Abi bu ne ses bu ne huzur yav istemsizce kac gundur seni dinleyerek uyuyorum bi yorumlara bakayim dedim.. o ne😮😮 Bi tek ben değilmişim dınledıkce huzurlu uykuya dalan😴😴😴
Gece yarısı dinlerim diyorum en cok 10 dakika dayanabiliyorum sesin ve fondaki dinlendirici müzikler uyutuyor insani. Çok kez kulaklikla uyumuşum video bitince başka videoya gecince uyandim demek beynim tepki vermiş baska videoya
Dünya, Samanyolu Galaksisi’nin en uygun yerindeki, en uygun yıldıza, en uygun uzaklıktaki, en uygun boyutta olan gezegendir. Her şeyin “en uygun” olduğu yerde bulunan Dünya haricinde, Evren’de başka bir yerde yaşamın gelişmesi mümkün olamaz. Çünkü üst üste bu kadar mükemmel olasılıkların gerçekleşmesi mümkün değildir”.
Herkes nerede demek için çok kibirliyiz. Daha yaşam/canlılık nedir sorusuna doğru cevap veremiyoruz. Canlılık belki o kadar yoğun ki biz farkedemiyor olabiliriz. Canlılık ile ilgili ön yargılarımızı kırıp daha geniş pencereden bakmalıyız ama illaki kendi bencilliğimiz ağır basıyor.
Bölüm 1: Sonsuz Gece ve Düşler Uzay gemimiz Solaris, derin karanlığın içine doğru ağır ağır yol alıyordu. Bu yolculuk, insanlık tarihinin en büyük keşiflerinden biri olabilirdi ya da sonumuzun başlangıcı. Biz, yıldızlararası bir koloni gemisinin mürettebatıydık. Ancak bu görev, sıradan bir kolonizasyon sürecinden çok daha fazlasını barındırıyordu. Geminin kaptanı Bihter, mürettebat üzerinde her zaman sessiz bir otorite kurardı. Kararlılığı ve derin bakışlarıyla, gemiyi ve içindekileri bir arada tutan görünmez bir bağ gibiydi. Onunla yolculuk eden birinin, onun arkasında hissettiği bu çekimi açıklaması zordu. Bu, bir yıldızın etrafındaki gezegenlerin çekimine benziyordu. Bihter, bir liderdi ama aynı zamanda bir sırdı. Ben, ikinci kaptan Behlül, onun sağ koluydum. Gemi yönetimiyle ilgili tüm operasyonlarda onun talimatlarını uygulardım, ancak bazen kararlar arasındaki boşluklarda kendi yargılarımı sorgular, kaptanın amaçlarını anlamaya çalışırdım. Bihter’in hedefleri her zaman net değildi. Onun asıl niyetlerini çözmek için zihnimin derinliklerinde bir yolculuğa çıkmam gerekirdi. --- Gemi, Tau Ceti sistemine doğru ilerlerken, geminin ana sistemleri bir şeylerin ters gittiğini haber veriyordu. Geminin yapay zekası Nihal, soğukkanlı bir tonla bizi uyardı. “Uzay-zaman anormalliği tespit edildi. İki milyon kilometre içinde bilinmeyen bir enerji kaynağı.” “Ne tür bir enerji?” diye sordum. Nihal bir an durakladı, ardından yanıt verdi: “Tanımlanamıyor. Ancak yoğunluğu, bu gemiyi ve mürettebatını yok edebilecek seviyede.” Kaptan Bihter, bu tür anlarda soğukkanlılığını asla kaybetmezdi. Ellerini arkasında kavuşturup holografik haritaya baktı. Sesinde, bir yıldızın patlamasından daha güçlü bir otorite vardı. “Yolumuz bu. Devam edeceğiz.” Bir şey söylemek istedim ama sustum. Bihter’in kararlılığı, sözlerin anlamsız olduğunu hissettirirdi. İçimde bir huzursuzluk vardı. Bu görev, asla sıradan bir kolonizasyon yolculuğu değildi. Gemideki herkes bir şeylerin ters gittiğini hissediyordu ama kimse bu durumu dile getirmeye cesaret edemiyordu. --- Gemi Günlüğü: Bir Sırrın Gölgesi Bihter’in kaptanlık odasına çağrıldım. Odaya adım attığımda, odanın loş ışıkları onun yüz hatlarını daha da keskinleştiriyordu. “Behlül,” dedi, bakışlarını holografik bir haritada gezdirirken. “Bu yolculuk, yalnızca kolonizasyon değil. Biz bir cevap arıyoruz.” “Cevap mı? Neye dair?” diye sordum. Sesim titremişti. “O enerji kaynağı…” dedi. “İnsanlığın doğuşuyla ilgili bir sır taşıyor olabilir.” Bu sözler, beynimde bir şimşek gibi çaktı. İnsanlığın doğuşu? Bu yolculuğun amacı bu muydu? Koloni gemisi süsü verilmiş, aslında bir keşif görevi mi yürütüyorduk? “Bunu neden şimdi söylüyorsunuz?” diye sordum. “Çünkü,” dedi Bihter, bana dönerek. “Gerçekleri her zaman hak edenlere açıklamalısınız. Ve sen, bu mürettebattan belki de tek güvenilir kişisin.” Bu açıklama, üzerimde ağır bir sorumluluk hissi yarattı. Yine de, bir şeylerin eksik olduğunu biliyordum. Gemideki herkesin kaderi