Çookkk güzel bir konuşmaydı! Her zamanki Dilozof kalitesi bu konuşmada da hissediliyor. Bence herkes bahçesini kendi gelişimini ve iç huzurunu optimum seviyeye çıkartacak şeylerle doldurmalı. Bu arada, bilgelik kelimesini hep 'çok bilgili olmak' anlamında kullanırdım; sayende bilgeliğin 'eyleme geçirilmiş bilgi' olduğunu öğrendim. Her zamanki gibi, iyi ki varsın Dilara!
@@taylanb bu ses kalitesi konuşmacının emeğine saygısızlıktır. Buna mı teşekkür edeceğiz? Hangi ted konuşmasının böyle bir ses kalitesi var? İçeriğin ücretsiz şekilde youtube üzerinden sunulmasından çok daha bağımsız bir durum bu
dilaranın, tüm dilozof konuşmalarını dinledim. bu konuşma açık ara onların da çok üzerinde harika bir konuşma olmuş. ses kalitesindeki berbatlığı neden çözmüyorlar anlamak zor.
"Varlığın ya da yaşamın anlamı nedir türevi klasik felsefi soruların yanıtı bir açıdan çok basittir, hatta o kadar basittir ki bu sorulara binlerce yıldır tatmin edici bir yanıt verememiş olmamız şaşırtıcıdır. Yanıtı ne peki? Biz ne anlam verdiysek o dur. Anlam bulunan değil, kurulan bir şeydir."
114:1] De ki, “Sığınırım insanların Rabbine. [114:2] “İnsanların Kralına. [114:3] “İnsanların tanrısına. [114:4] “Sinsice fısıldayanların kötülüklerinden. [114:5] “Ki onlar insanların göğüslerine fısıldayanlardır. [114:6] “Gerek cinlerden olsun gerek insanlardan.”
kendinizi çok iyi ifade ediyorsunuz ve düünebildiğiniz ölçüde konuşuyorsunuz. düşünemiyorsunuz demiyorum ya da ben sizden daha iyi düşünüyorum da demiyorum. yine yazdıklarım kuvvetle muhtemel gözünüze çarpmayacak ama yine de burada dursun. İnsan bildikleri ölçüsünde düşünür. bildiklerini zihnimde harmanlar ve kendine has fikirler ortaya koyar. sonrada bunu desteklemek için anlattılar yapar. söylediklerini mantık çerçevesine oturtmaya çalışır. konuşmanızı bir bölümünde bırakın herkes kendi anlam anlayışını kendisi oluşturun diyip örnekler sunarken, sonrasında bir çok şeye sanatçılar, düşünürler anlamlandırsın tarzında şeyler söylüyorsunuz. şimdi hangisini doğru? var olan şeye benim yüklediğim anlam mı, yoksa var olan şeyin kendisinin mi bir anlamı var? Ya da bir sanatçı, düşünür vs kişiler mi anlam katacak o şeye? size yönetilen soruya cevap veremediğinizi düşünüyorum, çünkü benim konuyla ilgili düşüncem farklı ve bu da bu şekilde anlamlandırmamı sağlıyor. her neyse var oluştan, varlık felsefesinden bahsediyorsun sürekli. peki senin için yok oluşun, yokluk felsefesinden bahseder misin? büyükannenin büyükannesi için yokluğun anlamı ne? yüz yıl sonra varlığı nasıl anlamlandıracaksın, yok olmak nasıl bir şey? 🤔
Tedx tarihinde verilen en kötü salon, çekilen en kötü görüntü, alınan en kötü ses olabilir. Suçu üniversiteye mi atmalı, organizasyonu yapana mı? Sese ve görüntüye rağmen sonuna kadar izledik ama bu aklıma “Content is King” cümlesini getirdi :)
Mutlak anlam yok yani sıfır diyorsunuz. Sonra sıfırı anlamaya çalışıyorsunuz. Hem de sıfırı, sıfırla anlamak.. Oysa, sıfırı bulmak ( keşfetmek) durumunda kaldı insanlık. Sıfırın sıfır kuvveti ve sıfırın sıfıra oranıyla bir anlam çıkar mı?
