kalkıp ets yi adına ağzına alamayan bakan istifa diyemeyen zalim iktidara gram ses çıkaramayan sorsan senden benden çok cumhuriyetci Atatürkçü samimiyetsiz insanlar Harika olamaz
Her gencin örnek alması gereken bir insansınız. Entelektüel birikiminiz ve bunları paylaşarak insanları bilinçlendirmek istemeniz takdir edilesi... Paylaşım için teşekkürler. Spesifik bir film üzerinden de karakter analizi vb.. konularında inceleme paylaşırsanız çok memnun olurum.
Öyle güzel yorumladiniz ki filmlerin hepsini izlemek istedim.Sadece filmin konusunu anlatmayip araya kendi yorumlarınızı da eklemeniz çok güzel olmuş.Bu söylediğiniz sözlerden herkesin kendi adına çıkaracağı bir pay olacaktir. Video için çok teşekkürler, umarım devamı gelir💕🌻
Zeki demirkubuzun Yeraltı filmini detaylıca inceler misiniz özellikle filmde resentiment (hınç )duygusunu çok güzel vermiş. Diğer Zeki demirkubuz kader filminide türk erkeklerinde bolca olan limirince kavramını bence güzel anlatmış.
Pınar abla merhaba sosyal medya çöplüğünde örnek alınabilecek ender insanlardan birisiniz yıllardır takip ettiğim ve son dönemde üretmiş olduğunuz içeriklerle paylaşmış olduğunuz bilgilerle de gerçekten kendimizi şanslı hissediyoruz iyi ki varsınız . Benim Türk sinemasından tavsiyem olacak Lalelide Bir Azize ve Gemide filmleri sıralama olarak hangisinden başlanır bilemiyorum çünkü ikisi de birbirini içinde yaşanmış değişik bir hikaye. :)
Çok çok teşekkürler Pınar Hanım. Ses tonunuzun naifliği ve konuları dağıtmadan çok düzgün ifade edişiniz dinlemeyi çok kolaylaştırıyor ve anlamayı da teşekkür ederim kendi adıma. Fransız yapımı İngilizce adı The Accusation, orijinal dilindeni adı Les Choses Humaines olan bir var izleyip psikoloji açısından değerlendirmenizi çok isterim. Bir de aşk ve takıntılara dair Chungking Express’i özellikle karakter analizi bakımından sizden dinlemek isterim 🎉 sevgiler ❤
Pınar Hanım Yurt filmini hep ağlayarak izledim.Çünkü yaşadıklarımı film yapmışlar ancak çok eksik aşırı eksik.Yaşadıklarımızı anlatmaya filmler yetmez.Üstelik bu yurtlar hala var ve çoğalıyor.Tekrar izlemeye sanırım gücüm olmayacak😢😢😢😢
Pınar hanım harikasınız, mutlaka izleyeceğim önerdiğiniz filmleri. Benimde son zamanlarda etkilendigim ve mutlaka önerdiğim Hugh Grant oynadığı Heretic, kesinlikle sorgulamamizi sağlıyor
The Substance ve Poor Things’i izledim. Diğerlerini mutlaka izleyeceğim. Tavsiyeleriniz çok değerli. Yorgos Lanthimos’un çektiği Köpek Dişi’ni de tavsiye ederim Pınar Hanım ❤
Substance ile ilgili the magger da bir yazi vardi, onu da okumanizi oneririm. Anne-kiz iliskisini baz alarak yorumlanan bir yaziydi, degisik bir bakis acisiydi, tavsiye ederim ❤
Pınar Hanım Mukadderat ve Yurt hariç bahsettiğiniz tüm filmleri izledim. Film zevklerimizin -hatta kitap zevklerimiz de benzer- ne denli aynı olduğunu görünce 2 film önerisi de benden gelsin: Kind of Kindness (Poor Things'in yönetmeni) ve My Favourite Cake. Şimdiden iyi seyirler.
