Bacıyan-ı Rum ( Anadolu Bacıları) Metin yazarı / Senarist Süheyla TAŞÇIER

Поділитися
Вставка
  • Опубліковано 14 вер 2015
  • TELİF HAKLARI UYARI
    "Bu eserin her türlü telif hakkı yazarın kendisine aittir. Eserdeki sözlerin, görüntülerin, fotoğraf karelerinin bir kısmı ya da bütününün kaynak gösterilerek dahi kullanılması, İzin alınmadan kopyalanması gösterilerde ve seminerlerde sunulması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur."
    13. yüzyılda Ahi Evran ın eşi Fatma Bacı tarafından kurulan ve zamanlar sayıları 12 bine ulaşmış kadın esnaf teşkilatıdır. Bacıyan-ı Rum kadınları elişleri ve ticaretinin yanı sıra eğitimde yeralmış ve bu topraklar için moğollarla mücadele etmek zorunda kalmıştır.
    Bacıların büyük kısmı moğolların zulmüne ve tacizine uğramıştır.
    Ürettikleri halılar, dokumalar, elişleri anadolu'nun yanısıra Şam'dan Bizans ve Venedik'e kadar ulaşmıştır.
    Dünyanın ilk kadın teşkilatının Kayseri'de kurulduğu açıklandı
    Prof. Dr. Abdülkadir Yuvalı, Ahilik teşkilatının kadın kolu olarak bilinen Bacıyan-ı Rum’un dünyada varlığı bilinen ilk kadın teşkilatlanması olduğunu söyledi"
    " Şair senarist Süheyla Taşçıer'in belgeseli de bu konuda önemli bir izdir. Yakında sinemaya uyarlanacaktır"
    HER YIL 8 MART GELİNCE AYNI YALAN
    BU YALANA SON VERİN
    TARİHİ YANILTAMAZSINIZ
    bacıyan-ı rum ( anadolu bacıları) teşkilatının kurucusu
    fatma bacı kayseri de dünyaya gelmiştir
    hayatında hiç biz zaman polat'lıya gitmemiş
    kocası ahi evran öldürüldükten sonra
    hacı bektaş-ı velinin yanına gitrmiş son uykusuna kadar orada yaşamıştır
    proje danışmanımız prof dr mikail bayram
    belki bin kez anlatmıştır
    her 8 mart gelince bu yalanı alkışlatıyorsunuz
    tarihi yanıltamazsınız
    araştırın okuyun
    PROF DR. MİKAİL BAYRAM HOCANIN, SON ZAMANLARDA FATMA BACI İLE İLGİLİ BİLGİ KİRLİLİĞİNE SON VERMEK ADINA YAPTIĞI KONUŞMASINDAN
    " Polatlı’da yaşayan Sivrihisarlı Şeyh Nureddin’in kızı Fatma Bacı. Bir Fatma Bacı daha var o da Aksaraylı Hamidi’nin kızı Fatma Bacı. Bacıyan-ı Rum ( anadolu bacıları ) teşkilatının kurcusu Fatma Bacı Ahi Evran’nın karısı Kayseri’de doğmuş ve anadolu topraklarında teşkilat üyeleriyle mücadele vermiştir. Yolu hiç bir zaman Polatlı'ya düşmemiştir. Kocası Ahi Evran öldürülünce, Pir'i Hacı Bektaş-ı Veli'nin yanına gitmiştir ve son nefesine kadar orada yaşamıştır. Son sözüm Fatma bacı hiç bir zaman Polat'lıya gitmemiştir. Bu kirliliğe son verilmeli. ”
    KAYSERİ’DEN DÜNYAYA AÇILAN PENCERE
    ANADOLU’DA KADINLARIN YÜKSELEN SESİ
    BACIYAN-I RUM (ANADOLU KADINLARI)
    YERİ GELDİ HALI TEZGAHLARININ BAŞINA OTURDULAR, YERİ GELDİ NİNNİLERLE UYUTTULAR BEBELERİNİ
    YERİ GELDİ, TOPRAKLARINI İŞGAL EDEN MOĞOLLARA KARŞI ERKEKLERİYLE OMUZ OMUZA SAVAŞ VERDİLER.
    ANADOLU AYDINLANIYOR BACILARLA
    ANADOLU BACILARI ANA
    ANADOLU BACILARI YÂR
    ANADOLU BACILARI İŞÇİ
    ANADOLU BACILARI EĞİTİMCİ
    ANADOLU BACILARI AYDIN
    ANADOLU BACILARI SAVAŞÇI
    Anadolu bacıları aydınlanma hareketi içinde, Avrupa kadını engizisyon mahkemelerinde, cadı kazanlarında yanıyor...
    Bu dönemde Kayseri’de, Müslüman’ı, Ermeni’si, Rum’u ve Hıristiyan Türküyle ahlaki bir hoşgörüye dayanan yakınlık, candaşlık hakim olmuştur. Kardaş-bacı, Ana- kız ...El ele yan yana, omuz omuza...
    Kentten fışkıran Bacıyan-ı Rum kadınları sarmaşık gibi Anadolu’yu sardı. Anadolu ki, sarmaşığa kök oldu...
    Erciyes dağı ile Kayseri
    Türküleriyle Sivas
    Bağlarıyla Tokat
    Kızılırmak vadisiyle Kırşehir
    Peribacalarıyla Nevşehir
    Kaplıcalarıyla Eskişehir
    Kardelen çiçeğiyle Kars
    Kucak açmış bacılara... Bağrına basmış ve tüm dünyaya örnek olmuştur Anadolu Kadın Birliği...
    Onlar ki, eli açık, kapısı açık, sofrası açık, gözü kapalı, dili bağlı, güvenilir, hilesiz hurdasız olarak yaşadılar bu topraklarda... Kimsesiz genç kızlara kol kanat gerdiler, yaşlı kadınlara baktılar, ellerindeki malı yürekten pay ettiler.
    Süheyla Taşçıer
    METİN YAZARI VE SENARİST

КОМЕНТАРІ • 20

  • @suheylatascier388
    @suheylatascier388  3 роки тому +4

    " Kadına şiddete hayır" demekle olmuyor. Sloganın ötesine geçin. Unesco 2021 yılını Hacı Bektaş-ı Veli ve ahi evran ve Yunus Emre yılı ilan etti. Elbette Anadlu bacılarım. Belgeselini doğru danışmanlarla ve araştırmalarla hayata geçirdiğim için gururluyum. Emeği geçenlere saygı ve sevgimle. Haydi beyaz perde için sıvansın kollar.