Bihter’in ellerindeydi, ama bu kaderin ne olduğunu hâlâ tam olarak kavrayamamıştım. --- Yolculuk Devam Ediyor Enerji kaynağına yaklaştıkça, gemi sistemleri anormal sinyaller almaya başladı. Nihal, giderek daha fazla hata raporu veriyordu. Fakat Bihter, sakinliğini koruyordu. “Bu enerji kaynağı,” dedi, geminin köprüsündeki herkese hitaben. “Bizi bir adım ileri taşıyacak. İnsanlığın sınırlarını yeniden çizecek.” Onun sözleri, mürettebat arasında bir gerginlik yarattı. Kimse itiraz etmedi ama gözlerindeki endişe açıkça görülebiliyordu. Ben ise, zihnimin içinde bir savaş veriyordum. Bu yolculuğun amacı gerçekten insanlığın sınırlarını aşmak mıydı, yoksa çok daha derin bir motivasyon mu vardı? Geminin sensörleri, enerji kaynağına yaklaştığımızı haber verdi. Nihal, uyarı sinyalleri vermeyi sürdürüyordu. “Bu seviyede bir enerjiye dayanabilmemiz mümkün değil,” dedi yapay zeka. “Dayanacağız,” dedi Bihter. Sesi, tüm köprüyü dolduruyordu. Ve o an, enerji kaynağı ilk kez göründü. Bir yıldız gibi parlak ama aynı zamanda korkutucu bir varlıktı. Onun ne olduğunu tanımlamak imkânsızdı. Bir süre boyunca hepimiz sessizce baktık. Bu, bir son veya bir başlangıç olabilir miydi? Bihter, koltuğunda dik bir şekilde otururken fısıldadı: “Hazır olun. Çünkü bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.” --- Devam Edecek…
Bölüm 2: Işığın Gölgesi Enerji kaynağı önümüzdeydi; devasa bir ışık huzmesi, evrenin derinliklerinden bize uzanıyordu. Geminin köprüsünde nefesler tutulmuştu. Bihter, bir heykel kadar hareketsizdi; gözleri enerji kaynağına kilitlenmişti. Sanki o, yıldızların dilini çözmek üzereydi. Ben ise içimdeki kaygıyı bastırmaya çalışıyordum. Nihal’in uyarıları hâlâ yankılanıyordu: “Enerji kaynağından yayılan dalgalar, gemi sistemlerinde kritik hasar yaratabilir.” “Nihal,” dedim. “Alternatif bir rota mümkün mü?” “Hayır, ikinci kaptan. Kaptan Bihter’in belirlediği güzergâh, tek seçenek.” Bihter bana döndü. Sesinde sorgulanamaz bir kesinlik vardı. “Behlül, korkuya yer yok. Eğer bu sınırı geçemezsek, insanlık da asla geçemez.” --- Zihinsel Yolculuk Bihter, mürettebatın geri kalanına dinlenme emri verdikten sonra beni kaptan odasına çağırdı. Oda, dışarıdaki yıldızların loş ışığıyla aydınlanıyordu. Bihter, holografik bir projeksiyonun önünde durmuştu; projeksiyon, enerji kaynağının karmaşık bir haritasını gösteriyordu. “Bu, sadece bir enerji kaynağı değil,” dedi, parmağıyla hologramdaki bir noktayı işaret ederek. “Bu, bir geçit. İnsanlığın ilk adımlarını attığı yere açılan bir kapı.” “Ne demek istiyorsunuz?” diye sordum. Sesimdeki şaşkınlık, odanın duvarlarında yankılandı. “Behlül,” dedi, gözlerimin içine bakarak. “Bu kaynağın kökeni, Annunakilere dayanıyor. İnsanlığın yaratıcıları olarak bilinen eski bir ırk. Onlar, bu geçidi bizim için bıraktı. Şimdi sorumluluğumuz, bu kapıyı açmak.” Bu açıklama, zihnimde bir patlama yarattı. Annunakiler, antik mitolojilerde geçen hikâyelerden ibaret değil miydi? Ama Bihter’in söylediklerinde öyle bir kesinlik vardı ki itiraz edemedim. --- Geçide Doğru Enerji kaynağına yaklaştıkça, geminin tüm sistemleri zorlanmaya başladı. Nihal’in sesi, artık sadece bir yapay zekanın değil, bir varlığın çığlığı gibiydi: “Sistemler maksimum dayanım sınırına ulaştı. Lütfen rota değiştirin.” Ancak Bihter, köprünün ortasında bir yıldız gibi parlıyordu. Herkes onun kararlılığından etkilenmişti. “Rotadan sapmak yok!” dedi. O an, enerji kaynağı bir anda şekil değiştirdi. Devasa bir enerji girdabı haline geldi ve bizi içine çekmeye başladı. Gemi sarsıldı; alarm sesleri dört bir yanda yankılanıyordu. Fakat Bihter’in gözlerinde, korkudan eser yoktu. Sanki bu kaosun içinde huzuru bulmuş gibiydi. --- Annunakilerin İzleri Geçit bizi içine çektiğinde her şey bir anda sessizleşti. Gemi, artık başka bir boyuttaydı. Çevremizde yıldızlar yerine devasa metalik yapılar ve parlayan kuleler vardı. Bu, insanın hayal gücünü zorlayan bir manzaraydı. Bihter, ayağa kalktı ve köprüye döndü. “Burası,” dedi. “Annunakilerin bıraktığı