ben ocaklar in torunu bekir O turkiyenin goz bebegi ilahiyat ve tarih profosoru dedem ahmet yasar ocak ellerinden yuzlerinden operim belcikadan selamlar dede
Çok Kaliteli bir oranizasyonun çağırdığı,çok kaliteli bir hocanın ,çok kaliteli sunumundan çok istifade ettiğim bir program oldu..Allah organize edenlerden de sunumu yapan hocamdan da razı olsun.Allah sayınızı arttırsın,ömrünüze bereket versin.
Prof.Ahmet Yaşar hocamızdan Allah razı olsun. Tasavvuf'un tarihi sürecini çok iyi anlattılar. Ben çok istifade ettim. Tasavvuf bu kadar İslamdışı olduğu halde, müslüman halklar arasında bu kadar nasıl yayıldığını merak ediyor ve kendi kendime "bir koruma kanunu " ile mi zorlanarak bu kadar yaygınlaştırılmış?!" diyordum. Meğer gerçekten de öyle imiş ve bu zulmün nasıl işlendiğini hocamız tarihi süreci ile anlattılar sağolsun. Allah razı olsun, Allah muvaffak kılsın Allah hayırlı tesirini lutfetsin inşallah. Fakat bu işin içinde asırların tahrifatı ile şartlanmış kişiler tarafından afaroz edilmek de var maalesef. Tasavvuf'u aşağıda iman esasları açısından yazmıştım. Fakat bir de "ŞEYH-MÜRİD İLİŞKİLERİ" açısından da incelersek şunları da görürüz malum. 1- Mürid şeyhine, ölü gassale nasıl teslim oluyorsa, o şekilde kayıtsız şartsız teslim olacak.!? Bu şart şeyhi, peygamberin de önüne geçirmek hatta haaşaa tanrı durumuna geçiriyor. 2- Şeyh, haram bir şeyi bile emretse, mürid onu hayra yorup itiraz etmeyip itaat edecek. !? Bu şart da birinciden farksız zaten. Şeyh, Allah ve Rasulünün önüne geçiriliyor malum. 3- Mürid, şeyhini haram bir iş işlerken bile görse, itiraz etmeyip onu hayra yoracak.!? Bu şartlar gösteriyor ki tasavvuf sapıklığı, "YARADAN'A İSYAN KONUSUNDA YARADILMIŞA İTAAT EDİLMEZ" kuralına aykırı olup, tasavvufta şeyh, peygamberin bile önüne geçirilmiş ve hatta şeyh, (haaşaa) tanrı (Allah Tealaa) makamına geçirilmiştir. Zaten Vahdet-i Vücud putperestliği de bunu pekiştiriyor zaten.Hocamız da bu konuları anlattılar sağolsunlar. ÖYLE GÖRÜLÜYOR Kİ, TASAVVUF VE VAHDET-İ VÜCUD İNANCI, GÜNÜMÜZDEKİ ATEİZMİN VE NATURALİZM PUTPERESTLİĞİNİN TEMELİNİ TEŞKİL ETMİŞTİR. BUNU DA SAKAL-SARIK VE CÜPPE MASKESİ ALTINDA, MÜSLÜMAN KİSVESİ İLE YAPMIŞTIR. HOCAMIZDAN ALLAH RAZI OLSUN, ALLAH SAYILARINI ARTTIRSIN, ALLAH MUVAFFAK KILSIN İNŞALLAH. Maalesef, İslam'ı bu şekilde içeriden tahrifeden, yıkan tasavvuf, başta İmam-Hatipler ve İlahiyatlarda asıl hüviyeti ile değil de, olduğunun tersi bir şekilde tanıtılıyor ve okutuluyor ve insanlar saptırılıyor ve kandırılıyor asırlardır. Bu zulme bir şekilde dur demek gerekiyor elbette. Çünkü tasavvufun bu özelliklerini dillendirecek olursanız, afaroz edilmeniz işten bile değildir ki, hep yaşıyoruz maalesef. Müslümanlar, katiline hayran olan ahmaklar haline sokuluyor maalesef. Allah Yardımcımız olsun, Allah bizlere ve Ümmet-i Muhammed'e(sav) Tevhidiy İman-İslam, Hidayet-Basıret-Feraset nasıbetsin, Hakk'ı Hakk olarak görüp Hakk'a uymayı; Batıl'ı da Batıl olarak görüp Batıl'dan uzaklaşmayı nasıbetsin bu yolda çalışanları muvaffak kılsın inşallah. Selam-Hürmet ve Muhabbetlerimle. İdris Demir.İstanbul.
