Sizi temaşa etmekten hiç sıkılmadık elbette. İki buçuk saatlik dilim beş dakika gibi geliyor. Beş aydır sizi dinleyince, bazen nerede hangi kelimeyi söyleyeceğinizi tahmin edip tebessüm ediyorum🙂 hepsi çok güzel, bir düşünme sistematiği oluşturuyorsunuz. Eşsiz güzel dersler...❣️
Yaklaşık 4-5 aydan beri paylaşımlarınızı takip ediyorum. Bugüne kadar aktardığınız düşünmelerinizin çoğunda anlattıklarınızla aynı sonuca varmakla birlikte, bazılarında belki de felsefe tarihi itibarıyla bilgi eksikliğim veya akılsal ve seziseli birlikte değerlendirme kaynaklı çözümlemelerimde fikirlerimi özgür bıraktığım konularda, hem "tamam" hem de "acaba" birlikte yer alıyor zihnimde. Teoloji konulu bu sohbetiniz kapsamı geniş ama çok etkili bir özet oldu benim için. Teşekkür ediyorum.
Ders Notları • Bir düşünce adamı popüler kültürün sahiplendiği konulardan uzak durmalı. • Teolojinin kelime anlamı “tanrı hakkında konuşmak” demektir. • Türkiye’de, Suud’da, İran’da, İsrail’de, Vatikan’da (tanrının yaslarıyla yönetilen ülkelerde) tanrı hakkında konuşmak bir düşünme faaliyeti yapmak anlamına gelmez. • Bizim gibi ülkelerde tanrı hakkında konuşmak bir yaşam biçiminden söz etmek demektir, din, toplum, siyaset ve devlet hakkında konuşmak demektir. • Tanrıya ulaşmanın önündeki en büyük engellerden biridir din. • Din kapalı bir sistemdir ve hiçbir şey aramaz. • Kilise hakikati aramaz. Kilise zaten hakikati bulmuştur, gelin sığının der. • Tanrı hakkında düşünmek demek siyasal ve politik alanlar içerisinde girmek demektir. • İslam dünyasında düşünme siyaset ile başladı. Siyasi ihtilaflarının tamamı inanç ihtilafı haline geldi. İslam tarihinde siyasi mezheplerin hepsi birer itikadi mezheptir. • Mezopotamya’da din ile devlet, din ile siyaset ayrılmaz. Her zaman rahip-krallar yönetir. Mezopotamya toprakları büyücü ile şefin birleştiği topraklardır. • Hiçbir toplum bireysel karşı çıkışları affetmez. • Türkiye tanrısalla sorununu çözemezse hiçbir problemini çözemez. • Türkiye’de dini paranteze alarak doların yükselip alçalmasını tartışamazsınız. Türkiye’de her yol tanrıya/tanrısala çıkar. Sebebi, düşünmenin eylemden kopma yeteneğinin zayıflığıdır. • Ayağa kalkanların iyi düşünemediklerini/konuşamadıklarını gördüğümüz için oturduğumuz yerden konuşuyoruz. • Düşünme, hakkını verdiğiniz takdirde sizi eylemden alıkoyar. • “ne yapmayı düşünüyorsunuz?” diye bir soru sorulduğunda “Bir cümle içinde iki fiil: hem yapmak hem düşünmek.. Bu benim için çok zor” demiş Heidegger. • Yavaşlamayı göze alamazsak anlayamayız. • Tanrı üzerine düşünmek “şimdi” üzerine düşünmek, “bu ülke” üzerine düşünmek demektir. • Büyük ses getiren sözlerin çoğunda edepsizce bir yan vardır, olmadığı takdirde sıradan bilincin dikkatini çekmez. O nedenle tabulara saldırmak her zaman sansasyoneldir. Tabulara saldırmak zaten düşünülmeyen alanlarda düşünüyormuş gibi yapmak demektir. Hindistan’da inek eti yemek marifet değildir. Putları yıkmak somut olursa, savaş çıkarmak için işe yarayabilir ama düşünmeye manidir. O nedenle düşünme daima çatışmadan uzak durur. Çünkü düşünen bilinç anlamak ve anlaşılmak ister. • Aristoteles’in metinlerinde teologia “tanrısal konular hakkında araştırma yapanlar/konuşanlar/düşünenler” anlamına gelir. Yunan toplumunda tanrı hakkında ilk konuşanlar mit anlatıcılarıdır. Teolojinin bittiği yerde felsefe başlamıştır. • Düşünmek daima doğa hakkında düşünmektir. Doğa üzerine düşünmeye başladığımızda tanrı hakkında düşünmekten vazgeçmiş oluruz. • Homeros tek bir kişi değildir. (Homeroslar vardır.) Homeros, Yunan bilincinin/inancının arşiv malzemesidir. • Muhayyileyi serbest bırakmak esas itibariyle felsefenin ortaya çıkış yıllarına kadar sürdür ve felsefe ortaya çıktığında aksi değiştirdi. Tanrı üzerine düşünmeyi doğa üzerine düşünmek olarak değiştirdi. Thales ile birlikte insanlar doğa üzerine düşünmeye başladı. • Felsefe daima dinini/imgelemin ortaya koyduğu kavrama biçimini ussallaştırmak olarak ortaya çıkmıştır. • Felsefenin ortaya çıkması kelimenin tam anlamıyla gerçek bir devrimdir. • Felsefe yunanda çıkmıştır o nedenle başka bir dilde adı yoktur ama bilgelik ve bilim Yunan’da ortaya çıkmamıştır. Hikmet Yunan’a has değildir, bütün uluslarda hikmet vardır fakat hikmetin ussal olarak aranışı anlamında felsefe Yunan’da başlamıştır. Burada karşı çıkılacak olan şey bilimin ve bilgeliğin Yunan’da başladığını varsaymak tehlikesidir. • Felsefe neden Mısır’da ya da Mezopotamya’da ortaya çıkmadı? Mülkiyet nedeniyle. Kişisel mülkiyetin olmaması, işbölümü konusunda siyasalın toplumsaldan önce gelmesi nedeniyle. Batı’da önce toplum ortaya çıktı sonra toplum devlet oldu. Mezopotamya’da önce devlet çıktı sonra toplum olabildi mi tartışılır? • Vatan bizde İstanbul’a göçen köylünün köyüdür. • Devlet kelimesi talihle alakalı astronomik örgütlenme anlamına gelir halkla hiçbir alakası yoktur. Millet de ulus demek değildir. Türk milleti etimolojik olarak yanlış bir kullanımdır. Millet dini topluluk demektir. Millet değişik ırklardan meydana gelir. (Millet-i İbrahim.) • “Düşünmek kelimelere şifa vermek demektir.” -Heidegger • Felsefe yapmak kelimelerin doğru kullanımını sağlamak demektir. Etimoloji bilmeden felsefe yapılmaz. • Etimoloji dilin hakikatine gitmek demektir. • Bir zamanlar kelam demek hakikat demekti. • Teolog, Aristoteles’te “felsefe öncesi şair muhayyilesi” anlamına gelir. • Kelam bir metafizik taklididir. Geçek bir bilim değildir. Doğayı hiçbir zaman amaçlamamıştır. Fiziksiz metafiziktir. • Tanrı üzerine konuşmaya karar vermiş bir adam doğa üzerine düşünmeye ilgi duymaz. • Filozofla teolog, düşünürle şair gibi karşıttır. • Tasavvufta bulduğunuz her şeyi Platon ile Plotinus’ta bulabilirsiniz. • Kelamda bulduğunuz her şey metafizikten alınmadır. Kelam daha çok Aristotelesçiliğin taklididir. • Kelam toplumsal ve siyasal tutum alıştır. • Biz düşünürken bile siyaset yapıyoruz. • Bir talebenin hocasına katılıyorum demesi çok ayıptır. Hoca talebesine katılabilir. Katılma yukardan aşağıya olan bir şeydir. • Sudur teorisinde bildiğimiz anlamda bir yaratma yoktur. Tanrı taşar. (Bardaktan suyun taşması gibi). Varlığı böyle hayal ettiler. Yoktan yaratmayı filozofun aklı almaz. • Oluşan-gelişen şeylerin tarihi vardır. O nedenle insan ile evrenin tarihi vardır. • Dindar bilinç tanrıyı, dilediğini yapan dilemediğini yapmayan olarak tasavvur etti. Böyle bir tanrı sınırlanamayan bir tanrıdır. • Tanrı iki kere ikiyi beş yapabilir mi? Yeniçağla birlikte tanrı matematiğin yasalarına karşı çıkamaz dendi. Bilim tanrının iradesini sınırlamayı beceremeseydi, bugün modern bilim ve teknoloji olmazdı. • Varro (M.Ö 1. Yüzyıl) teolojiyi üçe ayırır 1-Mitolojik/Şiirsel Teoloji (Tanrı hakkında konuşmak için imgelemden yararlanan teoloji) 2-Doğal Teoloji (felsefe ile birlikte ortaya çıkmıştır. Rasyonel/ussal teoloji de denir. 3-Resmi Teoloji (Devlet Teolojisi) • Şiirsel teoloji kıssaların teolojisidir. • Felsefede us tanrıyı kendisine benzetmiştir. Felsefenin tanrısına dua edemezsiniz. Dua edebilmeniz için tanrının antropomorfik (insan biçimci) tasavvur edilmesi lazım. Mutasavvıfların aldığı şiirsel teolojidir. • Bizde felsefi teolojinin yapılamayışının sebebi ilahiyatlarda mantık eğitiminin büyük ölçüde ihmal edilmesidir. • Negatif teoloji tanrı hakkında susmaktır. Tanrının ne olduğunu değil ne olmadığını söylemektir. (Tanrı vardır, tanrı birdir bile denemez.) Soyutlama yeteneği kazanmadan negatif teoloji yapamazsınız. • Dinlerin hepsi felsefe sonrası teolojiden etkilenmiş ama bunlarla dinlerin muhayyileye dayalı şiirsel tanrısını, aklın tanrısına feda etmemek için savaşmışlardır. • Makineleşme arttıkça “yeşil sarıklılar” görünmez. • Halk teolojisi halkın yönetilmesini kolaylaştırır, doğu bunu çok iyi bilir. (Protestanlık-katolik arasındaki fark) • Papalık asla halk düzeyinde halkın inançlarını zedelememiştir çünkü en büyük gücünün halkın teolojisi olduğunu bilir. Devletin ihtiyaç duyduğu teoloji ile halkın ihtiyaç duyduğu teoloji aynı değildir. • Dervişlerin tanrısı her zaman dervişin kalbindedir, yanındadır. Çünkü derviş fakir ve muhtaçtır. Güçsüz olduğunuz için güçlü bir tanrıya ihtiyaç duyarsınız. Oysa devlet us tarafından temsil ediliyorsa halk gibi duygulara dayalı kişiselleştirilmiş bir tanrıya ihtiyaç duymaz. • İran’ı ayakta tutan yas ve gözyaşıdır. (kerbela) bu teoloji yönetilmeyi kolaylaştıran bir teolojidir. • Teoloji tarih içerisinde devletin, yığınların, toplumun, halkın tanrı tasavvuru olarak şiirsel/edebi/mitik bir özellikle var olmuş fakat felsefenin eleştirileri sertleştiğinde ister istemez uzlaşmaya giderek kendi içinden çıkardığı ulema takımıyla felsefenin eleştiremeyeceği bir öykünme ile felsefenin bir similasyonunu din içinde gerçekleştirmiştir. • Kelam bir didişme sanatıdır. Dini her ne pahasına olursa olsun savunma sanatıdır o nedenle dindar bilinç kelam ilmine ihtiyaç duymaz. • Hiçbir din, dini arayışa saygı duymaz. Dini arayış kofluğun, tehlikenin habercisidir. • Devlet asla “biz” demeyi zayıflatabilecek, “ben” demeyi güçlendirebilecek arayışlara müsaade etmez. O nedenle hakikati aramak isteyenlerin yalnız yürümek ve yerleşik olan alışkanlıklarla kavgayı göze alması gerekir. • Türkiye’de demokrasi siyasal olarak dine dayalı siyaset yapan partileri ister istemez halk inançlarını güçlendirmeye yönelmek zorunda bırakmıştır. • Türkiye’de tanrı üzerine düşünmenin zorlaşmasının nedenlerinden bir tanesi muhayyilenin çok genişlemiş ve siyasal olarak onaylanmış olmasıdır. • Çağımızda metafizik yapacak insanların Darwin ile yola çıkmalarını öneririm. Biyoloji bir teoloji olarak ortaya çıkmıştır. • Tanrı’nın nasıl tasavvur edileceğine doğuda devlet karar verir. Öneri Eser • Tahtavi -Paris Gözlemleri
Tanrı hakkında konuşmak, insanın kendisiyle konuşması... Bu konuşma, kulaksız, dilsiz, tensiz ve maddelerden arınmış bir zekanın-saf aklın kendine dokunuşu... Özellikle günümüzde, her türlü pisliği görüp susan insanın konuşması olmadığı kesin... Teşekkürler sevgili üstat...
Değerli hocam❤️🌹❤️🌹❤️🌹, size ne kadar müteşekkir olduğumu söz ve kelamla tarif edemem. Sizden çok ama çok şey öğrendim öğreniyorum. En çok da bana ve belki de yüzlerce ve binlerce ve hatta milyonlarca insana düşünmeyi ve nasıl düşünülmesi gerektiğini öğrettiniz. Teşekkürler ve sonsuz saygı ve hürriyetilerimi takdim ediyorum ❤️🌹🌺🙏👋
Şimdiye kadar izlediğim videolarınız arasında(eski yıllarda başka kanallarda paylaşılanlar da dahil) ,içeriğini ve konusunu en beğendiğim videonuz bu oldu.Kızınızın eleştirilerini göz önünde bulundurmanız da yararlı oldu bence..(Benim kızım da çok eleştirir,30 yaşında ve eleştirilerinde genelde haklıdır.)Kızınıza sevgi ve selamlar.Harcadığınız zaman,okuduğunuz kitaplar,aktardığınız bilgiler işe yaramıyor sanmayın sakın.Çok işe yaradığına eminim.Zamanla çok daha fazla kişi anlayacaktır anlattıklarınızı.Umarım siz yaşarken gerçekleşir bu..Ve yetiştirdiğiniz nesillerin sizin gibi düşünce yolunda emek verdiğini görürsünüz..
DERS SORULARI - Teoloji nedir? - Tanrı hakkında konuşmak ne anlama gelir? - Farklı şehir, din ve kültürlerde tanrı hakkında konuşmak ne anlama gelir? - Dini devletlerde, şeriat ile yönetilen devletlerde tanrı hakkında konuşmak ne anlama gelir? - Din hakikat arayışının önünde bir engel midir? - Tanrıya ulaşmanın önündeki en büyük engel nedir? - Neden tanrı arayışında dinler engel olarak durmaktadır? - Kelam nedir? - Toplumsal konuların ve siyasetin birdenbire teolojik anlam kazandığı bir ortamda niçin teolojik olanı düşünmeyi önemsiyoruz? - Düşünce eylemden alıkoyar mı? - Anlamak, yavaşlamakla mümkün müdür? - Düşünme çatışma mıdır, çatışmadan uzakta mıdır? - Felsefenin ortaya çıkması devrim midir? - Felsefenin başlangıcı Yunan mıdır? - Bilim ve bilgeliğin başlangıcı Yunan mıdır? - Neden felsefe Yunan’dan başka kültür ve coğrafyalarda ortaya çıkmamıştır? - Doğuda ve Batıda Tanrı anlayışı nasıldır? Temel fark nedir? - Devlet kelimesi nereden gelir? - Etimoloji olmadan felsefe yapılabilir mi? - Sözle zaman ve mekanın ilgisi nedir? - İslam dünyasında Alim deyince ne anlaşılır? - Fıkıh nedir? Kelam nedir? Tasavvuf nedir? - Aristocu ve Yeni Platoncu teoloji anlayışı arasındaki fark nedir? - Tanrı dünyaya müdahale eder mi? - Tanrının tarihi var mıdır? - Tanrı doğa yasalarına karşı çıkabilir mi? - Felsefenin tanrısına dua edilir mi? - Halkın ve felsefecinin Tanrı anlayışı aynı mıdır? - Çelebi kimdir? - Tanrıyı düşünmek dinle çatışmak mıdır?