dünya. İnsanlığın başlangıcı buradan geliyor.” Bir hologram belirdi. İnsan benzeri bir varlık, ama gözleri yıldızlar kadar parlak. Bize doğru konuşmaya başladı: “Hoş geldiniz, çocuklarımız. Buraya ulaşabilenler, gerçeği arama cesareti gösterenlerdir.” Hologram, bize Annunakilerin tarihini ve insanlığın kökenlerini anlattı. Dünya, onların deneysel bir gezegeniydi; insanlık ise onların yarattığı bir türdü. Ancak Annunakiler, zamanla bu evrenden çekilmişti. Geride bıraktıkları geçit, yalnızca insanlığın gelişimini ölçmek için tasarlanmıştı. --- Kapının Ötesi Bu bilgiler, mürettebat üzerinde büyük bir etki yarattı. Bazıları duyduklarına inanmakta zorlanıyordu, bazıları ise hayranlıkla dinliyordu. Ben ise Bihter’in yüzündeki ifadeyi izliyordum. O, bu anı yıllardır bekliyormuş gibi görünüyordu. Hologram, konuşmasını bitirdiğinde son bir mesaj bıraktı: “Seçim sizin. Bu kapının ötesine geçip daha büyük gerçeklerle yüzleşebilir ya da kendi yıldızlarınıza geri dönebilirsiniz.” Bihter, kararlılıkla ayağa kalktı. “Bu kapıyı geçeceğiz,” dedi. “Çünkü insanlık, bu yolculuğa başlamıştır ve geri dönemez.” Ben, onun kararını sorgulamadım. Artık, bu yolculuğun sadece bir ikinci kaptanı değil, aynı zamanda bu büyük kaderin bir parçasıydım. --- Devam Edecek…
Bölüm 3: Kapının Ötesindeki Gerçek Geçidin ötesine geçtiğimizde, bildiğimiz fizik kurallarının tamamen yıkıldığı bir evrende bulduk kendimizi. Gökyüzü yoktu; yalnızca sonsuz bir boşluk ve içinde süzülen devasa yapılar. Her biri kendi ışığıyla parlıyor, varoluşun farklı bir dilini fısıldıyordu. Gemi, görünmez bir güç tarafından yavaşça yönlendirilirken, her birimizin zihni bu yeni gerçekliğin ağırlığıyla doluyordu. Bihter, köprünün ortasında dik duruyordu. Bu yeni evrenin manzarasına bakarken bile bir liderin soğukkanlılığını koruyordu. Ona yaklaşıp fısıldadım: "Burada neyle karşılaşacağımızı gerçekten biliyor musun?" Bihter, yüzünde hafif bir tebessümle bana döndü. "Bildiğim tek şey, Behlül, insanlığın kaderinin burada yazıldığı. Ve şimdi biz de bu hikayenin bir parçasıyız." --- Karşılaşma Bir süre sonra geminin sensörleri, devasa bir yapı tespit etti. Annunakilere ait olduğu açıkça belli olan bu yapı, organik ve mekanik unsurların mükemmel bir uyumla birleştiği devasa bir şehir gibiydi. Yavaşça inişe geçtiğimizde, yapıdan bir ışık huzmesi gemimizi sardı. Nihal'in sesi bir kez daha yankılandı: "Gemi güvenli bir şekilde iniş yapacak. Ancak sistemlerin bir kısmı, bu ışık tarafından devre dışı bırakılıyor." Bihter, köprüdeki herkese döndü. "İçeri girmeye hazır olun. Bu, insanlık adına atılacak en büyük adım olacak." Gemi durduğunda, Bihter, Nihal’den gemide kalan mürettebatın güvende olmasını sağlamak için bir güvenlik protokolü başlatmasını istedi. Ben, Bihter ve birkaç seçilmiş ekip üyesiyle birlikte dışarı adım attım. Yürüdüğümüz zemin, sanki yaşayan bir organizmanın dokusunu andırıyordu. Adımlarımız, alttan gelen hafif bir titreşimle karşılanıyordu. --- Annunakilerin Mesajı Bir süre yürüdükten sonra, bizi bekleyen devasa bir salonun içine girdik. Salonun ortasında, her biri yıldızlardan dokunmuş gibi görünen figürler vardı. Figürler hareket etmiyor, ama yine de bir şekilde bizimle iletişim kuruyorlardı. Zihnimizin içinde yankılanan bir ses duydum: "Hoş geldiniz, insanlık temsilcileri. Sizler, bizim en büyük yaratımızsınız ve şimdi kaderinizi seçme zamanınız geldi." Bihter, bir adım öne çıktı. "Biz buradayız çünkü insanlık daha fazlasını öğrenmek istiyor. Biz sadece geçmişimizi değil, geleceğimizi de anlamak istiyoruz." Figürlerin sesi, bu sefer daha net bir şekilde yankılandı: "Öğrenmek bir yolculuktur. Ancak bu yolculuğun sonu, sizi dönüşü olmayan bir noktaya getirebilir. Hazır mısınız?" Bihter, başını dik tuttu. "Hazırız." --- Evrenin Çekirdeği Annunakiler, bizi bir başka geçide yönlendirdi. Geçit, bu sefer sadece bir enerji kapısından ibaret değildi; bilinçlerimizi de içine çeken bir varlıktı. Geçitten geçtiğimizde, kendimizi bir zaman ve mekan ötesinde bulduk. Artık