  • @emelcengiz1362
    @emelcengiz1362 3 роки тому +2

    Emeği geçen herkese yürekten teşekkürler. Muhteşemsin Süheyla! 👏💖💖👏

  • @suheylatascier388
    @suheylatascier388  8 років тому +5

    BU ESERİN BİR TEK SÖZÜ VE GÖRÜNTÜLERİ İZİNSİZ KULLANILAMAZ. AŞAĞIDA KONUYLA İLGİLİ KALEME ALINMIŞ METİNLERDEN DE ALINTI YAPILAMAZ...
    TELİF HAKLARI UYARI
    "Bu eserin her türlü telif hakkı yazarın kendisine aittir. Eserdeki sözlerin, görüntülerin, fotoğraf karelerinin bir kısmı ya da bütününün kaynak gösterilerek dahi kullanılması, İzin alınmadan kopyalanması gösterilerde ve seminerlerde sunulması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur."
    ANADOLU BACILARIYLA SOLUĞUM KESİLMEDEN YOLCULUK YAPTIM
    UZANDIM 13 YÜZYILA ÖNCE BELGESEL
    YETMEDİ SİNEMA FİLMİ AYNI ADLA
    BACIYAN-I RUM ( ANADOLU KADINLARI )
    YAKINDA SİNEMA UYARLANMASI İÇİN YOLLARA
    BENİ BİZ YAPAN KÜLTÜR
    DÜNYADA İLK KADIN ÖRGÜTÜ ANADOLU TOPRAKLARINDA KURULUYOR
    OK ATAN
    ATA BİNEN
    KILIÇ KULLANAN KADINLAR
    YERİ GELDİ KİLİM TEZGAHLARINDAN DÖKTÜLER
    İSYANLARINI
    AŞKLARINI
    SÖZLERİNİ
    DİYAR DİYAR TİCARET İÇİN O GÜNÜN KOŞULLARIYLA
    EMEK EKMEKTİR DİYEREK YOLLARA KOYULDULAR ÜRETİMLERİYLE
    YETMEDİ ŞAMA UZANDILAR
    ANADOLU TOPRAKLARINA BASKIN YAPAN MOĞOLLARLA DA
    CANA CAN SAVAŞTILAR
    İŞCİ
    EMEKÇİ
    ÜRETEN
    ÖZGÜR
    EĞİTMEN
    ANA
    YAR
    KAHRAMANLARIMI BEN YARATMADIM
    TARİHİN TOZLU RAFLARINDAN GÜN IŞIĞINA ÇIKARTMAK ADINA
    YILLARIMI VERDİM
    ALNIMIN TERİ DÜŞTÜ ANADOLU TOPRAKLARINA
    FATMA BACI ÖRGÜTÜN LİDERİ
    KİÇİ VE ULU MUHSİNE MOTİFLERE ADLARINI DÜŞÜRMÜŞ
    MAHALLESİ
    SOKAĞI VAR ANADOLU TOPRAKLARINA YAZILMIŞ
    ELBETTE DİĞER KADINLAR
    BABAANNEMİN HAYATINDAN KESİT GÖRDÜM
    ANNEM ZATEN O DÖNEMDEN ÇIKIP GELMİŞ BENİ DOĞURMAK İÇİN
    IŞIKLARDA RAHAT UYU ANNEM
    7 YAŞINDA ATEŞ İÇİNDE ERTTİĞİM SÜHEYLA
    14 YAŞINDA EVE EKMEK SU GETİRDİ HARFLERİYLE
    HİÇ BUD YEMEDİ KÜÇÜK KIZ SÜHEYLA
    GENÇ KIZ OLDUĞUMDA DA YEMEDİM
    ERKEKLERDEN BANA DÜŞMEDİ
    TEŞEKKÜRLER FEODAL DÜŞÜNCE KANATLARIMI SEVİYORUM
    Kİ O FEODAL DÜŞÜNCEDEN ÖZGÜRLÜĞÜMÜ SATIN ALMANIN
    GÜZELLİĞİ İLE HARFLERE YÜZ SÜRÜYORUM
    MAL NEDİR BİLMİYORUM
    SAVAŞINI DA VERMEDİM MAL SAHİBİ OLMAK ADINA
    YOLUN AÇIK OLSUN İÇİMDEKİ KÜÇÜK KIZ
    BENİ BIRAKMADIN
    HATIRLARSIN KULAĞINA FISILDAMIŞTIM
    İÇİMDE KAL VE GİTME
    DEVAM HARFLERLE YOLCULUĞA
    AYNALARI SEVİYORUM
    BENİ EĞRİ GÖSTERMEDİ HİÇ
    Süheyla Taşçıer

  • @nuranparo837
    @nuranparo837 5 років тому +1

    Süheyla Taşcıer,sevgilerimle gönülden kutluyorum.söylüyordun ama görememiştim belgeselini. Şimdi ve belgeselini de izkedim.filminin de çekmeği gerçekleştirirsin dilerim.

