez yine aynı gerekçeyle, düşman eline geçmesin diye İstanbul'a getirip Beylerbeyi Sarayı'na yerleştirdi. 1918 yılında ölünceye kadar orada yaşadı.
      * * *
      Ürkek, korkak, vesveseli bir adamdı. 33 yıl boyunca uyruklarına kan kusturdu.
      Bu süreçte iyi işler de yapmadı mı? Elbette yaptı ama kötülükleri iyiliklerinden çok daha fazladır.
      Koskoca güçlü donanmayı Haliç'te çürüttü.
      Girdiği her savaşta (Rus ve Yunan) ordumuzu saraydan yönetmeye kalkışıp yenilgiye uğrattı.
      Kıbrıs dahil pek çok mülkümüzü yabancılara kaptırdı.
      Ülkeyi hafiyelerin verdiği gizli jurnallerle yönetti. Tahttan indirildikten sonra kurulan heyetler, Yıldız Sarayı'nda torbalar dolusu jurnaller buldu. Ama bunlar okundukça bazı acı gerçekler de ortaya çıktı. Abdülhamit'e en karşı bilinen bazıları bile ona jurnal vermişti! Bunun üzerine jurnallerin okunmasından vazgeçildi ve hepsi birden heyetler önünde yakıldı!
      * * *
      Rus ordusunun Yeşilköy'de, sarayına birkaç kilometre ötede yaptırdığı görkemli zafer anıtının yanında hiç utanıp sıkılmadan padişahlık yapıp devletin onurunu çiğneten bu şahıs şimdi neredeyse “Kahraman (!)” ilan edilecek. (Bu anıt daha sonra İttihat ve Terakki döneminde dinamitlenerek yıkıldı.)
      AKP iktidarı siyasi masallar okuyup Abdülhamit'i böyle yapay yöntemlerle parlatmayı bir yana bıraksın da, tarihin gerçeklerine bir baksın.
      O padişahı böyle TRT dizileriyle falan aklamak mümkün değildir.
      Şu kısacık yazıda çok özetle anlatmaya çalıştıklarım herhalde bunun kanıtıdır

    • @jarognew4216
      @jarognew4216 3 роки тому +1

      @@oncevatanoncevatan2141 Bu kadar yazmışsın kimse beğenmemiş ben beğeniyorum. Ben Turan rüyasıyla yaşayan bir Türküm. Mustafa Kemal Atatürk demiştir ki 19.yy ın sonları gibi bir zamanda Abdülhamidin yönetimi büyük bir hoşgörüdür. Bunu şuan Abdülhamidi sevip Atatürkü sevmeyenler hiç araştırmaz bile. İkisinide seviyorum biri elinden geldiği kadar osmanlıyı yaşattı. Diğeri ülkesini işgal eden düşmanları temizledi. Yeni bir devlet kurdu. Ancak biri yurdum devletim yaşasın ama nasıl yaşarsa yaşasın dedi. Diğeri ise ya devletim hür yaşar ya da yaşamaz dedi. Mustafa Kemal paşa öldürülmeseydi şuan devletimiz 200 yıl daha ilerideydi. Ne diyelim ikisininde mekanı cennet olsun.