fiziksel bedenlerimiz yok gibiydi, ama yine de birbirimizi hissedebiliyorduk. Bu boyutta, evrenin doğumunu, Annunakilerin ilk yaratımlarını ve insanlığın ortaya çıkışını gördük. Zaman burada doğrusal değildi; geçmiş, şimdi ve gelecek bir aradaydı. Bihter, bu görüntülerin içinde hareket ederken bir şey fark etti. İnsanlık, yalnızca Annunakilerin bir yaratısı değil, aynı zamanda onların mirasını taşıyan bir türdü. "Biz onların deneyinden fazlasıyız," dedi Bihter, kararlılıkla. "Biz onların tamamlayıcılarıyız." Bu yeni bilgiyle birlikte Annunakilerin son mesajını duyduk: "Şimdi seçim sizin. Ya burada kalıp bizimle birlikte evrenin sırlarını keşfedeceksiniz ya da kendi yıldızlarınıza dönüp bu bilgiyi insanlıkla paylaşacaksınız." --- Dönüş Kararı Bihter, ekibine baktı. Herkesin yüzünde farklı bir duygu vardı: hayranlık, korku, merak. Ben, onun yanında durarak sessizce bekledim. Sonunda Bihter, kararını verdi: "Dönüyoruz. İnsanlık bu gerçeği bilmeli ve kendi kaderini seçmeli." Bu karar, figürlerin bir kez daha belirmesine neden oldu. "Seçiminizi onurlandırıyoruz. Ancak bilmelisiniz ki bu bilgiyi paylaşmak, insanlığın tarihini sonsuza dek değiştirecek." --- Yeni Bir Başlangıç Gemimize döndüğümüzde, Annunakiler bize geri dönüş için gereken enerjiyi sağladı. Ancak artık aynı değildik. Hem bireyler olarak hem de bir tür olarak farklılaşmıştık. Bildiklerimiz, bizi yeni bir sorumlulukla yüklemişti. İnsanlık artık sadece bir tür değil, bir miras taşıyıcısıydı. Bihter, son kez köprünün ortasına geçti ve rotayı belirledi: "Dünyaya dönüyoruz. Ama bu, yalnızca bir başlangıç." Gemi, yıldızların arasından geçerken, ben sessizce düşündüm. Bu yolculuk, yalnızca bizi değil, tüm insanlığı değiştirecekti. Ve bu değişimin tam merkezinde, Bihter’in kararlılığı ve liderliği vardı. SON
Fakat insanın asli vazifesi kulluktur.(muhakkak ki ben insanlar ve cinleri bana kulluk etsinler diye yarattım.) Buyuruyor Allah cc.rabbimiz bizden kulluk yapmamızı istiyor.oralarda da yaratılan akıl sahibi varlıklar varsa onlarıda ibadet için yaratmıştır.en doğrusunu rabbimiz bilir.celle celalühü.fe süphanallah.
Abi bu ne ses bu ne huzur yav istemsizce kac gundur seni dinleyerek uyuyorum bi yorumlara bakayim dedim.. o ne😮😮
Bi tek ben değilmişim dınledıkce huzurlu uykuya dalan😴😴😴
iyi uykular
😂😂😂😂
😂😂😂😅
@@eslemtuoz40 dur sikdirdə sikim sülaləvi
Gece yarısı dinlerim diyorum en cok 10 dakika dayanabiliyorum sesin ve fondaki dinlendirici müzikler uyutuyor insani. Çok kez kulaklikla uyumuşum video bitince başka videoya gecince uyandim demek beynim tepki vermiş baska videoya
iyi seyirelr uzay devam
kanalın adını uyku ilacı yap izlenmeler 2x olsun
bu şekilde iyidir
@@pasovideouzay kesinlikle.ilk fırsatta izleyeceğim
🎉
Çok harika rahatlatıcı ve dinlendirici anlatım ve sunum. Harikasınız. 🎉
Begeniyorum her videoyu cunku gecelerin ve uyumanin en guzel yani
Müthiş anlatım , okullarda izletilmeli 👍
selamlar teşekkürler
O kadar güzel bir sesiniz var ki, her gecə uyumama yardımçı oluyor. Teşekkürler ❤
çok teşekkürelr bizimle kalın lütfen
Bambililig eleme
Günümüz insanının bilime bakışı
Önce beyenin, sonra uyuyun lütfen 👍
Ônce beyenin 🤣🤣
Önce türkçe öğrenin ve sonra yorum yapın lütfen
Beyenin ne demek
@@hailking13 ne zaman?
@@Zeytin555 ?
Gercekten saglıklı ve huzurlu uyku için oldukca faydalı bi kanal
çok teşekkürelr uzay devam
@@Pablo.emilyo 😂😂😂
Muazzam güzel işler çıkartıyorsunuz🙏❤️
çok teşekkürler detseklerinizle
Emeğinize sağlık teşekkürler çok güzel bir paylaşım olmuş 🎉
Uzun zamandan beri kanalı takip ediyorum. Bir tane belgeseli tam olarak izleyemedim her zaman 30 dakika sonra uyumuş oluyorum 🤔👀
Teşekkür ederim
Hep araştırıp bulmak istediğim videoyu hazırlamışsıniz. Çok teşekkür ederim!
ses anlatma hepsi muhteşem
selamlar
Çok güzel bir video ❤
uzay devam
Emeğinize sağlık
uzay devam
Herşeyin sahibi Allah var herşey onun yaratmasıdır insan önce kendini tanımalı
kesinlikle
@@cemalgecer128 sana göre herseye sahibi allah, bana gore degil 🫡
@@leandrotoper aynen +1...