  • @suheylatascier388
    @suheylatascier388  6 років тому +2

    Posta Gazetesi haberinden
    " Dünyanın ilk kadın teşkilatının Kayseri'de kurulduğu açıklandı
    Prof. Dr. Abdülkadir Yuvalı, Ahilik teşkilatının kadın kolu olarak bilinen Bacıyan-ı Rum’un dünyada varlığı bilinen ilk kadın teşkilatlanması olduğunu söyledi"
    Haberde 2007 yılında senaristliğini ve metin yazarlığını yaptığım
    Bacıyan-ı Rum ( Anadolu Bacıları) belgeselimden de söz edilmekte
    " Şair senarist Süheyla Taşçıer'in belgeseli de bu konuda önemli bir izdir. Yakında sinemaya da taşınacak eser geliştirlmiş senaryo ile "

  • @mustafaknal3386
    @mustafaknal3386 9 місяців тому

    Emeğinize yüreğinize sağlık

  • @rainbowfriends7061
    @rainbowfriends7061 Рік тому

    Emeklerinize sağlık....

  • @suheylatascier388
    @suheylatascier388  6 років тому +3

    PROF DR. MİKAİL BAYRAM HOCANIN SON ZAMANLARDA FATMA BACI İLE İLGİLİ BİLGİ KİRLİLİĞİNE SON VERMEK ADINA YAPTIĞI KONUŞMADAN "Polatlı’da yaşayan Sivrihisarlı Şeyh Nureddin’in kızı Fatma Bacı ve Bir Fatma Bacı daha var o da Aksaraylı Hamidi’nin kızı Fatma Bacı. Fatma Bacı Ahi Evran’nın karısı Kayseri’de doğmuş ve Hacı Bektaş-ı Veli’nin yanına gitmiştir kocası öldürülünce. Orada da hayata gözlerini yummuştur”

  • @suheylatascier388
    @suheylatascier388  8 років тому +5

    BACIYAN-I RUM (ANADOLU BACILARI) KAYSERİ’DEN DÜNYAYA AÇILAN PENCERE
    AHİ EVREN'NİN EŞİ FATMA BACI KAYSERİ'DE DÜNYAYA GELMİŞTİR VE BÜTÜN MÜCADELESİ KAYSERİ'DE GEÇMİŞTİR
    ELBETTE ÖRGÜTLENME TÜM ANADOLU'YA YAYILMIŞTIR. TARİHÇİLER 12 BİN KADINDAN SÖZ ETMEKTEDİR.
    SÜHEYLA TAŞÇIER

    • @samigokce5072
      @samigokce5072 5 років тому

      Daha önce neden haberim olmamış ki..

  • @suheylatascier388
    @suheylatascier388  4 роки тому +1

    Kadın adı ile bu topraklarda 800 yıl önce başkaldırdı. Anadolu Bacılarımızla. Sonrası Ebedi Başkomutanımız ATATÜRKün verdiği haklarlar ...BAŞ TACIMIZ. Biz töre ,biz tecavüz biz enset ve kadın cinayetlerine karşıyız. Çocukları da unutmuyoruz önceliğimiz...