Karaman bir köy değildir değerli ve saygın hocam.Konya'ya hiç bağlı değildir kendi başına bir ilçedir.Karaman'da yaşadığım için söyleme gereğinde bulundum bilgiler için sonsuz teşekkürler 🙏🥰
Teşekkürler hocam. Çok faydalı ve güzel bir sohpetti. Tesadüfen açtım ve bu kadar ensikolopedik bir konuşma, bu derece profesyonel anlatım beklemiyordum. Sizi kendi adıma keşfettiğim için mutluyum
Dücane Hoca'nın her söyleşisi çok önemli ve çok değerlidir ama onu anlayabilmek için epeyce ter dökmek gerekir.Bir evvel ki ''Metafizik Nedir ? '' başlıklı söyleşi gerçekten çok ağırdı ama ''Teoloji Nedir ? '' başlıklı bu söyleşinin temelleri o ağır söyleşide atılmıştı.Dücane Hoca bu iki söyleşiyle yine tarih yazdı yine tarihe geçti ...40 yıllık emeğinin en son ürünlerini bize sunmuş olması bizler için çok büyük bir ayrıcalık...Şahsen ben bu bilgilere sahip olsaydım paylaşmaya kıyabilir miydim bilemiyorum...İtalya'nın başkenti Roma'da bile konuşulduğunu düşünmediğim şeyleri bu platformda bulabilmiş olmanın , benim diyen felsefecilerin bile bilmediklerini öğrenmiş olmanın tarifsiz mutluluğuyla...yürekten teşekkürler Dücane Cündioğlu...
Haziran 2024 yılından sevgilerle, ben deniz psikoloji öğrencisiyim. Sizi uzun zamandır gıpta ile takip ediyorum. Değerli yorumlarınız için şükranlarımı iletiyorum sevgili saygı değer hocam. İnşallah yüz yüze tanışma imkanı bulabilirim. Allah hayırlı ömürler versin. :)
8.000 kişi izlemiş 45 kişi yorum yapmış. Az kişi tarafından izlenmesine rağmen çok açıklayıcı ve bilgilendirici bir video. Sizin yaptığınız şeyi yapmıyorlar. Bu ihtiyaca sahip olan kitle için şifasınız. İyi ki Bu yayınları yapıyorsunuz hocam👏👏
Alanında uzmanlığını almış kişilerce "şu alanda gelişmenin 10 adımı" gibi videolar ya da kitaplar yayımlanıyor. Oldukça da 'popüler' olan bu tarzdaki yayınlar, konu ya da sorun hakkında, hiç bilmeyenlere bir fikir vermekle birlikte, kişilerin çoğunda düşünce altyapısı yeterli olmadığı için pratikte hiç bir işe yaramıyor. Bu anlamda düşünce alanında altyapı mimarı gibi görüyorum ben sizi. Bazen siz bir konuyu ele alırken, ben bambaşka (gibi görünen) bir konuda kafama takılan soruyu cevaplıyorum. Bu da milyon tane yeni sinaptik bağlantı demek 😊 çok teşekkürler..
Ne guzel tekrar burda olmak..... iyi ki varsiniz. Tesekkur ederim. Saygilar.... Tabii ki daha cok guzel seyler yazabiliriz, ama, nezaketimizi ve saygimizi korumak adina, daha dikkatli olmaya calisiyoruz. Sizi dinlemek hafta sonlari benim planlarim arasinda, kendimi iyi hisediyorum sizi dinleyince. Iyi ki tanimisim sizi, lutfen devam...., bir kisi de kalsak devam ..... o da ben olurum kesin...🤗🌹!
Ders notlarım: - Teoloji tanrı hakkında konuşmaktır Fizyolojinin karşıtıdır. Doğa hakkında konuşmanın karşıtıdır. - Teoloji ne değildir? - Bir düşünce anlamına gelmez. Teoloji kesinlikle siyasal ve toplumsal bir konuşma yapmak demektir. Türkiyede ve doğuda tanrı üzerine konuşmak, bir yaşam biçiminden konuşmak demektir. - Teoloji yapmak demek, siyaset yapmak demektir ve inançlar hakkında konuşmak tehlikeli birşeydir. - Vatikanda teoloji yapmak ne anlama gelir? - Din ve devlet hakikat arayışının önünde bir engelmidir? - Tanrıya ulaşmanın önündeki en büyük engellerden biridir din. Çünkü din ve devlet hiç birşey aramaz. - Din kapalı bir sistemdir. - Tanrı hakkında konuşmak, tanrı hakkında düşünmek demektir. Siyasal ve politik alanlara girmek demektir. - Kelam, tam olarak teoloji değildir aynı mana gelmesine rağmen. Çünkü farklı teolojiler vardır. - Kelam kitaplarının tamamı siyaset ve imamet konularını içine alır. Kelami düşünce siyasetle başlamıştır. - Siyasi mezheplerin hepsi itikata mezhebe dönüşmüştür. Mezopotamyada dinle siyaset ayrılmaz. Büyücü ile şefin birleştiği topraklardır. - Yunandada sokratesin kendi devletinin tanrılarına karşı çıkması sonunu getirmiştir. - Hiçbir biz, beni bağışlamaz. - Siyasette normal bir düşünce bile teolojik açıdan saldırıya uğrayabilir. - Türkiye tanrısal ile sorununu çözemezse hiçbir sorununu çözemez. - Türkiyede her yol tanrısala çıkar. Çünkü düşünce çok çabuk eyleme döner. - Düşünmenin doğasında oturmak vardır. Düşünce hakkını verdiğiniz takdirde sizi eylemden alıkoyar - Heidegger'e Ne yapmayı düşünüyorsun denildiğinde hem düşünmek hem yapmak çok zordur demiştir. - Değiştirmek istediğim şeyi bilmek isterim. Çünkü değiştirmeye çalıştığımız şeylerin çoğunun ne olduğunu bile bilmeyiz. - Bildiği yanıldığına yetmiyor. - Anlamak ve anlamlandırmak sanıldığının aksine çok güç bir edimdir. Bu yüzden oturduğumuz yerden konuşmalıyız. Durmayı göze alamazsak anlayamayız. - Pariste, berlinde Tanrı üzerine konuşmak ne anlama geliyor? orada bi anlama gelmeyen şeyler burada çok anlama geliyor. - Tanrı üzerine düşünmek, şimdi üzerine düşünmektir. Bu ülke üzerine düşünmektir ve çok zordur. Çok ihtimam gösterilmelidir. Sansasyon içeren cümlelerin içinde çok büyük edepsizlik vardır. Bu yüzden tabulara saldırmak her zaman sansasyoneldir. - Düşünme daima çatışmadan uzak durur. Çünkü düşünen bilinç anlamak ve anlaşılmak ister. İşitmek ister gürültü olmasın ister. - İki tane önemli helenistik kalem. Plutarkhos ms. 1. yy Porfirios ms. 3.yy - Felsefenin bittiği heryerde teolojide biter. Düşünmek daima doğa hakkında düşünmektir. Tanrı hakkında analitik düşünme olmaz. - Homeros tek bir kişi değildir. Yunus Emre gibi. Yunan inancının arşiv malzemesidir homerik metinler. - Yunanı yüceltme amaçlı Homerosu öne alma yanlışlığı vardır. - Felsefe tanrı üzerine düşünmeyi ve konuşmayı, doğa üzerine düşünmek olarak değiştirdi. - Hegelcilerin yunanı gereksiz övmesi. - Doğa üzerine düşünme kozmolojikti felsefenin ilk zamanlarında
- Bilgelik ve bilimin başlangıcı yunan değildir ama felsefenin başlangıcı yunandır. Felsefenin başka bir dilde ifadesinin olmaması yeterince büyük bir kanıttır. - Sophos yani hikmet bütün uluslarda vardır. Ama hikmetin ussal açıdan arayışı anlamında felsefe anca yunanla başlamıştır. - Kişisel mülkiyetin olmaması, siyasalın toplumdan ayrılamamasına yol açtı. Doğuda önce devlet sonra halk oluşmuştur. Ama batıda önce halk sonra devlet oluşmuştur. - Rifa'a Rafi' Tahtavi - Paris gözlemleri. Devrimi bizzat gören müslüman bir imamın elinden yazılmış kitap. - Vatan kavramı icat edilmiş kavramlardandır. - Devlet astronomik örgütlenme anlamına gelir. Millet ise ulus demek değil, dini topluluk demektir. Din anlamınada gelir. - Düşünmek kelimelere şifa vermek demektir. Heidegger. - Etimoloji bilmeden felsefe yapılmaz. - Etimos hakikat demektir. Dil ile hakikat aynı olduğu için kelamın dibini bulmak ve hakikatine ulaşmak demektir. - Önce söz vardı. Söz tanrıydı. Logos tanrıydı. - Aristoteles teteoloji, felsefe öncesi mistik teolojidir. - Filozofla teolog, şairle düşünür gibi karşıttır. - Nietzshce, heidegger şair filozoflardır. - Filozofla alim karşıtlığı. Alim deyince fıkıh, kelam ve tasavvuf anlaşılır islam coğrafyasında. - Gazali sonrası dini ilimler bakımından metafizik ne ise kelam da o yapılmaya çalışılmıştır. - Felsefenin ahlak konusu fıkıh. Kelam metafizik tasavvuf ploton ve plotinos. Kelam daha çok aristotelesçidir. - Teoloji iki şekilde çevrilir. İlmi İlahi ve ilmi rububi. İlmi ilahi direk aristotelesin metefiziği. İlmi rububi ise plotinosun (dokuzluklar, aristonun eseri olarak arapçaya çevrildi. Salt iyi hakkında) metafiziği. Yeni platonculuk aristotelescilikle karışım olarak islam topraklarına girdi. İbn rüşd birazcık dışında olsada ibn sina, farabi, kindi platinos ve aristoteles karışımı bir düşünce yapısına sahiptir. - Öğrenci hocasına katılamaz. Ta ki katılmıyorum diyecek. - Sudur teorisinde yaratma yoktur. Tanrı taşar aşağı doğru. varlık böyle hayal edildi. Yoktan yaratma kabul edilemez. - Tanrının Tarihi olurmu? Dünyaya müdahele ettiği an olur. Zaman ve mekan üstüdür o. - Oluşan gelişen şeylerin tarihi vardır. Diğer türlü konuşulacak birşey olmaz. - Homerik teolojide tanrılar oluşur. - Önce Kaos varoldu ne demektir? Önce zaman vardır deme kabulüne götürür bu. - Teogonia tanrıların doğumu, oluşumu demektir. - Tanrıyı sürenin dışına çıkarma işi felsefe ile gerçekleşti. Teoloji bu ussallığı alınca ikinci evreye geçti. Üçe ayrılan bir teolojiye dönüştü. ilki imgesel teolojiye dönüştü. Aristotelesle ortaya çıkan teolojiye ise ussal teoloji denir. Üçüncü ise kurumsal teolojidir. Kilise ve diyanet işleri gibi. Yani devletin dinidir. Milattan önce 1.yy da yapılan teoloji ayrımıdır bu. - Kıssaların teolojisi yani şiirsel teolojidir. - Us tanrıyı kendisine benzetmiştir felsefede. O yüzden dua edilmez. Çünkü çok mantıklıdır ve çok tutarlıdır. - Negatif teoloji? Negatif teoloji ne olmadığını söylemektir tanrının. Susmaktır. Tanrı çok değildir, ölümlü değildir, zamanda değildir mekanda değildir. Fani değildir demesi gibi. Tanrı birdir bile diyemeyiz vardır bile diyemeyiz. Mutlak karanlıktır o. Taayyün öncesidir o. - 5 hazret vardır. 1. aşamada vücudu mutlak için vücud denemez, birdir bile denemez. Taayyün ettiğinde çokluk başlar, Taayyünü evvel ve taayyünü sani vardır. Esmanın tecelli etmesi. Birlikten çokluğa çokluktan birliğe. Belirlenim hegelci tabiriyle tecelli demektir. - Platoncu anlayışa göre Allah tecelli etmiştir. Üçlü hipostas kullanılır ve hristiyanlıkta burdan almıştır kendini. Bir, akıl ve nefs. Daha sonra doğa ve madde gelir. - Kesafet kazanmıştır evren. Yani belirlenim. - Kavseyn iki parantez demektir. - Mirac maddeden ışığa dönmektir. - Felsefenin (platoncu) tanrısıyla ibranilerin tanrısı ayrıdır. Felsefenin tanrısına dua edilmez. - Dua etmek için tanrının şahıs olması gerekir. - Hiç kimse iltifata karşı koyamaz. (hiç sıkılmıyoruz hocam) - Bir fikir adamı laf sokmaz. - çelebi çalabtan gelir. Tanrılık adam demektir. Allahlıktır halk dilinde. Ordaki çalab aslında centilmen demektir ve şehirli demektir. - Mevlevi çelebilerinin büyük çoğunluğu büyük elçilik görevi görmüştür. - Selatin camilerine her insan gidemezdi. Entellektüel kesim gidebilirdi. - Eskiden diyanet işleri başkanları islamcı seçilmezdi. Bir devlet adamı gibi seçilirdi. Çok çelebi olurlardı. - İslamcı ilk diyanet işleri başkanı ahmet hamdi aksekidir. - Rıfat börekçi ve Mehmet şerefettin Yaltkaya üst düzey diyanet işleri başkanlarıydı. - Papalığın en büyük özelliği, halkın inançlarını zedememesidir. Devletin ihtiyaç duyduğu teoloji ile yönetilenlerin ihtiyaç duyduğu teoloji aynı şey değildir. Devletin teolojisi duaya ihtiyaç duymaz ama halk hep duaya ihtiyaç duyar. Bu yüzden imgenin ihtiyaç duyduğu şahıs olan faili muhtar, kadiri mutlak tanrıya ihtiyaç duyar. - Güçsüz olduğunuz için güçlü bir tanrıya ihtiyaç duyarsınız. - Halk gibi kişiselleştirilmiş bir tanrıya devletler ihtiyaç duymaz. Bu yüzden katolikler ve iran hep gözyaşlarıyla yönetilir. - Alevi halkta dindarlık çok güçlüdür çok doğaldır ayrıca göstermeye gerek yoktur. İranda aynı şekildedir. Bu yönetilmeyi kolaylaştıran bir teolojidir. Ama yönetmede sıkıntı çıkarır. Bu kadar güçlü bir duygusallık usla karşılaştığında samimiyetsiz bulur. - Dinsel teoloji işler sertleştiğinde felsefeyi kendi içinden insanlar çıkartarak susturma çabasıdır. Bu yüzden kelam sözde bilimdir. - Hiçbir din, dini arayışa saygı duymaz. - Ben diyebileceğin bir anlayış saygı görmez. Sorun çıkartırsın çünkü. - Demokrasi, türkiye siyasetini halkın inançlarını okşamak zorunda bıraktırmıştır. Bu yüzden sıradan halk vaizleri iktidarı memnun eder. - Menderesle birlikte halkın teolojisi devletin teolojisine dönüşmeye başladı. Asker gibi çağdaş kesim ise buna direnmeye çalıştıysada bu çaba irtifa kaybetti. - İçinde bulunduğumuz çağ teoloji yapmıyor. Bunu imgelemin işine bıraktı. Felsefe bilime yaklaştığı için göğe bakışıyla toprağa bakan tarafı eşitlendi. - Bizim çağımızda metafizik yapacak insanların darwinle yola çıkmaları gerekir. Çünkü 20.yy teolojisini belirleyen adamdır darwin. - Biyoloji bir teoloji olarak ortaya çıkmıştır. - Bazı bilimler kendi konularını kanıtlamak zorunda olmamalı ama bazı bilimler varsayarak konuşur. Teoloji, psikoloji gibi. - Ms 9yy'da teologia aristonun nefs üzerine adlı yapıtından temellendirildi. Nörofizyolojiden hareket ettiğinizde ise teoloji yapma şekliniz değişecektir. Bu yüzden imgeleme bağlı teoloji işe yaramayacaktır. - Londra'da Paris'te insanın doğası üzerine, evrenin üzerine düşünmek, teolojiyi kenara itiyor. - Tanrının nasıl tasavvur edileceğine doğuda devlet karar verir. - Savaşmaya en istekli yahudiler hasidik yahudilerdir. Yahova için herşeyi yapmaya göze alan kesim. Bunlardanda israil yardım alıyor doğal olarak.