Bir topluma yeni bir inanç yüklemeye kalkarsanız, toplum önce onu baskının da etkisiyle sorgulamaksızın alabilir. Ama zamanla sorgulama başlar, öncesi ile karşılaştırma başlar. Öncesinden eklemeler başladığı gibi eskisi, yenisi bir araya getirilerek bambaşka bir şeyde ortaya çıkar. İslam' da da ortaya çıkan yenileri de bu çerçevede değerlendirmemiz gerekir.
Ahmet Yaşar Ocak hocamın kalitesi belli. Türkiyede ki en kaliteli tarihçilirden biri. Bence Rahmetli Halil İnalcık ve Ahmet Hocam birbirleri tamamlıyorlar. Her ikisinin kitapları kesinlikle okunmalı.
Hocam Mevlana, Yunus Emre, Gazzali gibi isimler onca ilimlerine rağmen niçin tasavvufa / bu alana yöneldi, konuşmanızda da belirttiğiniz gibi kimse onları zorlamadı. Ben de bunu merak ediyorum hocam. Normal hayatta bulamadıkları neyi orada buluyorlar acaba. Veya biz niye bulamıyoruz.
Sözüm, ekrandaki tüm Değerli Hocalara: "Niçin, Bedreddin' le ilgili kapsamlı bir çalışma yapmıyorsunuz?" "Bedreddin, isyan etti etmedi sözüne sıkıştırılacak kadar sıradan biri mi?"
Hocalar, elbette çok değerliler, ancak söyleşilerde hocalıktan kurtulamıyorlar; hep anlatıyorlar. Değerli Hocam, sanki bir doktora tezi sunar gibi anlatıyor. Evet anlatıyor, anlatıyor. Bedreddin' in deyimi ile artık "Ben derim ki" yi duymak istiyoruz. Ha, bu arada söylenilen çoğu şeye katıldığımı da Değerli Hocam' a söylemek isterim.
Tasavvuf'u, tarihsel süreciyle incelerken, iman ve itikad yönünden de incelemek gerekir. İslam'da iman esası:" LA İLAHE İLLALLAH":"ALLAH'TAN BAŞKA HİÇBİR İLAH YOKTUR" esasına dayanıyor iken, Tasavvuf'ta iman esası ise İslam'ın taban tabana zıddı olarak: "LA MEVCUDE İLLALLAH":"(Haaşaa) ALLAH'TAN BAŞKA VARLIK YOKTUR" esasına dayanır. Yani kainatta ne varsa herşey tanrıdır (tasavvufçular haaşaa "herşey allahtır diyorlar..!?), ve tanrının parçacıklarıdır" şeklindeki şirk ve küfür inancıdır. Bu sapkın inanç şekli, putperestlık, ateistlik, ve naturalizm'in farklı bir ifadesidir malum...!!!???? Vahdet-i Vücud inancı da, bu sapkın iman esasına dayanıyor zaten. Bu sapkın inanç şekli, İslamdaki Allah'a İman şekline taban tabana zıd ve Allah Tealaa'yı inkarın bir şeklidir. Haşaa, kainatta ne varsa herşeyi allahın kendisi saymak, eser'i müessir yerine koymak, yaradılmışı yaradıcı yerine koymaktır.!? Kısaca Allah Tealaa'yı inkardır. Tasavvufçuların Sultan'ul-Arifin(Ariflerin Sultanı) dedikleri Bayezid-i Bestami'nin "Cüppemin içindeki Allahtan başkası değildir(haaşaa) sözünde, cüppesinin içindeki ,kendi cesedi olduğuna göre, (!) ,kendisini ne olarak tanıttığını düşünmeye gerek yoktur. Fakat tasavvufçular bunları te'vil ederek saptırdıkları da malumdur. Vahdet-i Vücud inancını, her bir tasavvuf irisi, farklı şekillerde ifade etmiştir. Mesela Mevlana lakaplı Celalettin Rumi Mesnevi kitabında derki:: "Veliler Hakk'ın çocuklarıdır.Alim ve Habirdirler.