Bu anlattığı sanat açısıntan doğru olabilir, ama diğer açıdan boş sözler tiyatrosu... Çünkü "Ne kadar hayatı, kendi içimizde anlamlandırmaya çalışsakta , Gerçekler hiç bir zaman değişmez " Hayatın bir anlamı varsa, o bizi biz yapan şey dir. Elimizde tuttuğumuz bir kırmızı elmayı ,domates gibi hayal kurarak anlamlandırıp ısırsak, Elmanın tadı ve görüntüsü, yani kendi gerçeği herkez için aynı değişmiyecektir.. .Elmadan domates tadı gelmiyecek... Bunu hayatın her alanında, yaşamın, zevk, duyguların, hırsın, merhametin, sevincik,şehvetin,acıların, yani bizi biz yapan gerçekler.. herkez için aynı hislerdir. Sadece gerçeği göremiyen, piskolojik bir hastanın, yaşalınan ve yaşanılacak olan travmaları, kendi içerisinde anlamlandırıp pozitif yaklaşarak tedavi etme sürecidir... yani bizi biz yapan, herkez için aynı olan, koskocaman gerçekleri, kendi içerisinde farklı anlam veriyor. herkez için aynı olan suyu, şarap olarak anlamlandırıp içmesi gibi.. "Kendisi herşeyin farkında ama kabul etmiyor"
Gerçekleri anlamlandırmıyor musun zaten? Anlamlandırmak olan bir şeyi başka bişey olduğunu söylemek değil ki. Onu yorumlamak. Belki kendine göre belki olaylara belki de bütün hayata. Anlamlandırmak denildiğinde ben böyle anlıyorum.
Elma örneği ile yorumlamam gerekirse şöyle derim : Elmayı ısırınca bir çilek tadı değil ama ona benzeyen bir tattır. Yani onu başka bişey ile örtüştürüyorum. Daha önceki deneyimlerimle biliyorum. Daha önce çilek yemediysem bunu nereden bile bilirim. Böylece kendi deneyimlerimle yorumlamış oldum.
@@greyy343 Tabikide, hayat belirli acılar veya sınavlar önümüze koyar. bu gerçeklerle başa çıkmak için, bu şeyi kendi içimizde atlata bilmemiz için, anlamlandırıp başa çıkmamız gerekir. Yani canımız çok çilek çeker ve çilek yoktur ama elimizde elma vardır. Elimizde olmadığı için, kendi içimizde anlamlandırıp elmayı, çilek yer gibi yaparsak, aynı tadı almasakta olaylarla yani, çileğin yokluğuyla başa çıkabiliriz, sabredemediğimizden hasta olmamak için yani... ama elimizde elma olduğu gerçeği hiç bir zaman değişmediğini biliriz unutamayız.. diğer örnek : aynaya baktığımızda, veya bir yaş gününde her geçen gün yaşlandığımız gerçeğini, ve ölüme doğru gidiyor oluşumuzu, ben güzelim çok sağlıklıyım diye anlamlandırıp makyajlarla kapatamayız. Anlamlandırıp unutmaya daha çabalarız,Ama her aynaya baktığımızda aklımıza gelecektir.
@@gozlemlesorgulaarastranali420 ama realistlik bu hayatı sağlıklı yaşamaya yetmiyor. Zaten öleceğiz gerçeğiyle yaşamak gibi bu dediğiniz. Bu nihilist bakış açısı. Ben bu gerçekle hayatımı nasıl sürdürebilirim. Zaten elinde sonunda bitecek ve hiç bir şeyin önemi kalmayacaktır. Ben eğer yaşamımda kendime ait bir anlam bulamazsam dine yönelirdim çünkü ölümden sonra yaşam var çoğu dinde. Ve bir anlam var. Tabiki demiyorum ki herşeyde anlam aramak lazım. Ama hayatımın felsefesi için gerekli.
@@gozlemlesorgulaarastranali420 Dediğiniz gibi herşey hasta olmamak ve zevk için. Ve evt gerçekleri biliyoruz ,farkındayız ama hayatı sürdürmek için hepsi.