  • @suheylatascier388
    @suheylatascier388  3 роки тому

    TELİF HAKLARI UYARI
    "Bu eserin her türlü telif hakkı yazarın kendisine aittir. Eserdeki sözlerin, görüntülerin, fotoğraf karelerinin bir kısmı ya da bütününün kaynak gösterilerek dahi kullanılması, İzin alınmadan kopyalanması gösterilerde ve seminerlerde sunulması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
    "BACIYAN-I RUM (ANADOLU BACILARI)
    KAYSERİ’DEN DÜNYAYA AÇILAN PENCERE ANADOLU’DA KADINLARIN YÜKSELEN SESİ BACIYAN-I RUM (ANADOLU KADINLARI) YERİ GELDİ HALI TEZGAHLARININ BAŞINA OTURDULAR, YERİ GELDİ NİNNİLERLE UYUTTULAR BEBELERİNİ YERİ GELDİ, TOPRAKLARINI İŞGAL EDEN MOĞOLLARA KARŞI ERKEKLERİYLE OMUZ OMUZA SAVAŞ VERDİLER.
    Uyuyor Kızılırmak, sırtını Güney’e dayamış, yorgun uyuyor Kızılırmak. Bir dağ, bulutları deldi. Başkaldırdı. Göğe yükseldi dört mevsim tepesi beyaz Erciyes. Eteklerine kuruldu bozkırlarıyla Kayseri.
    BOZKIRLARI YIRTTI FATMA BACI’NIN ÇIĞLIĞI
    Gelecek olan Eren’in müjdesini veren, Evhaduddin Kirmani’nin kızı, Fatma, pembe yüzüyle, Kayseri’de dünyaya açtı gözlerini. Serpildi, boy verdi, ergendi. Sofralar hazırladı konuklarına toprak elleriyle. Baba ocağına, günlerden bir gün Ahmet Yesevi’nin gönderdiği, Ahi Evran adında konuk gelir. Ahi Evran hocası Kirmani’den eğitim alacaktır. Günler günleri kovalar . Ahi Evran, Kirmani’nin övgülerini alır pişmiştir. “ Pir” olgunluğuna gelmiştir. Ahi Evran, Kirmani’nin küçük kızı Fatma’nın güçlü karakterine ve keskin kahverengi gözlerine aşık olmuştur. Fatma’da Ahi Evran’a olan aşkını gizleyemez. Ahi Evran gönlünden geçeni Kirmani ile paylaşır ve Kirmani’den ister Fatma’yı. Fatma’nın rızasıyla adım atılır evliliğe. Yakılır kınalar. Ahi Evran Kirmani’ye damat olur. Fatma Bacı erleriyle, yani babası ve kocasıyla çıktığı ahilik yolunda, kurdu Bacıyan- ı Rum’u. Bir ışık gibi uzandı sesi. Dalga dalga yayıldı. Kayseri’den dünyaya açıldı pencere. Hemcinsleri toplandı Fatma Bacı’nın çağrısıyla. Önce eğitti, sonra kaliteli üretim için seçti bacıları bir bir. Yaşam boyu mücadelenin kaçınılmaz olduğunu bilen Ahi kadını, kendisini Bacıyan-ı Rum da ifade edebildi. Ata binen, kılıç kuşanan bacılar, seçilmiş bebelerine hem İslam’ı, hem de okuma,yazma, Türkçe, Arapça, Farsça, müzik, matematik ve daha sonra kendilerini savunmak için at üstünde ok atmayı, kılıç kuşanmayı öğrettiler.
    Fütüvvetname okutuldu, kazanlarda pişirildi aşlar. Damaklar şenlendi. Oyunlar oynandı, şarkılar, türküler söylendi. Şiirler okundu. Hikayeler anlatıldı en güzelinden. Yeri geldi erleriyle yan yana silah attılar. Ata bindiler korkusuzca ve ok eğitimi aldılar. Yeri geldi ellerinde ses verdi halı tezgahları. Öykülerini döktüler örgülerine. Motif motif akıttılar emeklerini halı tezgahlarına.
    ANADOLU TASAVVUF ÖĞRENİYOR BACILARLA
    Ana, bacı aracılığıyla bacılar, sohbet, zikir semah ve diğer tasavvuf ayinlerini öğrendiler ve öğrettiler.Birinci aşamada, kuran bilgisi okuma, yazma ve Türkçe, matematik öğrenildi. İkinci aşamada mesleki bilgi tasavvuf bilgisi, müzik, Arapça ve Farsça eğitim verildi. Bu aşamadayken ayrıca askeri eğitim de aldılar. Ata binme, ok, kılıç, kalkan kullanma öğretildi genç kızlara. Üçüncü aşama marifet kapısıdır. Burada Allah’a inanmak benliği öldürmek, kin ve nefretten uzak durmak ve en önemlisi cehalet karşısında susmak istenir. İslam’ın bütün şartları Cumartesi günü öğretilirdi. O günün Cumartesi günü, bugünün Pazartesi günüdür. Akşam yemeğinden sonra dini, ahlaki ve eğitici kitaplar okunur sonra semah dönerlerdi. Yeri gelir raks edilirdi. Anadolu bacıları rengarenk giysileriyle çoşardı. Konuk evleri, sanki bir gül bahçesiydi. Tek amaç din ile dünya işlerini bir arada yürütmekti. Dedikodu yapan iftira eden, gururlanan, kibirlenen, zina işleyen, içki içen, merhametsizlik eden, sözünde durmayan, yalan söyleyen, kişinin ayıbını örtmeyen, ayıbını yüzüne vuran, cimrilik eden, insan kanı akıtanlar Anadolu bacılarına katılamazdı... Yer yoktu Anadolu bacılarının sofrasında onlara.
    Süheyla TAŞÇIER
    Metin yazarı & Senarist