1995’te Başlayan Kapanmış Bir Çocukluk 1995 yılında, 12 yaşında bir çocukken dini eğitim almam için bir yurda verildim. Burası, benim gibi çocukların kaldığı bir yurt olmasına rağmen, içinde çocuk olmanın yasak olduğu bir yerdi. Sabah namazından sonra uyumak yasaktı, yanındaki arkadaşınla konuşmak yasaktı. Türkçe kitap okumak, yazı yazmak, herhangi bir şey karalamak bile yasaktı. Çünkü Türkçenin, Arapçanın nurunu alacağına inanıyorlardı. Türkçenin, Arapçanın üzerine getirilmiş bir dil olduğu için bir kabahat olduğunu söylüyorlardı. Hafta sonları ailemizle telefonla konuşabilirdik ama bu da dakikalarla sınırlandırılmıştı, o süreyi aşmak yasaktı. Camdan bakmak bile yasaktı, çünkü burası bir kız yurduydu ve kızların camdan görünmemesi gerekiyordu. Sorgulamak yasaktı. Hatta o kadar ileri giderlerdi ki, elinde güç bulunduran kişilere itaatin farz olduğunu öğretirlerdi. Bir şeyhe bağlı olmak, onun sözünden çıkmamak zorundaydık. Bazen bir gazete bulup içindeki bulmacayı çözmek isterdik, fakat zekâmızı gerileteceği söylenerek buna bile izin verilmezdi. Akşamları hatimler yapılırdı ve bu hatim halkalarında baş hoca, elinde bir kâğıtla durur, gün içinde kurallara uymayanları herkesin içinde aşağılayarak rezil ederdi. Ayağa kaldırır, bağırır, azarlardı. Suçun ne olduğu önemli değildi; izinsiz yatakhaneye girmek, hocanın sinir olduğu bir şeyi yapmak ya da sadece yanlış bir zamanda yanlış bir yerde bulunmak… Fakat bazıları bu eziyetlerden muaftı. Ailesi kursa yüksek miktarda bağış yapanlar, özellikle varlıklı olanlar, bu kurallardan daha az etkilenirdi. Fakir olanlar ise ezildikçe ezilirdi. Yıllarca Atatürk’ü “Deccal” ve “kâfir” olarak tanıttılar. Kendi şeyhlerini ise “Mehdi” ve “resul” olarak gösterdiler. Sürekli Atatürk’ü kötüleyerek geçti zamanımız. Ama bu kötülemeler bizi değil, kendilerini yüceltiyordu aslında. Biz, itaat etmeye zorlanan, hiçbir zaman yeterli olamayacak aciz kullardık. Kurallara uymadığımızda ellerimize cetvelle vurulurdu. Hatim halkalarında uyuyanların başına hoca sertçe vururdu. Sıra dayağı olurdu; herkes tek tek çağrılır, ayağına sopa yedirirdi. Yemek bile bir zorunluluktu. Ekşi, yenmesi imkânsız şeyleri önümüze koyarlardı ve yemeye mecburduk. Kustuğum zamanları bilirim. Hastalık diye bir şeyin varlığına inanmazlardı. Ne kadar hasta olursan ol, onların gözünde bu sadece “iman eksikliğiydi.” Bir keresinde yurdu fareler basmıştı ve bunun bizim günahlarımızdan ötürü olduğu söylendi. Suçlu olan fareler değil, bizdik. Günahkâr ve Allah’a layık olmayan kullardık. O gece hepimize tespih namazı kıldırdılar. Kur’an-ı Kerim’in mealini okumak asla öğretilmedi. Hatta bize, Kur’an’ın anlamını anlayamayacağımız söylendi. Çünkü tek doğruyu bilen onlardı. Dünyada 72 fırka vardı ama sadece onların fırkası kurtuluşa erecekti. Başkalarının cennete gitmesi mümkün değildi. Camiye gitmemizi, imamların arkasında namaz kılmamızı istemezlerdi, ama nedenini asla açıklamazlardı. Kendilerinden olmayan herkese bir toz zerresi kadar bile değer vermezlerdi. Kendilerini özel, seçilmiş, üstün insanlar olarak görüyorlardı. Yurtlara yapılan bağışları “cennetten bir arsa satın almak” gibi anlatırlardı. Ama en acısı, bizi oraya kendi elleriyle veren ailelerimizin gözlerindeki inançtı. “Seni cennet bahçesine emanet ediyorum evladım,” diye seve seve yolladıkları bir yerdi burası. Ama o bahçede, çocuk olmanın bile yasak olduğunu bilmiyorlardı. Senin adına herşeyr karar verilen yurtlar Nasıl giyineceğin ,hangi markaları kullanacağın,nasıl başına çember bağlayacağın,hangi kitapları okuyacağın,hangi partiye oy atacağın,hangi lokantalara gideceğin hepsi ma hepsi hakkında kararın verilmiş olduğu yurtlar.Eğer itaatsizlik yaparsan üstaz ile arandaki bağ kopar büyüklerin gözünden düşersin zaten onların gözünden düşmek uçaktan düşmek gibidir deyip korkutularak ve afaroz edilerek tehdit edilirdik.
