HISTORY OF HEADSCARF I SUMERIANS, TORATH, BIBLE AND QURAN
Вставка
- Опубліковано 27 сер 2024
- Kaynaklar
TDV İslâm Ansiklopedisi. Tesettür - Alındığı Tarih: 20 Ekim 2022.
Muazzez İlmiye ÇIĞ, Kuran, İncil ve Tevrat’ın Sürmer’deki Kökenleri
Samuel Noah KRAMER Tarih Sümer'de Başlar - Their History, Culture and Character
Kadriye YALVAÇ - Mebrure TOSUN: Sümer, Babil, Assur Kanunları
Ann CHAMBERLIN, Aynadaki Peçe - Ortadoğu'da Örtünmenin Kısa Tarihi
Kuran-ı Kerim
Kitab-ı Mukaddes
Bedriye Özçelik YILMAZ, TARİHSEL VE TEOLOJİKAÇILARDAN KADININ ÖRTÜNMESİ SORUNU, İslami İlimler Dergisi
Ulvi SARAN, Başörtüsü: Simge mi, kıyafet mi?
Asife Ünal, TÜRKİYE’DE ÖRTÜNME ANLAYIŞI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA(DİNLER TARİHİ AÇISINDAN BİR YAKLAŞIM)
Başörtüsü ve örtünme ile ilgili en yaygın yanılgılardan biri, bu uygulamanın İslam'la başladığı yanılgısıdır. Ancak tarihsel olarak bakıldığında, örtünmenin kökenlerinin çok eski zamanlara dayandığı görülür. Örtünme, Arap Yarımadası'nda İslam'la birlikte getirilen yeni bir uygulama değil, aksine İslam'ın geldiği dönemde bazı toplumsal sınıflarda zaten mevcut olan bir uygulamaydı. Bu nedenle, örtünme pratiklerinin tarihsel ve kültürel kökenlerini anlamak, bu konuda daha fazla bilgi sahibi olmamızı sağlar.
Örtünme veya günümüzdeki daha yaygın kullanımı ile tesettür, tarih boyunca birçok toplum ve kültürde farklı nedenlerle uygulanmıştır. Siyasi ve dini nedenlerle kutsallaştırılan bu uygulama, Orta Doğu ve diğer bölgelerde uzun yıllardır insan hayatının bir parçası olmuştur. Bu nedenle, örtünme uygulamalarının İslam öncesi dönemlere dayandığını anlamak, bu konuya daha geniş bir perspektiften yaklaşmamıza yardımcı olur.
Ayetlerin ilhamıyla ilk dönem İslam toplumunun temelleri atılmış, bu ilhamlar zaman içinde kapsamlı fıkıh literatürüne dönüşmüş ve kadınlar, genellikle bu temel esaslara dayalı bir sosyal düzende yaşamışlardır. Ancak, bu dengeyi zorlayan bir meydan okuma, Müslüman toplumun Batı'nın etkisi altında başlattığı modernleşme süreciyle ortaya çıkmıştır. Bu dönemde örtünme, modern düşüncenin karşısına bir engel olarak konulmuş ve modernleşme idealleri doğrultusunda bu uygulama terk edilmesi gereken bir unsura dönüşmüştür.
Bugün biz örtünmeye tarihsel açıdan bakacağız..
🔔 İçeriklerimizi kaçırmamak için Kanala Abone Ol: bit.ly/KorTarih
▶️ Ankara Savaşı: bit.ly/44jMqg9
▶️ Adolf Hitler: bit.ly/3oXaaXk
▶️ Osmanlı’da Kardeş Katli: bit.ly/3LpbXfg
▶️ Kim Bu Beyaz Türkler: bit.ly/42fRJeH
Başörtüsü genelde geleneksel Müslüman kadının giysisi olarak bilinir, fakat İslam dininin ilk yüz yılında Müslüman kadınlarının çoğu başını örtmüyordu. Hatta, çok sıcak çöl ortamlarında yaşamaları sebebiyle, Afrika yerlileri gibi vücutlarının bir kısmı açık dolaştıkları bile söylenmektedir. Dolayısıyla örtünme ile ilgili ayetlerin, öncelikle bu mahrem yerlerin kapatılması ve Müslüman kadınlarının daha “münâsıp” bir şekilde dolaşmaları için geldiği rivayet edilir.
Sözlükte “örtünmek, kuşanmak; başkaları ile kendisi arasına perde koymak, bir şeyin içinde veya arkasında gizlenmek” anlamına gelen tesettür, birkaç kelimenin birleşiminden türeyen bir kelimedir.
