Videoda değindiğiniz kısımlar gayet güzeldi objektif kalmaya çalıştığınızı görebiliyorum. Değinmek istediğim bir nokta var: Ahlakı temellendırme bölümünde açıkladığınız sezgisel, akli ve vicdani olan ahlaki teoremde açıkçası sezgi akıl veya vicdana tam olarak objektif bir yargı gücü vermeyi doğru bulmuyorum. Bu özellikler tamamen güvenilir olmadığı gibi sezgi ve vicdanda gayet subjektif durumlardır. Akıl bu subjektiflik esasında yönlendirme yapması muhtemel olduğu içinde güven sağlama konusunda oldukça zayıf kalmaktadır. Bir panteist veya nonteist olarak objektif bir ahlak teorisinin savunulamayacağını ve zorunlu olarak ahlaki nihilist kalmak gerektiğini düşünüyorum. Temellendirmeler süphe barındırmak zorunda oluyor eğer bir ilahi buyruk söz konusu değilse. Zira insan üretimi veyahut insan temelli olan herhangi bir sistem duygu veya özellik kusursuz olamayacağı gibi objektif bir temelde sağlamayacaktır. Videolarınızın devamını bekliyoruz. Başarılar.
bu özellikler bazı insanlarda daha güvenilir olabilir. videodaki diskalkuli örneği gibi. bazı insanların akla sezgilere veya vicdana dayanan yetileri daha az güvenilir olabilir. bunların güvenilirliğinin kişiden kişiye değişmesi objektifliğine zeval değil. aynı bazı insanlar matematiği anlamıyor diye objekif matematiksel doğrulara zeval gelmediği gibi. bahsettiğin problemler bağlayıcı olmamasıyla ilgili gibi. objektiflik zorunlu olarak bağlayıcılığı yanında getirmez.
Kesinlikle Euthypron ikilemi İlahi buyruk için ciddi bir problem olarak görünüyor.Ayrıca epistomolojik yaklaşım hakkında, sorunlu bir ayet incelendiğinde, onu kendi akıl ve vicdan yetilerimize dayanarak yorumluyoruz ( Tanrı kadına dövmeyi emretmez, Tanrı cinayeti tasvip etmez gibi).Yani kutsal metinler kendiliğinden bir epistemolojik temel oluşturmaz.
İkinci kısım cidden çok doğru. Hani sanki belirli ahlaki kurallar zaten tanrıdan bağımsız imiş de biz onu tanrinin emirleriyle bagdastirmaya veya tanrinin doğasıyla bagdastirmaya calisiyormusuz gibi dimi. Yıllardır bunu düşünürüm
Çok güzel açıklamalar olmuş. Ben kendi adıma (bir ateist olarak) bunu şu şekilde yanıtlamıştım. İnsan, bir çok memeli canlı türü gibi kabile ve toplulk halinde yaşayan bir canlı türü. Kabilesel yaşantı süren canlı topluluklarına baktığımızda, bireyin kendi hazzı kadar kabilenin ortak faydalarına karşı da sorumlu olduğunu görürüz.Bu kabileye yönelik sorumluluk ise yine günün sonunda bireysel faydaya dönmektedir. Eğer ben, bir birey olarak, sağlıklı, mutlu, hayattan haz alan bir yaşayış sürmek istiyorsam, kendimle beraber, ortak yaşam sürdüğüm kabilenin de hazzını, mutluluğunu, güvenliğini tesis etmek ile kendimi sorumlu hissetmem, hatta bu unsurları kendi değer yargılarım arasına katmam gerekli. Bütün bu kamülatif oluşum ise ahlak kavramının en azından normatif sınırlarını oluşturmakta yeterli geliyor. Nitekim; videoda da söylediğiniz gibi, benim başkasının güvenliğine ilişkin hassasiyetlerim, benim de bireysel güvenliğimi tesis ediyor. Bu bağlamda, ahlak kavramının felsefi konumu üzerine uzun düşünsel süreçlerden geçmektense, bu normatif sınırları kabul ederek insanın kendi sosyal ve eylemsel sınırlarını benimsemesi, ahlakı bu şekilde tanımlaması ve kabullenmesi realitidede daha fazla kümesel fayda sağlar diye düşünüyorum.