Asgar Ferhadi’nin bir diğer eseri The Salesman (Satıcı) filmini önermek isterim. Shahab Hosseini ve Taraneh Alidoosti birlikte bir kez daha oyunculuk dersi vermişler🙌🏻 Film 2017 yılında Yabancı Dilde En İyi Film Oscarı’nı, Hosseini ise Cannes’da En İyi Erkek Oyuncu dalında ödül kazandı🤍
Pınar Hanım, geçen yıl okumuş olduğum ve filmini de izlediğim ''Kazua Ishiguro-Beni Asla Bırakma'' kitabı ve 2010 yapımı filmini yorumlarsanız memnun olurum;Teşekkürler. Necdet Çağırıcı
Mukadderat filmini nerden izleyebilirim bilgisi olan var mı? Bir de çok güzel bir içerik oldu Pınar Hanım Cevher filmini ben de izlemiştim ve izlerken Dorian Gray kitabından ilham alınmış gibi hissettirmişti bana da..sizinle de aynı düşüncede buluşmak çok güzel.. denge denge denge diyebilim ve Poor Things de cook guzeldi kendinin hem annesisin hem cocugu kismi dusundurmustu beni. 🌼
Solucan deliği, kütle çekimi,karadelik,görelellik,5.boyut gibi bilimsel terimleri biliyorsaniz ınterstaller efsanedir. Temeli evlat sevgisi üzerine kurulmuş bilim kurgudur...İzleyip memnun olmayanlar netden bu terimleri biraz okuyun sonra izlediginizde hayran kalacaksınız.
Fikret Reyhan "Çatlak", Ferit Karahan "Okul Tıraşı", Selman Nacar "Tereddüt Çizgisi", Çiğdem Sezgin "Suna", Melisa Önel "Aniden". Kısa filmler de önereceğim. Serhat Karaaslan "Suçlular" Çağıl Bocut "Her Gün Biraz Daha Kolay" Sizin önerdikleriniz içinde teşekkür ederim. Cok merak ettim. Izleyeceğim.
Pınar hanım sistem öyleyse insan suçlu değildir, suçu insana yüklemek çok ağır bir yüktür'' diyorsunuz, bu çok doğru ama burada insan ikilemde de kalıyor. Evet bazen, bazı şeyleri değiştirmek çok güç. Peki ama bu sistemi oluşturan ve değiştirmesi gereken kim? Bir kenarda oturup birilerinin sistemi oluşturduğu gibi değiştirmesini mi beklemek gerekli? Sonuçta ortadaki sistemi oluşturanlar da insanların tercihleri değil mi? Ya da çoğunluğun tercihi demek mi daha doğru olurdu?...
Poor thing’ i çok güzel ve sex sahnelere sorum yok ama daha uzun film olsaydi da sanat dünyasindan nasil etkileniyor görmek çok İyi olurdu. Mesela şarkıyı duydu an gibi … türkçe ana dilim değil yanlış bir şey yazdıysam özür dilerim
Pınar Hanım “The Light Between Oceans” filmini tavsiye ederim size.Benim en son izlediğim film.Bence siz de benim gibi bu filmi beğenirsiniz🙂Film izleyicisinden çok birşey talep etmiyor,izlerken zihninizi yormuyor,akıp gidiyor.