Kelimenin kökünü oluşturan setr, “örtmek, gizlemek, perdelemek, engel olmak” gibi mânalara gelir. Aynı kökten sitr gizlenmeye yarayan engel, perde vb. şeyler için ve mecazen “çekinme, korku, hayâ” anlamında kullanılır. Yine bu kökten türeyen seter “kalkan” mânasındadır; setîr ve mestûr mecazen “iffetli” demektir. Örneğin bir hadiste Allah’ın sıfatı olarak geçen setîr kelimesi “örten ve koruyan” şeklinde açıklanmıştır.
Aslında insanlık tarihinin neredeyse tümünde örtünmek var olan bir eylemdi. Kutsal sayılan inançlar ya da doğal nedenlerle olsun, insanlık evrimsel sürecinde bunu bir gereklilik olarak gördü. Ancak tarihsel olarak baktığımızda, örtünme uygulamasının niteliği toplumdan topluma ve bölgeden bölgeye değişebilirken, aynı toplumda zaman içinde de değişebildiği de gözlemlenmiştir. Örtünme genel olarak sosyal, ahlaki ve kültürel bir özellik taşırken, bazen zaman zaman "dini bir boyut kazandığı" da görülür.
Sümer tapınaklarında rahibeler, aslında genelev kadınlarının görevini üstlenmişlerdi. Bu rahibeler, Tanrı adına cinsel ilişkide bulundukları için kutsal kabul edilmiş ve diğer kadınlardan ayrılmaları amacıyla başörtüsü takma zorunluluğu getirilmişti. Daha sonra, M.Ö. 1500'lerde bir Asur kralı, bir kanunun 40. maddesi ile evli ve dul kadınları da başlarını örtmeye mecbur kıldı. Ancak kızlar, cariyeler ve sokak fahişelerinin başlarını örtmeleri yasaklandı, aksi takdirde cezalandırılacakları söylendi. Böylece, meşru cinsel ilişki yaşayan evli ve dul kadınlar, mabet fahişeleriyle aynı seviyeye görüldü. Bu aslında bir yerme değil, o dönemin şartlarında yüceltmeydi.
İbrahimi dinlerde İnsanın örtünmesi ile ilgili olarak verilen ilk bilgi Hz. Adem ve Hz. Havva’nın örtünmesidir. Tevrat'taki Hz. Adem ve Hz. Havva hikayesi, bu inançların erken örneklerinden birini sunar ve örtünme ile insanın farkındalığının gelişimi arasında da bir bağlantı kurar.
Ben bu videoyu çektikten sonra kaynaklarıma karşı yazılmış olan bir yazı ile karşılaştım. Onu da burada paylaşmam gerektiğini hissediyorum. Aynen kopyalıyorum:
Marmara Üniversitesi'nden Eskiçağ tarihi uzmanı Tacettin Belli, başörtüsünün çıkışını Sümerler'in 'tapınak fahişeleri'ne dayandıran Muazzez İlmiye Çığ'ın iddiasına cevap verdi.
Muazzez İlmiye Çığ hanımefendinin Sümerler'de tapınak fahişeliği vardı ve sadece fahişeler başını örterdi gibi dayanaksız ve doğru olmayan söylemlerine detaylı bir cevap verilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Tapınak fahişeliği söyleminin neden yalan olduğunu göstermek istiyorum.
Meselenin daha iyi anlaşılması için öncelikle Muazzez İlmiye Çığ'ın yaptığı çalışmalarda bu konu hakkında ne gibi söylemlerde bulunduğunu aktararak başlıyorum.
Çığ, Bereket kültü ve Mabet Fahişeliği, Uygarlığın Kökeni Sumerliler, Ortadoğu Uygarlık Mirası ve Kuran, İncil ve Tevrat'ın Sümerler'deki kökeni adlı çalışmalarında şu cümleleri ifade etmiştir.
Sümer kadınlarının en önemli görevlerinden biri mabetlerde rahibe olmaktı. 20'ye yakın görevleri vardı. Bunların başında şarkıcılık, oyunculuk, fahişelik geliyordu. Mabetlerde seks kutsal sayılmış, hatta eşcinsellikte doğal görülmüştü. Bunlar aynı zamanda mabetlere gelir getiriyordu. Mabet fahişelerinin başlarını örtmeleri zorunluydu.