(Haaşaa)...Allah dedi ki: Veliler benim hırka giyenlerimdir. Benim parçalarımdır.(HAAŞAA...!!!) Hrıstiyanları geçmiş olarak, kaç tane veliler ise(haaşaa)Veliler, Allahın çocuklarıdır. diyor. Allaha ait olan, Alim ve Habir sıfatını da velilere yakıştırıyor.. "Allah dedi ki .." diyerek Allah'a iftira ediyor ve ayet uyduruyor ve güya Allah Tealaa güya: veliler benim hırka giyenlerimdir, veliler benim parçalarımdır"demiş diyerek, Allah'a demediğini dedirtiyor....!! Bu sözler, sahip olduğu sapkın vahdet-i vücud inancının farklı ifade şekillerindendir. Kısaca Tasavvuf, sakal-sarık ve cüppe maskesi altında ve müslüman kisvesi ile, İslam'ı içeriden yıkmıştır. İman esasında bile İslam'dan ayrılan bir sapkın inanç sistemi, İslam'dan ayrı paralel sapkın bir batıl dindir. Tasavvuf, Hrıstiyanlık, yahudilik, şamanizm, budizm, hinduizm, mecusilik, zerdüştlük gibi batıl inançların, dinlerin karışımının, müslüman kılıfına geçirilmiş hali olan, bir alternatif bir ŞİRK VE KÜFÜR DİNİDİR. İSLAM'I İÇERİDEN YIKMIŞ,TANINMAZ HALE GETİRMİŞTİR.
Şafii' nin Sufilikle ilgili sözü Şafii' ye uygundur, ama şiddetle red ediyorum. "Her şeyi ben bilirim, her şey benim söylediğim gibidir" diyor. İşte Sufiliğin, tasavvufun temelinde, bu ben bilirim anlayışa tepki vardır.
Ahmet hoca, iyi bir akademisyen, fakat hz. hızr ile ilgili olarak söylediği şeyler son derece problemli, yani allah c. C. Ayette belirttiği şeyle kendisinin söylediği şey arasında hiç bir alaka yok ki allah ebedi bir hayat vermedik diyor kıyamete kadar yaşamak ebedi bir hayat anlamına gelimiyor ki! Bir süreye kadar yaşamak ebedilik olarak anlaması yanlış.
Hocamdan Allah razı olsun. Derin, samimi, beyefendi bir alim tanıdım ve irşad oldum.
ben ocaklar in torunu bekir O turkiyenin goz bebegi ilahiyat ve tarih profosoru dedem ahmet yasar ocak ellerinden yuzlerinden operim belcikadan selamlar dede
Hocamın kitapları çok titiz bir şekilde hazırlanıyor. İnanılmaz bir literatür taraması yapıyor. İlgili herkese tavsiye ediyorum.
Derin bilgilerinizi daha nice eserler gelecek nesillere ve daha fazla kitlelere aktarılması ümidiyle. Rabbim afiyetler ihsan etsin
Muhteşem bir sunum, hocaya ve hazırlayanlara teşekkür ederim.
Tasavvuf; Kuran'da belirtilen İndirilmiş İslam'ı ekarte etmek için, müslümanların zihinlerine yerleştirilmiş anestezi öğretisidir.
