1:26 Game Of Thrones Yeni Bölümü 4:33 Endgame Sızıntısı ve Spoilerlar Üzerine Muhabbet(Endgame Spoilerı Yok) 10:44 Disney+ dizileri, Netflix çöplüğü 18:07 Star Wars Şer Üçgeni, Game Of Thrones'un İçine Edilmesi 35:40 Wattpad ve Sony Anlaşması 42:21 Netflix Yenilikleri 46:54 Roman Polanski 58:57 Yahşi Batı 1:28:58 Beoning(Burning) 2:02:22 Haftaya Konuşulacaklar(Avengers, Haylayf, Twilight Zone 2019 Yapım İlk 3 Bölüm)
1:34:04 nuri bilge ceylan benzerliği burning ve ahlat ağacının aynı yıl cannes'de beraber yarışması ve içinde benzer temalar olması Mesela ana karakterlerin mezuniyetleri sonrası daha hayattaki yönlerini bulamamış olması ikisinin de yazar olmaya çalışması iki filmde de ailelerin çok kopuk olması Kuyu teması -ki ahlat ağacı'nda çok büyük bir yer ediniyor bu metafor iki filmde de baba karakterinin hayata karşı bir şekilde küskünlük yaşayarak toplumdan kendini soyutlamış olması ( jong su babasını hapisten çıkarmak için şikayetçi kişiden ve o sırada serada çalışan belediye başkanından imza almaya çalışırken başkan "o kendi işini kendi gören bizimle hiç konuşmayan bir insandı" diyor) Bazıları zorlama benzerlikler ama dediğim gibi aynı yarışmada aynı yıl beraber yarıştılar benzetmenin sebebi daha çok bu O yıl burning Burning cannes'de Uluslararası Sinema Yazarları Federasyonu Fipresci almıştı Ahlat Ağacı eli boş döndü altın palmiye'yi shoplifters aldı
Sabah namazına diye kalktım yahşi batı izliyorum şuan. Şefin "Keşke geçen hafta gelseydiniz, yerli malı haftası vardı" dediğinde cem yılmazın "yerli malı mı?" diyerek bir kaç saniyeliğine arkadaki elemanın çüküne bakması, filmin ingilizceden türkçeye çevrildiği sahnede gelen kızıl derililere ozan güvenin hintliler(indians, yerliler demek aynı zamanda) geliyo demesi gibi yüzlerce minik detay, filmi umut sarıkaya karikatürü gibi her tarafı keşfedilmek için kondurulumuş detaylarla süslü bir yapım haline getirmiş.Bugünde güzel bi film izledik,teşekkürler.Neyse sünneti kılayımda yatayım.
CS'nin bir konu hakkında trol yaparken çok ciddi bir ifadeyle konuşmaya başlamasının ardından Tancan'ın bunu farketmesi ve ardından devam eden inanılmaz saçma bir konuyu inanılmaz ciddi şekilde konuşma sekansları kalp ben... 7:48
Burning filmini o kadar sevmiştim ki hakkı tam verilmedi gibi hissettim; sizi severek izliyorum ve yorumlarınızı çok değerli buluyorum bu arada, sadece siz böyle konuşunca ve filmin sonunun tatmin etmediğini görünce de eklemeden duramadım. Filmin en önemli konularından biri bilinmezlik bence de, siz de bahsettiniz zaten. Bütün film boyunca ne olduğundan tam olarak emin olamıyoruz, kim kime aşık, kim neden kiminle takılıyor, kedi gerçekten var mıydı, kız nereye gitti, gerçekten bir cinayet mi işlendi hatta sonu hayal miydi vs. Bunu da çok sakin ve izleyiciye yedirerek veriyor, başlardaki pandomim sahnesiyle güçlü şekilde açılışı yapıyor bu konuyla ilgili. Ama çok kuvvetli, belki de daha önemli, çok da görülmeyen başka konular da var bence, birisi şimdilerde de konuşulan 'toxic masculinity' olayı. Oğlan yeni tanıştığı bir kızla birlikte olur ama aşık da değildir belki de, ama kadın geziden başka bir adamla gelince bizim esas oğlan da bozulur bu işe, ne alakası var şimdi gibi. Dans sahnesi de bu sebeple beni baya etkilemişti (bana göre filmin en güzel sahnesi), kız özgürlüğü tatmak ister, kimseyi umursamadan, hayatını yaşamayı, bu sıkışmışlıktan kurtulmayı diler, dans etmeye başlar ve biz de sadece onu görürüz önce, bütün dansı ve sonrasındaki duygusal boşalmayı görürüz. Ama bizim 'delikanlı' sadece şunu düşünür; 'herkesin içinde soyunuyor, or*spu mu bu?' Bu olaylarla da (başka bir adamın gelmesi de dahil), esas adamımızın 'erkekliğe yedirememe' durumunu yaşadığını görebiliriz belki de. Burada aslında sınıf çatışması da işin içine giriyor, yeni gelen adamı kızdan dolayı kıskanıyor ama zenginliğinden dolayı da sinir olmuyor değil. Sonunda adamı öldürmesi (ya da öldürdüğünü düşünmesi) de buradan geliyor olabilir gibi geldi bana, biraz açık sonlu olduğu için herkesin yorumu farklı olur tabii, sizi de pek tatmin olmamış gibi görününce ufakça fikrimi belirtmek istedim. Kendi üstünlüğünü, erkekliğini, zekasını kanıtlamak istercesine bıçaklıyor adamı, bak artık benim elimdesin, kadınımı aldın, aşırı havalı mekanlarda gün geçirdin ama seni yok ettim diyebilmek için. (Öldürme sahnesine ikinci bir bakış açısını öfkeden bahsettiğim zamanda da vericem, belki sonunu daha anlamlı kılar sizin için.) Ki bunun da bizimkinin kafasında geçtiğini düşünüyorum, bunu hissettiren bir kırılma sahnesi vardı çünkü; kızın odasında bir şeyler yazmaya başlarken kamera camın dışına doğru çıkıyor ve onun uydurmalarını göreceğiz şimdi, gerçeklik içeride, odada kaldı. Son olarak da bütün filmin üstüne kurulduğu şeye genel olarak modern insanın delirmesi diyebiliriz aslında, kötü, sorunlu bir aile, başarılı olamamış gençler, hemen sınırın yanında yaşayan, arada kalmış, sıkışmış bir topluluk. Herkes kendi içinde yaşıyor, konuşamıyor, zengin olan mutlu değil, sahte ilişkiler yaşıyor, fakir olan ezilmiş, kıskanç. Hepsi hapsolmuş, yalnız. Bütün bunlar düşünüldüğünde klişe bile gelebilir günümüz dünyasında, ama yönetmen ve senaristlerden biri olan Chang-dong Lee o kadar olağan, sakin anlatmış ki, ne kadar gerçek diyorsunuz. Bir şeyleri duymaktan ya da görmekten öteye gidiyor, o koşulacak geniş tarlalarda, rahat kafelerde, lüks evlerde bile yokluğu, sıkışmışlığı hissetmeye başlıyorsunuz bir süre sonra. Çok az ve öz diyalogla da bütün filmi çözüyor hatta, o açıdan da çok başarılı geldi. 'Zengin p*ç, or*spu vs.' gibi kelimelerle ne kadar 'öfkeli' olduğunu da anlıyorsunuz. Hiç belli etmese de, insanlara, yazamadığı için kendine ve etrafında olanlara karşı büyük bir öfkesi var ve bunun hıncını yazısında birini öldürerek çıkartıyor. Filmde yakmak, kül etmek, çocukluk, öz güven, ego, anlam arayışı vs. gibi o kadar çok detay, derinlemesine inilebilecek kadar iyi ve öz yazılmış karakterler var ki sayfalarca övebilirim bu filmi. Ama tabii şimdiden inanılmaz uzun yazdım, muhtemelen siz de okumazsınız ama muhabbet çok tatlıydı, bir yerinden katılmış olayım, içimde kalmasın yazayım istedim :) İyi şeyler hakkında farklı, eli yüzü düzgün fikir dinlemeye hasret kaldığımız zamanlarda güzel güzel konuştuğunuz için teşekkürler size de.
5 років тому+10
Biz de böyle kaliteli yorum görünce çok mutlu oluyoruz. Filmin detaylarını birleştiren güzel tespitler, teşekkürler.
Merhabalar, bu mesajın görülme olasılığı ne kadar fazla bilmiyorum ama filmi 5 sene sonra seyredince filmdeki sonu farklı şekilde yorumladım ben. "toxic masculinity" yorumu çok ilgimi çekti ama diğer yandan kızın onun yanına modern erkekle sürekli giderek onun duygularını manipüle etmesini de "toxic feminine" olarak yorumlayabilir miyiz? Nitekim Ben karakterinin onun ne kadar yalnız olduğunu söylediği anda onu gerçekten seven insanı gormeyip bunun yerine zengin olan insanı tercih etmiş olmanın getirdiği ilgi çekme ihtiyacı da günümüzün ayrı problemlerinden birisi. Sevdiği insanın bu şekilde kaybolmasından sonra tuvalette bulduğu saat ve kediyi ismiyle yakalamasi gibi detaylar ile onu yok etme isteğinin artmış olması benim filmdeki son ile alakalı yorumum. Tartışacak da çok şey var filmle alakalı... Paylaşmak istedim. Teşekkürler :)
Burning filmini affınıza sığınarak şöyle yorumladım; sürekli belirsizliklerle geçen bir hikaye, hiçbir şeyin gerçekten var olup olmadığına emin olunamayan. (Bir çeşit pandomim, görmüyorum ama var gibi yapıyorsun) Çocukluk arkadaşlıkları, kuyu, sera, zengin adamın mesleği, hatta kedi. (Bu bana Schrödinger'in kedisini hatırlattı) (Hatta bu gerçekten bilinçli bir tercihse filme çok keyifli bir anlam katıyor.) Eğer film bir belirsizlik dünyasını anlatıyorsa, (sonrası sporiler olabilir!) sonda gördüğümüz cinayet biraz fazla keskindi ve bu filmin dışında birşey, hatta yazarımızın kitabının parçası olabilir. Sizin yorumunuzu da beğendim filmin farklı yorumlara açık olması çok başarılı.