Başörtüsünün başlangıcı da Sümerlilere dayanıyor. Çok tanrılı olan Sümer dininde özellikle büyük tanrıların ve şehrin tanrısının evleri, daha doğrusu mabetleri var. Bu mabetlere isteyen kadınlar, tanrının gelini olarak giriyor. Bunların çok çeşitli görevi var.
Bu görevlerden biri de kutsal bir görev olarak genel kadınlık yapmak. Bunların diğer rahibelerden ayrılması için başlarını örtmeleri gerek. Böylece bu kadınlar da yasal seks yapan mabet fahişeleri gibi kabul edilmiş oluyor. Bu gelenek önce Yahudi kadınlarına geçmiş, daha sonra da İslam kadınlarına uygulanmış.
Muazzez İlmiye Çığ'ın yukarıda ifade ettiği iddialara göre Sümerler'de tapınak fahişeliği vardı, tapınakta bulunan kadın görevliler tanrı adına ilişkiye girerek hem tapınağa katkı sağlıyor hem de kutsal bir nitelik kazanıyorlardı. Ayrıca Sümerler'de tapınak fahişeleri başını örtebilirdi ve bu durum sadece onlara özeldi.
Muazzez İlmiye Çığ'ın çalışmaları incelendiğinde bu iddiaları ortaya atarken çalışmalarında herhangi bir kaynak göstermediği ve ifadeleri kendi özelinde kurduğu görülmektedir.
Tapınak fahişeliği konusunda ne bir tablet numarası nede başka bir çalışmaya atıf bulunmaktadır. Muazzez İlmiye Çığ'ın bu iddialarının doğruluğunu kontrol etmek için görsel ve yazılı kanıtlar incelendiği zaman başka bir tablo ile karşılaşılmaktadır.
İlk olarak Sümer diyarındaki örtünmeyi ifade eden kelimelere bakalım. Sümer yazılı belgeleri içerisinde örtünme nesnelerini ifade ettiği düşünülen beş kelime bulunmaktadır. Bu beş ifade sırasıyla túgsagšu (kubšu), (túg)bar-si(g) (paršīgu), (túg)šugura, balla, sukud kelimelerinden oluşmaktadır. Bu kelimelerin genel olarak araştırmacılar tarafından bir baş giysisi, türban, şal gibi anlamlara geldiği ifade edilmektedir. Bu kelimelerin tabletlerde fahişelere özel bir durum olduğunu ifade eden bir norm ile karşılaşılmamakla birlikte kanun metinlerinde de yine örtünmenin fahişelere özel bir durum olduğunu gösteren örnek bulunmamaktadır.
Çığ, her ne kadar kaynak göstererek bir iddia da bulunmasa da Sümer toplumunda fahişelik konusunun ihtimalini düşündürtebilecek iki örnek vardır. Bunlardan bir tanesi Gılgamış destanında ormana Enkidu'yu eğitmek için giden rahibenin fahişe olarak isimlendirilmesi ve her yıl bahar bayramında bereketin ve bolluğun temsili olarak gerçekleştirilen Hieros Gamos yani kutsal evlilik ritüelidir.
Gılgamış destanının bazı versiyonlarında Enkidu`nun yanına giden rahibe Samhat'ın fahişe olarak adlandırıldığı çeviriler bulunmaktadır. Fakat araştırmacılar tarafından bu kelime güzellik, boy pos, endam şeklinde de çevrilmiştir. Yani bu konu hakkında ortak bir karar bulunmamaktadır. Ayrıca bu örnekten başka da rahibeler ile ilişkili fahişe ibaresinin bulunmaması fahişe iddiasını oldukça zayıf bir konumda bırakmaktadır. Eğer gerçekten yaygın bir durum olsaydı hem Gılgamış destanının diğer versiyonlarında hem de diğer yazılı vesikalarda karşımıza çıkmasını beklerdik fakat böyle bir durum ile karşılaşmamaktayız.
Bir diğer konu ise kutsal evlilik ritüelidir. Her yıl nisan ayının başlangıcında yapılan ve on iki gün süren Akitu festivalinde bu ritüel yerine getirilmektedir. Bu ritüel esas itibariyle çoban tanrı Dumuzi ile aşk ve savaş tanrıçası İnanna'nın birleşmesini ifade etmektedir.
Bu kutsal evlilik sahnesi ise festival zamanlarında kral ve başrahibe veya tapınaktan seçilen bir cariye gerçekleştirilmektedir. Fakat ritüelin simgesel bir şekilde mi ya da gerçekten cinsel bir birliktelik yaşanarak mı yapıldığı kesin değildir.