Dilara'nın konuşmasını merakla bekliyordum ama Üsküdar Üniversitesi olarak daha iyi bir prodüksüyon aryarlamanızı beklerdim. İşitme duyusuyla bu kadar bütün olan bir etkinliği böyle yankılı dinlemek ve nlamaya çalışmak çok kötü
Yaşamın tek bir anlamının olmaması ve onu bizim buluyor ya da her an yaratıyor oluşumuz metafizik anlamda bir Tanrı/Kutsal/İlâhı reddetmemizi gerektirmiyor. Benim de anlamımı bir din yada yaratıcı ile kuruyor olmam yaşamı yaşamaklık bakımından anlamlı kılabilir. Bir de hem herkese özgü bir anlam var olmalı deyip soruyu komik bulmayı sonra da anlam bulma işini kendince sadece felsefecilere,sanatçılara bırakması da paradoks bana kalırsa o zaman dini metinleri ve din yorumcularını da buna dahil etmesi gerekirdi ki söylemlerindeki paradox bir nebze olsun azabilsin. Son olarak Tanrı'nın sözlerini halka açıklayan Hermes örneği de benim düşüncemi destekler mahiyette. Zira herkesin yaşamın anlamı nedir diye bir derdi de yok. Madem avam havas diye ayırdık anlam bulma işini havasa bıraktık o zaman din daha işlevsel hale gelmez mi avama anlam bulmak için. Evet din dogmatiktir ama dinin anlâm sorununa verdiği bunca yıllık mirasa ateist olsanız bile yüz çevirerek felsefe yapamazsınız ya da yapsanız da objektifliğinize gölge düşmekten kurtulamazsınız. Anlamı başlı başına seküler dünyanın argümanlarıyla anlamlandırırsınız ölümle birlikte felsefeniz biter. Dolayısıyla yarattığınız anlam maksimum 80,90,bilemedin 100 yıl sürer. Madem anlama bu kadar anlam yüklüyoruz ebedîliğin bir kelime olarak anlamı bu dünyayla bir rabıtası olmalı. Yoksa eğer "anlam" yegane şey olarak burdadır ve son nefeste de bitecektir. Oysa anlamsızlığın anlamı makamında ebedîliğin bir yer edinme olasılığı çok yüksektir ve dinler yada kutsal metinler buna cevap verir çözüm sunar. Felsefeci inansın ya da inanmasın anlamdan heleki yaşamın anlamından bahsedecekse buna yüz çevirerek bunu halının altına süpürerek felsefe yapamaz. Altını çiziyorum inanmak zorundadır demiyorum ama dinlerin anlam problemine yaklaşımına akılcı bişey demek zorundadır inkâr etmek için inkâr etmemelidir. Nietzsche'nin Tanrı öldü sözünü de kendi dünya görüşüne göre yorumlamış; bu ateist bir söylemden öte dini araçsallaştıran kilise otoritesine bir başkaldırıdır. Yoksa Nietzsche'nin ontolojik olarak Tanrı'nın varlığı ya da yokluğu gibi bir derdi pek de yok gibi gözükmektedir.
Anlam bulma işinin felsefecilere veya sanatçılara bırakılmasını söylemesine ek olarak din adamlarını da bu kümeye almasının bu çelişkiyi azaltacağını sanmıyorum. Yaşamın anlamını kendinde bulduğunu iddia eden herhangi birinin anlamı içerisinde bunlar değil, sadece kendi olmalıdır. Felsefe veya din ile kendim aramda bir ortak tutum bulduğum noktalarda yaşamın anlamını bunlarla özdeşleştirebilirim diye düşünürüm. Şahsen felsefenin buna daha yatkın olduğunu düşünüyorum çünkü felsefe temel olanın dışına çıkıp değiştirilemez öğretiler vermiyor. Din, felsefesi bakımından buna yatkınlık sağlasa da felsefesi dışında çok şeyi içerir. Bu durumda yaşamın anlamını kendinde bulan birisi dinle özdeşleşmiş felsefi temellere sahip olsa da hayatı yaşayış bakımından kendi yaşam anlamından uzaklaşıyor. Sadece bir yaratıcı fikri hayatın yaşam anlamında doğrudan bir anlama sebep olmaz ama daha sofistike bir tanrı ve din anlayışı, hayatı yaşayış bakımından kendimizden çok ayrı bir tutumda olmamızı sağlayabilir ki zaten dinlerin temel felsefeleri ve önerdikleri yaşayış şekilleri arasında net bir fonksiyon yok.