5 років тому+34
Spoiler öğrenmek beni o yapıma karşı çok daha heyecanlandırıyor. Yediğim spoilerın nasıl gerçekleşeceğini ya da nasıl ekrana aktarıldığını merak ediyorum. End game için de böyle oldu. Sızıntıları izledim. Bittikten sonra keşke daha fazla olsaydı dedim. Daha fazla meraklandırdı beni. Bir çok yapımın sonunu bilerek izledim. Filmlerde bazen bu işlemiyor ama mesela breaking bad in malum sonunu bilerek izledim ama o ana gelene kadar olan yolculuğu izlemek çok zevkliydi. Meraklanmıştım acaba ne oluyor da bu sona geliyor diye. Geekyapardaki spoiler hakkında yazılan yazıyı okuyun arkadaşlar çok güzel bir yazıydı. Can abinin bahsettiği araştırma hakkında.
Bu Ferhan Şensoy kavuk meselesinde "kavuğu teslim edecek genç tiyatrocu yok" derken, ben şu halimle (bkz: tekerlekli sandalye ile) nice bağımsız tiyatro ekibinin, çeşitli sahnelerde oynadığı oyunları izliyordum. Bir sürü de kadın - erkek genç tiyatrocu (oyuncu demiyorum ha) tanıdım. Bunların kimisi kendi oyunlarını yazıyor, kimisi hiç oynanmamış oyunları çeviriyor, kimisi nice klasikleri bambaşka biçimlerde yeniden sahneleniyor. Şüphesiz bir çoğu çok kötü. Kimisi de popüler kültüre alet oldu ama Türkiye'de tiyatro 4 tane ünlü isimden, DT ve ŞT'den ibaret değil. Siz de (CS, Tancan, düzenli izleyiciler) en azından Türkdoğan'dan, Ömercan'dan, Aybike'den az çok biliyorsunuzdur durumu. Ferhan Şensoy iyi bir tiyatrocu olabilir ama aynı zamanda kendi kabuğundan çıkamayan, Dümbüllü'den aldığı kavuğu kankasına ikram etmiş bir adamdır. Bu bana çok üzücü geliyor.
SPOILER Hatırlarsanız bir yerde bizim çocuk zengin çocuğu takip ederken tam yanına yaklaştığında sahne birden değişiyor ve evinde uyanıyor karakterimiz. Burası da mesela büyük bir soru işareti olayların gerçekleşip gerçekleşmediğine dair. Filmde bizim çocuğun ara ara barzoluğunu, toksikliğini kıza yansıtması bence önemli detaylar çünkü bunu çocuğa karşı da yapamadı uzun süre. Kızı yalnız anlık yakalayıp haddine olmayacak şeyler söyledi kafayı bozdu biraz falan. Karakterimiz zaten zengin çocuğa karşı çok pasif korkak bir durumda. Tuvaletin yerini bile ev sahibi olmasina rağmen ona sormak yerine sanki misafirliğe gelen çocuğun utanıp annesine wcnin yerini sorması gibi kıza soruyor. Kıskandığı için öfkesini içine atması ve çok anlık yerlerde çok gizli şekilde bunu açığa vurması falan bence cidden bir tık toksik maskülenliği işliyor film ama çok alttan alttan hissettiriyor bunu. Ben ciddi ciddi zengin çocuğun kızı öldürmediğini düşünüyorum. Filmin finalinde hani onunla gelecektin nerede o falan demesi bu düşüncemi destekledi. Kızın eşyalarının kendi evinde bulunması bir tesadüf de olabilir çünkü kız zaten gidip gelmiş olabilir onun evine. Daha önceden de olduğu gibi yani. Belki de zengin çocuk kızın içsel yolculuğunda kötü anlamda bir yere varmasını sağladı manipüle etti bir süre boyunca ve kız çekti gitti. Eşyalarını çocuğu sevdiği için bırakmış olabilir, kediyi isteyerek bırakıp saati unutmuş da olabilir. Bilmiyoruz. Benim teorim zengin çocuğun kızın bu ruhsal durumundan faydalanıp onu manipüle etmesi yönünde. Bu sayede kız çekmiş gitmiş olabilir. Hiçbir sey kesin olmasa da bu zengin bebesi her ne yaptıysa bizim çocuğu kıskandığını hissettiği için yaptığını düşünüyorum. Hiçbir şey yapmamış da olabilir bizim çocuk kuruntu yapıyor da olabilir biraz aslında. Gerçekten masum,gıcık, kızı ve etrafındaki kimseyi umursamayan biridir. En sonunda da bizim çocuğun bulduğu tüm şüphelerin esiri olup birden onu öldürmesi ve bunu yaparken kusması zorlanması olabildiğince doğal ve karakterinin yapısına uygundu ama ben yine de bu finali istemedim. Böyle bir şey olduysa da filmde görmek istemezdim çünkü filmin başından finale kadar tutturduğu tonu her ne kadar kötü olmasa da finalde bozuyor gibi hissettim.
17:55 bahsedilen Breaking Bad’in “Fly” bölümü 23 Mayıs 2010’da yayınlanmış, o tarihe baktığımızda Lost’un final bölümünün de o gün yayınlandığını fark ederiz. Yani Lost’a bir jest yapılmış olabilir (seyircisine hadi hadi tamam onu izleyin demiş olabilirler), öte taraftan ticari bir kaygı güdülüp herkes Lost izleyecek diye neredeyse bütçesiz bir bölüm çekerek diğer bölümlere ayrılan bütçeyi de arttırmış olabilirler. Ama bence keskinlikle Lost’la bir ilgisi var o bölümün.
bende yüzüklerin efendisini izledikten sonra silmarillion ve devamı kitaplarını okumuş biri olarak, spoiler yemekten zevk alıyorum. "niye böyleyim değişik miyim la ben" diye sorup duruyordum kendime. teşekkürler cs.
5 років тому+4
Konuştuğunuz çoğu konuya o kadar uzağım ki, ne marvel evreni izlerim, ne DC bilirim, ne star wars izlemişimdir. Ama bu konularda da kültürel olarak bilgi sahibi olmak istediğimden, 2 saat 4 dakika sıkılmadan izliyorum yaa :) Az da olsa, fikrim uymasa da bazı konularda "aaa bi de böyle düşünmek lazım tabi" dedirttiğiniz için teşekkürler
Can abi ben senin düşüncelerine, fikirlerine, değer veren ve kültürüne saygı duyan bir kardeşinim . Yaşım dolayısı ile star trek, x files gibi eserleri kaçırmıştım senden duydum ve izledim. Yatay bakışta ben ve benim gibiler için "Bakın bu film de çok iyi izlemek size bir şeyler katar"gibi 1 2 tane öneri yapabilirseniz sevinirim.
O dediğin spoiler konusunda sana çok katılıyorum. Bende de Naruto izlerken olmuştu. Hatta izleme hevesimi tek spoiler artırıyordu. Sıkıldıkça spoiler alıp devam ediyordum.
Ama animelerde o biraz oluyo. A abi madara ölümden dönüyomuş vs duyup sonra oha lan bi bakıyım derdim hep. Ama filmlerde misal fight clup ta falan tat kaçırıyor bence
Abi Tancan abi nin video başında dediği şey doğru. Bilmem kaç detay diye başlık attığınızda biz sizin videonuz diye tıklıyoruz ama tıkladığımız video başlığı öyle olduğundan bilmem kaç detaylı videolar çıkıp duruyor karşımıza önerilen videolarda tadımız kaçıyor :D
boeing(burning) izleyeceğim diye amazonda burning diye bir belgesel izledim. belgesel avusturalyadaki son büyük orman yangınını anlatıyor. izledikçe diyorum allah allah çevreyle ilgili bilgilendirmek için mi önerdiler bu belgesi diye az önce anladım yanlış şeyi izlemişim. yine de teşekkürler yatay bakış bireyler çok şey kattı bu belgesel.
Yine güzel film izledim, defalarca izlesem de yine eğlendim, bilmem kaçıncı kez ve sizden dinlemek çok güzel oldu Yahşi Batı'yı Can ve Tancan abilerim. Gündemi sizden takip etmek iyi oluyor çünkü bilinçli ve tecrübeli adamlardan gündemi dinlemek (HESOYAM da bilakis öyle) bizler de bilinçleniyoruz, bölüm tatlı :) İster istemez can sıkan haberleri de dinliyoruz ama sizin mizahınız işi kurtarıyor, sağolun var olun. Bu yeni Twilight Zone için coştum ve bir sonraki Yatay Bakışı merakla bekliyorum :) Saygılar, sevgiler.
hesoyam ve yatay bakış uyku problemimi çözdü yatarken açıyorum bu programları sohbeti tatlı tatlı dinlerken uykuya dalıyorum ama enteresan olan başka hiçbir muhabbet videosunda bunu başaramıyorum :d teşekkürler İsmail nasıl olmuş
Yahşi Batı, 2006-2007 yıllarında LeMan'dan çıkan O-Haa adlı bir karikatür dergisinde Murat Uzun ve Evrim Gayret adında iki karikatüristin hazırladığı güzel bir köşeydi. Espriler ise filmdekilerin birebir aynısıydı. Muhtemelen mevcut fikri satın alma ve kullanma söz konusu. Bilemedim...