  • @snurkorkmaz
    @snurkorkmaz 8 років тому +42

    "Avrupada horoz çok bu sebeple size sabah olmaz!" 😍

  • @Qamiaz-tr.commercial
    @Qamiaz-tr.commercial 5 років тому +6

    Hakanımız,Halifemiz ALLAH CC sana rahmet etsin.Davamcılarınızın hizmetçisiyiz

    • @oncevatanoncevatan2141
      @oncevatanoncevatan2141 4 роки тому

      Biz millet olarak tarihimizi hiç bilmeyiz. Oysa bu padişah ilginç biridir.
      1876-1909 yılları arasında tam 33 yıl boyunca tek adam olarak padişahlık yaptı.
      Dönemi hezimetler, yenilgiler ve her biri devlete utançlar veren olaylarla doludur.
      Bu süre içerisinde kazandığı bir tek zafer, bir tek başarı bile olmamıştır.
      * * *
      1877 yılında Rus ordusu Osmanlı'ya saldırdı. Doğu'dan Erzincan'a kadar girdiler, Batı'da Rumeli ve Trakya'nın bir bölümünü ele geçirdiler. Bu yenilgi tarihimizde 93 Harbi olarak anılır.
      Kuzey'den gelen ve Plevne müdafaasını çökerten Rus orduları İstanbul'u işgal etmek üzereydi. Yeşilköy'e kadar dayandılar. Abdülhamit İngiltere'ye başvurup “Beni kurtarın” diye ricacı oldu ve İngiliz donanması İstanbul'a demir attı.
      Ruslar o günkü adı Ayestefanos olan Yeşilköy'de 10 katlı apartman yüksekliğinde görkemli bir zafer anıtı yaptı. Abdülhamit derseniz, çok uzun yıllar boyunca padişahlığını bu anıtın yanı başındaki Yıldız sarayında (ve hiç utanmadan) sürdürdü.
      * * *
      Tahta çıktığı zaman Osmanlı'nın parlamentosu vardı. Hemen ilk iş olarak kapattı!..
      Ve o günden sonra 33 yıl boyunca ülkeyi tek adam-tek despot yöntemiyle yönetti. Sadrazam, büyük devlet adamı Mithat Paşa'yı bugün Suudi Arabistan'da olan Taif Kalesi'ne sürdürdü ve orada adamlarına boğdurarak şehit etti.
      Korkak, vesveseli bir adamdı. Padişah kaldığı sürece sarayından sadece cuma günleri namaza gitmek için çıkardı! Ne de olsa halife idi!
      Ülkeyi gizli hafiyeler ve jurnalcilerle yönetti. Nice asker ve sivil yurtseverleri İmparatorluğun Fizan, Yemen gibi en ücra köşelerine sürgün edip hayatlarını kararttı.
      * * *
      Evet, korkaktı.
      Dünyanın en güçlü donanmalarından biri elindeydi. Haliç'teki donanmayı “Dışarı çıkarsa bu gemiler sarayımı bombalayıp beni tahttan indirirler” korkusuyla orada yıllar boyu çürüttü.
      Devlet kendisinden sonra Balkan Harbi ile Birinci Dünya Harbi'ne girdiğinde donanma sıfır düzeyinde idi ve gemiler artık çalışmıyordu!
      O iki savaşta yine hezimete uğradık.
      Elinde Ertuğrul isimli ahşap bir firkateyn vardı. Onu Japon İmparatoru'na nişan ve madalya vermek için Japonya'ya gönderdi. Hint Okyanusu'nun fırtınalı denizlerine dayanamayan ahşap Ertuğrul dönüş yolunda battı ve 587 denizcimiz boğularak şehit düştü.
      * * *
      İstanbul'da yaşayan Lorando ve Tubini isimli iki piyasa bankerinden büyük miktarda borç almıştı. Geri ödeme zamanı çok geçtiği halde, Fransız uyruklu bu iki bankere borcunu ödemedi.
      Yıl 1901.…Bunun üzerine Fransa hükümeti Limni ve Midilli adalarına donanmasını gönderip asker çıkardı.
      Borç ödeninceye kadar her iki adanın da gümrük gelirlerine el koyduğunu resmen açıkladı.
      Paçaları tutuşan Abdülhamit borcunu ödemek zorunda kaldı.
      Bu durumlara düşürülen bir devletin saygınlığı olur mu!
      * * *
      Orduyu ve donanmayı yok eden Abdülhamit savaştan korkardı. Bir tek Yunanistan'la savaştı ve kazandı!.. Ama hiçbir kazancı olmadı, Batılı devletlerin baskısıyla nasihat aldı.
      Onun döneminde bir karış bile toprak kazanamadık ama verdiği yerler çok!
      Teselya'yı Yunanistan'a, Kıbrıs'ı İngiltere'ye verdi.
      Karadağ, Bulgaristan, Romanya ve Tunus elden çıktı.
      Gerçek bir despottu…
      Astığı astık kestiği kestikti ama doğruyu söylemek gerekirse insanları idam ettirmezdi. Sürgün edip susturmayı her zaman tercih etti.
      Kendisine her gün yüzlerce jurnal gelirdi. Bu iğrenç jurnalleri verip insanların hayatını kaydıran herkesi saraydan maaşa bağlamıştı. Devletin kese kese altınlarını onlara ihsan ederdi. Jurnalcilik bir sürü sahtekarın geçim kapısı olmuştu.
      * * *
      Özellikle Batı ülkelerinden acayip korkardı. Onlarla sorun çıkmasını istemez, ne dedilerse onu yapardı.
      Yıl 1905. Ermeni terör örgütleri kendisine Yıldız Camisi avlusunda bombalı saldırı düzenledi ve Abdülhamit'in kıl payı kurtulduğu bu patlamada yakınında bulunan 26 kişi öldü. Ermeniler bu paralı görevi, taşeron olarak kiraladıkları Edward Jorris isimli bir Belçika vatandaşı anarşiste yaptırmıştı.
      Jorris yakalandı, her şeyi itiraf etti ve idama mahkum edildi… İstanbul'daki Batılı devletler hemen devreye girip katilin Belçika'ya iade edilmesini istediler…
      Ve Jorris'i gizlice iade etti, gemiye bindirip ülkesine gönderdi!
      * * *
      Günün birinde Selanik ve Makedonya'da İttihat ve Terakki Cemiyeti kuruldu. Yurtsever asker ve sivil aydınlar İmparatorluğun içine düştüğü durumlara artık isyan ediyor, özgürlük istiyordu.
      Yıl 1908. Bazı subaylar emirleri altındaki askerlerle birlikte dağa çıkıp Meşrutiyet ilan edilmesini, Meclis'in yeniden açılmasını istediler.
      Şimdi dizilere konu olan Abdülhamit başına gelecekleri görmüş ve yine korkmuştu.
      İkinci Meşrutiyet'i ilan etti, 33 yıl aradan sonra Meclis'i tekrar açtırmak zorunda kaldı.
      Süngüsü iyice düşmüştü.
      Selanik'ten İstanbul'a Meşrutiyet'i korumak ve sahip çıkmak adına askeri birlikler (avcı taburları) gönderildi. Ancak yobazlar-şeriatçılar bu olanlara karşıydı.
      Avcı taburlarında görevli bazı çavuşları ayarlayıp isyan çıkardılar.
      Bu isyan tarihimizde 31 Mart şeriat olayı olarak bilinir.
      * * *
      Bu kez isyanı bastırmak için Selanik ve Edirne'den yeni askeri birlikler yola çıkarılıp trenlerle İstanbul'a gönderildi.
      Bunun adı Hareket Ordusu oldu…
      Hareket Ordusu İstanbul'da isyanı bastırdı. Kurulan Harp Divanları gereken yargılamaları yaptı ve çok sayıda yobaz idam edildi.
      Bu arada Meclis toplandı ve Abdülhamit'in tahttan indirilmesine karar verdi. Yerine kardeşi Reşat padişah oldu.
      (Burada bir parantez açıyorum. Bu konuları baştan sona öğrenmek isteyenler Osman Selim Kocahanoğlu'nun şimdi üçüncü baskısı yapılan “31 Mart Ayaklanması ve Sultan Abdülhamit” isimli çok ilginç ve öğretici kitabını okuyabilir. (Temel Yayınları).
      * * *
      Bu sırada Balkan Harbi başlamış, Bulgar ordusu neredeyse İstanbul'un kapısına dayanmıştı. İttihat Terakki hükümeti İstanbul elden giderse devletin eski padişahı da esir düşebilir korkusuyla Abdülhamit'i İmparatorluğun en güvenilir bölgesi olan Selanik'e (çocukları ve karılarıyla birlikte) sürgün gönderdi. Orada devlet tarafından kiralanan Alatini köşkünde kaldılar.
      Padişahlığı süresince on binlerce masum insanı sürgün eden şahıs şimdi kendisi sürgün edilmişti!
      * * *
      Abdülhamit 31 Mart irtica olayına acaba destek vermiş miydi?
      Bu konu bugün bile bilinmiyor. Elde somut bir kanıt yok. Destek vermiş olmasa bile karşı da çıkmamıştı.
      Bir süre sonra, 1914 yılında Birinci Dünya Savaşı patladı. Selanik tehlike altındaydı.
      Devlet, bu eski padişahı bu kez yine aynı gerekçeyle, düşman eline geçmesin diye İstanbul'a getirip Beylerbeyi Sarayı'na yerleştirdi. 1918 yılında ölünceye kadar orada yaşadı.
      * * *
      Ürkek, korkak, vesveseli bir adamdı. 33 yıl boyunca uyruklarına kan kusturdu.
      Bu süreçte iyi işler de yapmadı mı? Elbette yaptı ama kötülükleri iyiliklerinden çok daha fazladır.
      Koskoca güçlü donanmayı Haliç'te çürüttü.
      Girdiği her savaşta (Rus ve Yunan) ordumuzu saraydan yönetmeye kalkışıp yenilgiye uğrattı.
      Kıbrıs dahil pek çok mülkümüzü yabancılara kaptırdı.
      Ülkeyi hafiyelerin verdiği gizli jurnallerle yönetti. Tahttan indirildikten sonra kurulan heyetler, Yıldız Sarayı'nda torbalar dolusu jurnaller buldu. Ama bunlar okundukça bazı acı gerçekler de ortaya çıktı. Abdülhamit'e en karşı bilinen bazıları bile ona jurnal vermişti! Bunun üzerine jurnallerin okunmasından vazgeçildi ve hepsi birden heyetler önünde yakıldı!
      * * *
      Rus ordusunun Yeşilköy'de, sarayına birkaç kilometre ötede yaptırdığı görkemli zafer anıtının yanında hiç utanıp sıkılmadan padişahlık yapıp devletin onurunu çiğneten bu şahıs şimdi neredeyse “Kahraman (!)” ilan edilecek. (Bu anıt daha sonra İttihat ve Terakki döneminde dinamitlenerek yıkıldı.)
      AKP iktidarı siyasi masallar okuyup Abdülhamit'i böyle yapay yöntemlerle parlatmayı bir yana bıraksın da, tarihin gerçeklerine bir baksın.
      O padişahı böyle TRT dizileriyle falan aklamak mümkün değildir.
      Şu kısacık yazıda çok özetle anlatmaya çalıştıklarım herhalde bunun kanıtıdır