🛑Ben otantik filmlere bayılıyorum. Eğer izlemediyseniz “ Gönül” filmini tavsiye ederim. Hazar Ergüçlü ve Erkan Kolçak Köstendi başrolü paylaşıyor. Biraz “Edırlezi” gibi Roman kültüründe geçen bir film. İki masum, saf çiftin, çocuksu ve harika aşkını anlatıyor. Bence tıpkı “ İncir Çekirdeği” gibi kıyıda, köşede kalmış güzel bir film. Size sormak istediğim bir konu var. Film müzikleri. Bildiğiniz gibi nerdeyse Türk filmlerinde film müzikleri hatırlanmayacak düzeyde. Sorsanız “Eşkıya” ya da “ Selvi Boylum Al Yazmalım” der çoğu sanırım. Oysa binlerce Türk filmi var. Soracağım soru Hans Zimmer gibi büyük bestecilerin film müzikleri, filme büyük katkı sağlıyor. Sizce de film müzikleri önemli değil mi? ( Özellikle Türk filmleri açısından)
Time Lapse filmini izlemediyseniz kesinlikle tavsiye ederim. Filmin bütçesi çok düşük olmasına rağmen izledikten sonra üstünüzde inanılmaz bir etki bırakıyor.
'bevoçing' diyoruz ya, derken? araya sıkıştırdığın ingilizce, bilinmeyen veya türkçede karşılığı olan kelimeleri sandığının aksine çok kullanmıyoruz (sinema sektöründe başka bir karşılığı olmayan kelimelerden bahsetmiyorum). genel olarak içerikleri beğeniyorum ama böyle kelimeler araya tatsız bir zorlama hava katıyor maalesef
Wrestler inglizce bir film.bence seyredilmesi gereken bir film.eski bir gurescinin yasam mucadelesini anlatiyor.cok unlu bir guresci iken sadece yasamak icin mucadele ediyor .mukembel otesi bir movie.let u know.......
Bi tshirt bi kolye sadeliği , saçlar toplu, tırnaklar abartısız … kadınlarda özledik bu doğallığı artık , harikasınız❤
kalkıp ets yi adına ağzına alamayan bakan istifa diyemeyen zalim iktidara gram ses çıkaramayan sorsan senden benden çok cumhuriyetci Atatürkçü samimiyetsiz insanlar Harika olamaz
Çok başarılı paylaşım tşk
Her gencin örnek alması gereken bir insansınız. Entelektüel birikiminiz ve bunları paylaşarak insanları bilinçlendirmek istemeniz takdir edilesi... Paylaşım için teşekkürler. Spesifik bir film üzerinden de karakter analizi vb.. konularında inceleme paylaşırsanız çok memnun olurum.
Öyle güzel yorumladiniz ki filmlerin hepsini izlemek istedim.Sadece filmin konusunu anlatmayip araya kendi yorumlarınızı da eklemeniz çok güzel olmuş.Bu söylediğiniz sözlerden herkesin kendi adına çıkaracağı bir pay olacaktir. Video için çok teşekkürler, umarım devamı gelir💕🌻
Yaaa efsane bir video daha.her bölüm birbirinden güzel.sabırsızlıkla beklediğim ve hiç bitmesin istediğim içerikler.....
Bayılıyorum size, sadeliğinize, naifliğinize, güzel yüreğinize, anlatımınıza, harikasınız!:))
Zeki demirkubuzun Yeraltı filmini detaylıca inceler misiniz özellikle filmde resentiment (hınç )duygusunu çok güzel vermiş. Diğer Zeki demirkubuz kader filminide türk erkeklerinde bolca olan limirince kavramını bence güzel anlatmış.
Sinemayi çok seven biri olarak çok mutlu oldum bu videoyaaaa
Pınar hanım ağzınıza sağlık, çok güzel bir paylaşım olmuş.
Nasıl güzel tavsiyeler bunlar böyle💓teşekkürler Pınar 🌸
Lütfen devamı gelsin. Sizin tavsiyeleriniz çok kıymetli
Pınar hocam emeğinize sağlık samimi bir üslup ile anlatıyorsunuz.🙏☺️
Pınar abla merhaba sosyal medya çöplüğünde örnek alınabilecek ender insanlardan birisiniz yıllardır takip ettiğim ve son dönemde üretmiş olduğunuz içeriklerle paylaşmış olduğunuz bilgilerle de gerçekten kendimizi şanslı hissediyoruz iyi ki varsınız . Benim Türk sinemasından tavsiyem olacak Lalelide Bir Azize ve Gemide filmleri sıralama olarak hangisinden başlanır bilemiyorum çünkü ikisi de birbirini içinde yaşanmış değişik bir hikaye. :)
Pınar Hanım sizi çok seviyorum ❤
Güzel içeriğiniz için teşekkürler.Iran sinemasından Kirazın Tadı filmini izlemenizi öneririm
Çok çok teşekkürler Pınar Hanım. Ses tonunuzun naifliği ve konuları dağıtmadan çok düzgün ifade edişiniz dinlemeyi çok kolaylaştırıyor ve anlamayı da teşekkür ederim kendi adıma. Fransız yapımı İngilizce adı The Accusation, orijinal dilindeni adı Les Choses Humaines olan bir var izleyip psikoloji açısından değerlendirmenizi çok isterim. Bir de aşk ve takıntılara dair Chungking Express’i özellikle karakter analizi bakımından sizden dinlemek isterim 🎉 sevgiler ❤
bu icerik icin cok tesekkur ederim. kastamonu’ya gezmeye geldiginizde sizlerle tanisip ailenizle birlikte misafir etmeyi cok isteriz.