Abi senin sayende mi, senin yüzünden mi hangisi bilmiyorum ama sızdırılan sahneleri izledim. Artık daha çok izlemek istiyorum ama aynı zamanda da keşke izlemeseydim dedim. Yine de teşekkürler bana bunları aynı anda yaşamama vesile olduğun için.
burning filmi hakkinda: ilk konustugunuz nuri bilge ceylan benzetmesini murakami'nin geneli icin mi söylemisler yoksa bu hikaye ve film özelinde mi o kisminda dediginizi anlayamadim. filmde anlatilan hikayenin baslangici, nbc'nin son filmi ahlat agacinda tum film boyunca anlatilan hikaye ile biraz benzerlik tasiyor. ---spoiler--- baba ile sorunlu iliski. yazar olmak isteyen cocuk köyune geri döner. bir sizofrenik mi ne oldugunu cözemedigimiz haller var iki karakterde de. ---spoiler--- hatta cannes festivali zamani "a iki tane benzer hikaye" diye konusmalar da olmus sanirim. ama ilginc bir raslanti olmus gercekten. onun disinda filim ile bir benzerligi yok gercekten. murakami ile nbc arasinda genel bir alaka kurdularsa, o da yok bence, ikisinin okudugum ve izledigim islerini dusununce. murakami daha sureal gidiyor mesela ve dediginiz gibi sonu cok olmayan, nasil bittigini bilmedigimiz hikayeler. ayni zamanda yine sizin de biraz bahsettiginiz o kopukluk, izolasyon hissiyati genelde bir ana tema gibi bir cok romaninda. ama burdaki öykuyu okumadim, bilmiyorum. nbc'de de ise o sureallige son filmi ahlat agaci disinda cok raslamadim daha önceki filmlerinde. burning cok guzel bir filmdi gercekten. katman katman insanin icine isleyen. ustte bir hikaye anlatirken, aslinda baska bir katmaninda baska seyler anlatan. 2019un en iyi filmiydi benim icin. ben biraz asiri fanlik hissile ile konusuyorum belki ama:D bahsettiginiz tohum atma olayi ve dialoglari ya da gösterilen bir seyi bir yerlere baglama konusunda en vasat kore yapimlari bile genelde cok dikkatli ve basarili. bir cok islerinde (dizi, film) o baglantilari ince ince örmelerini izleyebiliyorsunuz. bazen cok göze sokuyolar tabi, aptala anlatir gibi. bu tarz daha sanatsal islerde ise alttan alta yapiyorlar. bir diger iyi örnek olarak da iran sinemasi gösterilebilir sanirim. ama bu filmdeki anlatim cok baska bir seydi benim icin gercekten. karsilastirilabilecek bir örnegini kore sinemasinda ya da baska sinemalarda görmedim. sinema anlatim dili konusunda kisitli bir bilgim var olmasindan kaynakli da olabilir tabi. eminim bir baglantisi oldugu bir akim vs. bir seyler vardir. siz cok guzel yorumladiniz filmi. hem metaforlar, hem verdigi hissiyatlar, hem de sonu konusunda. cok öyle asiri yararli bir katki sunamayacagim. ama o "vuruculuk" konusunda ve sonu hakkinda ben farkli hissetmisim. film boyunca bir beklenti olusturuyor, olusturuyor, bir yere göturuyor. son o aniden gelen siddet sahnesi benim icin cok vurucu geldi o yuzden. filmin genel verdigi his son sahne ile birlikte bir vuruculuk tasiyordu benim icin. bir de isin hayal mi, kurgu mu, gercekten oluyor mu bunlar kismi var -- daktilo ile bir seyler yazdigi sahneden cikarimla. bunlar da sonun vuruculugunu arttirdi. yani ustune dusundukce gelen bir vurucluk hissiyati. dalga dalga hissiyatinin geldigi. ama vuruculuk anlayislarimiz farkli olabilir tabi ki ya da benim tanimim hatali olabilir. roma'da bir cok insanin bahsettigi vuruculuk hissini de ben hissedemedim mesela, ordan örnek verdiginiz icin söyluyorum. sonundaki siddet sahnesinin aslinda uydugunu dusundum ben sizin aksinize. cunku o adamin icindeki siddetin tirmanmasini yavas yavas izledik gibi geldi. surekli adamin cevresinde olan biteni izlemesi ile, sonra masturbasyon sahneleri ile, en son kiza söyledigi hakaretle (tam ne dedigini hatirlamiyorum ama kizi en son gördugu sahne, evin bahcesinde, kiz arkasi dönuktu, kiza iste utanmiyor musun benzeri bir seyler diyor.)
Ya bu kadar komik bişey olamaz, telefondan kulaklıkla izliyorum eşim uyuyor beşikte de 40 günlük çocuğum uyuyor 1:34:47’de kedinin sesini çocuğun ağlaması sanarak kulaklığı çıkarıp arkama baktım tamda o anda siz duraksayıp aynı benim yaptığım hareketi yapmışsınız tekrar kulaklığı takıp videoyu 10 saniye geri alınca farkettim bi taraftan sessiz sessiz kahkaha attıyorum bi yandan uyanmasınlar diye hareketsiz kalmaya çalışıyorum şiştim yemin ederim😂😂
Filmin sonunda olan karakterin yapısına aykırı olan cinayet sahnesi çocuğun kızın odasında kitap yazmaya başlamasından sonra gerçekleşiyor. Çocuğun kendi kitabındaki son olduğunu düşünüyorum filmin sonunun. Ayrıca filmi çok iyi okumuş yazılar var ve bu film okumayla anlamlaşan ve kıymetlenen filmlerden. Kesinlikle o yazıları okuyup filmi tekrar değerlendirmekten siz de ekstra zevk alabilirsiniz.
5 років тому+1
Geçen hafta analiz konusunu ve öznelliğini hiç konuşmamışız gibi:) Yönetmenden bir alıntı: 'This last scene could have happened in reality, but at the same time it could have also been a part of this novel that Jong-su is newly writing, so I hope that this one scene sort of combines and contains all of the various layers that the film presents.' - Yani diyor ki sonucun nasıl olduğu önemli değil. Umarım filmin seyirciye sunduğu bütün katmanları bu sahneyle birlikte bütünleştirebilmişimdir...
Benim kanaatimce arif ve 216 2 film olarak tasarlanıp bir takım bizlerin bilmediği sebeple den birleştirildi . Çünkü derinlik problemi ve malzeme bolluğunun verdiği bir karmaşa var . Derinlik dediğimde bir konunun üzerinde durmak .
Sungur seninde Darkwing Duck fanı olman beni mutlu etti. Dragon Ball'a birlikte en çok güldüğüm ikinci çizgi filmdir. Keşke, kanal 6daki kopyaları bulsalar da Darkwing Duck'ı yine Yekta Kopan'ın sesinden dinlesek. Ayrıca benim keşfettiğim hafta Şokopop ve Bant mag sinemadan bahsetmeniz çok veri nays bir durum oldu :)
Spoiler konusunda Can abi gibiyim. Sinemaya gitmeden önce spoilerlı inceleme okur ya da izler öyle giderim. Gerçekten de neler olacağını bildikten sonra işin sanat kısmına daha çok odaklanabiliyorsun. Infinity War'a da neler olacağını bilerek gidip muhteşem tempoyla olayların örülüş biçimini izlemiştim. Arkadaşlara da önerim; spoiler öğh öğh diye ağlamak yerine fazla kasmayın emin olun izlediğiniz işten daha fazla zevk alacaksınız.
Mads Mikkelsen'in Arctic filmine bakmaz mıydınız? Filmde duvar kağıdı olarak kullanılabilecek çok fazla görsel var. Tabii bir de filmi izlerken üşüyorsunuz.
Konu ara ara Peaky Blinders'a geliyorken bende Boardwalk Empire'ı öneriririm. PB'nin ara ara tutan Kurtlar Vadisi damarından uzak, aynı yılların Amerika'sında çok daha sağlam suç hikayelerini anlatıyor (ve Steve Buscemi var).
can abi senle aynı fikirdeyim bir filmden spoiler yemeyi çok seviyorum acaba nasıl oldu diye merakla izliyorum böylece sadece sondaki süprize çoşmuyorum filmin o süprize bizi nasıl hazırladığını görmek daha keyifli
Burning filmi ile Ahlat Ağacı arasında nasıl benzerlik kuramadınız? İki filmde de baba ile oğul arasında sorunlar var. İki filmde de baş karakter roman yazıyor. İki filmde de babanın birer hayvanı var. İki filmde de bu hayvanlar oğullar tarafından satılıyor. İki filmde de kuyu metaforu var.İki filmde de ülkedeki işsizlik sorununa değinilmesi. Yani baya baya birbirlerinden habersiz benzer işler var ortada. Yalnız Burning filmi sadece bunlara odaklanmıyor biraz daha farklı yönlere kayıyor.
Sevgili CS ve Tancan dostlar, yıllardır süper kahraman filmlerinin sinema dünyasını işgal etmesinden dolayı filmlerden soğumuştum. Sizlerin yorumlarınız ve önerileriniz sayesinde tekrardan film aşkım depreşti ve önerdiğiniz çoğu filmi izlemeye başladım.Şahsen az ya da çok beğendiğim filmler oldu ancak hiçbiri boş beleş değildi. Sizlerden bu performansı sürdürmenizi bekliyoruz . Saygılar sevgiler. :) Burning filmini izledikten sonra arkadaşımla oturup tartıştık neyin ne olduğuyla alakalı bunu bile özlemişim yahu :D
24:37 Bendis reis 2000 senelerinde Marvel'da resmen şov yaptı. House of M, New Avengers, Daredevil, Alias, Ultimate Spider-Man... Bir noktadan sonra adam yazamamaya başladı. Adama aynı anda onlarca seri verince adamda fikir de tükendi artık. Yakın zamanda DC'ye geçti ama oradaki serilerin kalitesi nasıl bilmiyorum. Umarım Jeff Lemire de Bendis gibi olmaz. Black Hammer, Essex County, Moon Knight ile çok güzel ilerledi umarım bozmaz çizgisini.
Ferhan Şensoy ve Rasim Öztekin'in Pardon filmini izlediniz mi abiler. Acaba konuşmayı düşünür müsünüz? Adalet sistemini eleştiren Sinan Çetin'in oğlunun polis öldürüp serbest kalması da ayrıca bi ironi değil mi?