Dünya, Samanyolu Galaksisi’nin en uygun yerindeki, en uygun yıldıza, en uygun uzaklıktaki, en uygun boyutta olan gezegendir. Her şeyin “en uygun” olduğu yerde bulunan Dünya haricinde, Evren’de başka bir yerde yaşamın gelişmesi mümkün olamaz. Çünkü üst üste bu kadar mükemmel olasılıkların gerçekleşmesi mümkün değildir”.
Herkese iyi uykular
Herkes nerede demek için çok kibirliyiz. Daha yaşam/canlılık nedir sorusuna doğru cevap veremiyoruz. Canlılık belki o kadar yoğun ki biz farkedemiyor olabiliriz. Canlılık ile ilgili ön yargılarımızı kırıp daha geniş pencereden bakmalıyız ama illaki kendi bencilliğimiz ağır basıyor.
nükemmel bir çalışma tebrikler bilim , bilim , bilim
uzay devam
Bölüm 1: Sonsuz Gece ve Düşler
Uzay gemimiz Solaris, derin karanlığın içine doğru ağır ağır yol alıyordu. Bu yolculuk, insanlık tarihinin en büyük keşiflerinden biri olabilirdi ya da sonumuzun başlangıcı. Biz, yıldızlararası bir koloni gemisinin mürettebatıydık. Ancak bu görev, sıradan bir kolonizasyon sürecinden çok daha fazlasını barındırıyordu.
Geminin kaptanı Bihter, mürettebat üzerinde her zaman sessiz bir otorite kurardı. Kararlılığı ve derin bakışlarıyla, gemiyi ve içindekileri bir arada tutan görünmez bir bağ gibiydi. Onunla yolculuk eden birinin, onun arkasında hissettiği bu çekimi açıklaması zordu. Bu, bir yıldızın etrafındaki gezegenlerin çekimine benziyordu. Bihter, bir liderdi ama aynı zamanda bir sırdı.
Ben, ikinci kaptan Behlül, onun sağ koluydum. Gemi yönetimiyle ilgili tüm operasyonlarda onun talimatlarını uygulardım, ancak bazen kararlar arasındaki boşluklarda kendi yargılarımı sorgular, kaptanın amaçlarını anlamaya çalışırdım. Bihter’in hedefleri her zaman net değildi. Onun asıl niyetlerini çözmek için zihnimin derinliklerinde bir yolculuğa çıkmam gerekirdi.
---
Gemi, Tau Ceti sistemine doğru ilerlerken, geminin ana sistemleri bir şeylerin ters gittiğini haber veriyordu. Geminin yapay zekası Nihal, soğukkanlı bir tonla bizi uyardı.
“Uzay-zaman anormalliği tespit edildi. İki milyon kilometre içinde bilinmeyen bir enerji kaynağı.”
“Ne tür bir enerji?” diye sordum. Nihal bir an durakladı, ardından yanıt verdi:
“Tanımlanamıyor. Ancak yoğunluğu, bu gemiyi ve mürettebatını yok edebilecek seviyede.”
Kaptan Bihter, bu tür anlarda soğukkanlılığını asla kaybetmezdi. Ellerini arkasında kavuşturup holografik haritaya baktı. Sesinde, bir yıldızın patlamasından daha güçlü bir otorite vardı.
“Yolumuz bu. Devam edeceğiz.”
Bir şey söylemek istedim ama sustum. Bihter’in kararlılığı, sözlerin anlamsız olduğunu hissettirirdi. İçimde bir huzursuzluk vardı. Bu görev, asla sıradan bir kolonizasyon yolculuğu değildi. Gemideki herkes bir şeylerin ters gittiğini hissediyordu ama kimse bu durumu dile getirmeye cesaret edemiyordu.
---
Gemi Günlüğü: Bir Sırrın Gölgesi
Bihter’in kaptanlık odasına çağrıldım. Odaya adım attığımda, odanın loş ışıkları onun yüz hatlarını daha da keskinleştiriyordu.
“Behlül,” dedi, bakışlarını holografik bir haritada gezdirirken. “Bu yolculuk, yalnızca kolonizasyon değil. Biz bir cevap arıyoruz.”
“Cevap mı? Neye dair?” diye sordum. Sesim titremişti.
“O enerji kaynağı…” dedi. “İnsanlığın doğuşuyla ilgili bir sır taşıyor olabilir.”
Bu sözler, beynimde bir şimşek gibi çaktı. İnsanlığın doğuşu? Bu yolculuğun amacı bu muydu? Koloni gemisi süsü verilmiş, aslında bir keşif görevi mi yürütüyorduk?
“Bunu neden şimdi söylüyorsunuz?” diye sordum.
“Çünkü,” dedi Bihter, bana dönerek. “Gerçekleri her zaman hak edenlere açıklamalısınız. Ve sen, bu mürettebattan belki de tek güvenilir kişisin.”