Sevgilim orada görev yapıyor cidden müthiş doğası,keşfedilmesi gereken çok fazla yeri var
Öğretmenler odası gerçekten yarattığı gerilimi ile sürekliyici ve çok güzel film idi
Pınar Hanım Yurt filmini hep ağlayarak izledim.Çünkü yaşadıklarımı film yapmışlar ancak çok eksik aşırı eksik.Yaşadıklarımızı anlatmaya filmler yetmez.Üstelik bu yurtlar hala var ve çoğalıyor.Tekrar izlemeye sanırım gücüm olmayacak😢😢😢😢
Tavsiyeleriniz icin cok Tesekürederiz ❤❤❤Sizi cok Severek izliyoruz Zürichden sevgiler
Daha fazla film önerisi yapmanızı bekliyoruz iyi ki varsınız
Pınar hanım harikasınız, mutlaka izleyeceğim önerdiğiniz filmleri. Benimde son zamanlarda etkilendigim ve mutlaka önerdiğim Hugh Grant oynadığı Heretic, kesinlikle sorgulamamizi sağlıyor
The Substance ve Poor Things’i izledim. Diğerlerini mutlaka izleyeceğim. Tavsiyeleriniz çok değerli. Yorgos Lanthimos’un çektiği Köpek Dişi’ni de tavsiye ederim Pınar Hanım ❤
Substance ile ilgili the magger da bir yazi vardi, onu da okumanizi oneririm. Anne-kiz iliskisini baz alarak yorumlanan bir yaziydi, degisik bir bakis acisiydi, tavsiye ederim ❤
Sizin onerinizle Tereddüt Cizgisi ni izledim bugun cok begendim.Teşekkürler
Pınar Hanım Mukadderat ve Yurt hariç bahsettiğiniz tüm filmleri izledim. Film zevklerimizin -hatta kitap zevklerimiz de benzer- ne denli aynı olduğunu görünce 2 film önerisi de benden gelsin: Kind of Kindness (Poor Things'in yönetmeni) ve My Favourite Cake. Şimdiden iyi seyirler.
1995’te Başlayan Kapanmış Bir Çocukluk
1995 yılında, 12 yaşında bir çocukken dini eğitim almam için bir yurda verildim. Burası, benim gibi çocukların kaldığı bir yurt olmasına rağmen, içinde çocuk olmanın yasak olduğu bir yerdi. Sabah namazından sonra uyumak yasaktı, yanındaki arkadaşınla konuşmak yasaktı. Türkçe kitap okumak, yazı yazmak, herhangi bir şey karalamak bile yasaktı. Çünkü Türkçenin, Arapçanın nurunu alacağına inanıyorlardı. Türkçenin, Arapçanın üzerine getirilmiş bir dil olduğu için bir kabahat olduğunu söylüyorlardı.
Hafta sonları ailemizle telefonla konuşabilirdik ama bu da dakikalarla sınırlandırılmıştı, o süreyi aşmak yasaktı. Camdan bakmak bile yasaktı, çünkü burası bir kız yurduydu ve kızların camdan görünmemesi gerekiyordu. Sorgulamak yasaktı. Hatta o kadar ileri giderlerdi ki, elinde güç bulunduran kişilere itaatin farz olduğunu öğretirlerdi. Bir şeyhe bağlı olmak, onun sözünden çıkmamak zorundaydık. Bazen bir gazete bulup içindeki bulmacayı çözmek isterdik, fakat zekâmızı gerileteceği söylenerek buna bile izin verilmezdi.