16 yaşındayım. Game of thrones kitaplarını ve birçok teori okudum. Diziyi kalp krizi geçirerek ve aklımda yeni senaryo yazarak izliyorum. Bir işin içine bu kadar sıçılmaz. George Reyiz en azından çubukla da olsa dürtükleseymiş keşke senaryoyu.
vaaay be ne göz varmış sende de 17 yaşındaki yiğit..... helal olsun sinefil sinefiloğlu bee. demek tüm film parodi he.. ulan nerden nasıl aklına geldi be... ne kadar da sinemacı bir çocuksun helal olsun
5 років тому
ilk 10 dakika dolmadan ayranlar döküldü ardlar yandı :)
Korece Burning (Börning) 버닝 boning diye söylenmesi dediğin gibi teleffuzla alakalı mesela ilk V ile başlanan kelimeler "volkan" mesela "bolkan" diye okuyolar burda da Türkçe'de ö diye telaffuz ettiğimiz börning'in ö'sü Korece'de telaffuz edilemediği için 버닝 boning diye okuyorlar. 강남 (gangnam) da hem nişantaşı gibi hem de iş yerlerinin çok olduğu bir yer.
3 sene geçmiş ama 6:00 hakkında bahsedeyim.Psikolojideki genel kanıya göre genel düzeyin az biraz üzerindeki ve hiperaktif insanlarda bu gözlemlenmiş.Nedeni şu sonunu bildiğinde sonuna dair endişesi ortadan kalkıyor ve daha önemli bir şey oluşuyor okuyucuda,acaba nasıl oraya varacak hikaye?Ve mesela bu sonunu bilip izleyen insanların aynı şeyi sıkılmadan çok izledikleri görülmüş.Yine bunu sonucunu bildiği için anksiyeteden arınmış bir şekilde izlediklerine bağlamışlar.Peki ne alakası var diyenlere kendimden cevapliyim.Nedense sonunu bildiğim hikayelerde daha rahat hissediyorum yani yeni bir filme başlamak çok güzel ama ikinci üçüncü izleyişimde aldığım zevk bir farklı oluyor.Açıkçası izlerken acaba şu ölcek mi şuna nolcak şu nasıl hallolacaktan ziyade sonunu bildiğim için aaa acaba şu nasıl ölecek diye izliyorum ve daha az anksiyeteli oluyorum garip bir durum.
Sizin önerileriniz olmasan iyi filmde izleyemicez Cs/Tancan Nancy i dün izledim su gibi aktı nicolas cage kafayı kırmış intikamcı rölü yansıtması mükemmeldi adam kariyeri boyunca kendisini yönetebilen birine denk gelmemiş gelincede efsane oynamış Nancy i seven tam sever nefret edende ilk 10 dk da kapatır film olmuş. Ben tam seven kısımdayım böyle başyapıtları izleyince insan çöp yapıtları daha iyi ayıklayabiliyor. Ağzınıza sağlık abi.
Bir yapım Twitter'da ne kadar fazla konuşuluyorsa kötü olma şansı o kadar artıyor. Star Wars 8'in anasını ağlattılar sosyal medyada, bim'de falan tişört sattılar he. GoT geliyor, abi geliyor, gelecek, geldi, yeni bölüm sızmış, ağğğbi kış geliyo heee falan duyunca dedim tamam. Bundan sonra turnusol kağıdım twitter ve bim.
Abi got un 8. Sezonun ilk iki bölümü baya lotr helms deep. senaristler baya iyi savaş sahnesinde 3. Bölümde Gandalf da gelirse 5. Günün şafağında tam olur
Jon Favreau'ya güveniyorum şahsen. Orman Kitabı olsun Iron Man olsun iyi işler ıkartmış bir abimiz. Şimdi de Aslan Kral'ın yönetmenliğini yaptı abimiz.
Spoiler olayında katılıyorum. Breaking Bad in finalini izleyip diziye başladım ve yine de etkilenmiştim. Bence bir dizi vb. şeyler güzelse spoiler etkilemiyor ve eseri daha güzel kılabiliyor.
parodi tanımına göre değişir tabii ama cem yılmaz filmleri hakkında tancan'a katılıyorum çoğu hollywood'dan bi konsept alıp üzerine şakalar yedirerek oluşturulmuş işler. gora'nın temeli direkt olarak matrix mesela. daha uzun yazarım diye mesaja başladım ama bu kadar çıktı, konuyu sündürmeye gerek yok. bu arada madem yorum atıyorum şunu da diyeyim, çocukken televizyondaki saçma tartışma programlarına maruz kaldıkça (spor, siyaset vs) ben de kendimi o programdaymış gibi düşünür konu üzerine düşünürdüm kafamda. kaptırmış giderken bi anda napıyorum ben diye sorgulardım ama bir yandan da gündem hakkında kendi düşüncelerimi oluşturduğum için hoşuma giderdi. televizyon falan kalmadı ama şimdi sizin bu programları izledikten sonra aynısını yaptığımı farkettim ve bu güzel bir şey. kore sinemasına da hiç ilgim yok normalde ama Snowpiercer'ı çok sevmiştim, Burning'e de kesin bakacağım (normalde programda duyduklarını izlemiyor çünkü).
In Bruges diye bir film var ona bakabilir misiniz? izlemekten sıkılmadığım olay örgüsünün çok keyifli olduğu 2009 BAFTA senaryo ödüllü bir film. oyunculuklar da ayrı tatlı.
Ben'in boşluğu filmin başındaki büyük açlığa bağlanıyor bence. CS açıklamaya çalışmış ama filmde açıklamışlar zaten. Arkadaşlarının yanında esnemeleri falan da bu boşluğuna kanıt oluyor sözde en yakınlarıyla sohbet ederken bile sıkılıyor.
Aynı Rian Jonhson tüm zamanların en iyi bölümü olan ''Ozymandias'' ı da çekmiş :) sadece ''FLY'' bölümü yüzünden ki- Breaking Bad'in 8 in altında (7.6) puan alan tek bölümü- böyle bir başyapıtı izlememek biraz aptallık bence.
Gelecek haftaya konu önerisi atiyim ben de 2015 yapimi vision (yazar:tom king) çizgi romanini incelermisiniz bence çok iyi bir aile dramasi disneyplusa gelecek wanda&vision diziside bu çizgi romani ele alicakmiş yorumlarinizi nedense merak etdim :)
1:26 Game Of Thrones Yeni Bölümü
4:33 Endgame Sızıntısı ve Spoilerlar Üzerine Muhabbet(Endgame Spoilerı Yok)
10:44 Disney+ dizileri, Netflix çöplüğü
18:07 Star Wars Şer Üçgeni, Game Of Thrones'un İçine Edilmesi
35:40 Wattpad ve Sony Anlaşması
42:21 Netflix Yenilikleri
46:54 Roman Polanski
58:57 Yahşi Batı
1:28:58 Beoning(Burning)
2:02:22 Haftaya Konuşulacaklar(Avengers, Haylayf, Twilight Zone 2019 Yapım İlk 3 Bölüm)
Haylayf LUL reis o High Life'dır.
Teşekkürler brom
Direkt bu yorumu arıyordum sağolasın.
@@YaprakGaming haylafa laf yok
Fall olmasın zaten
1:34:04 nuri bilge ceylan benzerliği burning ve ahlat ağacının aynı yıl cannes'de beraber yarışması ve içinde benzer temalar olması
Mesela ana karakterlerin mezuniyetleri sonrası daha hayattaki yönlerini bulamamış olması ikisinin de yazar olmaya çalışması iki filmde de ailelerin çok kopuk olması
Kuyu teması -ki ahlat ağacı'nda çok büyük bir yer ediniyor bu metafor
iki filmde de baba karakterinin hayata karşı bir şekilde küskünlük yaşayarak toplumdan kendini soyutlamış olması ( jong su babasını hapisten çıkarmak için şikayetçi kişiden ve o sırada serada çalışan belediye başkanından imza almaya çalışırken başkan "o kendi işini kendi gören bizimle hiç konuşmayan bir insandı" diyor)
Bazıları zorlama benzerlikler ama dediğim gibi aynı yarışmada aynı yıl beraber yarıştılar benzetmenin sebebi daha çok bu
O yıl burning Burning cannes'de Uluslararası Sinema Yazarları Federasyonu Fipresci almıştı Ahlat Ağacı eli boş döndü altın palmiye'yi shoplifters aldı
1:28 Can Türkdoğan abartması bu her yerde tanırım.
Chloe Price Ct’nin bacak oyunları
Sabah namazına diye kalktım yahşi batı izliyorum şuan. Şefin "Keşke geçen hafta gelseydiniz, yerli malı haftası vardı" dediğinde cem yılmazın "yerli malı mı?" diyerek bir kaç saniyeliğine arkadaki elemanın çüküne bakması, filmin ingilizceden türkçeye çevrildiği sahnede gelen kızıl derililere ozan güvenin hintliler(indians, yerliler demek aynı zamanda) geliyo demesi gibi yüzlerce minik detay, filmi umut sarıkaya karikatürü gibi her tarafı keşfedilmek için kondurulumuş detaylarla süslü bir yapım haline getirmiş.Bugünde güzel bi film izledik,teşekkürler.Neyse sünneti kılayımda yatayım.
mehtican günay allah kabul etsin
Farzi sunnetten once kiliyon galiba
CS'nin bir konu hakkında trol yaparken çok ciddi bir ifadeyle konuşmaya başlamasının ardından Tancan'ın bunu farketmesi ve ardından devam eden inanılmaz saçma bir konuyu inanılmaz ciddi şekilde konuşma sekansları kalp ben... 7:48
Dakika kaç brom
Burning filmini o kadar sevmiştim ki hakkı tam verilmedi gibi hissettim; sizi severek izliyorum ve yorumlarınızı çok değerli buluyorum bu arada, sadece siz böyle konuşunca ve filmin sonunun tatmin etmediğini görünce de eklemeden duramadım.
Filmin en önemli konularından biri bilinmezlik bence de, siz de bahsettiniz zaten. Bütün film boyunca ne olduğundan tam olarak emin olamıyoruz, kim kime aşık, kim neden kiminle takılıyor, kedi gerçekten var mıydı, kız nereye gitti, gerçekten bir cinayet mi işlendi hatta sonu hayal miydi vs. Bunu da çok sakin ve izleyiciye yedirerek veriyor, başlardaki pandomim sahnesiyle güçlü şekilde açılışı yapıyor bu konuyla ilgili.