Evet hocam, ben de sizi cok seviyor ve takdir ediyorum. Lutfen devam edin. Ne zaman kendimi iyi hissetmek istersem kendimi felsefe de buluyorum. Dunya daha bir anlam kazaniyor sizin bilgilerinizle. Saygi ve Sevgilerimle ...
Konuşmayı en az iki kez dinleyip üzerine düşünmeden tam olarak kavramak benim için çok mümkün değil. Benim açımdan en değerli kısmı Tanrı ve Tanrısallık kavramlarıyla ilgili olan bölümlerdi. "Tanrı'nın varlığa taşması" ifadesi beni çok etkiledi. Çok teşekkürler
Hocam emeğinize aklınıza fikrinize sağlık. Allah ilminizi arttırsın. Teşekkürü bir borç bilip ufacık da olsa manevi olarak destek olmak için yazmak istedim. Saygılar.
Biriyle felsefi sohbet etmek; kendi görüş, anlayış ve düşünsel tecrübelerinin, yine kendi kontrolünde değerlendirmeye tabi tutulmasıdır.... Sizi dinleme hoş , hem de çok hoştu.
Sizi dinlemek çok lezzetli. Zaman su gibi akıyor gerçekten. Çok kıymetli fikirlerinizi paylaştığınız için çok teşekkürler.🙏💐 Var olun, gönülden saygı ve sevgiler...
Müthiş bir sohbetti, sesinize, soluğunuza, beyninize sağlık. Ne kadar çok şey öğrenmem gerektiğini tekrar fark ettim. Bazıları tarafından sarf edilen "Tanrı istediği için oluyor" cümlesi bana şunu anımsattı, 1985 yılında Papa'nın Filipinleri ziyareti sırasında "Ailesi tarafından terk edilen ve bir kilisede yaşayan Glyzelle Palomar, Papa’ya “Bir sürü çocuk uyuşturucuya bulaşıyor, seks işçisi olarak çalışıyor. Tanrı neden bizlerin başına bunların gelmesine izin veriyor?” sorusuna Papa'nın verdiği cevabı hiç unutmuyorum : "O, yanıtı olmayan bir soruyu soran tek kişi oldu"
1:23:14 "Bir talebenin hocasına katılıyorum demesi çok ayıptır, kaldı ki katılmıyorum diyor" diyince başımı öne eğdim sanki ben demişim gibi utandım :)
2016 tarihli Aklın Onuru, Aristotales yazınızı okudum bu sabah,Gazali, İbn Sina, Farabi, İbn Rüşt, Marks, Hegel, Kant, Heideger ile ilgili cok değişik bir " iç goru" kazandırdı bana sanki bu paylasım. Tabii Platon ve Aristoteles için de.
A-GİRİŞ : Teşekkürler hocam ve izninizle sizi dinlerken aklıma gelen bazı şeyleri yazmaya çalışacağım.Doğrusu, teoloji kavramı üzerinde hemen hiç düşünmemiştim, ve şu an sizin anlattıklarınıza dayanarak düşünmeye başladım.Fakat doğrudan teoloji kavramını açımlamaya çalışmak yerine, önce farklı bir yerden ve açıdan konuya girmek isterim, şöyle ki : 1-Bir ayetinde Tanrı mealen şöyle demektedir : ''O, çeşit çeşit bilendir, ve bilmenin ne olduğunu da bilendir''.Belki bu ayet üzerinden, bilimin, felsefenin, teolojinin ve diğer bilme biçimlerinin ne olduğunu anlamaya çalışmak daha sağlıklı bir yaklaşım olabilir. 2-Dikkat edilirse, Tanrı Kendi bilişini(=bilgisini) iki ana vektöre ayırmaktadır : 1-Çeşit çeşit bilmek(=matematik, fizik, kimya, biyoloji, vb. farklı bilim disiplinlerini bilmek=disipliner biliş) 2-Bilmenin ne olduğunu bilmek(=bilginin ne olduğunu bilmek=olası farklı bilme disiplinlerinin ortak paydası olan bilginin mahiyetini bilmek =özne-bilme-nesne bağıntısını bilmek=epistemolojiyi bilmek). 3-Ve Tanrı´nın çeşit çeşit(=türel=arazsal) bilmesi ve bilmenin özünün ne olduğunu bilmesi(=özsel/cevheri/tözsel bilmesi), Tanrı´nın bizatihi, saltık ve sonsuz İLİM olduğu anlamına gelir, ki o nedenle Tanrı ALİM´dir. 4-O zaman, bu noktada, bizim bilişimiz de, O´nun disipliner ve epistemolojik biliş biçimlerine bağlı olsa gerektir, zira hertür bilmenin ana kaynağı Tanrı´nın BİLME KUDRETİ´dir. 5-O halde, Tanrı, bilgiyi eksiksiz ve düpdüzgün sınıflandırandır, ki o nedenle, biz de, bilgiyi(=bilme biçimlerini) mümkün olduğunca doğru ve düzgün sınıflandırmaya çalışmalıyız, hernekadar Tanrı gibi eksiksiz sınıflandırmayı ve eksiksiz bilmeyi başaramıyacak olsak ta.Önemli olan eksiksiz bilmek ve sınıflandırmak değil, fakat kendi bilişimizdeki eğriliği, daha az eğri haline getirmektir(=ilmi tekamül).Şimdilik bu kadar, sağlıcakla ve dua ile :)
Hocam selamlar , dinler tarihi ile ilgili bir okuma tavsiyesi rica ediyorum sizden. Eliade ile yola koyuldum fakat doğru bir başlangıç olup olmadığından emin değilim. Teşekkür ederim.
Hiç beklemeden Antropoloji ve Sosyoloji metinlerine geçiniz, "dinler tarihi" yanıltıcı bir başlık ve bölüm. Edward Burnett Tylor, Henri Morgan, James Frazer, Emile Durkheim, Lucien Lévy-Bruhl, Malinowski, George Thomson, (hatta Jean Piaget)... tümü de muhakkak okunması gereken isimler.
Çok teşekkürler hocam. Sayenizde çok şeyler öğreniyoruz. Bence gerçek gözümüzün önünden akıp geçiyor. Bana göre hakikat bilgisi öncelikle bu gerçekleri kabul edebilmekle mümkün (Sindirebilmekle). Kendi korku, duygu ve hayallerimizle bir şeyleri yorumlayarak gerçekliğe ulaşmamız oldukça zor. Belki bilimin görüneni (gerçekliği) ölçümleyerek bir mantık üzerinden ilerlemesi hepimizin daha hayrına olacaktır. Bilim de henüz emekleme aşamasında ama, inanıyorum ki bu evrenin sırlarını, sınırlarını keşfetmek ve bir sonraki adım için gerekeni yapabilmek için iyi bir seçenek. Bana göre kendi var oluş çukurumuzdan çıkmamız gerek.
Dücane hocam bahsi geçen iki kelimenin birinin tercümesine ve diğerinin iştikakına dair bazı nakiller yapmak niyetindeyim. İlaveten Paris ile alakalı kitap hakkındaki bulgularımı aktaracağım. Evvela, "teoloji" ile alakalı bir nakil yapayım. "Teolocya (theologie): 'Theologie'ye mukabil kelimemiz yoktur. Bizde felasife ıstılahında İlm-i ilahı tabiri varsa da 'theodicee' mukabilidir. Ve milliyyûnun yani edyan-ı semaviyeden birine tabi olanların ilahiyatına ıtlak olunmaz. İlm-i kelam ise 'theologie'nin lafzına tekabül edemeyeceği gibi mevzuu da min külli'l-vücüh mevzuuna tevafuk etmez. Şimdilik kelimeyi aynen almayı tercih ediyorum. (Babanzade, Fİ, 93/dn. 1)." Babanzade'nin tercümesiz bıraktığı "teoloji" kelimesini İsmail Fenni Ertuğrul "Lügatçe-i Felsefe" isimli eserindeki "rasyonalizm" maddesinin içinde "teoloji(akliyye-i lahutiyye)" mezkur ibareden müstefâd olacağı üzere tercüme etmiştir. Bence fena değil. Théologie: Akliyye-i lâhutiyye İkinci olarak, "çelebî" kelimesiyle alakalı sizin dediklerinize müvâzî olarak Ahmed Vefik Paşa'yı, Şemseddin Sami'yi ve çağdaş olarak Nişanyan'ı misal verebiliriz. Bir de hafif farklılık arz etmesi itibariyle Ebuzziya Mehmed Tevfik Bey'in "Lügat-ı Ebuzziya"sından şu nakli yapıyorum: "Bu kelimenin aslı 'salîbî'dir. Erbab-ı ilm ü kaleme alem oluşunun sebebi, Cengiz vaktinde Tatarlarla şark Türkleri salîbîlerden yani papazlardan okuma öğrenmeleridir." Bu kelime için Hüseyin Kazım Kadri "Türk Lügati" isimli eserinde yine sizi destekler şekilde "Fransızca 'gentilhomme' mukabilidir" diyor. Bahsi geçen kitabın İ.B.B. arşivinde 1839 tarihli bir türkçe tercümesi mevcut. Müellifin adı: Rifâ'a bin es-Seyyid Bedevî Râfi et-Tahtavî'dir. Mütercim: Daire Hidiv arz-ı halcisi Rüstem Besim'dir. Kitabın Mısır'da o zaman meşhur ismi "Seyahatname" fakat asıl adı "Dîvân-ı nefîs bi-eyvân-ı Paris"dir.(bir ismi daha var fakat tam okuyamadığım için nakledemiyorum)
Sayın Dücane Hocam Sohbetlerinizi gayet buyük bir hoşnutluk ve ciddiyet ile dinlemekle birlikte dile getirdiğiniz bir düşünceyi ,özellikle son sohbetlerinizde, yani " Tanrı hakkında düşünmek başlayınca analitik düşünce(felsefe)[doğa hakkında düşünme] biter." düşüncesini dile getirdiğiniz halde tam olarak açıklanmadığını ve ya tam olarak benim mi anlayamadığımı söylemek istiyorum. Eğer açık getirilip benim anlamadığım söz konusuysa lütfen siz ve ya dinleyicilerden açıklanmasını temenni eder İyi günler dilerim..
Çünkü haddimin pek fevkinde olmakla şöyle bir sorum olacaktı. Doğa üzerinden düşünüp tanrıya ulaşmış kimseler hangi grup-sınıf içine girer ? Örneğin Said Nursi gibi mutefekkirler eserlerinde doğa analojilerinden yola çıkarak tanrıya ulaşmışlardır. Bunu açıklayabilir misiniz?
Muhterem Cündioğlu, öncelikle size yönelik saygı ve sevgimi belirtiyorum. Bu sohbetin 48-49 ve devamı dakikalarında dile getirdiğiniz " Siyasalın toplumsaldan önce gelmesi, kişisel mülkiyetin olmaması, iş bölümü konusunda siyasalın toplumsaldan önce gelmesi, batıda önce toplum sonra devlet..., mezopotamya'da önce devlet sonra toplum ortaya çıktı... " önermelerinize katılmadığımı belirtirsem umarım saygısızlık etmem. Zira ileri sürdüğü düşüncenin onaylanmaması, doğu kültürü yönünden , kişiliğe yönelik bir saldırı olarak görülür. Lütfen böyle düşünmeyin. Sosyoloji biliminin aksiyomları açısından; 1. Siyasal yapı ile toplumsal yapı iç içedir, birine öncelik tanınamaz. 2." Kişisel mülkiyetin olmaması" maddi hata içermektedir. Kişisel müllkiyet sapiansla birlikte vardır. Avcı ve toplayıcı bir toplumsal gurup içinde, taş baltayı yapan onun malikidir. 3. "Batıda önce toplum sonra devlet ..." önermesi maddi hata içermektedir. Sapians her zaman lideri ile birlikte vardır. Bu nedenle bu iki temel yapıdan birine öncelik verilmesi hatalıdır. 4 Doğal olarak takip eden " Mezopotamya'da önce devlet sonra toplum ortaya çıktı " önermeniz üçüncü bentte belirttiğim gerekçeye istinaden maddi hata içermektedir. 1871 öncesi Prusya,1789 öncesi ABD örnekleri devletsiz toplumlara örnek değildir. İfade ettiğim düşüncelerin arka planını boş olarak yorumlamayacağınızı umuyorum. Yeniden saygılarımı sunuyorum.
Eleştirileriniz için teşekkür ederim. Şimdilik eleştiri ile hakareti veya saygısızlığı, yani düşüncelerime yöneltilmiş eleştirilerle şahsıma yapılmış saldırılar arasındaki farkı ayırt edebilecek durumda olduğumu sanıyorum. Konuşma dili, muhataplarından biraz tolerans bekler, yani esas olan muradı anlamaya çalışmaktır, ibarelerin yeterince açıklanmamışlığından sonuç çıkarmak değil. Mülkiyet var mı, yok mu? Ben yok diyorum, siz var diyorsunuz diyelim. Fakat ben mülkiyetin kendisini değil biçimini murad ederek konuşurken, siz ibareyi esas alıyorsanız, ortaya nasıl bir sonuç çıkar? Genellemelere istisna göstermek bir akılyürütme zaafıdır, istisna tümel kavramların geçerliliğini yıkar, genel kavramların değil. Örneğin ev sahibi olmak ile keçi sahibi olmak veya mızrak sahibi olmak ile saban sahibi olmak. Öyle ya en nihayet ikisi de birer mülkiyet biçimi. Avcı-toplamacıların, gelişmiş biçimiyle çobanların mülkiyet biçimiyle yerleşiklerin mülkiyet rejimleri aynı değildir. Mülkiyet var-yok konusuna biraz da buradan bakabilirsiniz. Bir de topluluk-toplum ve devlet gibi terimlerin bir tarihi vardır, birer töz gibi kullanılıp anlaşılamaz. O nedenle "önce toplum, sonra devlet" gibi ifadeleri, "önce (nasıl bir) toplum, sonra (nasıl bir) devlet" kabilinden kavramaya çalışmak zat-ı aliniz için daha yararlı olurdu diye düşünüyorum. Yorumlarda maddi hata bulmak ayrı bir beceri ister ve ayrıca tartışmayı gerektirir. Şimdilik bu kadarı yeterli olur sanırım. Sevgiyle.