Bundan dolayı araştırmacılar kesin bir sonuca varamamaktadırlar. Kutsal evlilik konusunda kralın eşi görevi gören rahibenin fahişe olabileceği herhangi bir yazılı ifade sunulmadan iddia edilmiştir. Fakat tabletlerde bunu kanıtlayacak bir bilgi geçmemektedir. Ayrıca böyle bir fahişelik olsa bile bu kurumsal bir şey değildir.
Sadece tek bir kişidir ve örtünme gibi ayrıcalığa sahip olduğu görülmemektedir. Fakat kanıtlar zaten fahişelik gibi bir durum olduğunu göstermemektedir.
Özetle söyleyecek olursak fahişeliğin iddia edilebileceği bu iki örnekte tapınak fahişeliğinin varlığını iddia edecek herhangi bir kanıt bulunmamaktadır. Ayrıca başörtüsü ve fahişelik arasında da bir ilişki olduğu görülmemektedir.
Yazılı vesikalarda yer alan din kadınları hakkındaki bilgiler fahişelik konusunda herhangi bir bilgi sunmadığı gibi buna özel bir çalışma alanı veya bu işle görevlendirilmiş bir rahibe grubunun bulunmadığını göstermektedir.
Ek olarak Sümer dünyasında örtünme nesneleri üzerinde kadın, erkek, evli ve dul gibi ayrımlar yapılmamakta, herhangi bir cinsiyete veya sosyal statü durumuna indirgenmemektedir.
Eldeki verilerden anlaşılacağı üzere Sümerler'de bir tapınak fahişeliği bulunmamakta, başı örtmek ise fahişelik eyleminin nesnesi olmaktan uzak durumdadır. Çığ'ın ifadeleri gerçeği yansıtmamakta ve kendi ideolojik yansımalarını kötü bir niyetle herhangi bir dayanak göstermeden bilimsel bir bilgi gibi sunmaktadır.
Kanıtlar üzerinden Sümer toplumunda örtünmenin bir süs olarak, bedeni muhafaza etme, koruma biçiminde tezahür ettiği ve örtünme koşullu bir durumunun olmadığı fakat toplum içinde böyle bir eylemin yeri bulunduğunu söylemek makul görünmektedir.
👏👏👏
Keşke bu video örnek alınsa da insanlar bir şey öğrenebilse.Örneklendirme yaparak içeriğin kalitesini arttırmışsınız tebrik ederim.👏☺️👏
Çok teşekkür ederim
Teşekkür ederim aydınlatıcı konuşma emeğinize sağlık 👍
Ben teşekkür ederim değerli yorumunuz için 🙏
Bilgileriniz ve videonuz icin cok tesekkurederim
Ben teşekkür ederim 🙏
Tesadüfi karşıma çıktı videonuz , içeriği beklediğimden daha dolu çıktı ve çok beğendim. Yüzbinlerce aboneye ulaşmanız dileğiyle , iyi çalışmalar.
Çok teşekkür ederim 🙏
Allah, her devirde degisik bölgelere peygamberler göndermiştir. Peygamberlerin getirdiği dinde hep ayni şeyler anlatılmıştır
Yani cinayet hırsızlık yalancilik, namaz oruç örtü vb bugün islamda neyse, özellikle imani meseleler, eski ilahi dinlerin ilk indiği hali ile aynıydı. Yoksa sumerlilerden geçmiş değildir, sumerlilere de o günün peygamberleri öğretmiştir.
Bazı bilim adamları, bilimin baska konusu kalmadığından(!) islamin örtüsü ile namazı, orucu ile uğraşırlar. Özellikle İslam düşmanlığını, bilim adıyla kamufle ederek dile getiriyorlar.
Farkındaysanız özellikle İslam'dan örnek vermedim. Ortadoğu da yer alan tüm dinlerden örneklerden verdim. Örtünmek iyidir ya da kötüdür de demedim. Sadece son bir cümlem var "Giyime aldanmayın" dedim.
Sayın @@kortarih farkındaysanız ben de sadece size söylemedim, "bazı bilim adamları..." dedim.
Sümer döneminde bir tane yaşamış peygamber göstere bitirmisiniz?
Ya bu konuda kimse net konuşamaz zira Musa'nın bile tarihsel gerçekçiliği şüphelidir.