    • @suheylatascier388
      @suheylatascier388  3 роки тому

      TELİF HAKLARI UYARI
      "Bu eserin her türlü telif hakkı yazarın kendisine aittir. Eserdeki sözlerin, görüntülerin, fotoğraf karelerinin bir kısmı ya da bütününün kaynak gösterilerek dahi kullanılması, İzin alınmadan kopyalanması gösterilerde ve seminerlerde sunulması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur."
      ANADOLU ÜRETİYOR BACILARLA
      Omuz omuza veren bacılar, Türk toplumunun Anadolu’da ezilmesini engellemiş, ekmek vermiş, aş vermiş ve kök salmasını sağlamışlardır. Kadınıyla, erkeğiyle yek vücut olmuş felsefelerini geliştirmişlerdir.Sıra eğitime gelmiştir. Üretim adına eğitime.Fatma Bacı, kocasının kurduğu Otuz iki çeşit esnaf ve sanatkarı içinde barındıran Debbağlar çarşında bacılarla, dericilik, demircilik, marangozluk yanında çadırcılık, keçecilik, boyacılık, halı ve kilimcilik, oya ve dantelcilik, dokuma ve örgücülük nakışçılık ve dikim yapmışlardır.Bacılar erleriyle birlikte omuz omuza çalışmışlardır. Bacılar evlerinden sokağa bir ışık huzmesi gibi uzanmışlardır. Demir sesleri, çekiç sesleri arasında bebelerinin sesleri de Erciyes’te yankılanmıştır. Yamak, çırak, kalfa, usta bilek bileğe bir arada. Usta usta olmuş ve esnaflığa geçmiştir. Hem sanat, hem ticaret hem de savaşçı ruhlarıyla adeta meydan okumuşlardır dünyaya Anadolu Bacıları.
      ANADOLU AYDINLANIYOR BACILARLA, ANADOLU BACILARI ANA, ANADOLU BACILARI YÂR, ANADOLU BACILARI İŞÇİ , ANADOLU BACILARI EĞİTİMCİ, ANADOLU BACILARI AYDIN, ANADOLU BACILARI SAVAŞÇI
      Anadolu bacıları aydınlanma hareketi içinde, Avrupa kadını engizisyon mahkemelerinde, cadı kazanlarında yanıyor. Bu dönemde Kayseri’de, Müslüman’ı, Ermeni’si, Rum’u ve Hıristiyan Türküyle ahlaki bir hoşgörüye dayanan yakınlık, candaşlık hakim olmuştur. Kardeş, bacı, ana, kız el ele yan yana, omuz omuza. Kentten fışkıran Bacıyan-I Rum kadınları sarmaşık gibi Anadolu’yu sardı. Anadolu ki, sarmaşığa kök oldu. Erciyes dağı ile Kayseri,Türküleriyle Sivas Bağlarıyla Tokat ,Kızılırmak vadisiyle Kırşehir, Peribacalarıyla Nevşehir, Kaplıcalarıyla Eskişehir, Kardelen çiçeğiyle Kars Kucak açmış bacılara.Bağrına basmış ve tüm dünyaya örnek olmuştur Anadolu Kadın Teşkilatı. Onlar ki, eli açık, kapısı açık, sofrası açık, gözü kapalı, dili bağlı, güvenilir, hilesiz hurdasız olarak yaşadılar bu topraklarda. Kimsesiz genç kızlara kol kanat gerdiler, yaşlı kadınlara baktılar, ellerindeki malı yürekten pay ettiler.
      ANADOLU’DA MOĞOL İSTİLASI. ANADOLU DİRENİYOR BACILARLA ,ANADOLU AĞLIYOR BACILARLA, ANADOLU KANIYOR BACILARLA
      3 Temmuz 1243 Temmuzun alevinde bir lav gibi sardı Moğollar Sivas’ı dört bir yandan. Sivas’tan sonra 15 gün boyunca kanadı Kayseri. Çoluk çocuk, kadın, kız, canlı hayvan bile bırakmadılar. Gözü dönmüştü Moğol’ların. Taş üstünde taş omuz üstünde baş koymadılar. Beyaz bir gelin gibi süzülen Erciyes puslandı. Meşet ovasının içindeki Sırçalı Kümbet ağladı için için. Hoçak’ın ihanetiyle sarsılır Kayseri. Kayseri kalesini önce onaran bacılar kaleyi korumak için direndiler. Çoluk çocuk hep birlikte. kılıç salladılar, ok attılar. Kale içinde çığlık. Kale içinde açlık .Kale içinde