Osmanlı zamanında bir müslüman bir çeşme yaptırmış. Bu çeşmenin üstüne bu çeşmeden su içmek müslümanlara haramdır diye yazdırmış. Halk (zatı aliniz gibi düşünen) bu çeşmeyi yaptıranı devlete şikayet etmiş. Görevliler bu kişi derdest etmiş ve mahkeme etmişler. Mahkemede derdini bir tek padişaha söyleyeceğini söylemiş. Sonra Padişah ile görüşmüş. Efenim benim anlatmamla olmaz sizden iki üç isteğim olacak siz bunları yaparsanız kendiniz anlayacaksınız demiş. Padişah ta tamam söyle demiş. Efenim şu patriği içeri alın hapsedin demiş. Padişah dediğini yapmış. Tüm hristiyanlar katoliklerde dahil ayağa kalkmış hayırdır ne oldu niye aldınız? Eğer bir zararı olduysa tanzim edelim demişler. Dış ülkelerden elçiler gelmiş. Sonra adam kafi efendim çıkarın demiş. Sonra şu haham başını içeri alın demiş. Bu sefer tüm yahudiler ayağa kalkmış hayırdır neden onu aldınız demişler. Dış ülkelerden elçiler gelmiş. Adam kafi efendim salın demiş. Şimdi demiş bu devrin en önemli hocası bursa ulucami hocası onu içeri alın demiş. Padişah aldırmış. Kimseden ses yok. Sonra padişah ile adam tebdili kıyafet yapıp bursa ulucamii'ne gitmiş halkın nabzını dinlemiş. Müslüman halkın ortak söylemi "eğer bi suçu olmasaydı devlet içeri almazdı" İşte efendim demiş bu yüzden müslümana haram demiş. Sonuç bakma bizim milletin müslümanım dediğine bizim milletimiz Allah c.c. ne değil devlete tapar!!!
@@DucaneCundiogluResmiKanal merhaba, ibarelerin de acıklacagı bir paylasım yaparsanız ben sahsım adına cok memnun olurum, zira benim gibi takipçiler eğitim altyapısı sosyal bilimler olmayanları kastediyorum, acıklanmamıs ibareleri hemen anlamakta gucluk cekiyordur diye dusunuyorum. Selamlar.
Hocam konuyu. Bu günün fizik dünyasında nasıl bir tanrı tasavvuru olmalıdır şeklinde devam ettirseniz anladığım kadarı ile bizdeki tanrı tasavvuru yunan fizik alem görüşü üzerine inşa edilmişti kelam da tasavvufda siyaset anlayışıda peki bu gün fizik dünya anlayışı tamamen değiştiğine göre her şeyi nasıl tekrardan inşa etmemiz gerekir selamlar
Üstadim çok teşekkur ederim. Sizin mantık derslerinize nasıl katıla bilirim? Bununla ilgili her hangi bir grup var mı? İletişime geçmek için. Saygılarımla
Hocam Iran, Suudi Arabistan, Israil tanrı yasaları ile mi yoksa tanrısallaşmış ( tanrıya atfedilen) yasalarla mı yönetiliyor? Tanrısal yasaların mucidi sümer-babil ve çok büyük ölçüde antik yunan düşünürleri ( Platon- Aristoteles, Plotinos) değil mi ?
Bu aksam film seyrettim alkol aldım döndüm dolaştım yine burdayım. hocam sen benim beynime nasıl bir nefes aldırdın ya. Dil doken agzın yorulmasın.harcadagın dakikalar saatler bosa degil. Ben nası bir karanlıktaymısım ya. Sen cok yaşa sevgiler
Bu programı izlediğim şu günden 2 3 gün önce, Ayasofya camiisinde cemaatinin arasında cumhurbaşkanında olduğu anlarda imamı Atatürke alenen hakaret etti ve onlarda zevkle dinledi :)
İnsan davranışı üzerine çok daha çok okumamın sebeplerinden biri de Dücane hocadır bu kadar kültürlü okuyan bunların dışında düşün matematiği bu kadar doğru olup da nasıl öyle bir gazetede yazar hasan Bülent kahramanın sabahta yazması... Dücane hocanın sayesinde kavramlara daha hakim oldum Bir müzisyen olarak şöyle diyebilirimki Dücane hoca bas gitar gibi
Üstadım, yine derinden yerleşik paradigmayı yapı söküme uğratan sarsıcı söyleşi için teşekkürler. Düşünmek, daima doğa üzerine konuşmak ve Tanrı hakkında düşünmekten vazgeçmek anlamına geliyor, Kelam bu anlamda bir metafizik taklidi ve Tanrı hakkında düşünmek fiziksiz metafizikse, ki katılıyorum, doğal ya da usa dayalı teolojinin bizatihi kendisi de Tanrı hakkında bir açmaz olup düşünmeyi kendi üstüne kapatmak anlamına gelmez mi? Başka bir deyişle, din ya da dini muhayyile üzerinden düşünmek/konuşmak Tanrı/hakikat arayışının üstünü örtmekse, Spinozacı bir perspektifle, usa dayalı teoloji bir bakıma, doğa ile Tanrı’yı özdeş görme ya da eşit kılma girişimi midir? Teşekkürler.
Tanrı adına konuşmak, doğrudan sözü Tanrı'dan aktarmak demek, doğal olarak bu kendini tanrı yerine koymak anlamına gelebilir, ya da peygamberlik taslamak. Önemli olan tanrının konuşmaları (kelamı) üzerine düşünmenin ve konuşmanın ne demek olduğu?
Dücane Hocam belki bahsetmişsinizdir ama paralel evrenler hakkında ne düşünüyorsunuz. Ben şöle bi hikaye biliyorum kısaca bir gün Cebrail Peygamberimize geldiğinde ağlıyor . Peygamberimiz soruyor neden ağlıyorusm diye O da evet ben belki şuan Allah'ın nimet verdiklerindenim ama ya ezeli ilminde beni de zayıf olduğum bir yerden imtihan ettiyse ve ben de İblis gibi bu imtihanı kaybettiysem diyor. Yani biz bu evrende kendi gerçekliğimizi yaşıyoruz ama Allahın ilmi ezeli yani sonsuz. mesela biz diyoruz ki evren 13 milyar ışık yılında ben de şunu diyorum Allah sonsuz ilmiyle yarata yarata 13 milyar ışık yılında bi evren mi yaratabilmiş ( evet genişliyor ama sonsuzluğun yanında ne ki ) Burada bence temel sorun evrenin nasıl sonsuz olduğu yani tek bir zaman çizgisi üzerinde mi örneğin dünya ve sonrasında sonsuz cennet ve cehennem mi yoksa başka zaman ve fizik kanunlarının geçerli olduğu başka sonsuz sayıda evrenlerinde aynı anda var olduğu bir sonzuzluk mu var ? Geçmişte felsefeciler bunu tartışmış ve evren sonsuzdan gelip sonsuza gidiyor denmiş sanırım. örneğin kuşların olmadığı bir dünya nasıl olurdu ya da ünv tede tıp yerine müh lik okusaydınız nasıl nir gerçeklik yaşardınız tanrı bunu biliyor ve Eğer Tanrıyı tabiri caizse tahtında oturmuş sonsuz bir ilim sahibi bir kral gibi düşünürsek ve tüm bu değişkenlerin olduğu gerçeklikleri O biliyor . Belki de bizim gerçeklik diye yaşadığımız şey Tanrının sadece ya şöle bir evren yaratsaydım nasıl olurdu diye düşüncesinden ibaret. Biz de mesela gelecek için bu şekilde zihnimizde gerçeklikler kurmuyomuyuz. Mesela işte ünv tede güzel bir bölüme gidersem şöle para kazanırım şöle bi hayatım olur ama gitmezsem hayatım çok güzel olmaz işte tatile gidemem araba alamam ve aslında tüm bu düşünceler aslında birer gerçeklik gibi. Biz nasıl zihnimizden geçirip bu şekilde gerçeklikleri düşünsel boyutta gözümüzden geçiriyorsak belki de Tanrı da böle yapıyor. Bize göre sonsuz olan her değişkeni değiştirip nasıl bir gerçeklik olacağını tabiri caizse zihninden geçiriyor ve belki de biz onun zihninde olan düşünsel varşıklarız. Ben Hocam sizi paralle evrenler hakkında konuşurken hiç duymadım ve dikaktimi çekti. Bununla ilgili bir video çekebiliriseniz ve başlığı da Paralel evrenler olursa çok sevinirim . Çünkü videolarınız çok bilgi dolu ama her zaman vakit olmuyor hepsini izlemeye.🙏🙏🙏
Son dönemlerde dinin gerekliliklerinden uzaklasan insanlari gözlemlediğimde ortak bir şey görünüyor; devlet hakkinda hayal kırıklığına uğramalari (otorite hakkinda da diyebiliriz) en belirgin olan başörtüsünü çıkarmak, mütedeyyin ailelerden gelip oruc tutmayanlarin da sayısı gittikce artiyor. Bu noktada merak ettigim şey devleti sırtımızı dayadigimiz bir duvar olarak düşünürsek (bu güvendir) yıkıldığı an(kendi devlet idealimizin yıkılmasini kastediyorum )Tanrı'ya olan güven de domino etkisiyle yıkılıyor mu? Yoksa yapmam gerekiyor ama yapmıyorum düşüncesinin yapmam gerekmiyora evrilmesinin başka bir açıklaması var mi?
Bab' Aziz; 32. dakika: -Neden kuyuya atladın? - Kaybettiğim sarayımı arıyorum. Sarayım bir kuyunun dibinde. Bu filmi ve bu diyaloğu dinlediğimde nedense sizi anımsadım. Yıktığınız saraydan kendi elinizde inşa etmeye çalıştığınız kulübenizden... "küfr-i hakiki olmadan iman-ı hakiki olmaz" demiştiniz bir programında. Şimdi sizi ve yolculuğunuzu büyük bir duygudaşlıkla anlamaya gayret ediyorum. Sizi anlamak için neleri yok saymam gerektiğini de...Önce "yoktur" demeyi zihnime kazıdığınız için teşekkür ediyorum. Evet, bir yazınızda "Kendine iyi bir hikaye bul" demiştiniz ya, şimdi o hikayenin ardındayım. Hürmet ve sonsuz muhabbetlerimle efendim.
Hocam biliyorsunuz Sokrates insan üzerine düşünen bir filozof,senin tarifine göre doğa üzerine düşünür felsefe diyorsun,bu bağlamda Sokrates'in konumu nedir?
Dün akşam izleyemedim şimdi tekrarı izliyorum. Beş dk ara ile reklam çok sıkıntı. Bunun bir çaresi var mı? reklamsız izlemek istiyorum. hiç değilse beş dk ara olmasın yarım saat olsun. Çaresini bilen var mıdır?
Sizi temaşa etmekten hiç sıkılmadık elbette. İki buçuk saatlik dilim beş dakika gibi geliyor. Beş aydır sizi dinleyince, bazen nerede hangi kelimeyi söyleyeceğinizi tahmin edip tebessüm ediyorum🙂 hepsi çok güzel, bir düşünme sistematiği oluşturuyorsunuz. Eşsiz güzel dersler...❣️
Felsefe için şu kanal çok sağlam tavsiye ederim
ua-cam.com/video/cPvO92G3SY8/v-deo.html
Yaklaşık 4-5 aydan beri paylaşımlarınızı takip ediyorum. Bugüne kadar aktardığınız düşünmelerinizin çoğunda anlattıklarınızla aynı sonuca varmakla birlikte, bazılarında belki de felsefe tarihi itibarıyla bilgi eksikliğim veya akılsal ve seziseli birlikte değerlendirme kaynaklı çözümlemelerimde fikirlerimi özgür bıraktığım konularda, hem "tamam" hem de "acaba" birlikte yer alıyor zihnimde. Teoloji konulu bu sohbetiniz kapsamı geniş ama çok etkili bir özet oldu benim için. Teşekkür ediyorum.
Ders Notları
• Bir düşünce adamı popüler kültürün sahiplendiği konulardan uzak durmalı.
• Teolojinin kelime anlamı “tanrı hakkında konuşmak” demektir.
• Türkiye’de, Suud’da, İran’da, İsrail’de, Vatikan’da (tanrının yaslarıyla yönetilen ülkelerde) tanrı hakkında konuşmak bir düşünme faaliyeti yapmak anlamına gelmez.
• Bizim gibi ülkelerde tanrı hakkında konuşmak bir yaşam biçiminden söz etmek demektir, din, toplum, siyaset ve devlet hakkında konuşmak demektir.
• Tanrıya ulaşmanın önündeki en büyük engellerden biridir din.
• Din kapalı bir sistemdir ve hiçbir şey aramaz.
• Kilise hakikati aramaz. Kilise zaten hakikati bulmuştur, gelin sığının der.
• Tanrı hakkında düşünmek demek siyasal ve politik alanlar içerisinde girmek demektir.
• İslam dünyasında düşünme siyaset ile başladı. Siyasi ihtilaflarının tamamı inanç ihtilafı haline geldi. İslam tarihinde siyasi mezheplerin hepsi birer itikadi mezheptir.
• Mezopotamya’da din ile devlet, din ile siyaset ayrılmaz. Her zaman rahip-krallar yönetir. Mezopotamya toprakları büyücü ile şefin birleştiği topraklardır.
• Hiçbir toplum bireysel karşı çıkışları affetmez.
• Türkiye tanrısalla sorununu çözemezse hiçbir problemini çözemez.
• Türkiye’de dini paranteze alarak doların yükselip alçalmasını tartışamazsınız. Türkiye’de her yol tanrıya/tanrısala çıkar. Sebebi, düşünmenin eylemden kopma yeteneğinin zayıflığıdır.
• Ayağa kalkanların iyi düşünemediklerini/konuşamadıklarını gördüğümüz için oturduğumuz yerden konuşuyoruz.
• Düşünme, hakkını verdiğiniz takdirde sizi eylemden alıkoyar.
• “ne yapmayı düşünüyorsunuz?” diye bir soru sorulduğunda “Bir cümle içinde iki fiil: hem yapmak hem düşünmek.. Bu benim için çok zor” demiş Heidegger.
• Yavaşlamayı göze alamazsak anlayamayız.
• Tanrı üzerine düşünmek “şimdi” üzerine düşünmek, “bu ülke” üzerine düşünmek demektir.
• Büyük ses getiren sözlerin çoğunda edepsizce bir yan vardır, olmadığı takdirde sıradan bilincin dikkatini çekmez. O nedenle tabulara saldırmak her zaman sansasyoneldir. Tabulara saldırmak zaten düşünülmeyen alanlarda düşünüyormuş gibi yapmak demektir. Hindistan’da inek eti yemek marifet değildir. Putları yıkmak somut olursa, savaş çıkarmak için işe yarayabilir ama düşünmeye manidir. O nedenle düşünme daima çatışmadan uzak durur. Çünkü düşünen bilinç anlamak ve anlaşılmak ister.
• Aristoteles’in metinlerinde teologia “tanrısal konular hakkında araştırma yapanlar/konuşanlar/düşünenler” anlamına gelir. Yunan toplumunda tanrı hakkında ilk konuşanlar mit anlatıcılarıdır. Teolojinin bittiği yerde felsefe başlamıştır.
• Düşünmek daima doğa hakkında düşünmektir. Doğa üzerine düşünmeye başladığımızda tanrı hakkında düşünmekten vazgeçmiş oluruz.
• Homeros tek bir kişi değildir. (Homeroslar vardır.) Homeros, Yunan bilincinin/inancının arşiv malzemesidir.
• Muhayyileyi serbest bırakmak esas itibariyle felsefenin ortaya çıkış yıllarına kadar sürdür ve felsefe ortaya çıktığında aksi değiştirdi. Tanrı üzerine düşünmeyi doğa üzerine düşünmek olarak değiştirdi. Thales ile birlikte insanlar doğa üzerine düşünmeye başladı.