Bu açıklama, üzerimde ağır bir sorumluluk hissi yarattı. Yine de, bir şeylerin eksik olduğunu biliyordum. Gemideki herkesin kaderi Bihter’in ellerindeydi, ama bu kaderin ne olduğunu hâlâ tam olarak kavrayamamıştım.
---
Yolculuk Devam Ediyor
Enerji kaynağına yaklaştıkça, gemi sistemleri anormal sinyaller almaya başladı. Nihal, giderek daha fazla hata raporu veriyordu. Fakat Bihter, sakinliğini koruyordu.
“Bu enerji kaynağı,” dedi, geminin köprüsündeki herkese hitaben. “Bizi bir adım ileri taşıyacak. İnsanlığın sınırlarını yeniden çizecek.”
Onun sözleri, mürettebat arasında bir gerginlik yarattı. Kimse itiraz etmedi ama gözlerindeki endişe açıkça görülebiliyordu. Ben ise, zihnimin içinde bir savaş veriyordum. Bu yolculuğun amacı gerçekten insanlığın sınırlarını aşmak mıydı, yoksa çok daha derin bir motivasyon mu vardı?
Geminin sensörleri, enerji kaynağına yaklaştığımızı haber verdi. Nihal, uyarı sinyalleri vermeyi sürdürüyordu.
“Bu seviyede bir enerjiye dayanabilmemiz mümkün değil,” dedi yapay zeka.
“Dayanacağız,” dedi Bihter. Sesi, tüm köprüyü dolduruyordu.
Ve o an, enerji kaynağı ilk kez göründü. Bir yıldız gibi parlak ama aynı zamanda korkutucu bir varlıktı. Onun ne olduğunu tanımlamak imkânsızdı. Bir süre boyunca hepimiz sessizce baktık. Bu, bir son veya bir başlangıç olabilir miydi?
Bihter, koltuğunda dik bir şekilde otururken fısıldadı:
“Hazır olun. Çünkü bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.”
---
Devam Edecek…
Bölüm 2: Işığın Gölgesi
Enerji kaynağı önümüzdeydi; devasa bir ışık huzmesi, evrenin derinliklerinden bize uzanıyordu. Geminin köprüsünde nefesler tutulmuştu. Bihter, bir heykel kadar hareketsizdi; gözleri enerji kaynağına kilitlenmişti. Sanki o, yıldızların dilini çözmek üzereydi.
Ben ise içimdeki kaygıyı bastırmaya çalışıyordum. Nihal’in uyarıları hâlâ yankılanıyordu:
“Enerji kaynağından yayılan dalgalar, gemi sistemlerinde kritik hasar yaratabilir.”
“Nihal,” dedim. “Alternatif bir rota mümkün mü?”
“Hayır, ikinci kaptan. Kaptan Bihter’in belirlediği güzergâh, tek seçenek.”
Bihter bana döndü. Sesinde sorgulanamaz bir kesinlik vardı.
“Behlül, korkuya yer yok. Eğer bu sınırı geçemezsek, insanlık da asla geçemez.”
---
Zihinsel Yolculuk
Bihter, mürettebatın geri kalanına dinlenme emri verdikten sonra beni kaptan odasına çağırdı. Oda, dışarıdaki yıldızların loş ışığıyla aydınlanıyordu. Bihter, holografik bir projeksiyonun önünde durmuştu; projeksiyon, enerji kaynağının karmaşık bir haritasını gösteriyordu.
“Bu, sadece bir enerji kaynağı değil,” dedi, parmağıyla hologramdaki bir noktayı işaret ederek. “Bu, bir geçit. İnsanlığın ilk adımlarını attığı yere açılan bir kapı.”
“Ne demek istiyorsunuz?” diye sordum. Sesimdeki şaşkınlık, odanın duvarlarında yankılandı.
“Behlül,” dedi, gözlerimin içine bakarak. “Bu kaynağın kökeni, Annunakilere dayanıyor. İnsanlığın yaratıcıları olarak bilinen eski bir ırk. Onlar, bu geçidi bizim için bıraktı. Şimdi sorumluluğumuz, bu kapıyı açmak.”
Bu açıklama, zihnimde bir patlama yarattı. Annunakiler, antik mitolojilerde geçen hikâyelerden ibaret değil miydi? Ama Bihter’in söylediklerinde öyle bir kesinlik vardı ki itiraz edemedim.
---
Geçide Doğru
Enerji kaynağına yaklaştıkça, geminin tüm sistemleri zorlanmaya başladı. Nihal’in sesi, artık sadece bir yapay zekanın değil, bir varlığın çığlığı gibiydi:
“Sistemler maksimum dayanım sınırına ulaştı. Lütfen rota değiştirin.”
Ancak Bihter, köprünün ortasında bir yıldız gibi parlıyordu. Herkes onun kararlılığından etkilenmişti. “Rotadan sapmak yok!” dedi.
O an, enerji kaynağı bir anda şekil değiştirdi. Devasa bir enerji girdabı haline geldi ve bizi içine çekmeye başladı. Gemi sarsıldı; alarm sesleri dört bir yanda yankılanıyordu. Fakat Bihter’in gözlerinde, korkudan eser yoktu. Sanki bu kaosun içinde huzuru bulmuş gibiydi.