Dinin anlam sorununa verdiği bunca yıllık mirasa çoğu felsefecinin yüz çevirdiğini düşünmüyorum. Hatta yüz çevirmedikleri için felsefeci diye niteleyebiliyoruz bu insanları. Bu miras dogmatiklik açısından hiçbir değişikliğe sebep olmadığı için felsefeciler tarafından önce incelenip sonra terk ediliyor. Yani anlam bulma işini havasa bıraktığımız için terk ediliyor. İşlevsellik dediğimizin hayatı daha yaşanılabilir kılmak olduğunu söylüyorsunuz sanırım. Yine katılmıyorum çünkü yaşanılabilirlik konu olduğunda kendince anlamı bulmak dediğiniz gibi çoğu insanın derdi değildir ve bu konunun üstünde duran insanların her şekilde hayatın yaşanabilirliğini arttırabileceğini düşünüyorum. İşlevsellik her açıdan bakıldığında oluşturulabilir. Kuşkuculuğu amaç edinmiş insanlar bile hayatın bu şekilde daha yaşanılabilir olduğunu iddia etmişlerdir ve buna dair kendilerince mantıklı sebepleri vardır ki kuşkuculuk yani septisizm hiççiliğin anası sayılabilir.
Metafizik dini içerir ve din, metafiziğin tamamı değildir. Dolayısıyla metafizik var olsa da dine ihtiyaç yoktur. Bu yüzden dini tamamen yok sayan bir anlam bulma eylemi bile sadece seküler dünya ile sınırlandırılmaz. Sınırlandırılabilseydi Spinoza gibi filozoflar var olmazdı
Herkesin okuduklarına saygım var ama keşke herkes farklı farklı yazarlardan farklı farklı kaynaklardan bir şeyler okuyup bakış açısını geliştirse ve tek bir kaynağa bağlı kalmasa.
Ses ve görüntü kalitesi çok kötü maalesef.
Ses sorunu haricinde güzeldi, teşekkürler.
Bu kadar kaliteli bir içeriği buz dolabıyla mı çektin Tedx.
Canım Dilara,
Bir hemcinsin ve bir insan olarak bu dünyaya kattıkların için teşekkürler. Seninle gurur duyuyorum. Yolun açık olsun
seni burada görmekten çok gururlu hissediyorum.
"Görülen aslında göreni gösterir."
iyi hazırlanılmış bir konuşma , kusursuz olmuş tebrikler
Özet: Mutlak anlam yoktur, nasıl anlamlandırdığımıza bağlı. Anlam var olan bir şey değil, yaratılan bir şeydir. Nesnel değil, özneldir
Çookkk güzel bir konuşmaydı! Her zamanki Dilozof kalitesi bu konuşmada da hissediliyor. Bence herkes bahçesini kendi gelişimini ve iç huzurunu optimum seviyeye çıkartacak şeylerle doldurmalı. Bu arada, bilgelik kelimesini hep 'çok bilgili olmak' anlamında kullanırdım; sayende bilgeliğin 'eyleme geçirilmiş bilgi' olduğunu öğrendim. Her zamanki gibi, iyi ki varsın Dilara!
Bu konuşmaya gelemediğim ve seni göremediğim için çok üzüldüm ama elbet bir gün karşılaşırız dilara❤️
Bu video'yu kabul etmiyoruz, sesi düzeltin lütfen. Bir filozof kolay yetismiyor.
@@taylanb Önce emegi gecenlere teşekkürler. :)
@@taylanb bu ses kalitesi konuşmacının emeğine saygısızlıktır. Buna mı teşekkür edeceğiz? Hangi ted konuşmasının böyle bir ses kalitesi var? İçeriğin ücretsiz şekilde youtube üzerinden sunulmasından çok daha bağımsız bir durum bu
Dilozof 💜
çok heyecanlanmıştım ama ses ve görüntü kalitesi aşırı kötü.