• Felsefe daima dinini/imgelemin ortaya koyduğu kavrama biçimini ussallaştırmak olarak ortaya çıkmıştır.
• Felsefenin ortaya çıkması kelimenin tam anlamıyla gerçek bir devrimdir.
• Felsefe yunanda çıkmıştır o nedenle başka bir dilde adı yoktur ama bilgelik ve bilim Yunan’da ortaya çıkmamıştır. Hikmet Yunan’a has değildir, bütün uluslarda hikmet vardır fakat hikmetin ussal olarak aranışı anlamında felsefe Yunan’da başlamıştır. Burada karşı çıkılacak olan şey bilimin ve bilgeliğin Yunan’da başladığını varsaymak tehlikesidir.
• Felsefe neden Mısır’da ya da Mezopotamya’da ortaya çıkmadı? Mülkiyet nedeniyle. Kişisel mülkiyetin olmaması, işbölümü konusunda siyasalın toplumsaldan önce gelmesi nedeniyle. Batı’da önce toplum ortaya çıktı sonra toplum devlet oldu. Mezopotamya’da önce devlet çıktı sonra toplum olabildi mi tartışılır?
• Vatan bizde İstanbul’a göçen köylünün köyüdür.
• Devlet kelimesi talihle alakalı astronomik örgütlenme anlamına gelir halkla hiçbir alakası yoktur. Millet de ulus demek değildir. Türk milleti etimolojik olarak yanlış bir kullanımdır. Millet dini topluluk demektir. Millet değişik ırklardan meydana gelir. (Millet-i İbrahim.)
• “Düşünmek kelimelere şifa vermek demektir.” -Heidegger
• Felsefe yapmak kelimelerin doğru kullanımını sağlamak demektir. Etimoloji bilmeden felsefe yapılmaz.
• Etimoloji dilin hakikatine gitmek demektir.
• Bir zamanlar kelam demek hakikat demekti.
• Teolog, Aristoteles’te “felsefe öncesi şair muhayyilesi” anlamına gelir.
• Kelam bir metafizik taklididir. Geçek bir bilim değildir. Doğayı hiçbir zaman amaçlamamıştır. Fiziksiz metafiziktir.
• Tanrı üzerine konuşmaya karar vermiş bir adam doğa üzerine düşünmeye ilgi duymaz.
• Filozofla teolog, düşünürle şair gibi karşıttır.
• Tasavvufta bulduğunuz her şeyi Platon ile Plotinus’ta bulabilirsiniz.
• Kelamda bulduğunuz her şey metafizikten alınmadır. Kelam daha çok Aristotelesçiliğin taklididir.
• Kelam toplumsal ve siyasal tutum alıştır.
• Biz düşünürken bile siyaset yapıyoruz.
• Bir talebenin hocasına katılıyorum demesi çok ayıptır. Hoca talebesine katılabilir. Katılma yukardan aşağıya olan bir şeydir.
• Sudur teorisinde bildiğimiz anlamda bir yaratma yoktur. Tanrı taşar. (Bardaktan suyun taşması gibi). Varlığı böyle hayal ettiler. Yoktan yaratmayı filozofun aklı almaz.
• Oluşan-gelişen şeylerin tarihi vardır. O nedenle insan ile evrenin tarihi vardır.
• Dindar bilinç tanrıyı, dilediğini yapan dilemediğini yapmayan olarak tasavvur etti. Böyle bir tanrı sınırlanamayan bir tanrıdır.
• Tanrı iki kere ikiyi beş yapabilir mi? Yeniçağla birlikte tanrı matematiğin yasalarına karşı çıkamaz dendi. Bilim tanrının iradesini sınırlamayı beceremeseydi, bugün modern bilim ve teknoloji olmazdı.
• Varro (M.Ö 1. Yüzyıl) teolojiyi üçe ayırır
1-Mitolojik/Şiirsel Teoloji (Tanrı hakkında konuşmak için imgelemden yararlanan teoloji)
2-Doğal Teoloji (felsefe ile birlikte ortaya çıkmıştır. Rasyonel/ussal teoloji de denir.
3-Resmi Teoloji (Devlet Teolojisi)
• Şiirsel teoloji kıssaların teolojisidir.
• Felsefede us tanrıyı kendisine benzetmiştir. Felsefenin tanrısına dua edemezsiniz. Dua edebilmeniz için tanrının antropomorfik (insan biçimci) tasavvur edilmesi lazım. Mutasavvıfların aldığı şiirsel teolojidir.
• Bizde felsefi teolojinin yapılamayışının sebebi ilahiyatlarda mantık eğitiminin büyük ölçüde ihmal edilmesidir.
• Negatif teoloji tanrı hakkında susmaktır. Tanrının ne olduğunu değil ne olmadığını söylemektir. (Tanrı vardır, tanrı birdir bile denemez.) Soyutlama yeteneği kazanmadan negatif teoloji yapamazsınız.
• Dinlerin hepsi felsefe sonrası teolojiden etkilenmiş ama bunlarla dinlerin muhayyileye dayalı şiirsel tanrısını, aklın tanrısına feda etmemek için savaşmışlardır.
• Makineleşme arttıkça “yeşil sarıklılar” görünmez.
• Halk teolojisi halkın yönetilmesini kolaylaştırır, doğu bunu çok iyi bilir. (Protestanlık-katolik arasındaki fark)
• Papalık asla halk düzeyinde halkın inançlarını zedelememiştir çünkü en büyük gücünün halkın teolojisi olduğunu bilir. Devletin ihtiyaç duyduğu teoloji ile halkın ihtiyaç duyduğu teoloji aynı değildir.
• Dervişlerin tanrısı her zaman dervişin kalbindedir, yanındadır. Çünkü derviş fakir ve muhtaçtır. Güçsüz olduğunuz için güçlü bir tanrıya ihtiyaç duyarsınız. Oysa devlet us tarafından temsil ediliyorsa halk gibi duygulara dayalı kişiselleştirilmiş bir tanrıya ihtiyaç duymaz.
• İran’ı ayakta tutan yas ve gözyaşıdır. (kerbela) bu teoloji yönetilmeyi kolaylaştıran bir teolojidir.
• Teoloji tarih içerisinde devletin, yığınların, toplumun, halkın tanrı tasavvuru olarak şiirsel/edebi/mitik bir özellikle var olmuş fakat felsefenin eleştirileri sertleştiğinde ister istemez uzlaşmaya giderek kendi içinden çıkardığı ulema takımıyla felsefenin eleştiremeyeceği bir öykünme ile felsefenin bir similasyonunu din içinde gerçekleştirmiştir.
• Kelam bir didişme sanatıdır. Dini her ne pahasına olursa olsun savunma sanatıdır o nedenle dindar bilinç kelam ilmine ihtiyaç duymaz.
• Hiçbir din, dini arayışa saygı duymaz. Dini arayış kofluğun, tehlikenin habercisidir.
• Devlet asla “biz” demeyi zayıflatabilecek, “ben” demeyi güçlendirebilecek arayışlara müsaade etmez. O nedenle hakikati aramak isteyenlerin yalnız yürümek ve yerleşik olan alışkanlıklarla kavgayı göze alması gerekir.
• Türkiye’de demokrasi siyasal olarak dine dayalı siyaset yapan partileri ister istemez halk inançlarını güçlendirmeye yönelmek zorunda bırakmıştır.
• Türkiye’de tanrı üzerine düşünmenin zorlaşmasının nedenlerinden bir tanesi muhayyilenin çok genişlemiş ve siyasal olarak onaylanmış olmasıdır.
• Çağımızda metafizik yapacak insanların Darwin ile yola çıkmalarını öneririm. Biyoloji bir teoloji olarak ortaya çıkmıştır.
• Tanrı’nın nasıl tasavvur edileceğine doğuda devlet karar verir.
Öneri Eser
• Tahtavi -Paris Gözlemleri
Defterdeki notlarımı sizden tamamlayacağım. :) Çok teşekkürler.
Paris Gözlemleri yazarını not alamadım Ejder Bey yazar demiştim içimden😃teşekkürler 😉
teşekkür ederim.
Geldi iki gözümün çiçeği 🤣 teşekkürler..
👍🏻👍🏻🙏🏻
Tanrı hakkında konuşmak, insanın kendisiyle konuşması... Bu konuşma, kulaksız, dilsiz, tensiz ve maddelerden arınmış bir zekanın-saf aklın kendine dokunuşu... Özellikle günümüzde, her türlü pisliği görüp susan insanın konuşması olmadığı kesin... Teşekkürler sevgili üstat...
Değerli hocam❤️🌹❤️🌹❤️🌹, size ne kadar müteşekkir olduğumu söz ve kelamla tarif edemem. Sizden çok ama çok şey öğrendim öğreniyorum.
En çok da bana ve belki de yüzlerce ve binlerce ve hatta milyonlarca insana düşünmeyi ve nasıl düşünülmesi gerektiğini öğrettiniz.
Teşekkürler ve sonsuz saygı ve hürriyetilerimi takdim ediyorum ❤️🌹🌺🙏👋
Sevgili hocam gerçekten insan teşekkür etme isteği duyuyormuş.büyük bir keyif bilginizle tanışmak çokça sevgiler
Şimdiye kadar izlediğim videolarınız arasında(eski yıllarda başka kanallarda paylaşılanlar da dahil) ,içeriğini ve konusunu en beğendiğim videonuz bu oldu.Kızınızın eleştirilerini göz önünde bulundurmanız da yararlı oldu bence..(Benim kızım da çok eleştirir,30 yaşında ve eleştirilerinde genelde haklıdır.)Kızınıza sevgi ve selamlar.Harcadığınız zaman,okuduğunuz kitaplar,aktardığınız bilgiler işe yaramıyor sanmayın sakın.Çok işe yaradığına eminim.Zamanla çok daha fazla kişi anlayacaktır anlattıklarınızı.Umarım siz yaşarken gerçekleşir bu..Ve yetiştirdiğiniz nesillerin sizin gibi düşünce yolunda emek verdiğini görürsünüz..
DERS SORULARI
- Teoloji nedir?
- Tanrı hakkında konuşmak ne anlama gelir?
- Farklı şehir, din ve kültürlerde tanrı hakkında konuşmak ne anlama gelir?
- Dini devletlerde, şeriat ile yönetilen devletlerde tanrı hakkında konuşmak ne anlama gelir?
- Din hakikat arayışının önünde bir engel midir?
- Tanrıya ulaşmanın önündeki en büyük engel nedir?
- Neden tanrı arayışında dinler engel olarak durmaktadır?
- Kelam nedir?
- Toplumsal konuların ve siyasetin birdenbire teolojik anlam kazandığı bir ortamda niçin teolojik olanı düşünmeyi önemsiyoruz?
- Düşünce eylemden alıkoyar mı?
- Anlamak, yavaşlamakla mümkün müdür?
- Düşünme çatışma mıdır, çatışmadan uzakta mıdır?
- Felsefenin ortaya çıkması devrim midir?
- Felsefenin başlangıcı Yunan mıdır?
- Bilim ve bilgeliğin başlangıcı Yunan mıdır?
- Neden felsefe Yunan’dan başka kültür ve coğrafyalarda ortaya çıkmamıştır?
- Doğuda ve Batıda Tanrı anlayışı nasıldır? Temel fark nedir?
- Devlet kelimesi nereden gelir?
- Etimoloji olmadan felsefe yapılabilir mi?
- Sözle zaman ve mekanın ilgisi nedir?
- İslam dünyasında Alim deyince ne anlaşılır?
- Fıkıh nedir? Kelam nedir? Tasavvuf nedir?
- Aristocu ve Yeni Platoncu teoloji anlayışı arasındaki fark nedir?
- Tanrı dünyaya müdahale eder mi?
- Tanrının tarihi var mıdır?
- Tanrı doğa yasalarına karşı çıkabilir mi?
- Felsefenin tanrısına dua edilir mi?
- Halkın ve felsefecinin Tanrı anlayışı aynı mıdır?
- Çelebi kimdir?
- Tanrıyı düşünmek dinle çatışmak mıdır?
çok teşekkürler
Super. Tesekurler.
Sağ olun!
Tebrik ederim Şehnaz hanım.
Çok önemli bir iş yapmışsınız. Düşünme aracını harekete geçiren kontak anahtarını çevirmişsiniz. sağolun
🙏🏻🌷
Karaman bir köy değildir değerli ve saygın hocam.Konya'ya hiç bağlı değildir kendi başına bir ilçedir.Karaman'da yaşadığım için söyleme gereğinde bulundum bilgiler için sonsuz teşekkürler 🙏🥰
Zamanın hakkını veriyorsun güzel gönüllü adam...
Felsefe için şu kanal çok sağlam tavsiye ederim
ua-cam.com/video/cPvO92G3SY8/v-deo.html
Emeğinize sağlik!..Hakikat yolunuz aydınlık olsun!..🙏🙏💕
Teşekkürler hocam. Çok faydalı ve güzel bir sohpetti. Tesadüfen açtım ve bu kadar ensikolopedik bir konuşma, bu derece profesyonel anlatım beklemiyordum. Sizi kendi adıma keşfettiğim için mutluyum
Dücane Hoca'nın her söyleşisi çok önemli ve çok değerlidir ama onu anlayabilmek için epeyce ter dökmek gerekir.Bir evvel ki ''Metafizik Nedir ? '' başlıklı söyleşi gerçekten çok ağırdı ama ''Teoloji Nedir ? '' başlıklı bu söyleşinin temelleri o ağır söyleşide atılmıştı.Dücane Hoca bu iki söyleşiyle yine tarih yazdı yine tarihe geçti ...40 yıllık emeğinin en son ürünlerini bize sunmuş olması bizler için çok büyük bir ayrıcalık...Şahsen ben bu bilgilere sahip olsaydım paylaşmaya kıyabilir miydim bilemiyorum...İtalya'nın başkenti Roma'da bile konuşulduğunu düşünmediğim şeyleri bu platformda bulabilmiş olmanın , benim diyen felsefecilerin bile bilmediklerini öğrenmiş olmanın tarifsiz mutluluğuyla...yürekten teşekkürler Dücane Cündioğlu...
Dücane hocayı dinleyip bilgilenmemek mümkün değil . Çok keyif aldım . Teşekkürler hocam.
Haziran 2024 yılından sevgilerle, ben deniz psikoloji öğrencisiyim. Sizi uzun zamandır gıpta ile takip ediyorum. Değerli yorumlarınız için şükranlarımı iletiyorum sevgili saygı değer hocam. İnşallah yüz yüze tanışma imkanı bulabilirim. Allah hayırlı ömürler versin. :)
Tek solukla ve bir seansta izlenemeyecek kadar kapsamlı, emek yoğun ve olgun bir konferanstı; teşekkürler...
Hocam hayran hayran dinliyoruz iyiki varsiniz. Emeginize saglik iyi bayramlar
8.000 kişi izlemiş 45 kişi yorum yapmış.
Az kişi tarafından izlenmesine rağmen çok açıklayıcı ve bilgilendirici bir video.
Sizin yaptığınız şeyi yapmıyorlar.
Bu ihtiyaca sahip olan kitle için şifasınız.
İyi ki Bu yayınları yapıyorsunuz hocam👏👏
Alanında uzmanlığını almış kişilerce "şu alanda gelişmenin 10 adımı" gibi videolar ya da kitaplar yayımlanıyor. Oldukça da 'popüler' olan bu tarzdaki yayınlar, konu ya da sorun hakkında, hiç bilmeyenlere bir fikir vermekle birlikte, kişilerin çoğunda düşünce altyapısı yeterli olmadığı için pratikte hiç bir işe yaramıyor. Bu anlamda düşünce alanında altyapı mimarı gibi görüyorum ben sizi. Bazen siz bir konuyu ele alırken, ben bambaşka (gibi görünen) bir konuda kafama takılan soruyu cevaplıyorum. Bu da milyon tane yeni sinaptik bağlantı demek 😊 çok teşekkürler..