Akşamları hatimler yapılırdı ve bu hatim halkalarında baş hoca, elinde bir kâğıtla durur, gün içinde kurallara uymayanları herkesin içinde aşağılayarak rezil ederdi. Ayağa kaldırır, bağırır, azarlardı. Suçun ne olduğu önemli değildi; izinsiz yatakhaneye girmek, hocanın sinir olduğu bir şeyi yapmak ya da sadece yanlış bir zamanda yanlış bir yerde bulunmak… Fakat bazıları bu eziyetlerden muaftı. Ailesi kursa yüksek miktarda bağış yapanlar, özellikle varlıklı olanlar, bu kurallardan daha az etkilenirdi. Fakir olanlar ise ezildikçe ezilirdi.
Yıllarca Atatürk’ü “Deccal” ve “kâfir” olarak tanıttılar. Kendi şeyhlerini ise “Mehdi” ve “resul” olarak gösterdiler. Sürekli Atatürk’ü kötüleyerek geçti zamanımız. Ama bu kötülemeler bizi değil, kendilerini yüceltiyordu aslında. Biz, itaat etmeye zorlanan, hiçbir zaman yeterli olamayacak aciz kullardık. Kurallara uymadığımızda ellerimize cetvelle vurulurdu. Hatim halkalarında uyuyanların başına hoca sertçe vururdu. Sıra dayağı olurdu; herkes tek tek çağrılır, ayağına sopa yedirirdi.
Yemek bile bir zorunluluktu. Ekşi, yenmesi imkânsız şeyleri önümüze koyarlardı ve yemeye mecburduk. Kustuğum zamanları bilirim. Hastalık diye bir şeyin varlığına inanmazlardı. Ne kadar hasta olursan ol, onların gözünde bu sadece “iman eksikliğiydi.” Bir keresinde yurdu fareler basmıştı ve bunun bizim günahlarımızdan ötürü olduğu söylendi. Suçlu olan fareler değil, bizdik. Günahkâr ve Allah’a layık olmayan kullardık. O gece hepimize tespih namazı kıldırdılar.
Kur’an-ı Kerim’in mealini okumak asla öğretilmedi. Hatta bize, Kur’an’ın anlamını anlayamayacağımız söylendi. Çünkü tek doğruyu bilen onlardı. Dünyada 72 fırka vardı ama sadece onların fırkası kurtuluşa erecekti. Başkalarının cennete gitmesi mümkün değildi. Camiye gitmemizi, imamların arkasında namaz kılmamızı istemezlerdi, ama nedenini asla açıklamazlardı. Kendilerinden olmayan herkese bir toz zerresi kadar bile değer vermezlerdi. Kendilerini özel, seçilmiş, üstün insanlar olarak görüyorlardı.
Yurtlara yapılan bağışları “cennetten bir arsa satın almak” gibi anlatırlardı. Ama en acısı, bizi oraya kendi elleriyle veren ailelerimizin gözlerindeki inançtı. “Seni cennet bahçesine emanet ediyorum evladım,” diye seve seve yolladıkları bir yerdi burası. Ama o bahçede, çocuk olmanın bile yasak olduğunu bilmiyorlardı. Senin adına herşeyr karar verilen yurtlar
Nasıl giyineceğin ,hangi markaları kullanacağın,nasıl başına çember bağlayacağın,hangi kitapları okuyacağın,hangi partiye oy atacağın,hangi lokantalara gideceğin hepsi ma hepsi hakkında kararın verilmiş olduğu yurtlar.Eğer itaatsizlik yaparsan üstaz ile arandaki bağ kopar büyüklerin gözünden düşersin zaten onların gözünden düşmek uçaktan düşmek gibidir deyip korkutularak ve afaroz edilerek tehdit edilirdik.
merhaba,cok guzel.bir bolumdu.film onerisi istemessiniz.izlemediyseniz the life of david gale oneririm.etkisi cok iyiydi
Teşekkürler ❤
Pınar Sabancı güzelliği diye bir şey var.