Dilozoftan Dilara ya harika bir yolculuk👏👏👏
Seni buralarda görmek harika Dilara, konuşma süperdii 👏
Ses kötü olmasına rağmen yine harikasın Dilara ablacımm..😍❤️
Seni dinlemeyi o kadar cok seviyorum ki yine cok guzel ve cok etkileyiciydin ❤️❤️❤️
Ses sorunu çok can sıkıcı
Ses kalitesi içerik kalitesinin önüne geçmemeliydi://
Anlam şeyler arasındaki ilişkidir, hayatın anlamı hayatını neyle ilişkilendirdiğine bağlıdır
Ses kalitesini keşke daha iyi yapsalarmış
Muhteşem bir anlatım, ben buna mucize anlamı vermeyiz seçiyorum 🙏
Dilozof fazlasıyla donanımlı bir kişi ,tebrikler✨
Bu kadar etkili olacak bir içerik ses ve görüntü problemine kurban gitmiş
Felsefe iyiki Dilozof başarılar 😇
Bütün UA-cam içeriklerinin özeti gibi olmuş... Ses ve görüntü dışında muhteşemdi ... 🌸🌼🌼🌸🌸
Bu kadın bu zamanda bu ülkeye çok bileeeee iyi kii be
Dilara evde kendi kendine çekseydi çok daha kaliteli görüntü ve ses olurdu 😔
Dilozof seni seviyoruz
Dilozof'a yakışır bir konuşma
Dilozof 💜💜💜
Dilozof'u dinlemeye doyamıyorum. Berlin'den Sevgiler
Seni heryerde görmek ister insan
Çok güzel bir konuşmaydı
Dilara candır 🙃
Muhteşem sunum. Anlayana.
Ses ve görüntü bilerek bu şekilde verilmiş diye düşünüyorum. Güzel bir konuşmaydı. Tebrikler 👏🏻👏🏻👏🏻👍🏻
TEDx bu da sizin ayıbınız olsun. Allah'tan hanım kızımız kaliteli, ama yine de size kızgınım 😡
Başarılar...
Muhteşem bir parça bu kız.
Harika 🎊💞
👏🏼👏🏼👏🏼
dilaranın, tüm dilozof konuşmalarını dinledim. bu konuşma açık ara onların da çok üzerinde harika bir konuşma olmuş. ses kalitesindeki berbatlığı neden çözmüyorlar anlamak zor.
💯
Mükemmel
Dusunuyorum oyleyse yokum
"Varlığın ya da yaşamın anlamı nedir türevi klasik felsefi soruların yanıtı bir açıdan çok basittir, hatta o kadar basittir ki bu sorulara binlerce yıldır tatmin edici bir yanıt verememiş olmamız şaşırtıcıdır.
Yanıtı ne peki? Biz ne anlam verdiysek o dur. Anlam bulunan değil, kurulan bir şeydir."
Senden hiç ayrılmak istemiyorum
Her içe dönüşte/krizde tekrar tekrar izlemelik bir video olmuş.
Aklımı yitiricem ya kaç senedir şu ses sorununu nasıl çözemiyosunuz
💞
114:1] De ki, “Sığınırım insanların Rabbine.
[114:2] “İnsanların Kralına.
[114:3] “İnsanların tanrısına.
[114:4] “Sinsice fısıldayanların kötülüklerinden.
[114:5] “Ki onlar insanların göğüslerine fısıldayanlardır.
[114:6] “Gerek cinlerden olsun gerek insanlardan.”
7:34 Aaa, anladım aydınlandım
ses kalitesi neden böyle kötü
Görülen aslında göreni gösterir
⚠️ kıymetli bilgilerin içiç öncelikle teşekkürler ama.. buradaki amanın ne olduğunu siz ve bir çok kişi çok iyi biliyordur....👇
kendinizi çok iyi ifade ediyorsunuz ve düünebildiğiniz ölçüde konuşuyorsunuz. düşünemiyorsunuz demiyorum ya da ben sizden daha iyi düşünüyorum da demiyorum.
yine yazdıklarım kuvvetle muhtemel gözünüze çarpmayacak ama yine de burada dursun. İnsan bildikleri ölçüsünde düşünür. bildiklerini zihnimde harmanlar ve kendine has fikirler ortaya koyar. sonrada bunu desteklemek için anlattılar yapar. söylediklerini mantık çerçevesine oturtmaya çalışır.
konuşmanızı bir bölümünde bırakın herkes kendi anlam anlayışını kendisi oluşturun diyip örnekler sunarken, sonrasında bir çok şeye sanatçılar, düşünürler anlamlandırsın tarzında şeyler söylüyorsunuz. şimdi hangisini doğru? var olan şeye benim yüklediğim anlam mı, yoksa var olan şeyin kendisinin mi bir anlamı var? Ya da bir sanatçı, düşünür vs kişiler mi anlam katacak o şeye? size yönetilen soruya cevap veremediğinizi düşünüyorum, çünkü benim konuyla ilgili düşüncem farklı ve bu da bu şekilde anlamlandırmamı sağlıyor.