Ne guzel tekrar burda olmak..... iyi ki varsiniz. Tesekkur ederim. Saygilar.... Tabii ki daha cok guzel seyler yazabiliriz, ama, nezaketimizi ve saygimizi korumak adina, daha dikkatli olmaya calisiyoruz. Sizi dinlemek hafta sonlari benim planlarim arasinda, kendimi iyi hisediyorum sizi dinleyince. Iyi ki tanimisim sizi, lutfen devam...., bir kisi de kalsak devam ..... o da ben olurum kesin...🤗🌹!
Değerli Cündioğlu,
Son derece önemli, ileri derecede kapsamlı,. düzeyli ve ufuk açıcı konuşmlarınız.
Çok teşekkür ederiz!
Ders notlarım:
- Teoloji tanrı hakkında konuşmaktır Fizyolojinin karşıtıdır. Doğa hakkında konuşmanın karşıtıdır.
- Teoloji ne değildir?
- Bir düşünce anlamına gelmez. Teoloji kesinlikle siyasal ve toplumsal bir konuşma yapmak demektir. Türkiyede ve doğuda tanrı üzerine konuşmak, bir yaşam biçiminden konuşmak demektir.
- Teoloji yapmak demek, siyaset yapmak demektir ve inançlar hakkında konuşmak tehlikeli birşeydir.
- Vatikanda teoloji yapmak ne anlama gelir?
- Din ve devlet hakikat arayışının önünde bir engelmidir?
- Tanrıya ulaşmanın önündeki en büyük engellerden biridir din. Çünkü din ve devlet hiç birşey aramaz.
- Din kapalı bir sistemdir.
- Tanrı hakkında konuşmak, tanrı hakkında düşünmek demektir. Siyasal ve politik alanlara girmek demektir.
- Kelam, tam olarak teoloji değildir aynı mana gelmesine rağmen. Çünkü farklı teolojiler vardır.
- Kelam kitaplarının tamamı siyaset ve imamet konularını içine alır. Kelami düşünce siyasetle başlamıştır.
- Siyasi mezheplerin hepsi itikata mezhebe dönüşmüştür. Mezopotamyada dinle siyaset ayrılmaz. Büyücü ile şefin birleştiği topraklardır.
- Yunandada sokratesin kendi devletinin tanrılarına karşı çıkması sonunu getirmiştir.
- Hiçbir biz, beni bağışlamaz.
- Siyasette normal bir düşünce bile teolojik açıdan saldırıya uğrayabilir.
- Türkiye tanrısal ile sorununu çözemezse hiçbir sorununu çözemez.
- Türkiyede her yol tanrısala çıkar. Çünkü düşünce çok çabuk eyleme döner.
- Düşünmenin doğasında oturmak vardır. Düşünce hakkını verdiğiniz takdirde sizi eylemden alıkoyar
- Heidegger'e Ne yapmayı düşünüyorsun denildiğinde hem düşünmek hem yapmak çok zordur demiştir.
- Değiştirmek istediğim şeyi bilmek isterim. Çünkü değiştirmeye çalıştığımız şeylerin çoğunun ne olduğunu bile bilmeyiz.
- Bildiği yanıldığına yetmiyor.
- Anlamak ve anlamlandırmak sanıldığının aksine çok güç bir edimdir. Bu yüzden oturduğumuz yerden konuşmalıyız. Durmayı göze alamazsak anlayamayız.
- Pariste, berlinde Tanrı üzerine konuşmak ne anlama geliyor? orada bi anlama gelmeyen şeyler burada çok anlama geliyor.
- Tanrı üzerine düşünmek, şimdi üzerine düşünmektir. Bu ülke üzerine düşünmektir ve çok zordur. Çok ihtimam gösterilmelidir. Sansasyon içeren cümlelerin içinde çok büyük edepsizlik vardır. Bu yüzden tabulara saldırmak her zaman sansasyoneldir.
- Düşünme daima çatışmadan uzak durur. Çünkü düşünen bilinç anlamak ve anlaşılmak ister. İşitmek ister gürültü olmasın ister.
- İki tane önemli helenistik kalem. Plutarkhos ms. 1. yy Porfirios ms. 3.yy
- Felsefenin bittiği heryerde teolojide biter. Düşünmek daima doğa hakkında düşünmektir. Tanrı hakkında analitik düşünme olmaz.
- Homeros tek bir kişi değildir. Yunus Emre gibi. Yunan inancının arşiv malzemesidir homerik metinler.
- Yunanı yüceltme amaçlı Homerosu öne alma yanlışlığı vardır.
- Felsefe tanrı üzerine düşünmeyi ve konuşmayı, doğa üzerine düşünmek olarak değiştirdi.
- Hegelcilerin yunanı gereksiz övmesi.
- Doğa üzerine düşünme kozmolojikti felsefenin ilk zamanlarında
- Bilgelik ve bilimin başlangıcı yunan değildir ama felsefenin başlangıcı yunandır. Felsefenin başka bir dilde ifadesinin olmaması yeterince büyük bir kanıttır.
- Sophos yani hikmet bütün uluslarda vardır. Ama hikmetin ussal açıdan arayışı anlamında felsefe anca yunanla başlamıştır.
- Kişisel mülkiyetin olmaması, siyasalın toplumdan ayrılamamasına yol açtı. Doğuda önce devlet sonra halk oluşmuştur. Ama batıda önce halk sonra devlet oluşmuştur.
- Rifa'a Rafi' Tahtavi - Paris gözlemleri. Devrimi bizzat gören müslüman bir imamın elinden yazılmış kitap.
- Vatan kavramı icat edilmiş kavramlardandır.
- Devlet astronomik örgütlenme anlamına gelir. Millet ise ulus demek değil, dini topluluk demektir. Din anlamınada gelir.
- Düşünmek kelimelere şifa vermek demektir. Heidegger.
- Etimoloji bilmeden felsefe yapılmaz.
- Etimos hakikat demektir. Dil ile hakikat aynı olduğu için kelamın dibini bulmak ve hakikatine ulaşmak demektir.
- Önce söz vardı. Söz tanrıydı. Logos tanrıydı.
- Aristoteles teteoloji, felsefe öncesi mistik teolojidir.
- Filozofla teolog, şairle düşünür gibi karşıttır.
- Nietzshce, heidegger şair filozoflardır.
- Filozofla alim karşıtlığı. Alim deyince fıkıh, kelam ve tasavvuf anlaşılır islam coğrafyasında.
- Gazali sonrası dini ilimler bakımından metafizik ne ise kelam da o yapılmaya çalışılmıştır.
- Felsefenin ahlak konusu fıkıh. Kelam metafizik tasavvuf ploton ve plotinos. Kelam daha çok aristotelesçidir.
- Teoloji iki şekilde çevrilir. İlmi İlahi ve ilmi rububi. İlmi ilahi direk aristotelesin metefiziği. İlmi rububi ise plotinosun (dokuzluklar, aristonun eseri olarak arapçaya çevrildi. Salt iyi hakkında) metafiziği. Yeni platonculuk aristotelescilikle karışım olarak islam topraklarına girdi. İbn rüşd birazcık dışında olsada ibn sina, farabi, kindi platinos ve aristoteles karışımı bir düşünce yapısına sahiptir.
- Öğrenci hocasına katılamaz. Ta ki katılmıyorum diyecek.
- Sudur teorisinde yaratma yoktur. Tanrı taşar aşağı doğru. varlık böyle hayal edildi. Yoktan yaratma kabul edilemez.
- Tanrının Tarihi olurmu? Dünyaya müdahele ettiği an olur. Zaman ve mekan üstüdür o.
- Oluşan gelişen şeylerin tarihi vardır. Diğer türlü konuşulacak birşey olmaz.
- Homerik teolojide tanrılar oluşur.
- Önce Kaos varoldu ne demektir? Önce zaman vardır deme kabulüne götürür bu.
- Teogonia tanrıların doğumu, oluşumu demektir.
- Tanrıyı sürenin dışına çıkarma işi felsefe ile gerçekleşti. Teoloji bu ussallığı alınca ikinci evreye geçti. Üçe ayrılan bir teolojiye dönüştü. ilki imgesel teolojiye dönüştü. Aristotelesle ortaya çıkan teolojiye ise ussal teoloji denir. Üçüncü ise kurumsal teolojidir. Kilise ve diyanet işleri gibi. Yani devletin dinidir. Milattan önce 1.yy da yapılan teoloji ayrımıdır bu.
- Kıssaların teolojisi yani şiirsel teolojidir.
- Us tanrıyı kendisine benzetmiştir felsefede. O yüzden dua edilmez. Çünkü çok mantıklıdır ve çok tutarlıdır.
- Negatif teoloji? Negatif teoloji ne olmadığını söylemektir tanrının. Susmaktır. Tanrı çok değildir, ölümlü değildir, zamanda değildir mekanda değildir. Fani değildir demesi gibi. Tanrı birdir bile diyemeyiz vardır bile diyemeyiz. Mutlak karanlıktır o. Taayyün öncesidir o.
- 5 hazret vardır. 1. aşamada vücudu mutlak için vücud denemez, birdir bile denemez. Taayyün ettiğinde çokluk başlar, Taayyünü evvel ve taayyünü sani vardır. Esmanın tecelli etmesi. Birlikten çokluğa çokluktan birliğe. Belirlenim hegelci tabiriyle tecelli demektir.
- Platoncu anlayışa göre Allah tecelli etmiştir. Üçlü hipostas kullanılır ve hristiyanlıkta burdan almıştır kendini. Bir, akıl ve nefs. Daha sonra doğa ve madde gelir.
- Kesafet kazanmıştır evren. Yani belirlenim.
- Kavseyn iki parantez demektir.
- Mirac maddeden ışığa dönmektir.
- Felsefenin (platoncu) tanrısıyla ibranilerin tanrısı ayrıdır. Felsefenin tanrısına dua edilmez.
- Dua etmek için tanrının şahıs olması gerekir.
- Hiç kimse iltifata karşı koyamaz. (hiç sıkılmıyoruz hocam)
- Bir fikir adamı laf sokmaz.
- çelebi çalabtan gelir. Tanrılık adam demektir. Allahlıktır halk dilinde. Ordaki çalab aslında centilmen demektir ve şehirli demektir.
- Mevlevi çelebilerinin büyük çoğunluğu büyük elçilik görevi görmüştür.
- Selatin camilerine her insan gidemezdi. Entellektüel kesim gidebilirdi.
- Eskiden diyanet işleri başkanları islamcı seçilmezdi. Bir devlet adamı gibi seçilirdi. Çok çelebi olurlardı.
- İslamcı ilk diyanet işleri başkanı ahmet hamdi aksekidir.
- Rıfat börekçi ve Mehmet şerefettin Yaltkaya üst düzey diyanet işleri başkanlarıydı.
- Papalığın en büyük özelliği, halkın inançlarını zedememesidir. Devletin ihtiyaç duyduğu teoloji ile yönetilenlerin ihtiyaç duyduğu teoloji aynı şey değildir. Devletin teolojisi duaya ihtiyaç duymaz ama halk hep duaya ihtiyaç duyar. Bu yüzden imgenin ihtiyaç duyduğu şahıs olan faili muhtar, kadiri mutlak tanrıya ihtiyaç duyar.
- Güçsüz olduğunuz için güçlü bir tanrıya ihtiyaç duyarsınız.
- Halk gibi kişiselleştirilmiş bir tanrıya devletler ihtiyaç duymaz. Bu yüzden katolikler ve iran hep gözyaşlarıyla yönetilir.
- Alevi halkta dindarlık çok güçlüdür çok doğaldır ayrıca göstermeye gerek yoktur. İranda aynı şekildedir. Bu yönetilmeyi kolaylaştıran bir teolojidir. Ama yönetmede sıkıntı çıkarır. Bu kadar güçlü bir duygusallık usla karşılaştığında samimiyetsiz bulur.
- Dinsel teoloji işler sertleştiğinde felsefeyi kendi içinden insanlar çıkartarak susturma çabasıdır. Bu yüzden kelam sözde bilimdir.
- Hiçbir din, dini arayışa saygı duymaz.
- Ben diyebileceğin bir anlayış saygı görmez. Sorun çıkartırsın çünkü.
- Demokrasi, türkiye siyasetini halkın inançlarını okşamak zorunda bıraktırmıştır. Bu yüzden sıradan halk vaizleri iktidarı memnun eder.
- Menderesle birlikte halkın teolojisi devletin teolojisine dönüşmeye başladı. Asker gibi çağdaş kesim ise buna direnmeye çalıştıysada bu çaba irtifa kaybetti.
- İçinde bulunduğumuz çağ teoloji yapmıyor. Bunu imgelemin işine bıraktı. Felsefe bilime yaklaştığı için göğe bakışıyla toprağa bakan tarafı eşitlendi.
- Bizim çağımızda metafizik yapacak insanların darwinle yola çıkmaları gerekir. Çünkü 20.yy teolojisini belirleyen adamdır darwin.
- Biyoloji bir teoloji olarak ortaya çıkmıştır.
- Bazı bilimler kendi konularını kanıtlamak zorunda olmamalı ama bazı bilimler varsayarak konuşur. Teoloji, psikoloji gibi.
- Ms 9yy'da teologia aristonun nefs üzerine adlı yapıtından temellendirildi. Nörofizyolojiden hareket ettiğinizde ise teoloji yapma şekliniz değişecektir. Bu yüzden imgeleme bağlı teoloji işe yaramayacaktır.
- Londra'da Paris'te insanın doğası üzerine, evrenin üzerine düşünmek, teolojiyi kenara itiyor.
- Tanrının nasıl tasavvur edileceğine doğuda devlet karar verir.
- Savaşmaya en istekli yahudiler hasidik yahudilerdir. Yahova için herşeyi yapmaya göze alan kesim. Bunlardanda israil yardım alıyor doğal olarak.
Size de çok teşekkürler. Böylesine harika not tutan arkadaşları görünce azıcık kendimden utandım. :)
nesteren hanım Estağfirullah ben teşekkür ederim :)
🙏🏻🌷
Felsefe için şu kanal çok sağlam tavsiye ederim
ua-cam.com/video/cPvO92G3SY8/v-deo.html
ÇOK TEŞEKKÜRLER HOCAM, ÇOK ŞEYLER ÖĞRENİYORUZ SİZDEN
Felsefe için şu kanal çok sağlam tavsiye ederim
ua-cam.com/video/cPvO92G3SY8/v-deo.html
Evet hocam, ben de sizi cok seviyor ve takdir ediyorum. Lutfen devam edin. Ne zaman kendimi iyi hissetmek istersem kendimi felsefe de buluyorum. Dunya daha bir anlam kazaniyor sizin bilgilerinizle. Saygi ve Sevgilerimle ...
Konuşmayı en az iki kez dinleyip üzerine düşünmeden tam olarak kavramak benim için çok mümkün değil. Benim açımdan en değerli kısmı Tanrı ve Tanrısallık kavramlarıyla ilgili olan bölümlerdi. "Tanrı'nın varlığa taşması" ifadesi beni çok etkiledi.
Çok teşekkürler
Zamanınız bizim için de değerli. Çok teşekkür ediyoruz. Takipteyiz.
hocam ıyı kı varsınız sonsuz tesekkurler
Hocam emeğinize aklınıza fikrinize sağlık. Allah ilminizi arttırsın. Teşekkürü bir borç bilip ufacık da olsa manevi olarak destek olmak için yazmak istedim. Saygılar.