  • @huzurluvlog4030
    @huzurluvlog4030 6 років тому +14

    Payitahtı izledikten sonra buradaki Abdülhamit rolünü oynayan adam ne kadar toy

    • @_volkus46_
      @_volkus46_ 3 роки тому +3

      Abdülhamid ilk çikişi ondan

    • @MustafaAtar
      @MustafaAtar 3 роки тому +2

      Bülent İnal en başta bana role uygun gelmemişti ama sonra gittikçe daha da oturdu role

  • @uzay3133
    @uzay3133 7 років тому +3

    Adam Ileri görüşlü ya valla 20yil sonra ciha savasi cikabilir dedi 20yil sonra savas cikti

  • @yunusemre9320
    @yunusemre9320 4 роки тому +2

    Payitaht Abdülhamiddeki Reşat Efendi rolünü oynayan adam Alman Sefiri oynamış
    Ayrıca Ahmet Celaleddin paşa da var

  • @yavuzyavuz5379
    @yavuzyavuz5379 8 років тому +24

    1. dunya savasini bile olcagini anlamiş

    • @muradsirinli7243
      @muradsirinli7243 7 років тому +1

      Yavuz Yavuz hhge545tqy8987teetyyyyer veflp0 vvdadu

    • @oncevatanoncevatan2141
      @oncevatanoncevatan2141 4 роки тому

      Biz millet olarak tarihimizi hiç bilmeyiz. Oysa bu padişah ilginç biridir.
      1876-1909 yılları arasında tam 33 yıl boyunca tek adam olarak padişahlık yaptı.
      Dönemi hezimetler, yenilgiler ve her biri devlete utançlar veren olaylarla doludur.
      Bu süre içerisinde kazandığı bir tek zafer, bir tek başarı bile olmamıştır.
      * * *
      1877 yılında Rus ordusu Osmanlı'ya saldırdı. Doğu'dan Erzincan'a kadar girdiler, Batı'da Rumeli ve Trakya'nın bir bölümünü ele geçirdiler. Bu yenilgi tarihimizde 93 Harbi olarak anılır.
      Kuzey'den gelen ve Plevne müdafaasını çökerten Rus orduları İstanbul'u işgal etmek üzereydi. Yeşilköy'e kadar dayandılar. Abdülhamit İngiltere'ye başvurup “Beni kurtarın” diye ricacı oldu ve İngiliz donanması İstanbul'a demir attı.
      Ruslar o günkü adı Ayestefanos olan Yeşilköy'de 10 katlı apartman yüksekliğinde görkemli bir zafer anıtı yaptı. Abdülhamit derseniz, çok uzun yıllar boyunca padişahlığını bu anıtın yanı başındaki Yıldız sarayında (ve hiç utanmadan) sürdürdü.
      * * *
      Tahta çıktığı zaman Osmanlı'nın parlamentosu vardı. Hemen ilk iş olarak kapattı!..
      Ve o günden sonra 33 yıl boyunca ülkeyi tek adam-tek despot yöntemiyle yönetti. Sadrazam, büyük devlet adamı Mithat Paşa'yı bugün Suudi Arabistan'da olan Taif Kalesi'ne sürdürdü ve orada adamlarına boğdurarak şehit etti.
      Korkak, vesveseli bir adamdı. Padişah kaldığı sürece sarayından sadece cuma günleri namaza gitmek için çıkardı! Ne de olsa halife idi!
      Ülkeyi gizli hafiyeler ve jurnalcilerle yönetti. Nice asker ve sivil yurtseverleri İmparatorluğun Fizan, Yemen gibi en ücra köşelerine sürgün edip hayatlarını kararttı.
      * * *
      Evet, korkaktı.
      Dünyanın en güçlü donanmalarından biri elindeydi. Haliç'teki donanmayı “Dışarı çıkarsa bu gemiler sarayımı bombalayıp beni tahttan indirirler” korkusuyla orada yıllar boyu çürüttü.
      Devlet kendisinden sonra Balkan Harbi ile Birinci Dünya Harbi'ne girdiğinde donanma sıfır düzeyinde idi ve gemiler artık çalışmıyordu!
      O iki savaşta yine hezimete uğradık.
      Elinde Ertuğrul isimli ahşap bir firkateyn vardı. Onu Japon İmparatoru'na nişan ve madalya vermek için Japonya'ya gönderdi. Hint Okyanusu'nun fırtınalı denizlerine dayanamayan ahşap Ertuğrul dönüş yolunda battı ve 587 denizcimiz boğularak şehit düştü.
      * * *
      İstanbul'da yaşayan Lorando ve Tubini isimli iki piyasa bankerinden büyük miktarda borç almıştı. Geri ödeme zamanı çok geçtiği halde, Fransız uyruklu bu iki bankere borcunu ödemedi.
      Yıl 1901.…Bunun üzerine Fransa hükümeti Limni ve Midilli adalarına donanmasını gönderip asker çıkardı.
      Borç ödeninceye kadar her iki adanın da gümrük gelirlerine el koyduğunu resmen açıkladı.
      Paçaları tutuşan Abdülhamit borcunu ödemek zorunda kaldı.
      Bu durumlara düşürülen bir devletin saygınlığı olur mu!
      * * *
      Orduyu ve donanmayı yok eden Abdülhamit savaştan korkardı. Bir tek Yunanistan'la savaştı ve kazandı!.. Ama hiçbir kazancı olmadı, Batılı devletlerin baskısıyla nasihat aldı.
      Onun döneminde bir karış bile toprak kazanamadık ama verdiği yerler çok!
      Teselya'yı Yunanistan'a, Kıbrıs'ı İngiltere'ye verdi.
      Karadağ, Bulgaristan, Romanya ve Tunus elden çıktı.
      Gerçek bir despottu…
      Astığı astık kestiği kestikti ama doğruyu söylemek gerekirse insanları idam ettirmezdi. Sürgün edip susturmayı her zaman tercih etti.
      Kendisine her gün yüzlerce jurnal gelirdi. Bu iğrenç jurnalleri verip insanların hayatını kaydıran herkesi saraydan maaşa bağlamıştı. Devletin kese kese altınlarını onlara ihsan ederdi. Jurnalcilik bir sürü sahtekarın geçim kapısı olmuştu.
      * * *
      Özellikle Batı ülkelerinden acayip korkardı. Onlarla sorun çıkmasını istemez, ne dedilerse onu yapardı.
      Yıl 1905. Ermeni terör örgütleri kendisine Yıldız Camisi avlusunda bombalı saldırı düzenledi ve Abdülhamit'in kıl payı kurtulduğu bu patlamada yakınında bulunan 26 kişi öldü. Ermeniler bu paralı görevi, taşeron olarak kiraladıkları Edward Jorris isimli bir Belçika vatandaşı anarşiste yaptırmıştı.