sefalet .Kale içinde veba. Gözü dönmüş Moğallar kılıçtan geçirdi bacıları ve Kayseri kalesini ele geçirdiler. Çığlıklar çığlıklara karıştı. Sağ kalan ve yaralı olan bacıları acımasızca kaleden sürükleyerek dışarıya çıkaran Moğollar gruplar halinde kadınlara tecavüz eder . Tecavüze uğrayan onlarca kadın “ Düşman bebesini doğurmayız” der toplu olarak Sarmısak’lı Irmağına atlayar ve intihar ederler. Kayseri’de Sarmısaklı ırmağı, Kızılırmak Yeşilırmak, Tokat ta şahittir intiharlara. Başlarında akbörkleri onuru seçti bacılar. El ele Kol kola Örnekleriyle gittiler Yarım kaldıı tezgahlarda halılar kilimler. Sustu çekiç sesleri . Dövülmedi demirler. Düğümlendi yıldızlar . Göğüslerinden koparıldı körpe bebeler. Günler ayları kan, tecavüz ve ölümlerle kovaladı. Moğollar tarafından tecavüze uğrayan bazı kadınlar hamile kalmıştı. Fatma Bacı, gebe kalan bacıların Sivas’a götürülüp orada doğumlarının yapılmasını söyledi. Bitgin, yorgun, üzgün, kırgın kadınlar, bacıları tarafından Sivas’a götürüldü. Yine bacılar tarafından tuzlaların gelirleriyle beslendiler. “Doğum yapan kadınlar çocuklarını emzirmek istemiyor” haberi gelir Fatma Bacı’ya. Fatma Bacı öyle bağırır ki sesi Sivas’a uzanır “Memenizdeki süt Anadolu anasının ak sütü helaldir. Emzirin ki Anadolu kısır kalmasın” Ahi Evran’da hapis düşmüştü . Fatma Bacının bir yanı eksildi ve gömdü yalnızlığını içine. Yılmadı direndi direndi. Erler kahpe pusuda kan ile düştüler toprağa. Geceler gündüzlere karıştı.Toz duman içinde alev alevdi Kayseri. Esir düştü Fatma Bacı ve bacılar. Dondu Erciyes dağı, erimedi bir daha tepesindeki kar. Bacıların yunduğu, çamaşırların yıkandığı Sarmısaklı, kanadı kanadı. Sustu çarşıdaki çekiç ve örs sesleri. Tezgahlar ölüm sessizliğine gömüldü. Günler, ayları, aylar yılları kovaladı. 16 yıl sürdü Fatma Bacı ve bacıların Moğolların elindeki esareti. Fatma Bacıyı esaretten kurtaran iki kişi. 2 yıl sonra kocasını hain pusuya düşürüp katleder. Acı üstüne acı yaşar F atma Bacı. Dağlanır yüreği ve Hacı Bektaş-I Veli’nin yanına gider hizmet eder diğer bacılarla. Hacı Bektaş-ı Veli hakka yürüyünce Fatma Bacı. Hacı Bektaş-I Veli’nin mezar taşını da yaptırdıktan sonra yüreğinin acılarıyla 93 yaşında hakka yürüdü . Geride kalan bacılar Orhan Gazi dönemine kadar çalıştılar, üretiler, direndiler.
      ANADOLU KİMLİĞİNİ BULUYOR BACILARLA
      Yaşanmış acılar; ödenen bedeller, kadının sosyal yaşamda ne denli etkin olduğunu gösterir ve üretimleriyle Anadolu’nun yeni bir uygarlığa beşiklik etmesinde etken olur. Güzellik, asalet, akıl, ile birleşen iyi eğitimli oluşları, ata binme, silah kullanma,savaşabilme gibi özeliklerin yanı sıra, yardım severlik ve eşlerine her alanda yardımcı olmaları, her şeyden önce hayat arkadaşlığını yan yana sürdürmeleri, erkeği ile eşit haklara sahip olabilmeleri, Bacıyan-ı Rum kadınlarının en büyük özelliğidir. Türk insanın sıkıntılılarını hafifletmiş, zorluklarını erkekleriyle birlikte omuzlamışlardır. Türk toplumunun ezilmesini, yok olmasını engellemekle kalmamış, gelişip kökleşmesini sağlamışlardır. 13. yüzyılda bugünkü modern kadının temelini atmıştır Anadolu’da Bacıyan-ı Rum kadınları.
      Senarist
      Süheyla Taşçıer