@@kortarih Allah, her şeyi yaratandır. Bütün evrenin sahibi odur. 2 milyar hiristiyan 2 milyar Müslüman ve 50 milyon Yahudi, peygamberleri farkli olsa da aynı Allaha inaniyor. Bunlarin hepsi aptal, inanmayanlar mi akıllı? İnananların içinde yuzbinlerce doktor mühendis matematikçi edebiyatçı var. Bunların okulları bilim okulu değil mi?
Ayrica, hiçbir şeye ihtiyacı olmayan Allah'ın, haşa, yalan söylemeye ihtiyacı yoktur. Musadan bahsediyorsa vardır. C. Sengör inanmıyor diye yok mu sayacagiz yani?
Her şeyden önce bir yaratıcı var mı yok mu? Varlik alemi kendi kendine olur mu? İhtimal hesapları olmaz diyor. Bunları bir anlamak lazım. Siz ilim adamı olarak arastirabilirsiniz. İnsan kendini sartlamissa, öğrenmek istemiyorsa, öyle kalır. Ebedi hayatına yazık olur. İman denilen şey ictedir kişiseldir.
Aslinda ortunme yahudi di inde olduvunu solenir
Videoda anlatıyorum bu detayı da.
zermaşitu örtünmek zorunda idi, harimtu örtünmez idi
Nereden çıkarıyorsunuz bugün siyasi bir sembol olduğunu. Öyle siyasete indirgenecek kadar kolay bir şey değil başörtüsü takmak. Özellikle şehirlerde eğitim ve çalışma hayatında örtülü bir kadın olmak sağlam bir irade gerektiren bir şey. Öyle siyasetle bağdaştırıp basitleştiremezsiniz. Siyaset nedir ya Allah'ın ayetinin yanında.
Bundan yıllar önce, evet öyleydi. Lakin günümüzde söyledikleriniz maalesef o kadar da geçerli değil. Hatta şu anda bir avantaj bile sayılabilir. Aksine açık giyinmek ya da dövmeli olmak bir dezavantaj. Nice şirketlerde alkol masasında fotoğraflarını silen insanlar var. O yüzden mağduriyet geçmişte oldu.
@@kortarih
Niyet okumaktır bu. Siz insanların iç dünyasını bilemezsiniz. Belki ticareten, siyaseten kabul görmek gemisini yürütmek için örtünerek kılık değiştirmiş insanlar olabilir fakat sayılabilecek kadar azdır bu. Bu, onların çakallığıdır, örtünmeyi siyasallaştırmaz. Hem niçin Allah için emrini yerine getirme seçeneğini görmezden geliyorsunuz? Herkesin ağzında siyasal bir sembolüdür aldı gidiyor. Şu devirde özgürlüklerin bu kadar meşru bu kadar serbest ortamda bir kadının örtünmesi ancak taktire şayandır. Her şeyi bu dünya için yapan insanların öbür dünya için yaşayanları anlayamıyor olmasını normal görüyorum.
Fakat başkaları adına hele de hiç bir duygu birliği olmadığı insanlar adına hüküm koymak iyi niyet değildir. Baş örtüsü yeterince siyasete malzeme oldu rica ederim artık çıkarın atın şu sakızı.
Öncelikle bir yanlış anlamayı düzeltmek isterim. Benim 'kapalı' olan herhangi bir kadına kati suretle kötü ya da negatif bir bakış açım olamaz. Haddim olmadığı gibi tarzımda değildir. Lakin siyasi sembolün eksik bile kaldığını düşünüyorum. Bunların yanında inanç gereği olan bu örtü, bir moda malzemesi haline de dönüşmüştür. Ne yazık ki müslümanlar burada içlerinde fırsatçılık yapanları, inandıkları Allah'ın emirlerini çarpıtanları tenkit etmek yerine buna parmak basan insanları tenkit etmeyi tercih etmektedir. İslam'a göre 'kişinin kıyameti kendi ölümü ile başlar' felsefesi bile İslam inancında kıyametin bile bireyselleştiğini, inananların ahirette tek şahidinin Muhammed ve kendisinin olacağını gösterir. Bu durumda bu İslami değerlerin sembolleşmesi, bayraklaşması ve bunlara binaen seviye anlamında yerlere düşürülmesi ve ağızlara sakız olmasının sebebini müslümanlar yine kendi içinde aramalıdır. Bu durumu eleştirenler ya da tarihsel süreçleri anlatanları imana teşvik etmek, onları düzeltmeye kalkmak maalesef görüntüde 'iyi' gözükse de, karşı tarafta ikiyüzlülük olarak algılanmaktadır.