      Jorris yakalandı, her şeyi itiraf etti ve idama mahkum edildi… İstanbul'daki Batılı devletler hemen devreye girip katilin Belçika'ya iade edilmesini istediler…
      Ve Jorris'i gizlice iade etti, gemiye bindirip ülkesine gönderdi!
      * * *
      Günün birinde Selanik ve Makedonya'da İttihat ve Terakki Cemiyeti kuruldu. Yurtsever asker ve sivil aydınlar İmparatorluğun içine düştüğü durumlara artık isyan ediyor, özgürlük istiyordu.
      Yıl 1908. Bazı subaylar emirleri altındaki askerlerle birlikte dağa çıkıp Meşrutiyet ilan edilmesini, Meclis'in yeniden açılmasını istediler.
      Şimdi dizilere konu olan Abdülhamit başına gelecekleri görmüş ve yine korkmuştu.
      İkinci Meşrutiyet'i ilan etti, 33 yıl aradan sonra Meclis'i tekrar açtırmak zorunda kaldı.
      Süngüsü iyice düşmüştü.
      Selanik'ten İstanbul'a Meşrutiyet'i korumak ve sahip çıkmak adına askeri birlikler (avcı taburları) gönderildi. Ancak yobazlar-şeriatçılar bu olanlara karşıydı.
      Avcı taburlarında görevli bazı çavuşları ayarlayıp isyan çıkardılar.
      Bu isyan tarihimizde 31 Mart şeriat olayı olarak bilinir.
      * * *
      Bu kez isyanı bastırmak için Selanik ve Edirne'den yeni askeri birlikler yola çıkarılıp trenlerle İstanbul'a gönderildi.
      Bunun adı Hareket Ordusu oldu…
      Hareket Ordusu İstanbul'da isyanı bastırdı. Kurulan Harp Divanları gereken yargılamaları yaptı ve çok sayıda yobaz idam edildi.
      Bu arada Meclis toplandı ve Abdülhamit'in tahttan indirilmesine karar verdi. Yerine kardeşi Reşat padişah oldu.
      (Burada bir parantez açıyorum. Bu konuları baştan sona öğrenmek isteyenler Osman Selim Kocahanoğlu'nun şimdi üçüncü baskısı yapılan “31 Mart Ayaklanması ve Sultan Abdülhamit” isimli çok ilginç ve öğretici kitabını okuyabilir. (Temel Yayınları).
      * * *
      Bu sırada Balkan Harbi başlamış, Bulgar ordusu neredeyse İstanbul'un kapısına dayanmıştı. İttihat Terakki hükümeti İstanbul elden giderse devletin eski padişahı da esir düşebilir korkusuyla Abdülhamit'i İmparatorluğun en güvenilir bölgesi olan Selanik'e (çocukları ve karılarıyla birlikte) sürgün gönderdi. Orada devlet tarafından kiralanan Alatini köşkünde kaldılar.
      Padişahlığı süresince on binlerce masum insanı sürgün eden şahıs şimdi kendisi sürgün edilmişti!
      * * *
      Abdülhamit 31 Mart irtica olayına acaba destek vermiş miydi?
      Bu konu bugün bile bilinmiyor. Elde somut bir kanıt yok. Destek vermiş olmasa bile karşı da çıkmamıştı.
      Bir süre sonra, 1914 yılında Birinci Dünya Savaşı patladı. Selanik tehlike altındaydı.
      Devlet, bu eski padişahı bu kez yine aynı gerekçeyle, düşman eline geçmesin diye İstanbul'a getirip Beylerbeyi Sarayı'na yerleştirdi. 1918 yılında ölünceye kadar orada yaşadı.
      * * *
      Ürkek, korkak, vesveseli bir adamdı. 33 yıl boyunca uyruklarına kan kusturdu.
      Bu süreçte iyi işler de yapmadı mı? Elbette yaptı ama kötülükleri iyiliklerinden çok daha fazladır.
      Koskoca güçlü donanmayı Haliç'te çürüttü.
      Girdiği her savaşta (Rus ve Yunan) ordumuzu saraydan yönetmeye kalkışıp yenilgiye uğrattı.
      Kıbrıs dahil pek çok mülkümüzü yabancılara kaptırdı.
      Ülkeyi hafiyelerin verdiği gizli jurnallerle yönetti. Tahttan indirildikten sonra kurulan heyetler, Yıldız Sarayı'nda torbalar dolusu jurnaller buldu. Ama bunlar okundukça bazı acı gerçekler de ortaya çıktı. Abdülhamit'e en karşı bilinen bazıları bile ona jurnal vermişti! Bunun üzerine jurnallerin okunmasından vazgeçildi ve hepsi birden heyetler önünde yakıldı!
      * * *
      Rus ordusunun Yeşilköy'de, sarayına birkaç kilometre ötede yaptırdığı görkemli zafer anıtının yanında hiç utanıp sıkılmadan padişahlık yapıp devletin onurunu çiğneten bu şahıs şimdi neredeyse “Kahraman (!)” ilan edilecek. (Bu anıt daha sonra İttihat ve Terakki döneminde dinamitlenerek yıkıldı.)
      AKP iktidarı siyasi masallar okuyup Abdülhamit'i böyle yapay yöntemlerle parlatmayı bir yana bıraksın da, tarihin gerçeklerine bir baksın.
      O padişahı böyle TRT dizileriyle falan aklamak mümkün değildir.
      Şu kısacık yazıda çok özetle anlatmaya çalıştıklarım herhalde bunun kanıtıdır

    • @TheGreat-ec6tx
      @TheGreat-ec6tx 3 роки тому

      @@sairinnefesi4492 Bazı yerler doğru bazıları yanlış. Mesela Abdülhamid 1909-1912 arası Atlanti Köşkünde kaldı. Yunanlar Selanik'e saldırınca Beylerbeyi Sarayına aktarıldı. Devletin ömrünü uzattı ve iyi bir siyasi zekası vardı ancak kardeşi Reşad gibi tahttan inmekten korkardı. Donanma Abdülaziz döneminde Avrupanın en iyi 5 donanması arasında iken Abdülhamid bu kruvazörlere bakım yaptırtmamış ve çürüyüp gitmişlerdi. Bunun acısını en çok Trablusgarp ve 1. Dünya Savaşında hissettik. Balkan Savaşlarında Yunan Donanması Boğazlara kadar girdi. Yani Abdülhamit Askeri alanda Osmanlıyı çökertmiş,Siyasi alanda yükseltmişti.