her neyse var oluştan, varlık felsefesinden bahsediyorsun sürekli. peki senin için yok oluşun, yokluk felsefesinden bahseder misin? büyükannenin büyükannesi için yokluğun anlamı ne? yüz yıl sonra varlığı nasıl anlamlandıracaksın, yok olmak nasıl bir şey? 🤔
Ses niye böyle kötü ya işkence çekerek dinliyorum
わお
Pelinin ağzındaki mikrofon çalışmıyor sanırım. Böylesine kaliteli bir içerikte çalışmaması gıcık bir durum
Aşığım aşık yani
Ses probleminden izlenecek gibi değil
Tedx tarihinde verilen en kötü salon, çekilen en kötü görüntü, alınan en kötü ses olabilir. Suçu üniversiteye mi atmalı, organizasyonu yapana mı? Sese ve görüntüye rağmen sonuna kadar izledik ama bu aklıma “Content is King” cümlesini getirdi :)
Yüzlerce ted konusmasi dinledim ses kalitesi bu kadar kotu bi etkinlik gormedim
Yaşam onunla ne yapıyorsanız odur
böyle görüntü kalitesinin böyle ses kaletesinin br ta m g
En son bahsettiği kitabın adı nedir? Anlayamadım
Evliyim yani
Ses çok kötü kulak tırmalıyor lütfen düzeltin
sesss😞
Mahvetmişsin Tedx Dilara'ya özür borçlusun.
Merve
Mutlak anlam yok yani sıfır diyorsunuz. Sonra sıfırı anlamaya çalışıyorsunuz. Hem de sıfırı, sıfırla anlamak.. Oysa, sıfırı bulmak ( keşfetmek) durumunda kaldı insanlık. Sıfırın sıfır kuvveti ve sıfırın sıfıra oranıyla bir anlam çıkar mı?
6:19 😪
7:35 😜
9:45 "AN'L'AM"
koptum 🙄
17:50 Yukarıdaki tabloda "EY'L'EM"i bulunuz 😁
Bu nasıl ses bee 3 kuruşluk içerik üreticileri daha kaliteli.. 😡
4:24
Bu anlattığı sanat açısıntan doğru olabilir, ama diğer açıdan
boş sözler tiyatrosu... Çünkü
"Ne kadar hayatı, kendi içimizde anlamlandırmaya çalışsakta ,
Gerçekler hiç bir zaman değişmez "
Hayatın bir anlamı varsa, o bizi biz yapan şey dir. Elimizde tuttuğumuz bir kırmızı elmayı ,domates gibi hayal kurarak anlamlandırıp ısırsak, Elmanın tadı ve görüntüsü, yani kendi gerçeği herkez için aynı değişmiyecektir.. .Elmadan domates tadı gelmiyecek...
Bunu hayatın her alanında, yaşamın, zevk, duyguların, hırsın, merhametin, sevincik,şehvetin,acıların, yani bizi biz yapan gerçekler.. herkez için aynı hislerdir. Sadece gerçeği göremiyen, piskolojik bir hastanın, yaşalınan ve yaşanılacak olan travmaları, kendi içerisinde anlamlandırıp pozitif yaklaşarak tedavi etme sürecidir...
yani bizi biz yapan, herkez için aynı olan, koskocaman gerçekleri, kendi içerisinde farklı anlam veriyor. herkez için aynı olan suyu, şarap olarak anlamlandırıp içmesi gibi..
"Kendisi herşeyin farkında ama kabul etmiyor"
Gerçekleri anlamlandırmıyor musun zaten? Anlamlandırmak olan bir şeyi başka bişey olduğunu söylemek değil ki. Onu yorumlamak. Belki kendine göre belki olaylara belki de bütün hayata. Anlamlandırmak denildiğinde ben böyle anlıyorum.
Elma örneği ile yorumlamam gerekirse şöyle derim : Elmayı ısırınca bir çilek tadı değil ama ona benzeyen bir tattır. Yani onu başka bişey ile örtüştürüyorum. Daha önceki deneyimlerimle biliyorum. Daha önce çilek yemediysem bunu nereden bile bilirim. Böylece kendi deneyimlerimle yorumlamış oldum.
@@greyy343 Tabikide, hayat belirli acılar veya sınavlar önümüze koyar.
bu gerçeklerle başa çıkmak için, bu şeyi kendi içimizde atlata bilmemiz için, anlamlandırıp başa çıkmamız gerekir.