Çok Kaliteli bir oranizasyonun çağırdığı,çok kaliteli bir hocanın ,çok kaliteli sunumundan çok istifade ettiğim bir program oldu..Allah organize edenlerden de sunumu yapan hocamdan da razı olsun.Allah sayınızı arttırsın,ömrünüze bereket versin.
Prof.Ahmet Yaşar hocamızdan Allah razı olsun. Tasavvuf'un tarihi sürecini çok iyi anlattılar. Ben çok istifade ettim. Tasavvuf bu kadar İslamdışı olduğu halde, müslüman halklar arasında bu kadar nasıl yayıldığını merak ediyor ve kendi kendime "bir koruma kanunu " ile mi zorlanarak bu kadar yaygınlaştırılmış?!" diyordum. Meğer gerçekten de öyle imiş ve bu zulmün nasıl işlendiğini hocamız tarihi süreci ile anlattılar sağolsun. Allah razı olsun, Allah muvaffak kılsın Allah hayırlı tesirini lutfetsin inşallah. Fakat bu işin içinde asırların tahrifatı ile şartlanmış kişiler tarafından afaroz edilmek de var maalesef. Tasavvuf'u aşağıda iman esasları açısından yazmıştım. Fakat bir de "ŞEYH-MÜRİD İLİŞKİLERİ" açısından da incelersek şunları da görürüz malum. 1- Mürid şeyhine, ölü gassale nasıl teslim oluyorsa, o şekilde kayıtsız şartsız teslim olacak.!? Bu şart şeyhi, peygamberin de önüne geçirmek hatta haaşaa tanrı durumuna geçiriyor. 2- Şeyh, haram bir şeyi bile emretse, mürid onu hayra yorup itiraz etmeyip itaat edecek. !? Bu şart da birinciden farksız zaten. Şeyh, Allah ve Rasulünün önüne geçiriliyor malum. 3- Mürid, şeyhini haram bir iş işlerken bile görse, itiraz etmeyip onu hayra yoracak.!? Bu şartlar gösteriyor ki tasavvuf sapıklığı, "YARADAN'A İSYAN KONUSUNDA YARADILMIŞA İTAAT EDİLMEZ" kuralına aykırı olup, tasavvufta şeyh, peygamberin bile önüne geçirilmiş ve hatta şeyh, (haaşaa) tanrı (Allah Tealaa) makamına geçirilmiştir. Zaten Vahdet-i Vücud putperestliği de bunu pekiştiriyor zaten.Hocamız da bu konuları anlattılar sağolsunlar. ÖYLE GÖRÜLÜYOR Kİ, TASAVVUF VE VAHDET-İ VÜCUD İNANCI, GÜNÜMÜZDEKİ ATEİZMİN VE NATURALİZM PUTPERESTLİĞİNİN TEMELİNİ TEŞKİL ETMİŞTİR. BUNU DA SAKAL-SARIK VE CÜPPE MASKESİ ALTINDA, MÜSLÜMAN KİSVESİ İLE YAPMIŞTIR. HOCAMIZDAN ALLAH RAZI OLSUN, ALLAH SAYILARINI ARTTIRSIN, ALLAH MUVAFFAK KILSIN İNŞALLAH. Maalesef, İslam'ı bu şekilde içeriden tahrifeden, yıkan tasavvuf, başta İmam-Hatipler ve İlahiyatlarda asıl hüviyeti ile değil de, olduğunun tersi bir şekilde tanıtılıyor ve okutuluyor ve insanlar saptırılıyor ve kandırılıyor asırlardır. Bu zulme bir şekilde dur demek gerekiyor elbette. Çünkü tasavvufun bu özelliklerini dillendirecek olursanız, afaroz edilmeniz işten bile değildir ki, hep yaşıyoruz maalesef. Müslümanlar, katiline hayran olan ahmaklar haline sokuluyor maalesef. Allah Yardımcımız olsun, Allah bizlere ve Ümmet-i Muhammed'e(sav) Tevhidiy İman-İslam, Hidayet-Basıret-Feraset nasıbetsin, Hakk'ı Hakk olarak görüp Hakk'a uymayı; Batıl'ı da Batıl olarak görüp Batıl'dan uzaklaşmayı nasıbetsin bu yolda çalışanları muvaffak kılsın inşallah. Selam-Hürmet ve Muhabbetlerimle. İdris Demir.İstanbul.