    • @yeb54sakaryaspor48
      @yeb54sakaryaspor48 2 роки тому +2

      @@oncevatanoncevatan2141 abdulhamid kötü bir hükümdar değildi kaybedilen topraklar o tahta geçmeseydi de kaybedilecekti dış borçları büyük oranda azalttı okullar açtı yol m ve köprüye girmiyorum onu yaomak zorunda zaten siyasi alanda ülkeyi tekrar saygın bir konuma getirdi ama askeri slanda başarısı yok demişsin 1897 Osmanlı yunan savaşı var ama kazanmamiza rağmen girit elden çıktı Avrupa baskısı yüzünden. Ne olursa olsun en göze çarpan hatası donanmayı demirlemesi ve bakım yapmaması idi. Yoksa o devirde hatasız isen zaten haşa allah olman gerekir hatasız bir tek o vardır çünkü saygılarımla

  • @belek13
    @belek13 2 роки тому

    abdulhamid rabbim cennetine koysun insallah, fakat peygamber efendimizin sehadetinden dolayi saygisindan asla sehadet parmagina yùzùk takmazdi bunu ogrenin

  • @gecmisinisevenadam3971
    @gecmisinisevenadam3971 5 років тому +2

    Sefir hazretleri nedir. 0:22

  • @Bawazer
    @Bawazer 2 роки тому

    الله يرحمك ياسيدي وأمير المؤمنين سلطان عبدالحميد التاني

  • @abdlhmthn7965
    @abdlhmthn7965 4 роки тому +2

    SULTAN ABDÜLHAMİTHAN HZ

    • @oncevatanoncevatan2141
      @oncevatanoncevatan2141 4 роки тому

      Biz millet olarak tarihimizi hiç bilmeyiz. Oysa bu padişah ilginç biridir.
      1876-1909 yılları arasında tam 33 yıl boyunca tek adam olarak padişahlık yaptı.
      Dönemi hezimetler, yenilgiler ve her biri devlete utançlar veren olaylarla doludur.
      Bu süre içerisinde kazandığı bir tek zafer, bir tek başarı bile olmamıştır.
      * * *
      1877 yılında Rus ordusu Osmanlı'ya saldırdı. Doğu'dan Erzincan'a kadar girdiler, Batı'da Rumeli ve Trakya'nın bir bölümünü ele geçirdiler. Bu yenilgi tarihimizde 93 Harbi olarak anılır.
      Kuzey'den gelen ve Plevne müdafaasını çökerten Rus orduları İstanbul'u işgal etmek üzereydi. Yeşilköy'e kadar dayandılar. Abdülhamit İngiltere'ye başvurup “Beni kurtarın” diye ricacı oldu ve İngiliz donanması İstanbul'a demir attı.
      Ruslar o günkü adı Ayestefanos olan Yeşilköy'de 10 katlı apartman yüksekliğinde görkemli bir zafer anıtı yaptı. Abdülhamit derseniz, çok uzun yıllar boyunca padişahlığını bu anıtın yanı başındaki Yıldız sarayında (ve hiç utanmadan) sürdürdü.
      * * *
      Tahta çıktığı zaman Osmanlı'nın parlamentosu vardı. Hemen ilk iş olarak kapattı!..
      Ve o günden sonra 33 yıl boyunca ülkeyi tek adam-tek despot yöntemiyle yönetti. Sadrazam, büyük devlet adamı Mithat Paşa'yı bugün Suudi Arabistan'da olan Taif Kalesi'ne sürdürdü ve orada adamlarına boğdurarak şehit etti.
      Korkak, vesveseli bir adamdı. Padişah kaldığı sürece sarayından sadece cuma günleri namaza gitmek için çıkardı! Ne de olsa halife idi!
      Ülkeyi gizli hafiyeler ve jurnalcilerle yönetti. Nice asker ve sivil yurtseverleri İmparatorluğun Fizan, Yemen gibi en ücra köşelerine sürgün edip hayatlarını kararttı.
      * * *
      Evet, korkaktı.
      Dünyanın en güçlü donanmalarından biri elindeydi. Haliç'teki donanmayı “Dışarı çıkarsa bu gemiler sarayımı bombalayıp beni tahttan indirirler” korkusuyla orada yıllar boyu çürüttü.
      Devlet kendisinden sonra Balkan Harbi ile Birinci Dünya Harbi'ne girdiğinde donanma sıfır düzeyinde idi ve gemiler artık çalışmıyordu!
      O iki savaşta yine hezimete uğradık.
      Elinde Ertuğrul isimli ahşap bir firkateyn vardı. Onu Japon İmparatoru'na nişan ve madalya vermek için Japonya'ya gönderdi. Hint Okyanusu'nun fırtınalı denizlerine dayanamayan ahşap Ertuğrul dönüş yolunda battı ve 587 denizcimiz boğularak şehit düştü.
      * * *
      İstanbul'da yaşayan Lorando ve Tubini isimli iki piyasa bankerinden büyük miktarda borç almıştı. Geri ödeme zamanı çok geçtiği halde, Fransız uyruklu bu iki bankere borcunu ödemedi.
      Yıl 1901.…Bunun üzerine Fransa hükümeti Limni ve Midilli adalarına donanmasını gönderip asker çıkardı.
      Borç ödeninceye kadar her iki adanın da gümrük gelirlerine el koyduğunu resmen açıkladı.
      Paçaları tutuşan Abdülhamit borcunu ödemek zorunda kaldı.
      Bu durumlara düşürülen bir devletin saygınlığı olur mu!
      * * *
      Orduyu ve donanmayı yok eden Abdülhamit savaştan korkardı. Bir tek Yunanistan'la savaştı ve kazandı!.. Ama hiçbir kazancı olmadı, Batılı devletlerin baskısıyla nasihat aldı.
      Onun döneminde bir karış bile toprak kazanamadık ama verdiği yerler çok!
      Teselya'yı Yunanistan'a, Kıbrıs'ı İngiltere'ye verdi.
      Karadağ, Bulgaristan, Romanya ve Tunus elden çıktı.
      Gerçek bir despottu…
      Astığı astık kestiği kestikti ama doğruyu söylemek gerekirse insanları idam ettirmezdi. Sürgün edip susturmayı her zaman tercih etti.
      Kendisine her gün yüzlerce jurnal gelirdi. Bu iğrenç jurnalleri verip insanların hayatını kaydıran herkesi saraydan maaşa bağlamıştı. Devletin kese kese altınlarını onlara ihsan ederdi. Jurnalcilik bir sürü sahtekarın geçim kapısı olmuştu.