Ama çok kuvvetli, belki de daha önemli, çok da görülmeyen başka konular da var bence, birisi şimdilerde de konuşulan 'toxic masculinity' olayı. Oğlan yeni tanıştığı bir kızla birlikte olur ama aşık da değildir belki de, ama kadın geziden başka bir adamla gelince bizim esas oğlan da bozulur bu işe, ne alakası var şimdi gibi.
Dans sahnesi de bu sebeple beni baya etkilemişti (bana göre filmin en güzel sahnesi), kız özgürlüğü tatmak ister, kimseyi umursamadan, hayatını yaşamayı, bu sıkışmışlıktan kurtulmayı diler, dans etmeye başlar ve biz de sadece onu görürüz önce, bütün dansı ve sonrasındaki duygusal boşalmayı görürüz.
Ama bizim 'delikanlı' sadece şunu düşünür; 'herkesin içinde soyunuyor, or*spu mu bu?' Bu olaylarla da (başka bir adamın gelmesi de dahil), esas adamımızın 'erkekliğe yedirememe' durumunu yaşadığını görebiliriz belki de.
Burada aslında sınıf çatışması da işin içine giriyor, yeni gelen adamı kızdan dolayı kıskanıyor ama zenginliğinden dolayı da sinir olmuyor değil. Sonunda adamı öldürmesi (ya da öldürdüğünü düşünmesi) de buradan geliyor olabilir gibi geldi bana, biraz açık sonlu olduğu için herkesin yorumu farklı olur tabii, sizi de pek tatmin olmamış gibi görününce ufakça fikrimi belirtmek istedim.
Kendi üstünlüğünü, erkekliğini, zekasını kanıtlamak istercesine bıçaklıyor adamı, bak artık benim elimdesin, kadınımı aldın, aşırı havalı mekanlarda gün geçirdin ama seni yok ettim diyebilmek için. (Öldürme sahnesine ikinci bir bakış açısını öfkeden bahsettiğim zamanda da vericem, belki sonunu daha anlamlı kılar sizin için.)
Ki bunun da bizimkinin kafasında geçtiğini düşünüyorum, bunu hissettiren bir kırılma sahnesi vardı çünkü; kızın odasında bir şeyler yazmaya başlarken kamera camın dışına doğru çıkıyor ve onun uydurmalarını göreceğiz şimdi, gerçeklik içeride, odada kaldı.
Son olarak da bütün filmin üstüne kurulduğu şeye genel olarak modern insanın delirmesi diyebiliriz aslında, kötü, sorunlu bir aile, başarılı olamamış gençler, hemen sınırın yanında yaşayan, arada kalmış, sıkışmış bir topluluk. Herkes kendi içinde yaşıyor, konuşamıyor, zengin olan mutlu değil, sahte ilişkiler yaşıyor, fakir olan ezilmiş, kıskanç. Hepsi hapsolmuş, yalnız. Bütün bunlar düşünüldüğünde klişe bile gelebilir günümüz dünyasında, ama yönetmen ve senaristlerden biri olan Chang-dong Lee o kadar olağan, sakin anlatmış ki, ne kadar gerçek diyorsunuz.
Bir şeyleri duymaktan ya da görmekten öteye gidiyor, o koşulacak geniş tarlalarda, rahat kafelerde, lüks evlerde bile yokluğu, sıkışmışlığı hissetmeye başlıyorsunuz bir süre sonra.
Çok az ve öz diyalogla da bütün filmi çözüyor hatta, o açıdan da çok başarılı geldi. 'Zengin p*ç, or*spu vs.' gibi kelimelerle ne kadar 'öfkeli' olduğunu da anlıyorsunuz. Hiç belli etmese de, insanlara, yazamadığı için kendine ve etrafında olanlara karşı büyük bir öfkesi var ve bunun hıncını yazısında birini öldürerek çıkartıyor.
Filmde yakmak, kül etmek, çocukluk, öz güven, ego, anlam arayışı vs. gibi o kadar çok detay, derinlemesine inilebilecek kadar iyi ve öz yazılmış karakterler var ki sayfalarca övebilirim bu filmi.
Ama tabii şimdiden inanılmaz uzun yazdım, muhtemelen siz de okumazsınız ama muhabbet çok tatlıydı, bir yerinden katılmış olayım, içimde kalmasın yazayım istedim :)
İyi şeyler hakkında farklı, eli yüzü düzgün fikir dinlemeye hasret kaldığımız zamanlarda güzel güzel konuştuğunuz için teşekkürler size de.
Biz de böyle kaliteli yorum görünce çok mutlu oluyoruz. Filmin detaylarını birleştiren güzel tespitler, teşekkürler.
Güzel yazmışsın eline sağlık
Okudum ve katilıyorum 👏
Kızın odasında yazdığı sahneyi hiç bu şekilde düşünmemiştim. Dediğiniz şey çok mantıklı geldi. Elinize sağlık.
Merhabalar, bu mesajın görülme olasılığı ne kadar fazla bilmiyorum ama filmi 5 sene sonra seyredince filmdeki sonu farklı şekilde yorumladım ben. "toxic masculinity" yorumu çok ilgimi çekti ama diğer yandan kızın onun yanına modern erkekle sürekli giderek onun duygularını manipüle etmesini de "toxic feminine" olarak yorumlayabilir miyiz? Nitekim Ben karakterinin onun ne kadar yalnız olduğunu söylediği anda onu gerçekten seven insanı gormeyip bunun yerine zengin olan insanı tercih etmiş olmanın getirdiği ilgi çekme ihtiyacı da günümüzün ayrı problemlerinden birisi. Sevdiği insanın bu şekilde kaybolmasından sonra tuvalette bulduğu saat ve kediyi ismiyle yakalamasi gibi detaylar ile onu yok etme isteğinin artmış olması benim filmdeki son ile alakalı yorumum. Tartışacak da çok şey var filmle alakalı... Paylaşmak istedim. Teşekkürler :)
Önemli olan vardığın yer değil gittiğin yoldur demişler. Spoiler olayına da bu şekilde bakıyorum.
Burning filmini affınıza sığınarak şöyle yorumladım; sürekli belirsizliklerle geçen bir hikaye, hiçbir şeyin gerçekten var olup olmadığına emin olunamayan. (Bir çeşit pandomim, görmüyorum ama var gibi yapıyorsun) Çocukluk arkadaşlıkları, kuyu, sera, zengin adamın mesleği, hatta kedi. (Bu bana Schrödinger'in kedisini hatırlattı) (Hatta bu gerçekten bilinçli bir tercihse filme çok keyifli bir anlam katıyor.) Eğer film bir belirsizlik dünyasını anlatıyorsa, (sonrası sporiler olabilir!) sonda gördüğümüz cinayet biraz fazla keskindi ve bu filmin dışında birşey, hatta yazarımızın kitabının parçası olabilir. Sizin yorumunuzu da beğendim filmin farklı yorumlara açık olması çok başarılı.
Spoiler öğrenmek beni o yapıma karşı çok daha heyecanlandırıyor. Yediğim spoilerın nasıl gerçekleşeceğini ya da nasıl ekrana aktarıldığını merak ediyorum. End game için de böyle oldu. Sızıntıları izledim. Bittikten sonra keşke daha fazla olsaydı dedim. Daha fazla meraklandırdı beni. Bir çok yapımın sonunu bilerek izledim. Filmlerde bazen bu işlemiyor ama mesela breaking bad in malum sonunu bilerek izledim ama o ana gelene kadar olan yolculuğu izlemek çok zevkliydi. Meraklanmıştım acaba ne oluyor da bu sona geliyor diye. Geekyapardaki spoiler hakkında yazılan yazıyı okuyun arkadaşlar çok güzel bir yazıydı. Can abinin bahsettiği araştırma hakkında.
Bu Ferhan Şensoy kavuk meselesinde "kavuğu teslim edecek genç tiyatrocu yok" derken, ben şu halimle (bkz: tekerlekli sandalye ile) nice bağımsız tiyatro ekibinin, çeşitli sahnelerde oynadığı oyunları izliyordum. Bir sürü de kadın - erkek genç tiyatrocu (oyuncu demiyorum ha) tanıdım. Bunların kimisi kendi oyunlarını yazıyor, kimisi hiç oynanmamış oyunları çeviriyor, kimisi nice klasikleri bambaşka biçimlerde yeniden sahneleniyor. Şüphesiz bir çoğu çok kötü. Kimisi de popüler kültüre alet oldu ama Türkiye'de tiyatro 4 tane ünlü isimden, DT ve ŞT'den ibaret değil. Siz de (CS, Tancan, düzenli izleyiciler) en azından Türkdoğan'dan, Ömercan'dan, Aybike'den az çok biliyorsunuzdur durumu.
Ferhan Şensoy iyi bir tiyatrocu olabilir ama aynı zamanda kendi kabuğundan çıkamayan, Dümbüllü'den aldığı kavuğu kankasına ikram etmiş bir adamdır. Bu bana çok üzücü geliyor.
SPOILER
Hatırlarsanız bir yerde bizim çocuk zengin çocuğu takip ederken tam yanına yaklaştığında sahne birden değişiyor ve evinde uyanıyor karakterimiz. Burası da mesela büyük bir soru işareti olayların gerçekleşip gerçekleşmediğine dair. Filmde bizim çocuğun ara ara barzoluğunu, toksikliğini kıza yansıtması bence önemli detaylar çünkü bunu çocuğa karşı da yapamadı uzun süre. Kızı yalnız anlık yakalayıp haddine olmayacak şeyler söyledi kafayı bozdu biraz falan. Karakterimiz zaten zengin çocuğa karşı çok pasif korkak bir durumda. Tuvaletin yerini bile ev sahibi olmasina rağmen ona sormak yerine sanki misafirliğe gelen çocuğun utanıp annesine wcnin yerini sorması gibi kıza soruyor. Kıskandığı için öfkesini içine atması ve çok anlık yerlerde çok gizli şekilde bunu açığa vurması falan bence cidden bir tık toksik maskülenliği işliyor film ama çok alttan alttan hissettiriyor bunu.