Yani canımız çok çilek çeker ve çilek yoktur ama elimizde elma vardır. Elimizde olmadığı için, kendi içimizde anlamlandırıp elmayı, çilek yer gibi yaparsak, aynı tadı almasakta olaylarla yani, çileğin yokluğuyla başa çıkabiliriz, sabredemediğimizden hasta olmamak için yani...
ama elimizde elma olduğu gerçeği hiç bir zaman değişmediğini biliriz unutamayız.. diğer örnek : aynaya baktığımızda, veya bir yaş gününde her geçen gün yaşlandığımız gerçeğini, ve ölüme doğru gidiyor oluşumuzu, ben güzelim çok sağlıklıyım diye anlamlandırıp makyajlarla kapatamayız. Anlamlandırıp unutmaya daha çabalarız,Ama her aynaya baktığımızda aklımıza gelecektir.
@@gozlemlesorgulaarastranali420 ama realistlik bu hayatı sağlıklı yaşamaya yetmiyor. Zaten öleceğiz gerçeğiyle yaşamak gibi bu dediğiniz. Bu nihilist bakış açısı. Ben bu gerçekle hayatımı nasıl sürdürebilirim. Zaten elinde sonunda bitecek ve hiç bir şeyin önemi kalmayacaktır. Ben eğer yaşamımda kendime ait bir anlam bulamazsam dine yönelirdim çünkü ölümden sonra yaşam var çoğu dinde. Ve bir anlam var. Tabiki demiyorum ki herşeyde anlam aramak lazım. Ama hayatımın felsefesi için gerekli.
@@gozlemlesorgulaarastranali420 Dediğiniz gibi herşey hasta olmamak ve zevk için. Ve evt gerçekleri biliyoruz ,farkındayız ama hayatı sürdürmek için hepsi.
Gerçekten sabotaj gibi nasıl ses sistemi ve görüntü çok yazık olmuş emegi geçenlere ne desem az kalır vicdansızlik bu 😔
Dilara'nın konuşmasını merakla bekliyordum ama Üsküdar Üniversitesi olarak daha iyi bir prodüksüyon aryarlamanızı beklerdim. İşitme duyusuyla bu kadar bütün olan bir etkinliği böyle yankılı dinlemek ve nlamaya çalışmak çok kötü
Yaşamın tek bir anlamının olmaması ve onu bizim buluyor ya da her an yaratıyor oluşumuz metafizik anlamda bir Tanrı/Kutsal/İlâhı reddetmemizi gerektirmiyor. Benim de anlamımı bir din yada yaratıcı ile kuruyor olmam yaşamı yaşamaklık bakımından anlamlı kılabilir. Bir de hem herkese özgü bir anlam var olmalı deyip soruyu komik bulmayı sonra da anlam bulma işini kendince sadece felsefecilere,sanatçılara bırakması da paradoks bana kalırsa o zaman dini metinleri ve din yorumcularını da buna dahil etmesi gerekirdi ki söylemlerindeki paradox bir nebze olsun azabilsin. Son olarak Tanrı'nın sözlerini halka açıklayan Hermes örneği de benim düşüncemi destekler mahiyette. Zira herkesin yaşamın anlamı nedir diye bir derdi de yok. Madem avam havas diye ayırdık anlam bulma işini havasa bıraktık o zaman din daha işlevsel hale gelmez mi avama anlam bulmak için. Evet din dogmatiktir ama dinin anlâm sorununa verdiği bunca yıllık mirasa ateist olsanız bile yüz çevirerek felsefe yapamazsınız ya da yapsanız da objektifliğinize gölge düşmekten kurtulamazsınız. Anlamı başlı başına seküler dünyanın argümanlarıyla anlamlandırırsınız ölümle birlikte felsefeniz biter. Dolayısıyla yarattığınız anlam maksimum 80,90,bilemedin 100 yıl sürer. Madem anlama bu kadar anlam yüklüyoruz ebedîliğin bir kelime olarak anlamı bu dünyayla bir rabıtası olmalı. Yoksa eğer "anlam" yegane şey olarak burdadır ve son nefeste de bitecektir. Oysa anlamsızlığın anlamı makamında ebedîliğin bir yer edinme olasılığı çok yüksektir ve dinler yada kutsal metinler buna cevap verir çözüm sunar. Felsefeci inansın ya da inanmasın anlamdan heleki yaşamın anlamından bahsedecekse buna yüz çevirerek bunu halının altına süpürerek felsefe yapamaz. Altını çiziyorum inanmak zorundadır demiyorum ama dinlerin anlam problemine yaklaşımına akılcı bişey demek zorundadır inkâr etmek için inkâr etmemelidir. Nietzsche'nin Tanrı öldü sözünü de kendi dünya görüşüne göre yorumlamış; bu ateist bir söylemden öte dini araçsallaştıran kilise otoritesine bir başkaldırıdır. Yoksa Nietzsche'nin ontolojik olarak Tanrı'nın varlığı ya da yokluğu gibi bir derdi pek de yok gibi gözükmektedir.