      * * *
      Özellikle Batı ülkelerinden acayip korkardı. Onlarla sorun çıkmasını istemez, ne dedilerse onu yapardı.
      Yıl 1905. Ermeni terör örgütleri kendisine Yıldız Camisi avlusunda bombalı saldırı düzenledi ve Abdülhamit'in kıl payı kurtulduğu bu patlamada yakınında bulunan 26 kişi öldü. Ermeniler bu paralı görevi, taşeron olarak kiraladıkları Edward Jorris isimli bir Belçika vatandaşı anarşiste yaptırmıştı.
      Jorris yakalandı, her şeyi itiraf etti ve idama mahkum edildi… İstanbul'daki Batılı devletler hemen devreye girip katilin Belçika'ya iade edilmesini istediler…
      Ve Jorris'i gizlice iade etti, gemiye bindirip ülkesine gönderdi!
      * * *
      Günün birinde Selanik ve Makedonya'da İttihat ve Terakki Cemiyeti kuruldu. Yurtsever asker ve sivil aydınlar İmparatorluğun içine düştüğü durumlara artık isyan ediyor, özgürlük istiyordu.
      Yıl 1908. Bazı subaylar emirleri altındaki askerlerle birlikte dağa çıkıp Meşrutiyet ilan edilmesini, Meclis'in yeniden açılmasını istediler.
      Şimdi dizilere konu olan Abdülhamit başına gelecekleri görmüş ve yine korkmuştu.
      İkinci Meşrutiyet'i ilan etti, 33 yıl aradan sonra Meclis'i tekrar açtırmak zorunda kaldı.
      Süngüsü iyice düşmüştü.
      Selanik'ten İstanbul'a Meşrutiyet'i korumak ve sahip çıkmak adına askeri birlikler (avcı taburları) gönderildi. Ancak yobazlar-şeriatçılar bu olanlara karşıydı.
      Avcı taburlarında görevli bazı çavuşları ayarlayıp isyan çıkardılar.
      Bu isyan tarihimizde 31 Mart şeriat olayı olarak bilinir.
      * * *
      Bu kez isyanı bastırmak için Selanik ve Edirne'den yeni askeri birlikler yola çıkarılıp trenlerle İstanbul'a gönderildi.
      Bunun adı Hareket Ordusu oldu…
      Hareket Ordusu İstanbul'da isyanı bastırdı. Kurulan Harp Divanları gereken yargılamaları yaptı ve çok sayıda yobaz idam edildi.
      Bu arada Meclis toplandı ve Abdülhamit'in tahttan indirilmesine karar verdi. Yerine kardeşi Reşat padişah oldu.
      (Burada bir parantez açıyorum. Bu konuları baştan sona öğrenmek isteyenler Osman Selim Kocahanoğlu'nun şimdi üçüncü baskısı yapılan “31 Mart Ayaklanması ve Sultan Abdülhamit” isimli çok ilginç ve öğretici kitabını okuyabilir. (Temel Yayınları).
      * * *
      Bu sırada Balkan Harbi başlamış, Bulgar ordusu neredeyse İstanbul'un kapısına dayanmıştı. İttihat Terakki hükümeti İstanbul elden giderse devletin eski padişahı da esir düşebilir korkusuyla Abdülhamit'i İmparatorluğun en güvenilir bölgesi olan Selanik'e (çocukları ve karılarıyla birlikte) sürgün gönderdi. Orada devlet tarafından kiralanan Alatini köşkünde kaldılar.
      Padişahlığı süresince on binlerce masum insanı sürgün eden şahıs şimdi kendisi sürgün edilmişti!
      * * *
      Abdülhamit 31 Mart irtica olayına acaba destek vermiş miydi?
      Bu konu bugün bile bilinmiyor. Elde somut bir kanıt yok. Destek vermiş olmasa bile karşı da çıkmamıştı.
      Bir süre sonra, 1914 yılında Birinci Dünya Savaşı patladı. Selanik tehlike altındaydı.
      Devlet, bu eski padişahı bu kez yine aynı gerekçeyle, düşman eline geçmesin diye İstanbul'a getirip Beylerbeyi Sarayı'na yerleştirdi. 1918 yılında ölünceye kadar orada yaşadı.
      * * *
      Ürkek, korkak, vesveseli bir adamdı. 33 yıl boyunca uyruklarına kan kusturdu.
      Bu süreçte iyi işler de yapmadı mı? Elbette yaptı ama kötülükleri iyiliklerinden çok daha fazladır.
      Koskoca güçlü donanmayı Haliç'te çürüttü.
      Girdiği her savaşta (Rus ve Yunan) ordumuzu saraydan yönetmeye kalkışıp yenilgiye uğrattı.
      Kıbrıs dahil pek çok mülkümüzü yabancılara kaptırdı.
      Ülkeyi hafiyelerin verdiği gizli jurnallerle yönetti. Tahttan indirildikten sonra kurulan heyetler, Yıldız Sarayı'nda torbalar dolusu jurnaller buldu. Ama bunlar okundukça bazı acı gerçekler de ortaya çıktı. Abdülhamit'e en karşı bilinen bazıları bile ona jurnal vermişti! Bunun üzerine jurnallerin okunmasından vazgeçildi ve hepsi birden heyetler önünde yakıldı!
      * * *
      Rus ordusunun Yeşilköy'de, sarayına birkaç kilometre ötede yaptırdığı görkemli zafer anıtının yanında hiç utanıp sıkılmadan padişahlık yapıp devletin onurunu çiğneten bu şahıs şimdi neredeyse “Kahraman (!)” ilan edilecek. (Bu anıt daha sonra İttihat ve Terakki döneminde dinamitlenerek yıkıldı.)
      AKP iktidarı siyasi masallar okuyup Abdülhamit'i böyle yapay yöntemlerle parlatmayı bir yana bıraksın da, tarihin gerçeklerine bir baksın.
      O padişahı böyle TRT dizileriyle falan aklamak mümkün değildir.
      Şu kısacık yazıda çok özetle anlatmaya çalıştıklarım herhalde bunun kanıtıdır

  • @fikretacar4689
    @fikretacar4689 4 роки тому +2

    El muzaffer Daima

  • @abdulhalimkoyuyesil3824
    @abdulhalimkoyuyesil3824 3 роки тому +5

    Bülent İnal ın yanına yaklaşamaz bu oyunculuk

  • @NafiaZaman-kc7sy
    @NafiaZaman-kc7sy 2 роки тому

    Background Music plz??