Şubat ayı film listem sayenizde hazır, daha videoyu izlemeden yazıyorum yorumu size o kdar güveniyorum 🎉❤
Emilia Perez, Kind of Kindness (lanthimos’un son filmi), Sorgu ve Perfect Days’i de bekliyoruz ☺️
Asgar Ferhadi’nin bir diğer eseri The Salesman (Satıcı) filmini önermek isterim. Shahab Hosseini ve Taraneh Alidoosti birlikte bir kez daha oyunculuk dersi vermişler🙌🏻
Film 2017 yılında Yabancı Dilde En İyi Film Oscarı’nı, Hosseini ise Cannes’da En İyi Erkek Oyuncu dalında ödül kazandı🤍
Mukadderat listemdeydi. Cevher'i izlemeye henüz hazır değilim ama diğerlerini de listeme ekledim ✌🏻
Pınar Hanım, geçen yıl okumuş olduğum ve filmini de izlediğim ''Kazua Ishiguro-Beni Asla Bırakma'' kitabı ve 2010 yapımı filmini yorumlarsanız memnun olurum;Teşekkürler. Necdet Çağırıcı
Mukadderat filmini nerden izleyebilirim bilgisi olan var mı?
Bir de çok güzel bir içerik oldu Pınar Hanım Cevher filmini ben de izlemiştim ve izlerken Dorian Gray kitabından ilham alınmış gibi hissettirmişti bana da..sizinle de aynı düşüncede buluşmak çok güzel.. denge denge denge diyebilim ve Poor Things de cook guzeldi kendinin hem annesisin hem cocugu kismi dusundurmustu beni. 🌼
Aaaa parfümün dansı ni okuyan birisi daha sene 94 yilinda okudum vaybe 31 yil gecmis muhteşem ötesi bir heyecandi
Sizi izlemek daha hos 😊
Solucan deliği, kütle çekimi,karadelik,görelellik,5.boyut gibi bilimsel terimleri biliyorsaniz ınterstaller efsanedir. Temeli evlat sevgisi üzerine kurulmuş bilim kurgudur...İzleyip memnun olmayanlar netden bu terimleri biraz okuyun sonra izlediginizde hayran kalacaksınız.
Keşke " İhtiyarlara yer yok" u da söyleseydniz pınar hanım
Sahane 🙏
Kuzey Avrupa sineması favorim öneririm ❤
Kızıl Bakire. Lütfen izleyin çok etkileyici psikolojik açıdan değerlendirmenizi çok isterim.
Harikasınız
Sen çok güçlü bir kadınsın içime doğan
Nur Sürer 'in oynadığı ve Erden Kıral 'ın yönettiği "Ayna" filmini tavsiye ederim.
Incendies
The broken circle breakdown
A Vida Invisível filmlerini de yorumlarsanız çok sevinirim.
Ögretmenler Odasi muhtesem bir film
Pınar hocaaammmmm, ille de siz,ille de siz yani,emeğinize sağlık 🧿🧿🧿
Cevher anlatımı itibariyle aşırı disturbing ve tetikleyici bir filmdi hayatımda ilk defa bir filmi bitiremeden çıktım
Challenger ve baby girl u izlediniz mi acaba? Bu filmlerle ilgili yorumlarinizi da merak ediyorum, sevgiler❤
👏👏👏
Klasik filmlerden Seconds 1966, being there 1979, ana caddedeki dükkan 1965. Az duyulmuş klasik filmler.....
Fikret Reyhan "Çatlak", Ferit Karahan "Okul Tıraşı", Selman Nacar "Tereddüt Çizgisi", Çiğdem Sezgin "Suna", Melisa Önel "Aniden". Kısa filmler de önereceğim. Serhat Karaaslan "Suçlular" Çağıl Bocut "Her Gün Biraz Daha Kolay"
Sizin önerdikleriniz içinde teşekkür ederim. Cok merak ettim. Izleyeceğim.
güzel bir içerikti
Pınar hanım sistem öyleyse insan suçlu değildir, suçu insana yüklemek çok ağır bir yüktür'' diyorsunuz, bu çok doğru ama burada insan ikilemde de kalıyor. Evet bazen, bazı şeyleri değiştirmek çok güç. Peki ama bu sistemi oluşturan ve değiştirmesi gereken kim? Bir kenarda oturup birilerinin sistemi oluşturduğu gibi değiştirmesini mi beklemek gerekli? Sonuçta ortadaki sistemi oluşturanlar da insanların tercihleri değil mi? Ya da çoğunluğun tercihi demek mi daha doğru olurdu?...