Felsefe için şu kanal çok sağlam tavsiye ederim
ua-cam.com/video/cPvO92G3SY8/v-deo.html
Biriyle felsefi sohbet etmek; kendi görüş, anlayış ve düşünsel tecrübelerinin, yine kendi kontrolünde değerlendirmeye tabi tutulmasıdır.... Sizi dinleme hoş , hem de çok hoştu.
Sizi dinlemek çok lezzetli. Zaman su gibi akıyor gerçekten. Çok kıymetli fikirlerinizi paylaştığınız için çok teşekkürler.🙏💐
Var olun, gönülden saygı ve sevgiler...
Hocam yine çok değerli bilgileri anlatp ve içimizde ufak bile olursa bilgi ıstırabını
arttırdınız, teşekkür ederim.
Paydar olun 🌷🌷
Müthiş bir sohbetti, sesinize, soluğunuza, beyninize sağlık. Ne kadar çok şey öğrenmem gerektiğini tekrar fark ettim.
Bazıları tarafından sarf edilen "Tanrı istediği için oluyor" cümlesi bana şunu anımsattı, 1985 yılında Papa'nın Filipinleri ziyareti sırasında "Ailesi tarafından terk edilen ve bir kilisede yaşayan Glyzelle Palomar, Papa’ya “Bir sürü çocuk uyuşturucuya bulaşıyor, seks işçisi olarak çalışıyor. Tanrı neden bizlerin başına bunların gelmesine izin veriyor?” sorusuna Papa'nın verdiği cevabı hiç unutmuyorum : "O, yanıtı olmayan bir soruyu soran tek kişi oldu"
Hocam çok çok teşekkürlerimi ve saygılarımı sunuyorum.
Sağolunuz & hep var olunuz
Sevgiyle kalın 🙏
Teşekkürler hocam...her çarşambayı iple çekiyoruz.
Program salı mı yapıldı
Her carsamba, kac ta acaba...?
@@serimanulusoy6261 saat 22.de ama geçen hafta salı yapıldı sanırım.
suzan yıldırım Tamam cok tesekkur ederim cevap icin...!
Gene, güzel vakit uçtu gitti😢..teşekkür ederim , Dücane hocam🌷
Gıcıklık yapayım
Gene? 😅
Bu konuşma ile de bize çok şey kattınız. Teşekkür ediyorum. Saygılarımla.
Asıl biz teşekkür ederiz hocam😌 kıymetli vaktinizi ayırıp bu çabaya girdiğiniz için🌱üslubunuza tevazunuza hayranım..saygılar
Felsefe ve varoluş sancılarıma merhemsiniz minnettarım. Zihninize sağlık 🙏
1:23:14 "Bir talebenin hocasına katılıyorum demesi çok ayıptır, kaldı ki katılmıyorum diyor" diyince başımı öne eğdim sanki ben demişim gibi utandım :)
Felsefe için şu kanal çok sağlam tavsiye ederim
ua-cam.com/video/cPvO92G3SY8/v-deo.html
2016 tarihli Aklın Onuru, Aristotales yazınızı okudum bu sabah,Gazali, İbn Sina, Farabi, İbn Rüşt, Marks, Hegel, Kant, Heideger ile ilgili cok değişik bir
" iç goru" kazandırdı bana sanki bu paylasım. Tabii Platon ve Aristoteles için de.
Sizi her zaman şaşkınlık ve hayretle dinliyorum.sağ olun.
Karamsar bir tablo cizdiniz.Z kuşağı imgelem üzerinden düşünemiyeceğe benziyor.Dolayısiyle doğunun makus tarihi değişecek diyorum.
Emeğinize sağlık.Keyifle dinledim.
Gecemizi aydınlattınız, teşekkürler.
Teşekkür ederim Dücane bey
teşekkür ederim..ağzınıza sağlık..
Teşekkür ediyorum.
Kendimle başım belà da
Kendisiylede başı belà da olan dostimdur.
Ellerinizden òperim. Hocam.. ❤
Hocam çok teşekkür ederim, saygılar sevgiler hocam 🙏🙏❤
Hocam bir sorum olacaktı. Din, tarikat, cemaat ve mezheplerdeki seçilmişlik psikolojisi konusuna derslerinizde değinebilir misiniz?
Felsefe için şu kanal çok sağlam tavsiye ederim
ua-cam.com/video/cPvO92G3SY8/v-deo.html
A-GİRİŞ : Teşekkürler hocam ve izninizle sizi dinlerken aklıma gelen bazı şeyleri yazmaya çalışacağım.Doğrusu, teoloji kavramı üzerinde hemen hiç düşünmemiştim, ve şu an sizin anlattıklarınıza dayanarak düşünmeye başladım.Fakat doğrudan teoloji kavramını açımlamaya çalışmak yerine, önce farklı bir yerden ve açıdan konuya girmek isterim, şöyle ki :
1-Bir ayetinde Tanrı mealen şöyle demektedir : ''O, çeşit çeşit bilendir, ve bilmenin ne olduğunu da bilendir''.Belki bu ayet üzerinden, bilimin, felsefenin, teolojinin ve diğer bilme biçimlerinin ne olduğunu anlamaya çalışmak daha sağlıklı bir yaklaşım olabilir.
2-Dikkat edilirse, Tanrı Kendi bilişini(=bilgisini) iki ana vektöre ayırmaktadır : 1-Çeşit çeşit bilmek(=matematik, fizik, kimya, biyoloji, vb. farklı bilim disiplinlerini bilmek=disipliner biliş) 2-Bilmenin ne olduğunu bilmek(=bilginin ne olduğunu bilmek=olası farklı bilme disiplinlerinin ortak paydası olan bilginin mahiyetini bilmek =özne-bilme-nesne bağıntısını bilmek=epistemolojiyi bilmek).
3-Ve Tanrı´nın çeşit çeşit(=türel=arazsal) bilmesi ve bilmenin özünün ne olduğunu bilmesi(=özsel/cevheri/tözsel bilmesi), Tanrı´nın bizatihi, saltık ve sonsuz İLİM olduğu anlamına gelir, ki o nedenle Tanrı ALİM´dir.
4-O zaman, bu noktada, bizim bilişimiz de, O´nun disipliner ve epistemolojik biliş biçimlerine bağlı olsa gerektir, zira hertür bilmenin ana kaynağı Tanrı´nın BİLME KUDRETİ´dir.
5-O halde, Tanrı, bilgiyi eksiksiz ve düpdüzgün sınıflandırandır, ki o nedenle, biz de, bilgiyi(=bilme biçimlerini) mümkün olduğunca doğru ve düzgün sınıflandırmaya çalışmalıyız, hernekadar Tanrı gibi eksiksiz sınıflandırmayı ve eksiksiz bilmeyi başaramıyacak olsak ta.Önemli olan eksiksiz bilmek ve sınıflandırmak değil, fakat kendi bilişimizdeki eğriliği, daha az eğri haline getirmektir(=ilmi tekamül).Şimdilik bu kadar, sağlıcakla ve dua ile :)
"Doğu da tanrının nasıl olması gerektiğine devlet karar verir."
Felsefe için şu kanal çok sağlam tavsiye ederim
ua-cam.com/video/cPvO92G3SY8/v-deo.html
Hocam emeğinize sağlık, çok teşekkür ederiz📚
Hocam selamlar , dinler tarihi ile ilgili bir okuma tavsiyesi rica ediyorum sizden. Eliade ile yola koyuldum fakat doğru bir başlangıç olup olmadığından emin değilim. Teşekkür ederim.
Hiç beklemeden Antropoloji ve Sosyoloji metinlerine geçiniz, "dinler tarihi" yanıltıcı bir başlık ve bölüm. Edward Burnett Tylor, Henri Morgan, James Frazer, Emile Durkheim, Lucien Lévy-Bruhl, Malinowski, George Thomson, (hatta Jean Piaget)... tümü de muhakkak okunması gereken isimler.
@@DucaneCundiogluResmiKanal Sonsuz teşekkürler hocam.
Efsanesiniz Hocam! Aydınlandık. Minnettarız.
'arama/mutluluğum'a destekleriniz için yine teşekkürler Hocam...
DÜCANE HOCAM DİAMOND TEMA İLE YAYIN YAPABİLİR MİSİNİZ? SİZİN BEYİN FIRTINANIZ BİR ŞÖLEN OLUR DOĞRUSU.
Çok teşekkürler hocam. Sayenizde çok şeyler öğreniyoruz. Bence gerçek gözümüzün önünden akıp geçiyor. Bana göre hakikat bilgisi öncelikle bu gerçekleri kabul edebilmekle mümkün (Sindirebilmekle). Kendi korku, duygu ve hayallerimizle bir şeyleri yorumlayarak gerçekliğe ulaşmamız oldukça zor. Belki bilimin görüneni (gerçekliği) ölçümleyerek bir mantık üzerinden ilerlemesi hepimizin daha hayrına olacaktır. Bilim de henüz emekleme aşamasında ama, inanıyorum ki bu evrenin sırlarını, sınırlarını keşfetmek ve bir sonraki adım için gerekeni yapabilmek için iyi bir seçenek. Bana göre kendi var oluş çukurumuzdan çıkmamız gerek.
Dücane hocam tanrı ile tanrısal ayrımınızı biraz açar mısınız tanrı düşüncenin konusu olamaz ama tanrısal olabilir diyerek ne demek istiyorsunuz?
Felsefe için şu kanal çok sağlam tavsiye ederim
ua-cam.com/video/cPvO92G3SY8/v-deo.html
Selamlar hocam.En düşük seviyede aboneligim var. 9. dakikada 4 reklam görüldü.
Reklamsız izleme olanağı yok mudur? Sohbeti gerçekten mahvediyor.
Kırmızı zaman çıbuğunu sona sürükleyin. Video'nun tekrar oynatma butonuna basın. Reklamsız izleyeceksiniz.
@@timureginc5263 teşekkürler hocam saygılar inşallah deneyeceğim bakalım.
Reklamlar da katkı sağlıyor ama cok rahatsiz oluyorsanız bağlantıyı kopyalayıp tarayicadan izleyin o zaman reklamsiz izleyebilirsiniz.
@@zehraaselimoglu Reklam elbette olmalıdır ama 2-3 dk geçmeden tekrar reklam sohbeti mahvediyor.
Hile i seriyye hakkinda bir konusma yapabilirmisiniz
Dücane hocam bahsi geçen iki kelimenin birinin tercümesine ve diğerinin iştikakına dair bazı nakiller yapmak niyetindeyim. İlaveten Paris ile alakalı kitap hakkındaki bulgularımı aktaracağım.
Evvela, "teoloji" ile alakalı bir nakil yapayım.
"Teolocya (theologie): 'Theologie'ye mukabil kelimemiz yoktur. Bizde felasife ıstılahında İlm-i
ilahı tabiri varsa da 'theodicee' mukabilidir. Ve milliyyûnun yani edyan-ı semaviyeden birine
tabi olanların ilahiyatına ıtlak olunmaz. İlm-i kelam ise 'theologie'nin lafzına tekabül
edemeyeceği gibi mevzuu da min külli'l-vücüh mevzuuna tevafuk etmez. Şimdilik kelimeyi
aynen almayı tercih ediyorum. (Babanzade, Fİ, 93/dn. 1)."
Babanzade'nin tercümesiz bıraktığı "teoloji" kelimesini İsmail Fenni Ertuğrul "Lügatçe-i Felsefe" isimli eserindeki "rasyonalizm" maddesinin içinde "teoloji(akliyye-i lahutiyye)" mezkur ibareden müstefâd olacağı üzere tercüme etmiştir. Bence fena değil.
Théologie: Akliyye-i lâhutiyye
İkinci olarak, "çelebî" kelimesiyle alakalı sizin dediklerinize müvâzî olarak Ahmed Vefik Paşa'yı, Şemseddin Sami'yi ve çağdaş olarak Nişanyan'ı misal verebiliriz. Bir de hafif farklılık arz etmesi itibariyle Ebuzziya Mehmed Tevfik Bey'in "Lügat-ı Ebuzziya"sından şu nakli yapıyorum:
"Bu kelimenin aslı 'salîbî'dir. Erbab-ı ilm ü kaleme alem oluşunun sebebi, Cengiz vaktinde Tatarlarla şark Türkleri salîbîlerden yani papazlardan okuma öğrenmeleridir."
Bu kelime için Hüseyin Kazım Kadri "Türk Lügati" isimli eserinde yine sizi destekler şekilde "Fransızca 'gentilhomme' mukabilidir" diyor.
Bahsi geçen kitabın İ.B.B. arşivinde 1839 tarihli bir türkçe tercümesi mevcut. Müellifin adı: Rifâ'a bin es-Seyyid Bedevî Râfi et-Tahtavî'dir. Mütercim: Daire Hidiv arz-ı halcisi Rüstem Besim'dir. Kitabın Mısır'da o zaman meşhur ismi "Seyahatname" fakat asıl adı "Dîvân-ı nefîs bi-eyvân-ı Paris"dir.(bir ismi daha var fakat tam okuyamadığım için nakledemiyorum)
Sayın Dücane Hocam
Sohbetlerinizi gayet buyük bir hoşnutluk ve ciddiyet ile dinlemekle birlikte dile getirdiğiniz bir düşünceyi ,özellikle son sohbetlerinizde, yani " Tanrı hakkında düşünmek başlayınca analitik düşünce(felsefe)[doğa hakkında düşünme] biter." düşüncesini dile getirdiğiniz halde tam olarak açıklanmadığını ve ya tam olarak benim mi anlayamadığımı söylemek istiyorum. Eğer açık getirilip benim anlamadığım söz konusuysa lütfen siz ve ya dinleyicilerden açıklanmasını temenni eder İyi günler dilerim..
Çünkü haddimin pek fevkinde olmakla şöyle bir sorum olacaktı.
Doğa üzerinden düşünüp tanrıya ulaşmış kimseler hangi grup-sınıf içine girer ? Örneğin Said Nursi gibi mutefekkirler eserlerinde doğa analojilerinden yola çıkarak tanrıya ulaşmışlardır. Bunu açıklayabilir misiniz?
Muhterem Cündioğlu, öncelikle size yönelik saygı ve sevgimi belirtiyorum. Bu sohbetin 48-49 ve devamı dakikalarında dile getirdiğiniz " Siyasalın toplumsaldan önce gelmesi, kişisel mülkiyetin olmaması, iş bölümü konusunda siyasalın toplumsaldan önce gelmesi, batıda önce toplum sonra devlet..., mezopotamya'da önce devlet sonra toplum ortaya çıktı... " önermelerinize katılmadığımı belirtirsem umarım saygısızlık etmem. Zira ileri sürdüğü düşüncenin onaylanmaması, doğu kültürü yönünden , kişiliğe yönelik bir saldırı olarak görülür. Lütfen böyle düşünmeyin.
Sosyoloji biliminin aksiyomları açısından;
1. Siyasal yapı ile toplumsal yapı iç içedir, birine öncelik tanınamaz.
2." Kişisel mülkiyetin olmaması" maddi hata içermektedir. Kişisel müllkiyet sapiansla birlikte vardır. Avcı ve toplayıcı bir toplumsal gurup içinde, taş baltayı yapan onun malikidir.
3. "Batıda önce toplum sonra devlet ..." önermesi maddi hata içermektedir. Sapians her zaman lideri ile birlikte vardır. Bu nedenle bu iki temel yapıdan birine öncelik verilmesi hatalıdır.
4 Doğal olarak takip eden " Mezopotamya'da önce devlet sonra toplum ortaya çıktı " önermeniz üçüncü bentte belirttiğim gerekçeye istinaden maddi hata içermektedir. 1871 öncesi Prusya,1789 öncesi ABD örnekleri devletsiz toplumlara örnek değildir. İfade ettiğim düşüncelerin arka planını boş olarak yorumlamayacağınızı umuyorum. Yeniden saygılarımı sunuyorum.