  • @ebubekirkara8570
    @ebubekirkara8570 2 роки тому

    Bülent inal rolü yaşıyor gerçek Abdülhamid gibi bu adam bulent inalın yanindan geceme

  • @memoliagbaht7136
    @memoliagbaht7136 4 роки тому

    Payitaht nerde filinta nerde

  • @hanfiri9688
    @hanfiri9688 8 років тому

    arkada çalan müzik ne

    • @carlee9975
      @carlee9975 8 років тому

      Abone ol

    • @hanfiri9688
      @hanfiri9688 8 років тому

      ŞAH FURKAN HAN biliyorsan ismini söylesene

    • @carlee9975
      @carlee9975 8 років тому

      +Hanfiri vidyolarıma bakarsanız beğenin ve abone olun ismim furkan

    • @hanfiri9688
      @hanfiri9688 8 років тому

      ŞAH FURKAN HAN müziğin ismini biliyorsan söylermisin abone olcam

    • @carlee9975
      @carlee9975 8 років тому

      +Hanfiri filinta nın müzikleri yaz

  • @huseyincatana1249
    @huseyincatana1249 5 років тому

    1 . yanlış almanya sömürgecilik yaptı

  • @metehan.209
    @metehan.209 6 років тому

    ermeniler neden semez atamızı

    • @oncevatanoncevatan2141
      @oncevatanoncevatan2141 4 роки тому +1

      Biz millet olarak tarihimizi hiç bilmeyiz. Oysa bu padişah ilginç biridir.
      1876-1909 yılları arasında tam 33 yıl boyunca tek adam olarak padişahlık yaptı.
      Dönemi hezimetler, yenilgiler ve her biri devlete utançlar veren olaylarla doludur.
      Bu süre içerisinde kazandığı bir tek zafer, bir tek başarı bile olmamıştır.
      * * *
      1877 yılında Rus ordusu Osmanlı'ya saldırdı. Doğu'dan Erzincan'a kadar girdiler, Batı'da Rumeli ve Trakya'nın bir bölümünü ele geçirdiler. Bu yenilgi tarihimizde 93 Harbi olarak anılır.
      Kuzey'den gelen ve Plevne müdafaasını çökerten Rus orduları İstanbul'u işgal etmek üzereydi. Yeşilköy'e kadar dayandılar. Abdülhamit İngiltere'ye başvurup “Beni kurtarın” diye ricacı oldu ve İngiliz donanması İstanbul'a demir attı.
      Ruslar o günkü adı Ayestefanos olan Yeşilköy'de 10 katlı apartman yüksekliğinde görkemli bir zafer anıtı yaptı. Abdülhamit derseniz, çok uzun yıllar boyunca padişahlığını bu anıtın yanı başındaki Yıldız sarayında (ve hiç utanmadan) sürdürdü.
      * * *
      Tahta çıktığı zaman Osmanlı'nın parlamentosu vardı. Hemen ilk iş olarak kapattı!..
      Ve o günden sonra 33 yıl boyunca ülkeyi tek adam-tek despot yöntemiyle yönetti. Sadrazam, büyük devlet adamı Mithat Paşa'yı bugün Suudi Arabistan'da olan Taif Kalesi'ne sürdürdü ve orada adamlarına boğdurarak şehit etti.
      Korkak, vesveseli bir adamdı. Padişah kaldığı sürece sarayından sadece cuma günleri namaza gitmek için çıkardı! Ne de olsa halife idi!
      Ülkeyi gizli hafiyeler ve jurnalcilerle yönetti. Nice asker ve sivil yurtseverleri İmparatorluğun Fizan, Yemen gibi en ücra köşelerine sürgün edip hayatlarını kararttı.
      * * *
      Evet, korkaktı.
      Dünyanın en güçlü donanmalarından biri elindeydi. Haliç'teki donanmayı “Dışarı çıkarsa bu gemiler sarayımı bombalayıp beni tahttan indirirler” korkusuyla orada yıllar boyu çürüttü.
      Devlet kendisinden sonra Balkan Harbi ile Birinci Dünya Harbi'ne girdiğinde donanma sıfır düzeyinde idi ve gemiler artık çalışmıyordu!
      O iki savaşta yine hezimete uğradık.
      Elinde Ertuğrul isimli ahşap bir firkateyn vardı. Onu Japon İmparatoru'na nişan ve madalya vermek için Japonya'ya gönderdi. Hint Okyanusu'nun fırtınalı denizlerine dayanamayan ahşap Ertuğrul dönüş yolunda battı ve 587 denizcimiz boğularak şehit düştü.
      * * *
      İstanbul'da yaşayan Lorando ve Tubini isimli iki piyasa bankerinden büyük miktarda borç almıştı. Geri ödeme zamanı çok geçtiği halde, Fransız uyruklu bu iki bankere borcunu ödemedi.
      Yıl 1901.…Bunun üzerine Fransa hükümeti Limni ve Midilli adalarına donanmasını gönderip asker çıkardı.
      Borç ödeninceye kadar her iki adanın da gümrük gelirlerine el koyduğunu resmen açıkladı.
      Paçaları tutuşan Abdülhamit borcunu ödemek zorunda kaldı.
      Bu durumlara düşürülen bir devletin saygınlığı olur mu!
      * * *
      Orduyu ve donanmayı yok eden Abdülhamit savaştan korkardı. Bir tek Yunanistan'la savaştı ve kazandı!.. Ama hiçbir kazancı olmadı, Batılı devletlerin baskısıyla nasihat aldı.
      Onun döneminde bir karış bile toprak kazanamadık ama verdiği yerler çok!
      Teselya'yı Yunanistan'a, Kıbrıs'ı İngiltere'ye verdi.
      Karadağ, Bulgaristan, Romanya ve Tunus elden çıktı.
      Gerçek bir despottu…
      Astığı astık kestiği kestikti ama doğruyu söylemek gerekirse insanları idam ettirmezdi. Sürgün edip susturmayı her zaman tercih etti.
      Kendisine her gün yüzlerce jurnal gelirdi. Bu iğrenç jurnalleri verip insanların hayatını kaydıran herkesi saraydan maaşa bağlamıştı. Devletin kese kese altınlarını onlara ihsan ederdi. Jurnalcilik bir sürü sahtekarın geçim kapısı olmuştu.
      * * *
      Özellikle Batı ülkelerinden acayip korkardı. Onlarla sorun çıkmasını istemez, ne dedilerse onu yapardı.
      Yıl 1905. Ermeni terör örgütleri kendisine Yıldız Camisi avlusunda bombalı saldırı düzenledi ve Abdülhamit'in kıl payı kurtulduğu bu patlamada yakınında bulunan 26 kişi öldü. Ermeniler bu paralı görevi, taşeron olarak kiraladıkları Edward Jorris isimli bir Belçika vatandaşı anarşiste yaptırmıştı.
      Jorris yakalandı, her şeyi itiraf etti ve idama mahkum edildi… İstanbul'daki Batılı devletler hemen devreye girip katilin Belçika'ya iade edilmesini istediler…
      Ve Jorris'i gizlice iade etti, gemiye bindirip ülkesine gönderdi!
      * * *
      Günün birinde Selanik ve Makedonya'da İttihat ve Terakki Cemiyeti kuruldu. Yurtsever asker ve sivil aydınlar İmparatorluğun içine düştüğü durumlara artık isyan ediyor, özgürlük istiyordu.
      Yıl 1908. Bazı subaylar emirleri altındaki askerlerle birlikte dağa çıkıp Meşrutiyet ilan edilmesini, Meclis'in yeniden açılmasını istediler.
      Şimdi dizilere konu olan Abdülhamit başına gelecekleri görmüş ve yine korkmuştu.
      İkinci Meşrutiyet'i ilan etti, 33 yıl aradan sonra Meclis'i tekrar açtırmak zorunda kaldı.
      Süngüsü iyice düşmüştü.
      Selanik'ten İstanbul'a Meşrutiyet'i korumak ve sahip çıkmak adına askeri birlikler (avcı taburları) gönderildi. Ancak yobazlar-şeriatçılar bu olanlara karşıydı.
      Avcı taburlarında görevli bazı çavuşları ayarlayıp isyan çıkardılar.
      Bu isyan tarihimizde 31 Mart şeriat olayı olarak bilinir.
      * * *
      Bu kez isyanı bastırmak için Selanik ve Edirne'den yeni askeri birlikler yola çıkarılıp trenlerle İstanbul'a gönderildi.
      Bunun adı Hareket Ordusu oldu…
      Hareket Ordusu İstanbul'da isyanı bastırdı. Kurulan Harp Divanları gereken yargılamaları yaptı ve çok sayıda yobaz idam edildi.
      Bu arada Meclis toplandı ve Abdülhamit'in tahttan indirilmesine karar verdi. Yerine kardeşi Reşat padişah oldu.
      (Burada bir parantez açıyorum. Bu konuları baştan sona öğrenmek isteyenler Osman Selim Kocahanoğlu'nun şimdi üçüncü baskısı yapılan “31 Mart Ayaklanması ve Sultan Abdülhamit” isimli çok ilginç ve öğretici kitabını okuyabilir. (Temel Yayınları).
      * * *
      Bu sırada Balkan Harbi başlamış, Bulgar ordusu neredeyse İstanbul'un kapısına dayanmıştı. İttihat Terakki hükümeti İstanbul elden giderse devletin eski padişahı da esir düşebilir korkusuyla Abdülhamit'i İmparatorluğun en güvenilir bölgesi olan Selanik'e (çocukları ve karılarıyla birlikte) sürgün gönderdi. Orada devlet tarafından kiralanan Alatini köşkünde kaldılar.
      Padişahlığı süresince on binlerce masum insanı sürgün eden şahıs şimdi kendisi sürgün edilmişti!
      * * *
      Abdülhamit 31 Mart irtica olayına acaba destek vermiş miydi?
      Bu konu bugün bile bilinmiyor. Elde somut bir kanıt yok. Destek vermiş olmasa bile karşı da çıkmamıştı.
      Bir süre sonra, 1914 yılında Birinci Dünya Savaşı patladı. Selanik tehlike altındaydı.
      Devlet, bu eski padişahı bu kez yine aynı gerekçeyle, düşman eline geçmesin diye İstanbul'a getirip Beylerbeyi Sarayı'na yerleştirdi. 1918 yılında ölünceye kadar orada yaşadı.
      * * *
      Ürkek, korkak, vesveseli bir adamdı. 33 yıl boyunca uyruklarına kan kusturdu.
      Bu süreçte iyi işler de yapmadı mı? Elbette yaptı ama kötülükleri iyiliklerinden çok daha fazladır.
      Koskoca güçlü donanmayı Haliç'te çürüttü.
      Girdiği her savaşta (Rus ve Yunan) ordumuzu saraydan yönetmeye kalkışıp yenilgiye uğrattı.
      Kıbrıs dahil pek çok mülkümüzü yabancılara kaptırdı.
      Ülkeyi hafiyelerin verdiği gizli jurnallerle yönetti. Tahttan indirildikten sonra kurulan heyetler, Yıldız Sarayı'nda torbalar dolusu jurnaller buldu. Ama bunlar okundukça bazı acı gerçekler de ortaya çıktı. Abdülhamit'e en karşı bilinen bazıları bile ona jurnal vermişti! Bunun üzerine jurnallerin okunmasından vazgeçildi ve hepsi birden heyetler önünde yakıldı!
      * * *
      Rus ordusunun Yeşilköy'de, sarayına birkaç kilometre ötede yaptırdığı görkemli zafer anıtının yanında hiç utanıp sıkılmadan padişahlık yapıp devletin onurunu çiğneten bu şahıs şimdi neredeyse “Kahraman (!)” ilan edilecek. (Bu anıt daha sonra İttihat ve Terakki döneminde dinamitlenerek yıkıldı.)
      AKP iktidarı siyasi masallar okuyup Abdülhamit'i böyle yapay yöntemlerle parlatmayı bir yana bıraksın da, tarihin gerçeklerine bir baksın.
      O padişahı böyle TRT dizileriyle falan aklamak mümkün değildir.
      Şu kısacık yazıda çok özetle anlatmaya çalıştıklarım herhalde bunun kanıtıdır