  • @suheylatascier388
    @suheylatascier388  Рік тому

    www.milliyet.com.tr/yerel-haberler/kayseri/dunyanin-ilk-kadin-teskilati-kayseride-kuruldu-12731234

    • @suheylatascier388
      @suheylatascier388  Рік тому

      Prof Dr Abdüladir Yuvalı hocam çok teşekkür ederim. Belgeseli mi önemli kaynak olarak göstermiş.

  • @suheylatascier388
    @suheylatascier388  2 роки тому

    BACIYAN-I RUM (ANADOLU BACILARI)
    KAYSERİ’DEN DÜNYAYA AÇILAN PENCERE ANADOLU’DA KADINLARIN YÜKSELEN SESİ BACIYAN-I RUM (ANADOLU KADINLARI) YERİ GELDİ HALI TEZGAHLARININ BAŞINA OTURDULAR, YERİ GELDİ NİNNİLERLE UYUTTULAR BEBELERİNİ YERİ GELDİ, TOPRAKLARINI İŞGAL EDEN MOĞOLLARA KARŞI ERKEKLERİYLE OMUZ OMUZA SAVAŞ VERDİLER.
    Uyuyor Kızılırmak, sırtını Güney’e dayamış, yorgun uyuyor Kızılırmak. Bir dağ, bulutları deldi. Başkaldırdı. Göğe yükseldi dört mevsim tepesi beyaz Erciyes. Eteklerine kuruldu bozkırlarıyla Kayseri.
    BOZKIRLARI YIRTTI FATMA BACI’NIN ÇIĞLIĞI
    Gelecek olan Eren’in müjdesini veren, Evhaduddin Kirmani’nin kızı, Fatma, pembe yüzüyle, Kayseri’de dünyaya açtı gözlerini. Serpildi, boy verdi, ergendi. Sofralar hazırladı konuklarına toprak elleriyle. Baba ocağına, günlerden bir gün Ahmet Yesevi’nin gönderdiği, Ahi Evran adında konuk gelir. Ahi Evran hocası Kirmani’den eğitim alacaktır. Günler günleri kovalar . Ahi Evran, Kirmani’nin övgülerini alır pişmiştir. “ Pir” olgunluğuna gelmiştir. Ahi Evran, Kirmani’nin küçük kızı Fatma’nın güçlü karakterine ve keskin kahverengi gözlerine aşık olmuştur. Fatma’da Ahi Evran’a olan aşkını gizleyemez. Ahi Evran gönlünden geçeni Kirmani ile paylaşır ve Kirmani’den ister Fatma’yı. Fatma’nın rızasıyla adım atılır evliliğe. Yakılır kınalar. Ahi Evran Kirmani’ye damat olur. Fatma Bacı erleriyle, yani babası ve kocasıyla çıktığı ahilik yolunda, kurdu Bacıyan- ı Rum’u. Bir ışık gibi uzandı sesi. Dalga dalga yayıldı. Kayseri’den dünyaya açıldı pencere. Hemcinsleri toplandı Fatma Bacı’nın çağrısıyla. Önce eğitti, sonra kaliteli üretim için seçti bacıları bir bir. Yaşam boyu mücadelenin kaçınılmaz olduğunu bilen Ahi kadını, kendisini Bacıyan-ı Rum da ifade edebildi. Ata binen, kılıç kuşanan bacılar, seçilmiş bebelerine hem İslam’ı, hem de okuma,yazma, Türkçe, Arapça, Farsça, müzik, matematik ve daha sonra kendilerini savunmak için at üstünde ok atmayı, kılıç kuşanmayı öğrettiler.
    Fütüvvetname okutuldu, kazanlarda pişirildi aşlar. Damaklar şenlendi. Oyunlar oynandı, şarkılar, türküler söylendi. Şiirler okundu. Hikayeler anlatıldı en güzelinden. Yeri geldi erleriyle yan yana silah attılar. Ata bindiler korkusuzca ve ok eğitimi aldılar. Yeri geldi ellerinde ses verdi halı tezgahları. Öykülerini döktüler örgülerine. Motif motif akıttılar emeklerini halı tezgahlarına.
    ANADOLU TASAVVUF ÖĞRENİYOR BACILARLA
    Ana, bacı aracılığıyla bacılar, sohbet, zikir semah ve diğer tasavvuf ayinlerini öğrendiler ve öğrettiler.Birinci aşamada, kuran bilgisi okuma, yazma ve Türkçe, matematik öğrenildi. İkinci aşamada mesleki bilgi tasavvuf bilgisi, müzik, Arapça ve Farsça eğitim verildi. Bu aşamadayken ayrıca askeri eğitim de aldılar. Ata binme, ok, kılıç, kalkan kullanma öğretildi genç kızlara. Üçüncü aşama marifet kapısıdır. Burada Allah’a inanmak benliği öldürmek, kin ve nefretten uzak durmak ve en önemlisi cehalet karşısında susmak istenir. İslam’ın bütün şartları Cumartesi günü öğretilirdi. O günün Cumartesi günü, bugünün Pazartesi günüdür. Akşam yemeğinden sonra dini, ahlaki ve eğitici kitaplar okunur sonra semah dönerlerdi. Yeri gelir raks edilirdi. Anadolu bacıları rengarenk giysileriyle çoşardı. Konuk evleri, sanki bir gül bahçesiydi. Tek amaç din ile dünya işlerini bir arada yürütmekti. Dedikodu yapan iftira eden, gururlanan, kibirlenen, zina işleyen, içki içen, merhametsizlik eden, sözünde durmayan, yalan söyleyen, kişinin ayıbını örtmeyen, ayıbını yüzüne vuran, cimrilik eden, insan kanı akıtanlar Anadolu bacılarına katılamazdı... Yer yoktu Anadolu bacılarının sofrasında onlara.
    ANADOLU ÜRETİYOR BACILARLA
    Omuz omuza veren bacılar, Türk toplumunun Anadolu’da ezilmesini engellemiş, ekmek vermiş, aş vermiş ve kök salmasını sağlamışlardır. Kadınıyla, erkeğiyle yek vücut olmuş felsefelerini geliştirmişlerdir.Sıra eğitime gelmiştir. Üretim adına eğitime.Fatma Bacı, kocasının kurduğu Otuz iki çeşit esnaf ve sanatkarı içinde barındıran Debbağlar çarşında bacılarla, dericilik, demircilik, marangozluk yanında çadırcılık, keçecilik, boyacılık, halı ve kilimcilik, oya ve dantelcilik, dokuma ve örgücülük nakışçılık ve dikim yapmışlardır.Bacılar erleriyle birlikte omuz omuza çalışmışlardır. Bacılar evlerinden sokağa bir ışık huzmesi gibi uzanmışlardır. Demir sesleri, çekiç sesleri arasında bebelerinin sesleri de Erciyes’te yankılanmıştır. Yamak, çırak, kalfa, usta bilek bileğe bir arada. Usta usta olmuş ve esnaflığa geçmiştir. Hem sanat, hem ticaret hem de savaşçı ruhlarıyla adeta meydan okumuşlardır dünyaya Anadolu Bacıları.
    ANADOLU AYDINLANIYOR BACILARLA, ANADOLU BACILARI ANA, ANADOLU BACILARI YÂR, ANADOLU BACILARI İŞÇİ , ANADOLU BACILARI EĞİTİMCİ, ANADOLU BACILARI AYDIN, ANADOLU BACILARI SAVAŞÇI
    Anadolu bacıları aydınlanma hareketi içinde, Avrupa kadını engizisyon mahkemelerinde, cadı kazanlarında yanıyor. Bu dönemde Kayseri’de, Müslüman’ı, Ermeni’si, Rum’u ve Hıristiyan Türküyle ahlaki bir hoşgörüye dayanan yakınlık, candaşlık hakim olmuştur. Kardeş, bacı, ana, kız el ele yan yana, omuz omuza. Kentten fışkıran Bacıyan-I Rum kadınları sarmaşık gibi Anadolu’yu sardı. Anadolu ki, sarmaşığa kök oldu. Erciyes dağı ile Kayseri,Türküleriyle Sivas Bağlarıyla Tokat ,Kızılırmak vadisiyle Kırşehir, Peribacalarıyla Nevşehir, Kaplıcalarıyla Eskişehir, Kardelen çiçeğiyle Kars Kucak açmış bacılara.Bağrına basmış ve tüm dünyaya örnek olmuştur Anadolu Kadın Teşkilatı. Onlar ki, eli açık, kapısı açık, sofrası açık, gözü kapalı, dili bağlı, güvenilir, hilesiz hurdasız olarak yaşadılar bu topraklarda. Kimsesiz genç kızlara kol kanat gerdiler, yaşlı kadınlara baktılar, ellerindeki malı yürekten pay ettiler.