Poor thing’ i çok güzel ve sex sahnelere sorum yok ama daha uzun film olsaydi da sanat dünyasindan nasil etkileniyor görmek çok İyi olurdu. Mesela şarkıyı duydu an gibi … türkçe ana dilim değil yanlış bir şey yazdıysam özür dilerim
Film değil belki ama her okuyanın bunun mutlaka filmi olmalı dediği bir kitap tavsiyesi; Yaratan Benim., inanın çok farklı bir kitap okuyacaksınız.
Kanala film incelemeleri gelse güzek olur
Pınar Hanım “The Light Between Oceans” filmini tavsiye ederim size.Benim en son izlediğim film.Bence siz de benim gibi bu filmi beğenirsiniz🙂Film izleyicisinden çok birşey talep etmiyor,izlerken zihninizi yormuyor,akıp gidiyor.
Kitabini da tavsiye ederim, cok daha guzel ki bu arada film de basarili.
🛑Ben otantik filmlere bayılıyorum. Eğer izlemediyseniz “ Gönül” filmini tavsiye ederim. Hazar Ergüçlü ve Erkan Kolçak Köstendi başrolü paylaşıyor. Biraz “Edırlezi” gibi Roman kültüründe geçen bir film. İki masum, saf çiftin, çocuksu ve harika aşkını anlatıyor. Bence tıpkı “ İncir Çekirdeği” gibi kıyıda, köşede kalmış güzel bir film.
Size sormak istediğim bir konu var. Film müzikleri. Bildiğiniz gibi nerdeyse Türk filmlerinde film müzikleri hatırlanmayacak düzeyde. Sorsanız “Eşkıya” ya da “ Selvi Boylum Al Yazmalım” der çoğu sanırım. Oysa binlerce Türk filmi var. Soracağım soru Hans Zimmer gibi büyük bestecilerin film müzikleri, filme büyük katkı sağlıyor. Sizce de film müzikleri önemli değil mi? ( Özellikle Türk filmleri açısından)
devil' advocate inceler misinizz lütfen?
Teşekkürler
William defoe'nin Togo filmini izlemediyseniz mutlaka izleyin.
Zindan adası izleyin
Teşekkür
Ya bacım böyle kocaman kocaman yazıyorsun bir şeyler video kapak sayfasına ters psikoloji oluyor bende, "izlersem oc um" diyorum.
Pınar hanım konudan bağımsız olarak her zaman taktığınız anahtar kolyenizin bir anlamı var mı?
Time Lapse filmini izlemediyseniz kesinlikle tavsiye ederim. Filmin bütçesi çok düşük olmasına rağmen izledikten sonra üstünüzde inanılmaz bir etki bırakıyor.
ilk filmin konusuyla benzer bir geçmiş, bazı açılardan...
joker filmindeki jokerin psikolojisini inceler misiniz
Michael Haneke'den "the white ribbon". (2009)
We need to talk about Kevin
Heh geldim🎉
☀️☀️☀️☀️
❤
12 öfkeli adam
Kralsın
Çokhızlı konuşuyon😪
Bakalım film zevkinize puan vereceğim size
12 angry man
kız hem sabancı hem güzel hem başarılı..!!
Bu zenginlere fakirin hayatını film yapınca bayılıyorlar izlemeye - ben bi film önereyim madem - Green Book 2018
Ne kadar donanımlı bir kadin... Darisi basima
The bee keeper👍🏼
Kültür sanat filmleri seviyorsunuz sanırım
İzlemediyseniz bende size bir film tavsiye etmek istiyorum.u-dönüşü r-turn
Kızın okuyuculu çok huşuma gidiyor
'bevoçing' diyoruz ya, derken? araya sıkıştırdığın ingilizce, bilinmeyen veya türkçede karşılığı olan kelimeleri sandığının aksine çok kullanmıyoruz (sinema sektöründe başka bir karşılığı olmayan kelimelerden bahsetmiyorum). genel olarak içerikleri beğeniyorum ama böyle kelimeler araya tatsız bir zorlama hava katıyor maalesef
Poor things toplumun geneline hitap edebilecek bir film değil bence
30lar havası, poor things
bi de 'laikliğe' layik olsak 👃
rüya gibisiniz
Poor Things👎🏻
Wrestler inglizce bir film.bence seyredilmesi gereken bir film.eski bir gurescinin yasam mucadelesini anlatiyor.cok unlu bir guresci iken sadece yasamak icin mucadele ediyor .mukembel otesi bir movie.let u know.......