Ben ciddi ciddi zengin çocuğun kızı öldürmediğini düşünüyorum. Filmin finalinde hani onunla gelecektin nerede o falan demesi bu düşüncemi destekledi. Kızın eşyalarının kendi evinde bulunması bir tesadüf de olabilir çünkü kız zaten gidip gelmiş olabilir onun evine. Daha önceden de olduğu gibi yani. Belki de zengin çocuk kızın içsel yolculuğunda kötü anlamda bir yere varmasını sağladı manipüle etti bir süre boyunca ve kız çekti gitti. Eşyalarını çocuğu sevdiği için bırakmış olabilir, kediyi isteyerek bırakıp saati unutmuş da olabilir. Bilmiyoruz. Benim teorim zengin çocuğun kızın bu ruhsal durumundan faydalanıp onu manipüle etmesi yönünde. Bu sayede kız çekmiş gitmiş olabilir. Hiçbir sey kesin olmasa da bu zengin bebesi her ne yaptıysa bizim çocuğu kıskandığını hissettiği için yaptığını düşünüyorum. Hiçbir şey yapmamış da olabilir bizim çocuk kuruntu yapıyor da olabilir biraz aslında. Gerçekten masum,gıcık, kızı ve etrafındaki kimseyi umursamayan biridir. En sonunda da bizim çocuğun bulduğu tüm şüphelerin esiri olup birden onu öldürmesi ve bunu yaparken kusması zorlanması olabildiğince doğal ve karakterinin yapısına uygundu ama ben yine de bu finali istemedim. Böyle bir şey olduysa da filmde görmek istemezdim çünkü filmin başından finale kadar tutturduğu tonu her ne kadar kötü olmasa da finalde bozuyor gibi hissettim.
17:55 bahsedilen Breaking Bad’in “Fly” bölümü 23 Mayıs 2010’da yayınlanmış, o tarihe baktığımızda Lost’un final bölümünün de o gün yayınlandığını fark ederiz. Yani Lost’a bir jest yapılmış olabilir (seyircisine hadi hadi tamam onu izleyin demiş olabilirler), öte taraftan ticari bir kaygı güdülüp herkes Lost izleyecek diye neredeyse bütçesiz bir bölüm çekerek diğer bölümlere ayrılan bütçeyi de arttırmış olabilirler. Ama bence keskinlikle Lost’la bir ilgisi var o bölümün.
bende yüzüklerin efendisini izledikten sonra silmarillion ve devamı kitaplarını okumuş biri olarak, spoiler yemekten zevk alıyorum. "niye böyleyim değişik miyim la ben" diye sorup duruyordum kendime. teşekkürler cs.
Konuştuğunuz çoğu konuya o kadar uzağım ki, ne marvel evreni izlerim, ne DC bilirim, ne star wars izlemişimdir. Ama bu konularda da kültürel olarak bilgi sahibi olmak istediğimden, 2 saat 4 dakika sıkılmadan izliyorum yaa :) Az da olsa, fikrim uymasa da bazı konularda "aaa bi de böyle düşünmek lazım tabi" dedirttiğiniz için teşekkürler
"katılmasam da bilmesem de kafa açmak için dinliyorum" tarzı yorumları çok seviyorum, ben teşekkür ederim :)
Can abi ben senin düşüncelerine, fikirlerine, değer veren ve kültürüne saygı duyan bir kardeşinim . Yaşım dolayısı ile star trek, x files gibi eserleri kaçırmıştım senden duydum ve izledim. Yatay bakışta ben ve benim gibiler için "Bakın bu film de çok iyi izlemek size bir şeyler katar"gibi 1 2 tane öneri yapabilirseniz sevinirim.
Güzel yorum . Katılıyorum
Sony, Spider-Verse gibi kaliteli animasyonlarla bir nebze olsun affettirebilir belki kendisini. Spider-Gwen solo filmi de geliyor çünkü.
O dediğin spoiler konusunda sana çok katılıyorum. Bende de Naruto izlerken olmuştu. Hatta izleme hevesimi tek spoiler artırıyordu. Sıkıldıkça spoiler alıp devam ediyordum.
Ama animelerde o biraz oluyo. A abi madara ölümden dönüyomuş vs duyup sonra oha lan bi bakıyım derdim hep. Ama filmlerde misal fight clup ta falan tat kaçırıyor bence
Abi Tancan abi nin video başında dediği şey doğru. Bilmem kaç detay diye başlık attığınızda biz sizin videonuz diye tıklıyoruz ama tıkladığımız video başlığı öyle olduğundan bilmem kaç detaylı videolar çıkıp duruyor karşımıza önerilen videolarda tadımız kaçıyor :D
boeing(burning) izleyeceğim diye amazonda burning diye bir belgesel izledim. belgesel avusturalyadaki son büyük orman yangınını anlatıyor. izledikçe diyorum allah allah çevreyle ilgili bilgilendirmek için mi önerdiler bu belgesi diye az önce anladım yanlış şeyi izlemişim. yine de teşekkürler yatay bakış bireyler çok şey kattı bu belgesel.
Abi yemin ederim millet Game of Thrones bekliyor, ben deli gibi Hesoyamla Yatay Bakisi bekliyorum
Tofig Shamkhalov hangimiz beklemiyoruz ki
Me2
25:05 te tam da zevkle kahvaltı ediyordum :D hahahah eski sen ne diyon günleri gibi oldu.
Yine güzel film izledim, defalarca izlesem de yine eğlendim, bilmem kaçıncı kez ve sizden dinlemek çok güzel oldu Yahşi Batı'yı Can ve Tancan abilerim. Gündemi sizden takip etmek iyi oluyor çünkü bilinçli ve tecrübeli adamlardan gündemi dinlemek (HESOYAM da bilakis öyle) bizler de bilinçleniyoruz, bölüm tatlı :) İster istemez can sıkan haberleri de dinliyoruz ama sizin mizahınız işi kurtarıyor, sağolun var olun. Bu yeni Twilight Zone için coştum ve bir sonraki Yatay Bakışı merakla bekliyorum :)
Saygılar, sevgiler.
hesoyam ve yatay bakış uyku problemimi çözdü yatarken açıyorum bu programları sohbeti tatlı tatlı dinlerken uykuya dalıyorum ama enteresan olan başka hiçbir muhabbet videosunda bunu başaramıyorum :d teşekkürler İsmail nasıl olmuş
Otarzminin (podcast) 2. Ve 3. Sezonlarını da tavsiye ederim..
can temizin kahkahası sağolsun uyutmuyor :d
@@alperenulas330 ben alıştım ya ahahah güle güle uyumak daha güzel oluyor
Yahşi Batı, 2006-2007 yıllarında LeMan'dan çıkan O-Haa adlı bir karikatür dergisinde Murat Uzun ve Evrim Gayret adında iki karikatüristin hazırladığı güzel bir köşeydi. Espriler ise filmdekilerin birebir aynısıydı. Muhtemelen mevcut fikri satın alma ve kullanma söz konusu. Bilemedim...
Abi senin sayende mi, senin yüzünden mi hangisi bilmiyorum ama sızdırılan sahneleri izledim. Artık daha çok izlemek istiyorum ama aynı zamanda da keşke izlemeseydim dedim. Yine de teşekkürler bana bunları aynı anda yaşamama vesile olduğun için.
Abi ben gidip yanlışlıkla 1981 yapımı The Burning'i izlemişim.
Konusu benzer miydi bari?
burning filmi hakkinda:
ilk konustugunuz nuri bilge ceylan benzetmesini murakami'nin geneli icin mi söylemisler yoksa bu hikaye ve film özelinde mi o kisminda dediginizi anlayamadim. filmde anlatilan hikayenin baslangici, nbc'nin son filmi ahlat agacinda tum film boyunca anlatilan hikaye ile biraz benzerlik tasiyor.
---spoiler---
baba ile sorunlu iliski. yazar olmak isteyen cocuk köyune geri döner. bir sizofrenik mi ne oldugunu cözemedigimiz haller var iki karakterde de.
---spoiler---
hatta cannes festivali zamani "a iki tane benzer hikaye" diye konusmalar da olmus sanirim. ama ilginc bir raslanti olmus gercekten.
onun disinda filim ile bir benzerligi yok gercekten.
murakami ile nbc arasinda genel bir alaka kurdularsa, o da yok bence, ikisinin okudugum ve izledigim islerini dusununce.
murakami daha sureal gidiyor mesela ve dediginiz gibi sonu cok olmayan, nasil bittigini bilmedigimiz hikayeler. ayni zamanda yine sizin de biraz bahsettiginiz o kopukluk, izolasyon hissiyati genelde bir ana tema gibi bir cok romaninda. ama burdaki öykuyu okumadim, bilmiyorum. nbc'de de ise o sureallige son filmi ahlat agaci disinda cok raslamadim daha önceki filmlerinde.
burning cok guzel bir filmdi gercekten. katman katman insanin icine isleyen. ustte bir hikaye anlatirken, aslinda baska bir katmaninda baska seyler anlatan. 2019un en iyi filmiydi benim icin.
ben biraz asiri fanlik hissile ile konusuyorum belki ama:D bahsettiginiz tohum atma olayi ve dialoglari ya da gösterilen bir seyi bir yerlere baglama konusunda en vasat kore yapimlari bile genelde cok dikkatli ve basarili. bir cok islerinde (dizi, film) o baglantilari ince ince örmelerini izleyebiliyorsunuz. bazen cok göze sokuyolar tabi, aptala anlatir gibi. bu tarz daha sanatsal islerde ise alttan alta yapiyorlar. bir diger iyi örnek olarak da iran sinemasi gösterilebilir sanirim.
ama bu filmdeki anlatim cok baska bir seydi benim icin gercekten. karsilastirilabilecek bir örnegini kore sinemasinda ya da baska sinemalarda görmedim. sinema anlatim dili konusunda kisitli bir bilgim var olmasindan kaynakli da olabilir tabi. eminim bir baglantisi oldugu bir akim vs. bir seyler vardir.