    • @suheylatascier388
      @suheylatascier388  2 роки тому

      ANADOLU’DA MOĞOL İSTİLASI. ANADOLU DİRENİYOR BACILARLA ,ANADOLU AĞLIYOR BACILARLA, ANADOLU KANIYOR BACILARLA
      3 Temmuz 1243 Temmuzun alevinde bir lav gibi sardı Moğollar Sivas’ı dört bir yandan. Sivas’tan sonra 15 gün boyunca kanadı Kayseri. Çoluk çocuk, kadın, kız, canlı hayvan bile bırakmadılar. Gözü dönmüştü Moğol’ların. Taş üstünde taş omuz üstünde baş koymadılar. Beyaz bir gelin gibi süzülen Erciyes puslandı. Meşet ovasının içindeki Sırçalı Kümbet ağladı için için. Hoçak’ın ihanetiyle sarsılır Kayseri. Kayseri kalesini önce onaran bacılar kaleyi korumak için direndiler. Çoluk çocuk hep birlikte. kılıç salladılar, ok attılar. Kale içinde çığlık. Kale içinde açlık .Kale içinde sefalet .Kale içinde veba. Gözü dönmüş Moğallar kılıçtan geçirdi bacıları ve Kayseri kalesini ele geçirdiler. Çığlıklar çığlıklara karıştı. Sağ kalan ve yaralı olan bacıları acımasızca kaleden sürükleyerek dışarıya çıkaran Moğollar gruplar halinde kadınlara tecavüz eder . Tecavüze uğrayan onlarca kadın “ Düşman bebesini doğurmayız” der toplu olarak Sarmısak’lı Irmağına atlayar ve intihar ederler. Kayseri’de Sarmısaklı ırmağı, Kızılırmak Yeşilırmak, Tokat ta şahittir intiharlara. Başlarında akbörkleri onuru seçti bacılar. El ele Kol kola Örnekleriyle gittiler Yarım kaldıı tezgahlarda halılar kilimler. Sustu çekiç sesleri . Dövülmedi demirler. Düğümlendi yıldızlar . Göğüslerinden koparıldı körpe bebeler. Günler ayları kan, tecavüz ve ölümlerle kovaladı. Moğollar tarafından tecavüze uğrayan bazı kadınlar hamile kalmıştı. Fatma Bacı, gebe kalan bacıların Sivas’a götürülüp orada doğumlarının yapılmasını söyledi. Bitgin, yorgun, üzgün, kırgın kadınlar, bacıları tarafından Sivas’a götürüldü. Yine bacılar tarafından tuzlaların gelirleriyle beslendiler. “Doğum yapan kadınlar çocuklarını emzirmek istemiyor” haberi gelir Fatma Bacı’ya. Fatma Bacı öyle bağırır ki sesi Sivas’a uzanır “Memenizdeki süt Anadolu anasının ak sütü helaldir. Emzirin ki Anadolu kısır kalmasın” Ahi Evran’da hapis düşmüştü . Fatma Bacının bir yanı eksildi ve gömdü yalnızlığını içine. Yılmadı direndi direndi. Erler kahpe pusuda kan ile düştüler toprağa. Geceler gündüzlere karıştı.Toz duman içinde alev alevdi Kayseri. Esir düştü Fatma Bacı ve bacılar. Dondu Erciyes dağı, erimedi bir daha tepesindeki kar. Bacıların yunduğu, çamaşırların yıkandığı Sarmısaklı, kanadı kanadı. Sustu çarşıdaki çekiç ve örs sesleri. Tezgahlar ölüm sessizliğine gömüldü. Günler, ayları, aylar yılları kovaladı. 16 yıl sürdü Fatma Bacı ve bacıların Moğolların elindeki esareti. Fatma Bacıyı esaretten kurtaran iki kişi. 2 yıl sonra kocasını hain pusuya düşürüp katleder. Acı üstüne acı yaşar F atma Bacı. Dağlanır yüreği ve Hacı Bektaş-I Veli’nin yanına gider hizmet eder diğer bacılarla. Hacı Bektaş-ı Veli hakka yürüyünce Fatma Bacı. Hacı Bektaş-I Veli’nin mezar taşını da yaptırdıktan sonra yüreğinin acılarıyla 93 yaşında hakka yürüdü . Geride kalan bacılar Orhan Gazi dönemine kadar çalıştılar, üretiler, direndiler.
      Fatma Bacı ömrünün sonuna kadar hak yolundan ve Ahi Evran’ın yolundan ayrılmadı.. Bildiklerini, genç kızlarla paylaştı, Anadolu kadınlarının birey ve kendi ayakları üzerinde duran bacılar olmasını sağladı. Onlar ki bu topraklarda hilesiz, hurdasız yaşadılar. Bacıyan-ı Rum Kayseri’den Anadolu’ya açılan pencereydi.
      ANADOLU KİMLİĞİNİ BULUYOR BACILARLA
      Yaşanmış acılar; ödenen bedeller, kadının sosyal yaşamda ne denli etkin olduğunu gösterir ve üretimleriyle Anadolu’nun yeni bir uygarlığa beşiklik etmesinde etken olur. Güzellik, asalet, akıl, ile birleşen iyi eğitimli oluşları, ata binme, silah kullanma,savaşabilme gibi özeliklerin yanı sıra, yardım severlik ve eşlerine her alanda yardımcı olmaları, her şeyden önce hayat arkadaşlığını yan yana sürdürmeleri, erkeği ile eşit haklara sahip olabilmeleri, Bacıyan-ı Rum kadınlarının en büyük özelliğidir. Türk insanın sıkıntılılarını hafifletmiş, zorluklarını erkekleriyle birlikte omuzlamışlardır. Türk toplumunun ezilmesini, yok olmasını engellemekle kalmamış, gelişip kökleşmesini sağlamışlardır. 13. yüzyılda bugünkü modern kadının temelini atmıştır Anadolu’da Bacıyan-ı Rum kadınları. Kurtuluş savaşında ruhları vücuda gelmiş vatan savunmasında cephede yer almışlardır. Atatürk’ün ankara’ya gelişinde Kayseri,Konya,Sivas,Nevşehir,Krşehir, Hacıbektaş’tan yola çıkmış Atalarını karşılamışlardır.
      Yaşanmış acılar; ödenen bedeller, kadının sosyal yaşamda ne denli etkin olduğunu gösterir ve üretimleriyle Anadolu’nun yeni bir uygarlığa beşiklik etmesinde etken olur. Güzellik, asalet, akıl, ile birleşen iyi eğitimli oluşları, ata binme, silah kullanma,savaşabilme gibi özeliklerin yanı sıra, yardım severlik ve eşlerine her alanda yardımcı olmaları, her şeyden önce hayat arkadaşlığını yan yana sürdürmeleri, erkeği ile eşit haklara sahip olabilmeleri, Bacıyan-ı Rum kadınlarının en büyük özelliğidir. Türk insanın sıkıntılılarını hafifletmiş, zorluklarını erkekleriyle birlikte omuzlamışlardır. Türk toplumunun ezilmesini, yok olmasını engellemekle kalmamış, gelişip kökleşmesini sağlamışlardır. 13. yüzyılda bugünkü modern kadının temelini atmıştır Anadolu’da Bacıyan-ı Rum kadınları.
      “Erkek dişi sorulmaz muhabbetin dilinde
      hakk’ın yarattığı her şey yerli yerinde
      bizim nazarımızda kadın erkek farkı yok
      noksanlık eksiklik senin görüşlerinde."
      Hacı Bektaş-I Veli
      Süheyla Taşçıer