Kutsal kitapların veya herhangi dini pusulaların ahlak için yol gösterici olduğunu kesinlikle düşünmüyorum. Her bireyin dini anlayıp uygulama şekli de farklı oluyor. Bugün dünyada aynı kitabı okuyan milyonlarca insan farklı ahlaki değerlere sahip. Ortak değerler için peygamberin öğütleri yaşam tarzı vs de yetmiyor. Aynı durum ateistler için de geçerli tabi. "Başkasına zarar verme" gibi basit bir kural için bile ahlaki bir pusulaya ihtiyaç duymanın hastalıklı bir şey olduğunu düşünüyorum. Bizler empati yapabilen canlılarız (istersek).
Ahlak deyince ne anlıyoruz ? Iyi olan ne? Kötü olan ne? Ahlak Arapça bir sözcük. Halaka yarattı demektir.Ahlak ,yaratılışa uygun davranmak demektir. Etimolojik anlamı bu. Bir ateistin yaratılışına (!) uygun davranması nasıl olur? Bizim anladığımız anlamda ahlak kavramının batı dillerindeki karşiliğı hangi kavram ve etimolojik anlamı ne? Yasalar olmasa, devlet olmasa nasıl bir ahlak anlayışı olurdu?
batidaki anlam genelde moral nietzsche nin de ahlakin soykutugu diye cevirilen eserin normal ismi generologie der moral dir batidaki bizim kullandigimiz ahlak kavramindan cok uzak bir anlayis mevcut
birden çok insanın bir arada olduğu her alanda daima kurallar olur. Hatta insanı geç, sürü halinde yaşayan hayvanlarda da sürü içinde hiyearşi, kurllar vardır. eğer kural olmazsa birliktelik imkansız olur. Ahlakli diyebilirsin, etik, iyi, kötü diyebilrsin... insanlar toplumsal işbirliği sayesinde bugünlere kadar hayatta kalmış ve şehirler inşaa edip doğadan ayrılmıştır. Yani ahlak dediğmiz şey evrimsel bir mekanizma diyebiliriz. Bizim hayatta kalmamız için bir araya gelmemizi sağlamış bir meknizma.
Videoda değindiğiniz kısımlar gayet güzeldi objektif kalmaya çalıştığınızı görebiliyorum. Değinmek istediğim bir nokta var: Ahlakı temellendırme bölümünde açıkladığınız sezgisel, akli ve vicdani olan ahlaki teoremde açıkçası sezgi akıl veya vicdana tam olarak objektif bir yargı gücü vermeyi doğru bulmuyorum. Bu özellikler tamamen güvenilir olmadığı gibi sezgi ve vicdanda gayet subjektif durumlardır. Akıl bu subjektiflik esasında yönlendirme yapması muhtemel olduğu içinde güven sağlama konusunda oldukça zayıf kalmaktadır. Bir panteist veya nonteist olarak objektif bir ahlak teorisinin savunulamayacağını ve zorunlu olarak ahlaki nihilist kalmak gerektiğini düşünüyorum. Temellendirmeler süphe barındırmak zorunda oluyor eğer bir ilahi buyruk söz konusu değilse. Zira insan üretimi veyahut insan temelli olan herhangi bir sistem duygu veya özellik kusursuz olamayacağı gibi objektif bir temelde sağlamayacaktır.
Videolarınızın devamını bekliyoruz. Başarılar.
bu özellikler bazı insanlarda daha güvenilir olabilir. videodaki diskalkuli örneği gibi. bazı insanların akla sezgilere veya vicdana dayanan yetileri daha az güvenilir olabilir. bunların güvenilirliğinin kişiden kişiye değişmesi objektifliğine zeval değil. aynı bazı insanlar matematiği anlamıyor diye objekif matematiksel doğrulara zeval gelmediği gibi. bahsettiğin problemler bağlayıcı olmamasıyla ilgili gibi. objektiflik zorunlu olarak bağlayıcılığı yanında getirmez.
Kesinlikle Euthypron ikilemi İlahi buyruk için ciddi bir problem olarak görünüyor.Ayrıca epistomolojik yaklaşım hakkında, sorunlu bir ayet incelendiğinde, onu kendi akıl ve vicdan yetilerimize dayanarak yorumluyoruz ( Tanrı kadına dövmeyi emretmez, Tanrı cinayeti tasvip etmez gibi).Yani kutsal metinler kendiliğinden bir epistemolojik temel oluşturmaz.