siz cok guzel yorumladiniz filmi. hem metaforlar, hem verdigi hissiyatlar, hem de sonu konusunda. cok öyle asiri yararli bir katki sunamayacagim.
ama o "vuruculuk" konusunda ve sonu hakkinda ben farkli hissetmisim. film boyunca bir beklenti olusturuyor, olusturuyor, bir yere göturuyor. son o aniden gelen siddet sahnesi benim icin cok vurucu geldi o yuzden. filmin genel verdigi his son sahne ile birlikte bir vuruculuk tasiyordu benim icin. bir de isin hayal mi, kurgu mu, gercekten oluyor mu bunlar kismi var -- daktilo ile bir seyler yazdigi sahneden cikarimla. bunlar da sonun vuruculugunu arttirdi. yani ustune dusundukce gelen bir vurucluk hissiyati. dalga dalga hissiyatinin geldigi. ama vuruculuk anlayislarimiz farkli olabilir tabi ki ya da benim tanimim hatali olabilir. roma'da bir cok insanin bahsettigi vuruculuk hissini de ben hissedemedim mesela, ordan örnek verdiginiz icin söyluyorum.
sonundaki siddet sahnesinin aslinda uydugunu dusundum ben sizin aksinize. cunku o adamin icindeki siddetin tirmanmasini yavas yavas izledik gibi geldi. surekli adamin cevresinde olan biteni izlemesi ile, sonra masturbasyon sahneleri ile, en son kiza söyledigi hakaretle (tam ne dedigini hatirlamiyorum ama kizi en son gördugu sahne, evin bahcesinde, kiz arkasi dönuktu, kiza iste utanmiyor musun benzeri bir seyler diyor.)
Ya bu kadar komik bişey olamaz, telefondan kulaklıkla izliyorum eşim uyuyor beşikte de 40 günlük çocuğum uyuyor 1:34:47’de kedinin sesini çocuğun ağlaması sanarak kulaklığı çıkarıp arkama baktım tamda o anda siz duraksayıp aynı benim yaptığım hareketi yapmışsınız tekrar kulaklığı takıp videoyu 10 saniye geri alınca farkettim bi taraftan sessiz sessiz kahkaha attıyorum bi yandan uyanmasınlar diye hareketsiz kalmaya çalışıyorum şiştim yemin ederim😂😂
Maşallah, Allah analı babalı büyütsün :)
Filmin sonunda olan karakterin yapısına aykırı olan cinayet sahnesi çocuğun kızın odasında kitap yazmaya başlamasından sonra gerçekleşiyor. Çocuğun kendi kitabındaki son olduğunu düşünüyorum filmin sonunun. Ayrıca filmi çok iyi okumuş yazılar var ve bu film okumayla anlamlaşan ve kıymetlenen filmlerden. Kesinlikle o yazıları okuyup filmi tekrar değerlendirmekten siz de ekstra zevk alabilirsiniz.
Geçen hafta analiz konusunu ve öznelliğini hiç konuşmamışız gibi:) Yönetmenden bir alıntı: 'This last scene could have happened in reality, but at the same time it could have also been a part of this novel that Jong-su is newly writing, so I hope that this one scene sort of combines and contains all of the various layers that the film presents.' - Yani diyor ki sonucun nasıl olduğu önemli değil. Umarım filmin seyirciye sunduğu bütün katmanları bu sahneyle birlikte bütünleştirebilmişimdir...
22:55 bunca kötü şey izledikten sonra Matt Smith li Doctor Who sezonlarında yaşadıklarım daha az acı veren bi şekilde kaldı gerçekten.
ant-man cidden de thanos'un anüsüne girse bu filmden %100 tatmin ayrılabilirdim
-nasil bi metafor ?
*Soyle bi metafor.
Bu diyalog sinema tarihine kazinmali.
Tancan abi Demet Evgar seviyorsan Sofra Sırları'nı da izleyin bence şahane bir performans, film de çok iyi bir ev kadınının dönüşümünü anlatıyor
Kesinlikle bende filmi izlerken aaa şu sahnede rengi değiştirsen aynı Mandy oluyola diye izledim.
Benim kanaatimce arif ve 216 2 film olarak tasarlanıp bir takım bizlerin bilmediği sebeple den birleştirildi . Çünkü derinlik problemi ve malzeme bolluğunun verdiği bir karmaşa var .
Derinlik dediğimde bir konunun üzerinde durmak .
Sungur seninde Darkwing Duck fanı olman beni mutlu etti. Dragon Ball'a birlikte en çok güldüğüm ikinci çizgi filmdir. Keşke, kanal 6daki kopyaları bulsalar da Darkwing Duck'ı yine Yekta Kopan'ın sesinden dinlesek.
Ayrıca benim keşfettiğim hafta Şokopop ve Bant mag sinemadan bahsetmeniz çok veri nays bir durum oldu :)
Spoiler konusunda Can abi gibiyim. Sinemaya gitmeden önce spoilerlı inceleme okur ya da izler öyle giderim. Gerçekten de neler olacağını bildikten sonra işin sanat kısmına daha çok odaklanabiliyorsun. Infinity War'a da neler olacağını bilerek gidip muhteşem tempoyla olayların örülüş biçimini izlemiştim. Arkadaşlara da önerim; spoiler öğh öğh diye ağlamak yerine fazla kasmayın emin olun izlediğiniz işten daha fazla zevk alacaksınız.
Mads Mikkelsen'in Arctic filmine bakmaz mıydınız? Filmde duvar kağıdı olarak kullanılabilecek çok fazla görsel var. Tabii bir de filmi izlerken üşüyorsunuz.
Konu ara ara Peaky Blinders'a geliyorken bende Boardwalk Empire'ı öneriririm. PB'nin ara ara tutan Kurtlar Vadisi damarından uzak, aynı yılların Amerika'sında çok daha sağlam suç hikayelerini anlatıyor (ve Steve Buscemi var).
can abi senle aynı fikirdeyim bir filmden spoiler yemeyi çok seviyorum acaba nasıl oldu diye merakla izliyorum böylece sadece sondaki süprize çoşmuyorum filmin o süprize bizi nasıl hazırladığını görmek daha keyifli
Burning filmi ile Ahlat Ağacı arasında nasıl benzerlik kuramadınız? İki filmde de baba ile oğul arasında sorunlar var. İki filmde de baş karakter roman yazıyor. İki filmde de babanın birer hayvanı var. İki filmde de bu hayvanlar oğullar tarafından satılıyor. İki filmde de kuyu metaforu var.İki filmde de ülkedeki işsizlik sorununa değinilmesi. Yani baya baya birbirlerinden habersiz benzer işler var ortada. Yalnız Burning filmi sadece bunlara odaklanmıyor biraz daha farklı yönlere kayıyor.
filmin beni asıl vurduğu anlardan biri de Ben'in "Yakmak bir suç bizim şuan esrar içmemiz gibi" demesi idi
Sevgili CS ve Tancan dostlar, yıllardır süper kahraman filmlerinin sinema dünyasını işgal etmesinden dolayı filmlerden soğumuştum. Sizlerin yorumlarınız ve önerileriniz sayesinde tekrardan film aşkım depreşti ve önerdiğiniz çoğu filmi izlemeye başladım.Şahsen az ya da çok beğendiğim filmler oldu ancak hiçbiri boş beleş değildi. Sizlerden bu performansı sürdürmenizi bekliyoruz . Saygılar sevgiler. :) Burning filmini izledikten sonra arkadaşımla oturup tartıştık neyin ne olduğuyla alakalı bunu bile özlemişim yahu :D
1:43:21 1:43:41 arasında geçen diyalogda neden bahseiyorlar?
24:37 Bendis reis 2000 senelerinde Marvel'da resmen şov yaptı. House of M, New Avengers, Daredevil, Alias, Ultimate Spider-Man...
Bir noktadan sonra
adam yazamamaya başladı. Adama aynı anda onlarca seri verince adamda fikir de tükendi artık. Yakın zamanda DC'ye geçti ama oradaki serilerin kalitesi nasıl bilmiyorum. Umarım Jeff Lemire de Bendis gibi olmaz. Black Hammer, Essex County, Moon Knight ile çok güzel ilerledi umarım bozmaz çizgisini.
50:09 Can Sungur'un bahsettiği kişi "tokyophonline" storysinde de paylaşmıştı.
Ferhan Şensoy ve Rasim Öztekin'in Pardon filmini izlediniz mi abiler. Acaba konuşmayı düşünür müsünüz? Adalet sistemini eleştiren Sinan Çetin'in oğlunun polis öldürüp serbest kalması da ayrıca bi ironi değil mi?
Uyku düzenim senden nefret ediyor abi :(
Valla benim kide seviniyor öyle bir bozuldu ki boş boş dolanırken videoyu gördüm iyi geldi şimdi bunu izlerken uyurum 😂
@@b.boynuegrioglu6992 Bitti rahatça uyuyabilirim
Program Beyaz Futbol'un sinema günlükleri gibi olmuş.
Yahşi Batı konuşmaya videonun yarısında geçilince bi şok oldum "Oha 1 saat Yahşi Batı mı konuştular??" diye A:SFAFA FeelsGoodMan
16 yaşındayım. Game of thrones kitaplarını ve birçok teori okudum. Diziyi kalp krizi geçirerek ve aklımda yeni senaryo yazarak izliyorum. Bir işin içine bu kadar sıçılmaz. George Reyiz en azından çubukla da olsa dürtükleseymiş keşke senaryoyu.
Yahşi Batı'da ben de Tancan abi gibi düşünüyorum. film baştan sona parodiden oluşmuş gibi geliyor bana.
vaaay be ne göz varmış sende de 17 yaşındaki yiğit..... helal olsun sinefil sinefiloğlu bee. demek tüm film parodi he.. ulan nerden nasıl aklına geldi be... ne kadar da sinemacı bir çocuksun helal olsun
ilk 10 dakika dolmadan ayranlar döküldü ardlar yandı :)
Bu arada Marvel'ın çıkarttığı Star Wars çizgi romanları çok iyi. Yazar Jason Aaron keşke ona danışsalat ne güzel olurdu.