---
Annunakilerin İzleri
Geçit bizi içine çektiğinde her şey bir anda sessizleşti. Gemi, artık başka bir boyuttaydı. Çevremizde yıldızlar yerine devasa metalik yapılar ve parlayan kuleler vardı. Bu, insanın hayal gücünü zorlayan bir manzaraydı.
Bihter, ayağa kalktı ve köprüye döndü.
“Burası,” dedi. “Annunakilerin bıraktığı dünya. İnsanlığın başlangıcı buradan geliyor.”
Bir hologram belirdi. İnsan benzeri bir varlık, ama gözleri yıldızlar kadar parlak. Bize doğru konuşmaya başladı:
“Hoş geldiniz, çocuklarımız. Buraya ulaşabilenler, gerçeği arama cesareti gösterenlerdir.”
Hologram, bize Annunakilerin tarihini ve insanlığın kökenlerini anlattı. Dünya, onların deneysel bir gezegeniydi; insanlık ise onların yarattığı bir türdü. Ancak Annunakiler, zamanla bu evrenden çekilmişti. Geride bıraktıkları geçit, yalnızca insanlığın gelişimini ölçmek için tasarlanmıştı.
---
Kapının Ötesi
Bu bilgiler, mürettebat üzerinde büyük bir etki yarattı. Bazıları duyduklarına inanmakta zorlanıyordu, bazıları ise hayranlıkla dinliyordu. Ben ise Bihter’in yüzündeki ifadeyi izliyordum. O, bu anı yıllardır bekliyormuş gibi görünüyordu.
Hologram, konuşmasını bitirdiğinde son bir mesaj bıraktı:
“Seçim sizin. Bu kapının ötesine geçip daha büyük gerçeklerle yüzleşebilir ya da kendi yıldızlarınıza geri dönebilirsiniz.”
Bihter, kararlılıkla ayağa kalktı.
“Bu kapıyı geçeceğiz,” dedi. “Çünkü insanlık, bu yolculuğa başlamıştır ve geri dönemez.”
Ben, onun kararını sorgulamadım. Artık, bu yolculuğun sadece bir ikinci kaptanı değil, aynı zamanda bu büyük kaderin bir parçasıydım.
---
Devam Edecek…
Bölüm 3: Kapının Ötesindeki Gerçek
Geçidin ötesine geçtiğimizde, bildiğimiz fizik kurallarının tamamen yıkıldığı bir evrende bulduk kendimizi. Gökyüzü yoktu; yalnızca sonsuz bir boşluk ve içinde süzülen devasa yapılar. Her biri kendi ışığıyla parlıyor, varoluşun farklı bir dilini fısıldıyordu. Gemi, görünmez bir güç tarafından yavaşça yönlendirilirken, her birimizin zihni bu yeni gerçekliğin ağırlığıyla doluyordu.
Bihter, köprünün ortasında dik duruyordu. Bu yeni evrenin manzarasına bakarken bile bir liderin soğukkanlılığını koruyordu. Ona yaklaşıp fısıldadım:
"Burada neyle karşılaşacağımızı gerçekten biliyor musun?"
Bihter, yüzünde hafif bir tebessümle bana döndü. "Bildiğim tek şey, Behlül, insanlığın kaderinin burada yazıldığı. Ve şimdi biz de bu hikayenin bir parçasıyız."
---
Karşılaşma
Bir süre sonra geminin sensörleri, devasa bir yapı tespit etti. Annunakilere ait olduğu açıkça belli olan bu yapı, organik ve mekanik unsurların mükemmel bir uyumla birleştiği devasa bir şehir gibiydi. Yavaşça inişe geçtiğimizde, yapıdan bir ışık huzmesi gemimizi sardı. Nihal'in sesi bir kez daha yankılandı:
"Gemi güvenli bir şekilde iniş yapacak. Ancak sistemlerin bir kısmı, bu ışık tarafından devre dışı bırakılıyor."
Bihter, köprüdeki herkese döndü. "İçeri girmeye hazır olun. Bu, insanlık adına atılacak en büyük adım olacak."
Gemi durduğunda, Bihter, Nihal’den gemide kalan mürettebatın güvende olmasını sağlamak için bir güvenlik protokolü başlatmasını istedi. Ben, Bihter ve birkaç seçilmiş ekip üyesiyle birlikte dışarı adım attım. Yürüdüğümüz zemin, sanki yaşayan bir organizmanın dokusunu andırıyordu. Adımlarımız, alttan gelen hafif bir titreşimle karşılanıyordu.
---
Annunakilerin Mesajı
Bir süre yürüdükten sonra, bizi bekleyen devasa bir salonun içine girdik. Salonun ortasında, her biri yıldızlardan dokunmuş gibi görünen figürler vardı. Figürler hareket etmiyor, ama yine de bir şekilde bizimle iletişim kuruyorlardı. Zihnimizin içinde yankılanan bir ses duydum:
"Hoş geldiniz, insanlık temsilcileri. Sizler, bizim en büyük yaratımızsınız ve şimdi kaderinizi seçme zamanınız geldi."
Bihter, bir adım öne çıktı. "Biz buradayız çünkü insanlık daha fazlasını öğrenmek istiyor. Biz sadece geçmişimizi değil, geleceğimizi de anlamak istiyoruz."
Figürlerin sesi, bu sefer daha net bir şekilde yankılandı:
"Öğrenmek bir yolculuktur. Ancak bu yolculuğun sonu, sizi dönüşü olmayan bir noktaya getirebilir. Hazır mısınız?"