Eleştirileriniz için teşekkür ederim. Şimdilik eleştiri ile hakareti veya saygısızlığı, yani düşüncelerime yöneltilmiş eleştirilerle şahsıma yapılmış saldırılar arasındaki farkı ayırt edebilecek durumda olduğumu sanıyorum.
Konuşma dili, muhataplarından biraz tolerans bekler, yani esas olan muradı anlamaya çalışmaktır, ibarelerin yeterince açıklanmamışlığından sonuç çıkarmak değil.
Mülkiyet var mı, yok mu?
Ben yok diyorum, siz var diyorsunuz diyelim. Fakat ben mülkiyetin kendisini değil biçimini murad ederek konuşurken, siz ibareyi esas alıyorsanız, ortaya nasıl bir sonuç çıkar?
Genellemelere istisna göstermek bir akılyürütme zaafıdır, istisna tümel kavramların geçerliliğini yıkar, genel kavramların değil.
Örneğin ev sahibi olmak ile keçi sahibi olmak veya mızrak sahibi olmak ile saban sahibi olmak. Öyle ya en nihayet ikisi de birer mülkiyet biçimi. Avcı-toplamacıların, gelişmiş biçimiyle çobanların mülkiyet biçimiyle yerleşiklerin mülkiyet rejimleri aynı değildir. Mülkiyet var-yok konusuna biraz da buradan bakabilirsiniz.
Bir de topluluk-toplum ve devlet gibi terimlerin bir tarihi vardır, birer töz gibi kullanılıp anlaşılamaz. O nedenle "önce toplum, sonra devlet" gibi ifadeleri, "önce (nasıl bir) toplum, sonra (nasıl bir) devlet" kabilinden kavramaya çalışmak zat-ı aliniz için daha yararlı olurdu diye düşünüyorum.
Yorumlarda maddi hata bulmak ayrı bir beceri ister ve ayrıca tartışmayı gerektirir. Şimdilik bu kadarı yeterli olur sanırım. Sevgiyle.
Osmanlı zamanında bir müslüman bir çeşme yaptırmış. Bu çeşmenin üstüne bu çeşmeden su içmek müslümanlara haramdır diye yazdırmış. Halk (zatı aliniz gibi düşünen) bu çeşmeyi yaptıranı devlete şikayet etmiş. Görevliler bu kişi derdest etmiş ve mahkeme etmişler. Mahkemede derdini bir tek padişaha söyleyeceğini söylemiş. Sonra Padişah ile görüşmüş. Efenim benim anlatmamla olmaz sizden iki üç isteğim olacak siz bunları yaparsanız kendiniz anlayacaksınız demiş. Padişah ta tamam söyle demiş. Efenim şu patriği içeri alın hapsedin demiş. Padişah dediğini yapmış. Tüm hristiyanlar katoliklerde dahil ayağa kalkmış hayırdır ne oldu niye aldınız? Eğer bir zararı olduysa tanzim edelim demişler. Dış ülkelerden elçiler gelmiş. Sonra adam kafi efendim çıkarın demiş. Sonra şu haham başını içeri alın demiş. Bu sefer tüm yahudiler ayağa kalkmış hayırdır neden onu aldınız demişler. Dış ülkelerden elçiler gelmiş. Adam kafi efendim salın demiş.
Şimdi demiş bu devrin en önemli hocası bursa ulucami hocası onu içeri alın demiş. Padişah aldırmış. Kimseden ses yok. Sonra padişah ile adam tebdili kıyafet yapıp bursa ulucamii'ne gitmiş halkın nabzını dinlemiş.
Müslüman halkın ortak söylemi "eğer bi suçu olmasaydı devlet içeri almazdı"
İşte efendim demiş bu yüzden müslümana haram demiş. Sonuç bakma bizim milletin müslümanım dediğine bizim milletimiz Allah c.c. ne değil devlete tapar!!!
@@DucaneCundiogluResmiKanal merhaba, ibarelerin de acıklacagı bir paylasım yaparsanız ben sahsım adına cok memnun olurum, zira benim gibi takipçiler eğitim altyapısı sosyal bilimler olmayanları kastediyorum, acıklanmamıs ibareleri hemen anlamakta gucluk cekiyordur diye dusunuyorum. Selamlar.
Teşekkür ederim Hocam emeklerinize sağlık
çok teşekkür ederim üstadım.
Dücane Bey saatinize bakıp durmayın rahatsız oluyorum. Bütünlüğüm bozulmadan dinlemek istiyorum sizi.
Buradan sizi eleştirenlere, konuya girişinizi sorgulayanlara sesleniyorum: Rahat bırakın Büyük Feylesofumuzu! karışmayın tarzına.
Kızıma vasiyet ettim. Ben ölürsem büyüdüğünde Dücane Cündioğlu'nu okuyacak ve dinleyeceksin diye:))
Sağlıkla kalın, ayağınıza taş değmesin
Hocam konuyu. Bu günün fizik dünyasında nasıl bir tanrı tasavvuru olmalıdır şeklinde devam ettirseniz anladığım kadarı ile bizdeki tanrı tasavvuru yunan fizik alem görüşü üzerine inşa edilmişti kelam da tasavvufda siyaset anlayışıda peki bu gün fizik dünya anlayışı tamamen değiştiğine göre her şeyi nasıl tekrardan inşa etmemiz gerekir selamlar
Hocam çok teşekkürler. 🌹🌹
Bayram ziyaretini dine bağlayarak nasıl kategorize edebildiniz. Pekala adet, gelenek, görenek tutuculuğuna bağlanabilirdi
Üstadim çok teşekkur ederim. Sizin mantık derslerinize nasıl katıla bilirim? Bununla ilgili her hangi bir grup var mı? İletişime geçmek için. Saygılarımla
Hocam Iran, Suudi Arabistan, Israil tanrı yasaları ile mi yoksa tanrısallaşmış ( tanrıya atfedilen) yasalarla mı yönetiliyor?
Tanrısal yasaların mucidi sümer-babil ve çok büyük ölçüde antik yunan düşünürleri ( Platon- Aristoteles, Plotinos) değil mi ?
Bu aksam film seyrettim alkol aldım döndüm dolaştım yine burdayım. hocam sen benim beynime nasıl bir nefes aldırdın ya. Dil doken agzın yorulmasın.harcadagın dakikalar saatler bosa degil. Ben nası bir karanlıktaymısım ya. Sen cok yaşa sevgiler
Bu programı izlediğim şu günden 2 3 gün önce, Ayasofya camiisinde cemaatinin arasında cumhurbaşkanında olduğu anlarda imamı Atatürke alenen hakaret etti ve onlarda zevkle dinledi :)
Teşekkür ederim.
İnsan davranışı üzerine çok daha çok okumamın sebeplerinden biri de Dücane hocadır bu kadar kültürlü okuyan bunların dışında düşün matematiği bu kadar doğru olup da nasıl öyle bir gazetede yazar hasan Bülent kahramanın sabahta yazması...
Dücane hocanın sayesinde kavramlara daha hakim oldum
Bir müzisyen olarak şöyle diyebilirimki Dücane hoca bas gitar gibi
Reklamlarin arasinda arada bazen Ducane Hoca cıkiyor ne guzel
Teşekkür ederiz hocam.
bilgilendirici...
Üstadım, yine derinden yerleşik paradigmayı yapı söküme uğratan sarsıcı söyleşi için teşekkürler. Düşünmek, daima doğa üzerine konuşmak ve Tanrı hakkında düşünmekten vazgeçmek anlamına geliyor, Kelam bu anlamda bir metafizik taklidi ve Tanrı hakkında düşünmek fiziksiz metafizikse, ki katılıyorum, doğal ya da usa dayalı teolojinin bizatihi kendisi de Tanrı hakkında bir açmaz olup düşünmeyi kendi üstüne kapatmak anlamına gelmez mi? Başka bir deyişle, din ya da dini muhayyile üzerinden düşünmek/konuşmak Tanrı/hakikat arayışının üstünü örtmekse, Spinozacı bir perspektifle, usa dayalı teoloji bir bakıma, doğa ile Tanrı’yı özdeş görme ya da eşit kılma girişimi midir? Teşekkürler.
hud 1 ve 2. ayetlere göre tanrı adına konuşmak sadece tanrıya aittir. bu ayetlerde aksi hareket kendini ilah yerine koymak olarak ilan edilmiş...
Tanrı adına konuşmak, doğrudan sözü Tanrı'dan aktarmak demek, doğal olarak bu kendini tanrı yerine koymak anlamına gelebilir, ya da peygamberlik taslamak.
Önemli olan tanrının konuşmaları (kelamı) üzerine düşünmenin ve konuşmanın ne demek olduğu?
@@DucaneCundiogluResmiKanal dikkat edilmesi gereken mayınlı bir alan gibi ayet açık
Tekrar ,tekrar izlene bilecek bir video👍
Cok tesekkurler
Dücane Hocam belki bahsetmişsinizdir ama paralel evrenler hakkında ne düşünüyorsunuz. Ben şöle bi hikaye biliyorum kısaca bir gün Cebrail Peygamberimize geldiğinde ağlıyor . Peygamberimiz soruyor neden ağlıyorusm diye O da evet ben belki şuan Allah'ın nimet verdiklerindenim ama ya ezeli ilminde beni de zayıf olduğum bir yerden imtihan ettiyse ve ben de İblis gibi bu imtihanı kaybettiysem diyor. Yani biz bu evrende kendi gerçekliğimizi yaşıyoruz ama Allahın ilmi ezeli yani sonsuz. mesela biz diyoruz ki evren 13 milyar ışık yılında ben de şunu diyorum Allah sonsuz ilmiyle yarata yarata 13 milyar ışık yılında bi evren mi yaratabilmiş ( evet genişliyor ama sonsuzluğun yanında ne ki ) Burada bence temel sorun evrenin nasıl sonsuz olduğu yani tek bir zaman çizgisi üzerinde mi örneğin dünya ve sonrasında sonsuz cennet ve cehennem mi yoksa başka zaman ve fizik kanunlarının geçerli olduğu başka sonsuz sayıda evrenlerinde aynı anda var olduğu bir sonzuzluk mu var ? Geçmişte felsefeciler bunu tartışmış ve evren sonsuzdan gelip sonsuza gidiyor denmiş sanırım. örneğin kuşların olmadığı bir dünya nasıl olurdu ya da ünv tede tıp yerine müh lik okusaydınız nasıl nir gerçeklik yaşardınız tanrı bunu biliyor ve Eğer Tanrıyı tabiri caizse tahtında oturmuş sonsuz bir ilim sahibi bir kral gibi düşünürsek ve tüm bu değişkenlerin olduğu gerçeklikleri O biliyor . Belki de bizim gerçeklik diye yaşadığımız şey Tanrının sadece ya şöle bir evren yaratsaydım nasıl olurdu diye düşüncesinden ibaret. Biz de mesela gelecek için bu şekilde zihnimizde gerçeklikler kurmuyomuyuz. Mesela işte ünv tede güzel bir bölüme gidersem şöle para kazanırım şöle bi hayatım olur ama gitmezsem hayatım çok güzel olmaz işte tatile gidemem araba alamam ve aslında tüm bu düşünceler aslında birer gerçeklik gibi. Biz nasıl zihnimizden geçirip bu şekilde gerçeklikleri düşünsel boyutta gözümüzden geçiriyorsak belki de Tanrı da böle yapıyor. Bize göre sonsuz olan her değişkeni değiştirip nasıl bir gerçeklik olacağını tabiri caizse zihninden geçiriyor ve belki de biz onun zihninde olan düşünsel varşıklarız. Ben Hocam sizi paralle evrenler hakkında konuşurken hiç duymadım ve dikaktimi çekti. Bununla ilgili bir video çekebiliriseniz ve başlığı da Paralel evrenler olursa çok sevinirim . Çünkü videolarınız çok bilgi dolu ama her zaman vakit olmuyor hepsini izlemeye.🙏🙏🙏
Çok teşekkür ederim
Çok teşekkürler...
❤
Tesekurler
"Hocalar parayla satmaz. Gönlünüzden ne koparsa." Bur da koptum hocam 😄😄
Karikatürize ediyorum dediğiniz şeyler yaşanıyor 😭
Son dönemlerde dinin gerekliliklerinden uzaklasan insanlari gözlemlediğimde ortak bir şey görünüyor; devlet hakkinda hayal kırıklığına uğramalari (otorite hakkinda da diyebiliriz) en belirgin olan başörtüsünü çıkarmak, mütedeyyin ailelerden gelip oruc tutmayanlarin da sayısı gittikce artiyor. Bu noktada merak ettigim şey devleti sırtımızı dayadigimiz bir duvar olarak düşünürsek (bu güvendir) yıkıldığı an(kendi devlet idealimizin yıkılmasini kastediyorum )Tanrı'ya olan güven de domino etkisiyle yıkılıyor mu? Yoksa yapmam gerekiyor ama yapmıyorum düşüncesinin yapmam gerekmiyora evrilmesinin başka bir açıklaması var mi?
Tam aksine dindarlık yıllardır devlet tarafından baştacı ediliyor, kendini kötü hissedenlerin tüm korkusu daha da kötü hissetmek, hepsi o kadar.
Bab' Aziz;
32. dakika: -Neden kuyuya atladın?
- Kaybettiğim sarayımı arıyorum. Sarayım bir kuyunun dibinde.
Bu filmi ve bu diyaloğu dinlediğimde nedense sizi anımsadım. Yıktığınız saraydan kendi elinizde inşa etmeye çalıştığınız kulübenizden... "küfr-i hakiki olmadan iman-ı hakiki olmaz" demiştiniz bir programında. Şimdi sizi ve yolculuğunuzu büyük bir duygudaşlıkla anlamaya gayret ediyorum. Sizi anlamak için neleri yok saymam gerektiğini de...Önce "yoktur" demeyi zihnime kazıdığınız için teşekkür ediyorum. Evet, bir yazınızda "Kendine iyi bir hikaye bul" demiştiniz ya, şimdi o hikayenin ardındayım.
Hürmet ve sonsuz muhabbetlerimle efendim.
Hocam biliyorsunuz Sokrates insan üzerine düşünen bir filozof,senin tarifine göre doğa üzerine düşünür felsefe diyorsun,bu bağlamda Sokrates'in konumu nedir?
“felsefe doğa üzerine düşünür” demiyorum, “felsefe daima doğa üzerine düşünmekle başlar” diyorum. Biraz özen ve dikkat.
@@DucaneCundiogluResmiKanal ufacık bir dikkat gerekiyormuş, eyvallah hocam saygılar.
dücane hoca 1:15:50 de bugunü anlatıyor.
“dolar, allah istiyor ki yükseliyor” diyorlar. karikatürize ediyorum tabi. “
hocam keşke karikatürize etmiş olsaydınız. keşke.
Teşekkür ederim.emeğinize sağlık
Yaratılanı sevdik derken, bizin-beni kabullenişi ve saygısı vardır diyebilirmiyiz
Beynim yandı ama muhteşemdi.. Teşekkürler..
Teşekkür ederim
tesekkürler hoca
Darwin in bilimsel yolculuğu daki teoloji izleri ni anlatsaniz keşke hocam .
Dün akşam izleyemedim şimdi tekrarı izliyorum. Beş dk ara ile reklam çok sıkıntı. Bunun bir çaresi var mı? reklamsız izlemek istiyorum. hiç değilse beş dk ara olmasın yarım saat olsun. Çaresini bilen var mıdır?
Bunun için, ya UA-cam'a ücret karşılığı üye olacaksınız ya da benim çoğunlukla yaptığım gibi videoları indirip izleyeceksiniz.