Korece Burning (Börning) 버닝 boning diye söylenmesi dediğin gibi teleffuzla alakalı mesela ilk V ile başlanan kelimeler "volkan" mesela "bolkan" diye okuyolar burda da Türkçe'de ö diye telaffuz ettiğimiz börning'in ö'sü Korece'de telaffuz edilemediği için 버닝 boning diye okuyorlar. 강남 (gangnam) da hem nişantaşı gibi hem de iş yerlerinin çok olduğu bir yer.
1:20:50 Tancan abi Pajero Nissanın değil, Mitsubishinin
Haklısın, Japonlar karışmış.
Aynen abi direkt korecesi bildiğim kadarı ile
Burning: Boening (버닝)
Konuların başlangıç zamanlarını açıklamaya yazsanız keşke.
Bir arkadaş eklemiş.
3 sene geçmiş ama 6:00 hakkında bahsedeyim.Psikolojideki genel kanıya göre genel düzeyin az biraz üzerindeki ve hiperaktif insanlarda bu gözlemlenmiş.Nedeni şu sonunu bildiğinde sonuna dair endişesi ortadan kalkıyor ve daha önemli bir şey oluşuyor okuyucuda,acaba nasıl oraya varacak hikaye?Ve mesela bu sonunu bilip izleyen insanların aynı şeyi sıkılmadan çok izledikleri görülmüş.Yine bunu sonucunu bildiği için anksiyeteden arınmış bir şekilde izlediklerine bağlamışlar.Peki ne alakası var diyenlere kendimden cevapliyim.Nedense sonunu bildiğim hikayelerde daha rahat hissediyorum yani yeni bir filme başlamak çok güzel ama ikinci üçüncü izleyişimde aldığım zevk bir farklı oluyor.Açıkçası izlerken acaba şu ölcek mi şuna nolcak şu nasıl hallolacaktan ziyade sonunu bildiğim için aaa acaba şu nasıl ölecek diye izliyorum ve daha az anksiyeteli oluyorum garip bir durum.
abi benimde öyle abi spoiler alınca daha cok heycanlanyorum olum nasıl oluyorda öyle bitiyor falan diye daha merak ediyorum
Can abi ne zaman bir ateş meclisi gelicek ? Çok bekliyom
Sizin önerileriniz olmasan iyi filmde izleyemicez Cs/Tancan
Nancy i dün izledim su gibi aktı nicolas cage kafayı kırmış intikamcı rölü yansıtması mükemmeldi adam kariyeri boyunca kendisini yönetebilen birine denk gelmemiş gelincede efsane oynamış Nancy i seven tam sever nefret edende ilk 10 dk da kapatır film olmuş. Ben tam seven kısımdayım böyle başyapıtları izleyince insan çöp yapıtları daha iyi ayıklayabiliyor.
Ağzınıza sağlık abi.
Bir yapım Twitter'da ne kadar fazla konuşuluyorsa kötü olma şansı o kadar artıyor. Star Wars 8'in anasını ağlattılar sosyal medyada, bim'de falan tişört sattılar he. GoT geliyor, abi geliyor, gelecek, geldi, yeni bölüm sızmış, ağğğbi kış geliyo heee falan duyunca dedim tamam. Bundan sonra turnusol kağıdım twitter ve bim.
Abi Star Wars yazarları arasına bir de CW dizilerinin yazarlarını ekleyin.
ahmet kural şimdi de, sıla şiddeti çok sever, demiş.
Su an küçük bir kafedeyim.Unide ilk dersime girmedim.Sizi izliyorum sevgili Can ve Tancan bey. Azərbaycandan sevgiler.
Abi got un 8. Sezonun ilk iki bölümü baya lotr helms deep. senaristler baya iyi savaş sahnesinde 3. Bölümde Gandalf da gelirse 5. Günün şafağında tam olur
Bkz battle of the bastards arrival of the Knights of the Vale
Hanım hanım çayları iptal et cs'nin outroya esprisi kalmamış
Çişim geldi çok kaçtım hemen
abilerim Hancock'u izlediniz mi izlediyseniz nasıl bir flim izlemediyseniz izleyip yorumlar mısınız.
dakika 54'teki bant mag ve şokopop etkileşimi ❤ evrenler birleşiyor ❤
abi pardon diye ferhangi şensoy'un bir filmi var biliyorzunuzdur büyük ihtimalle bu filmi incileyebilir misiniz?
Kedi olayı aslnda Murakami kitaplarının çoğunda insanın kendi dışında yaşamına anlam yükleme aracı olabiliyor.
6:30 da bahsettiğin şey, bir diziye 2. kez başlamak gibi. mesela ben Breaking Bad'e asıl 2. kez izlediğimde hayran kaldım
burning yorumu için gelip 17 yaşındaki yorumumu buldum.... küçük cringelikler yaşıyorum...
Enn ardına bakılan bakısh aaayır ayyırn hanım logoy kaldır bi siz eksiktimiz be sabah sabah aman be
Can abi valla beni ikna ettin,gidip End Game Spoileri alcam
Jon Favreau'ya güveniyorum şahsen. Orman Kitabı olsun Iron Man olsun iyi işler ıkartmış bir abimiz. Şimdi de Aslan Kral'ın yönetmenliğini yaptı abimiz.
abiler kardeşler önümüzdeki hafta dc evreninin müthiş animasyonları ile ilgili bi konuşmanızı isterdim :)
Cem Yılmaz baya abimle vs oturup yazıyoruz diye anlatıyordu. Filmler arası nasıl bu kadar fark oluyor ben de anlayamadım.
59:15 bilmemnenin bişeyi (kaçıdığınız 83 detay)
Peaky blinders'a kötü dersin(bence güzel bir mafya dizisi)de kurtlar vadisini izlerim daha iyi demezsin ya umarım şaka yapmıştır Tancan abi
Abi hangi konuyu hangi dakikalarda konuştuğunuzu yazsan ne güzel olur.
yorumlarda birisi yazıyor cs de o yorumu sabitliyor knkm
Spoiler olayında katılıyorum. Breaking Bad in finalini izleyip diziye başladım ve yine de etkilenmiştim. Bence bir dizi vb. şeyler güzelse spoiler etkilemiyor ve eseri daha güzel kılabiliyor.
parodi tanımına göre değişir tabii ama cem yılmaz filmleri hakkında tancan'a katılıyorum çoğu hollywood'dan bi konsept alıp üzerine şakalar yedirerek oluşturulmuş işler. gora'nın temeli direkt olarak matrix mesela. daha uzun yazarım diye mesaja başladım ama bu kadar çıktı, konuyu sündürmeye gerek yok.
bu arada madem yorum atıyorum şunu da diyeyim, çocukken televizyondaki saçma tartışma programlarına maruz kaldıkça (spor, siyaset vs) ben de kendimi o programdaymış gibi düşünür konu üzerine düşünürdüm kafamda. kaptırmış giderken bi anda napıyorum ben diye sorgulardım ama bir yandan da gündem hakkında kendi düşüncelerimi oluşturduğum için hoşuma giderdi. televizyon falan kalmadı ama şimdi sizin bu programları izledikten sonra aynısını yaptığımı farkettim ve bu güzel bir şey.
kore sinemasına da hiç ilgim yok normalde ama Snowpiercer'ı çok sevmiştim, Burning'e de kesin bakacağım (normalde programda duyduklarını izlemiyor çünkü).
ferhan şensoy konuşulmuş hazır bi pardon konuşsanız dena mı olur ?
Can abinin yaptığı benzetme:
Spoiler yemeden izlenen film: Porno
Spoilerı bilinerek izlenen film: Öz sevişmesi bulanan güzel bir seks
In Bruges diye bir film var ona bakabilir misiniz? izlemekten sıkılmadığım olay örgüsünün çok keyifli olduğu 2009 BAFTA senaryo ödüllü bir film. oyunculuklar da ayrı tatlı.
Ben'in boşluğu filmin başındaki büyük açlığa bağlanıyor bence. CS açıklamaya çalışmış ama filmde açıklamışlar zaten. Arkadaşlarının yanında esnemeleri falan da bu boşluğuna kanıt oluyor sözde en yakınlarıyla sohbet ederken bile sıkılıyor.
GoT ve Star Wars ne kadar kötüleştiyse artık CS -neredeyse- Moffat övdü.
Şaşkınlıktan Türkçem bozuldu.
Netflix, Spotify'a mı dönüyor acaba?
Cs the naked gun serisinede parodi değil demişti bana parodi nedir diye sorsalar ilk örnek vereceğim yahşi batı ve the naked gun olur heralde
Kendi yayınında içip içip gömüyor sgsfcsfsgd.
Aynı Rian Jonhson tüm zamanların en iyi bölümü olan ''Ozymandias'' ı da çekmiş :) sadece ''FLY'' bölümü yüzünden ki- Breaking Bad'in 8 in altında (7.6) puan alan tek bölümü- böyle bir başyapıtı izlememek biraz aptallık bence.
abiler Twilight Zone'un orijinalini mi izleyeceğiz yeni versiyonunu mu?
Yeni versiyonu 2019 twilight zone
ben de kaft giyom ama zabıta irfan gibi duruyo bende.yakışmış:(
Yalnız olmadığımı hissettiren yathay bakış (spoiler bilerek filmi izleyen insan +1)
Pov: alt tabda eski bölümleri redinliyorum :D
Aile Arasında ya bakar mısınız ?
Gelecek haftaya konu önerisi atiyim ben de 2015 yapimi vision (yazar:tom king) çizgi romanini incelermisiniz bence çok iyi bir aile dramasi disneyplusa gelecek wanda&vision diziside bu çizgi romani ele alicakmiş yorumlarinizi nedense merak etdim :)
Tembel olmayın aynı ürünü iki defa tüketin.
Altın yumurtalayan tavuğu eti için kesmek gibi demesini beklerken porno girince bir affalladım. Ardından da kahkahalar...
KAPTAN AMERİKALIK HİLAFETLE DEVREDİYOMUŞ ARKADAŞLAR ŞU AN BİR TANE SİYAHİDE.gözümden yaş aktı endgame’i izlerken...Fiyasko