Bihter, başını dik tuttu. "Hazırız."
---
Evrenin Çekirdeği
Annunakiler, bizi bir başka geçide yönlendirdi. Geçit, bu sefer sadece bir enerji kapısından ibaret değildi; bilinçlerimizi de içine çeken bir varlıktı. Geçitten geçtiğimizde, kendimizi bir zaman ve mekan ötesinde bulduk. Artık fiziksel bedenlerimiz yok gibiydi, ama yine de birbirimizi hissedebiliyorduk.
Bu boyutta, evrenin doğumunu, Annunakilerin ilk yaratımlarını ve insanlığın ortaya çıkışını gördük. Zaman burada doğrusal değildi; geçmiş, şimdi ve gelecek bir aradaydı. Bihter, bu görüntülerin içinde hareket ederken bir şey fark etti. İnsanlık, yalnızca Annunakilerin bir yaratısı değil, aynı zamanda onların mirasını taşıyan bir türdü.
"Biz onların deneyinden fazlasıyız," dedi Bihter, kararlılıkla. "Biz onların tamamlayıcılarıyız."
Bu yeni bilgiyle birlikte Annunakilerin son mesajını duyduk:
"Şimdi seçim sizin. Ya burada kalıp bizimle birlikte evrenin sırlarını keşfedeceksiniz ya da kendi yıldızlarınıza dönüp bu bilgiyi insanlıkla paylaşacaksınız."
---
Dönüş Kararı
Bihter, ekibine baktı. Herkesin yüzünde farklı bir duygu vardı: hayranlık, korku, merak. Ben, onun yanında durarak sessizce bekledim. Sonunda Bihter, kararını verdi:
"Dönüyoruz. İnsanlık bu gerçeği bilmeli ve kendi kaderini seçmeli."
Bu karar, figürlerin bir kez daha belirmesine neden oldu. "Seçiminizi onurlandırıyoruz. Ancak bilmelisiniz ki bu bilgiyi paylaşmak, insanlığın tarihini sonsuza dek değiştirecek."
---
Yeni Bir Başlangıç
Gemimize döndüğümüzde, Annunakiler bize geri dönüş için gereken enerjiyi sağladı. Ancak artık aynı değildik. Hem bireyler olarak hem de bir tür olarak farklılaşmıştık. Bildiklerimiz, bizi yeni bir sorumlulukla yüklemişti. İnsanlık artık sadece bir tür değil, bir miras taşıyıcısıydı.
Bihter, son kez köprünün ortasına geçti ve rotayı belirledi:
"Dünyaya dönüyoruz. Ama bu, yalnızca bir başlangıç."
Gemi, yıldızların arasından geçerken, ben sessizce düşündüm. Bu yolculuk, yalnızca bizi değil, tüm insanlığı değiştirecekti. Ve bu değişimin tam merkezinde, Bihter’in kararlılığı ve liderliği vardı.
SON
Hocam bu sesle ne anlatsan dinlerim
uzay devam
Tıklama sesi geliyor çok rahatsızlık veriyor neden böyle
Seslendirmeleri siz mi yapıyorsunuz
evet
Ses ara sira kalkıp inkezse iyi olurdu
Uyumak için izlemiyorum, dinliyorum
çok teşekkürelr
Neden hep uzay yukarda asagi yadadunyaya paralel gidilmzmi
farklı çalışmalarımız olacak
Fakat insanın asli vazifesi kulluktur.(muhakkak ki ben insanlar ve cinleri bana kulluk etsinler diye yarattım.) Buyuruyor Allah cc.rabbimiz bizden kulluk yapmamızı istiyor.oralarda da yaratılan akıl sahibi varlıklar varsa onlarıda ibadet için yaratmıştır.en doğrusunu rabbimiz bilir.celle celalühü.fe süphanallah.
Anti madde karadelikleri olabilirmi karanlık maddenin kaynağı
🍄🍄🍄✨✨✨
🌍
uzay devam
Ezan sesini duyariz uzaya cikinca😂😂
❤❤❤
selamlar
İlkokulda bıle okumadm ama uzaya ılgım var
Meditasyon videoları, bakın işinize kardeşim 😅😂
dinlerken uyuyorum ben de sayenizde rüyamda astral seyahat ediyorum
ne güzel
Anladınız mı yoksa anlamadınız mı..🥺😔🥴
?:-)
Hepsi animasyon gerçek küre olmayan dünyayı anlatın bize Amerikan hikayeleri değil 😂
@@omerozturk-wv4xp 🦍tamam
Sonsuz ve dünya
Salam dana var məndə holşteyindi 365 kq diri çəkisi var qiymət 2340 manat
selam dostum
@@pasovideouzay aleykum salam
Çok fazla rekram var bunedir yahu işi gücü bırakıp zırt pırt reklamı değiştireceğim
Sadece uyku yapıyor, sıfır bilgi var.
Ayıp ediyorsun
Siz burada insanların birşeyleri öğrenmesi için emek verirken onların sizi uyku için kullanması gurur kırıcı değil mi?
Uyku halinde de duyulan bilgiyi öğrenmiş oluyoruz bilinç altına yerleşiyor konuları aynı videoya başka zaman denk gelince hatırlıyorum
Yine harikasın kardes
selamlar