@@kortarih
Bırakın da o zaman biz müslümanlar neyi niçin yaptığımızı kendimiz ifade edelim.
@@ZEN-on Arkadaşım, ben tarihçiyim. Ben tarih anlatıyorum. Senin ne yaptığın, neye inandığın benim umrumda değil.
Ne siyasisi Allah'ın gönderdiği ayet öğren biliyormuş gibi çıkmış bütün dinlerde örtünme vardı
Yoktu demedim. 'Allah gönderdi mi, bilmiyoruz.' dedim.
Sayfanızın hakkını veriyorsunuz ;) gormemenizi normal görüyoruz ;)
Küfür etmeden derdini anlatıp, laf sokan insana bayılıyorum. Çok sağolun.
bazı kavimlerin nasıl helak edildigini kuran söylüyor örtünmeyi yani tesettüre bu yönden bakarsan daha mantıklı bir paylaşım cıkaracagından eminim saygılar
Evet ama birçoğunu da maalesef doğrulayamıyoruz. Yani bilimsel bir kanıt bulamıyoruz. Ya da daha çok başta Sümer olmak üzere Ortadoğu mitolojilerinde benzer hikayeler görüyoruz. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, benim hikayeleri "Tarih" açısından ele almam. Onun haricinde dinsel referans benim alanım değil. İnançlar konusundaki hassasiyetleri de bildiğim için her dinden örnek vermeye çalışıyorum. Buna Hindistan dinleri de dahil. Mesela geçtiğimiz videolar da Amerika yerlilerinden de örnek vermiştim. Ülkemizin çoğunluğu İslam dinine inandığı için genelde bu konuda yorumlar geliyor.
@@kortarih dinsel referans benim alanım değil. sence müslüman olmamız bu konuya dahil olmamızı gerektirimiyormu kardeşm bak sana bi sır verecem 1 asırdır tesettürlü ülkemizde yasak ettiler yani tesettürlü yasaklamak islamiyeti dini yasaklamaktır araştır madem ki araştırıyorsun iyi güzel bir de bizim aacımzıdan bakmanı tavsiye ederim türkiyede şarap masalarından kalmkayan sözde aydın görünümlü ülkemiz yönetimine yön veren isimler bir araya gelerek din ile alakalı kararları alıp yasalaştırdılar yada zorla dayattılar hatırla ezanın yasaklandıgı dönemleri tesetürlü bacılarımzı kapılardan tekme tokat kovulmaları camilerin ahıra cevrilmeleri ki örnegi cok var hatta istabunla meyhane yapılan camiler var sana bir cok delil suna bilirim bunu tesetürle kısıtlamıyorum genel olarak islam düşmanlıgı 1 asırdır tavan yapmış durumda kim nederse desin türkiyeyi türkler yönetmiyordu düne kadar ve bunu askini kimse bana isbatlayamaz cunkü savaş kazandıgı halde yer yüzünün en geri kalmış ülkesi konumuna getirildik bunu şu an aydın görünümlü batı bitmeleri dincileri sucluyor ki varsın suclasınlar sana şöyle özetliyim israil şu an filistini vuruyor degilmi israili askerlerin coguna baktınmı kafalarında ve ceplerinde ne taşıdıklarını biliyormusun bizim cübbeli ahmet hoca gibiler sahneye cıkınca gerici diyorlar ama bir hayudi dini semboli ile insanlgıı katlettiginde icimizde ki bazıları özgürlükcü diyorlar uzun lafın kısası kardeşim şunu kafanıza sokun bize türk oldugumuz icin düşman degilller bize müslüman oldugumuz icin düşmanlar saygılar uzatmaya gerek yok tesettürk konusu konuşulacak tartışılacak bir konu degil artık tüm engeller kaldırıldı şimdi başı kapalı olan avukta doktor savcı halim polis savcı vekil baskan bakan olabiliyor engelleri kaldırdık kimse kurcalamasın eski gü nlere eski sömürülen günlere geri dönmek istemiyoruz gayet mutluyuz ama bakıyorumda mutlu olmayanlar var varsın olmasın umrumuzda degil kardeşim paylaşımlarının devamını dileriz başarılı calışmalar sagyılar
Upuzun ama bomboş bir yorum yazmışsınız. Saygı bile duyamıyorum. Mantık ve tarihi gerçeklikten çok uzak, kadir misirlioglu saçmalıkları ile eşdeğer bir yorum.
@basakkablan ın malum videosu geldi aklıma
🤦♂️