İkinci kısım cidden çok doğru. Hani sanki belirli ahlaki kurallar zaten tanrıdan bağımsız imiş de biz onu tanrinin emirleriyle bagdastirmaya veya tanrinin doğasıyla bagdastirmaya calisiyormusuz gibi dimi. Yıllardır bunu düşünürüm
Eğer ahlak üzerinden gidiceksek bu konunun tanrıyla birçok çelişki ve Alogisme içerisindedir
Çok güzel açıklamalar olmuş. Ben kendi adıma (bir ateist olarak) bunu şu şekilde yanıtlamıştım. İnsan, bir çok memeli canlı türü gibi kabile ve toplulk halinde yaşayan bir canlı türü. Kabilesel yaşantı süren canlı topluluklarına baktığımızda, bireyin kendi hazzı kadar kabilenin ortak faydalarına karşı da sorumlu olduğunu görürüz.Bu kabileye yönelik sorumluluk ise yine günün sonunda bireysel faydaya dönmektedir. Eğer ben, bir birey olarak, sağlıklı, mutlu, hayattan haz alan bir yaşayış sürmek istiyorsam, kendimle beraber, ortak yaşam sürdüğüm kabilenin de hazzını, mutluluğunu, güvenliğini tesis etmek ile kendimi sorumlu hissetmem, hatta bu unsurları kendi değer yargılarım arasına katmam gerekli. Bütün bu kamülatif oluşum ise ahlak kavramının en azından normatif sınırlarını oluşturmakta yeterli geliyor. Nitekim; videoda da söylediğiniz gibi, benim başkasının güvenliğine ilişkin hassasiyetlerim, benim de bireysel güvenliğimi tesis ediyor. Bu bağlamda, ahlak kavramının felsefi konumu üzerine uzun düşünsel süreçlerden geçmektense, bu normatif sınırları kabul ederek insanın kendi sosyal ve eylemsel sınırlarını benimsemesi, ahlakı bu şekilde tanımlaması ve kabullenmesi realitidede daha fazla kümesel fayda sağlar diye düşünüyorum.
kanalın adını koyarken daire101 kadir köymen'den esinlenmişler galiba.
Ahlak boşluğa atlamak tır
Kutsal kitapların veya herhangi dini pusulaların ahlak için yol gösterici olduğunu kesinlikle düşünmüyorum. Her bireyin dini anlayıp uygulama şekli de farklı oluyor. Bugün dünyada aynı kitabı okuyan milyonlarca insan farklı ahlaki değerlere sahip. Ortak değerler için peygamberin öğütleri yaşam tarzı vs de yetmiyor. Aynı durum ateistler için de geçerli tabi. "Başkasına zarar verme" gibi basit bir kural için bile ahlaki bir pusulaya ihtiyaç duymanın hastalıklı bir şey olduğunu düşünüyorum. Bizler empati yapabilen canlılarız (istersek).
Ahlak deyince ne anlıyoruz ? Iyi olan ne? Kötü olan ne?
Ahlak Arapça bir sözcük. Halaka yarattı demektir.Ahlak ,yaratılışa uygun davranmak demektir. Etimolojik anlamı bu. Bir ateistin yaratılışına (!) uygun davranması nasıl olur? Bizim anladığımız anlamda ahlak kavramının batı dillerindeki karşiliğı hangi kavram ve etimolojik anlamı ne?
Yasalar olmasa, devlet olmasa nasıl bir ahlak anlayışı olurdu?
Etimolojik köken, kelimenin anlamı değildir.
batidaki anlam genelde moral nietzsche nin de ahlakin soykutugu diye cevirilen eserin normal ismi generologie der moral dir batidaki bizim kullandigimiz ahlak kavramindan cok uzak bir anlayis mevcut
birden çok insanın bir arada olduğu her alanda daima kurallar olur. Hatta insanı geç, sürü halinde yaşayan hayvanlarda da sürü içinde hiyearşi, kurllar vardır. eğer kural olmazsa birliktelik imkansız olur. Ahlakli diyebilirsin, etik, iyi, kötü diyebilrsin... insanlar toplumsal işbirliği sayesinde bugünlere kadar hayatta kalmış ve şehirler inşaa edip doğadan ayrılmıştır. Yani ahlak dediğmiz şey evrimsel bir mekanizma diyebiliriz. Bizim hayatta kalmamız için bir araya gelmemizi sağlamış bir meknizma.