    • @DOTHEBESTTR
      @DOTHEBESTTR 3 роки тому +1

      @@oncevatanoncevatan2141 serefsiz

    • @muhammetalidogan9941
      @muhammetalidogan9941 3 роки тому

      @@oncevatanoncevatan2141 Lan hadsiz şanlı tarihimizi biliyor zannediyorsun ama bilmiyorsun cahil GÖK SULTAN ABDÜLHAMİD HAN ÇOK YAŞA GÖK SULTAN ABDÜLHAMİD HAN ÇOK YAŞA OSMANLI HANEDANI ÇOK YAŞA
      OSMANLI HANEDANI ÇOK YAŞA

    • @muhammetalidogan9941
      @muhammetalidogan9941 3 роки тому +1

      @@oncevatanoncevatan2141 Abdülhamid Han devleti çok zor şartlar altında ayakta tutan kahramandır. Git gerçek tarihi öğren HADSİZZ HADSİZZ HADSİZZ

  • @berkin0950
    @berkin0950 8 років тому +1

    1.dis

  • @jeune_turc9404
    @jeune_turc9404 7 років тому +3

    Tam çomar dizisi

    • @nanogunw6285
      @nanogunw6285 7 років тому +23

      Atatürkçüyüm ama izliyorum çomarlıkla ne alakası var ?

    • @Wallbreaker-sbomb
      @Wallbreaker-sbomb 6 років тому +2

      Senin gibi Atatürkçüler apdulham idin zekasını anlamaz

    • @osmanltorunuccc1485
      @osmanltorunuccc1485 6 років тому +1

      Jeune_Turc çomar anandır

    • @bora7099
      @bora7099 6 років тому +2

      İt..

    • @hakangirasunlu3623
      @hakangirasunlu3623 6 років тому +1

      sana haksızlık edildi ey koca Sultan Adam ne diyor Atatürkçüyüm izliyorum diyor Edepsizlik etme