Anlam bulma işinin felsefecilere veya sanatçılara bırakılmasını söylemesine ek olarak din adamlarını da bu kümeye almasının bu çelişkiyi azaltacağını sanmıyorum. Yaşamın anlamını kendinde bulduğunu iddia eden herhangi birinin anlamı içerisinde bunlar değil, sadece kendi olmalıdır. Felsefe veya din ile kendim aramda bir ortak tutum bulduğum noktalarda yaşamın anlamını bunlarla özdeşleştirebilirim diye düşünürüm. Şahsen felsefenin buna daha yatkın olduğunu düşünüyorum çünkü felsefe temel olanın dışına çıkıp değiştirilemez öğretiler vermiyor. Din, felsefesi bakımından buna yatkınlık sağlasa da felsefesi dışında çok şeyi içerir. Bu durumda yaşamın anlamını kendinde bulan birisi dinle özdeşleşmiş felsefi temellere sahip olsa da hayatı yaşayış bakımından kendi yaşam anlamından uzaklaşıyor. Sadece bir yaratıcı fikri hayatın yaşam anlamında doğrudan bir anlama sebep olmaz ama daha sofistike bir tanrı ve din anlayışı, hayatı yaşayış bakımından kendimizden çok ayrı bir tutumda olmamızı sağlayabilir ki zaten dinlerin temel felsefeleri ve önerdikleri yaşayış şekilleri arasında net bir fonksiyon yok.
Dinin anlam sorununa verdiği bunca yıllık mirasa çoğu felsefecinin yüz çevirdiğini düşünmüyorum. Hatta yüz çevirmedikleri için felsefeci diye niteleyebiliyoruz bu insanları. Bu miras dogmatiklik açısından hiçbir değişikliğe sebep olmadığı için felsefeciler tarafından önce incelenip sonra terk ediliyor. Yani anlam bulma işini havasa bıraktığımız için terk ediliyor. İşlevsellik dediğimizin hayatı daha yaşanılabilir kılmak olduğunu söylüyorsunuz sanırım. Yine katılmıyorum çünkü yaşanılabilirlik konu olduğunda kendince anlamı bulmak dediğiniz gibi çoğu insanın derdi değildir ve bu konunun üstünde duran insanların her şekilde hayatın yaşanabilirliğini arttırabileceğini düşünüyorum. İşlevsellik her açıdan bakıldığında oluşturulabilir. Kuşkuculuğu amaç edinmiş insanlar bile hayatın bu şekilde daha yaşanılabilir olduğunu iddia etmişlerdir ve buna dair kendilerince mantıklı sebepleri vardır ki kuşkuculuk yani septisizm hiççiliğin anası sayılabilir.
Metafizik dini içerir ve din, metafiziğin tamamı değildir. Dolayısıyla metafizik var olsa da dine ihtiyaç yoktur. Bu yüzden dini tamamen yok sayan bir anlam bulma eylemi bile sadece seküler dünya ile sınırlandırılmaz. Sınırlandırılabilseydi Spinoza gibi filozoflar var olmazdı
ses çok kötü
İlk defa bu kadar kötü Fena ses düzeyi bu ne böyle tövbe tövbe 🙄
Ses ve video kalitesi o kadar kötü ki, Ted👎
Sese bak yazık olmuş videoya
Her dine saygım var ama bu kadar araştırmayı keşke doğru dine yapsaydın
Herkesin okuduklarına saygım var ama keşke herkes farklı farklı yazarlardan farklı farklı kaynaklardan bir şeyler okuyup bakış açısını geliştirse ve tek bir kaynağa bağlı kalmasa.
Ayrıca din demek yerine inanç deseydiniz daha mantıklı olurdu çünkü ateizm, deizm vs. gibi ideolojiler din değil inançtır.