Ağzınıza sağlık kıymetli hocam. Bence de büyük bir kırılmadır. Verdiğiniz örnekte Gazali'de olduğu gibi.....
muazzam bilgi tasavvur üstadı ahmet hocam tasavvuf tarihçiliğinin mihenk taşıdır
Hocam konuşmanızda âşikâr olan, sizin tanımıınızla 'bilimsel irfan'ınızı ayakta alkışlıyorum.
Allah razı olsun.
Bir akademisyen ve müslüman düşünür nasıl olur onu gördüm. Teşekkürler saygıdeğer hocam. Hürmet ve muhabbetlerimle.
Ekrem Demirli'yi takip edebilirsiniz, saygılarımla.
Bir topluma yeni bir inanç yüklemeye kalkarsanız, toplum önce onu baskının da etkisiyle sorgulamaksızın alabilir. Ama zamanla sorgulama başlar, öncesi ile karşılaştırma başlar. Öncesinden eklemeler başladığı gibi eskisi, yenisi bir araya getirilerek bambaşka bir şeyde ortaya çıkar. İslam' da da ortaya çıkan yenileri de bu çerçevede değerlendirmemiz gerekir.
Maşallah
Ahmet Yaşar Ocak hocamın kalitesi belli. Türkiyede ki en kaliteli tarihçilirden biri. Bence Rahmetli Halil İnalcık ve Ahmet Hocam birbirleri tamamlıyorlar. Her ikisinin kitapları kesinlikle okunmalı.
evet gayet dışarıdan bakmış
Hocam Mevlana, Yunus Emre, Gazzali gibi isimler onca ilimlerine rağmen niçin tasavvufa / bu alana yöneldi, konuşmanızda da belirttiğiniz gibi kimse onları zorlamadı. Ben de bunu merak ediyorum hocam. Normal hayatta bulamadıkları neyi orada buluyorlar acaba. Veya biz niye bulamıyoruz.
Sözüm, ekrandaki tüm Değerli Hocalara:
"Niçin, Bedreddin' le ilgili kapsamlı bir çalışma yapmıyorsunuz?"
"Bedreddin, isyan etti etmedi sözüne sıkıştırılacak kadar sıradan biri mi?"
Hocalar, elbette çok değerliler, ancak söyleşilerde hocalıktan kurtulamıyorlar; hep anlatıyorlar. Değerli Hocam, sanki bir doktora tezi sunar gibi anlatıyor. Evet anlatıyor, anlatıyor. Bedreddin' in deyimi ile artık "Ben derim ki" yi duymak istiyoruz. Ha, bu arada söylenilen çoğu şeye katıldığımı da Değerli Hocam' a söylemek isterim.
Süleyman kuş dili bilir dediler
Süleyman var Süleyman dan içeru
Kendimize şunu sorabiliriz:
"Eğer, Sufilik, Tasavvuf olmasaydı, İslam nerede olurdu?"
Tasavvuf'u, tarihsel süreciyle incelerken, iman ve itikad yönünden de incelemek gerekir. İslam'da iman esası:" LA İLAHE İLLALLAH":"ALLAH'TAN BAŞKA HİÇBİR İLAH YOKTUR" esasına dayanıyor iken, Tasavvuf'ta iman esası ise İslam'ın taban tabana zıddı olarak: "LA MEVCUDE İLLALLAH":"(Haaşaa) ALLAH'TAN BAŞKA VARLIK YOKTUR" esasına dayanır. Yani kainatta ne varsa herşey tanrıdır (tasavvufçular haaşaa "herşey allahtır diyorlar..!?), ve tanrının parçacıklarıdır" şeklindeki şirk ve küfür inancıdır. Bu sapkın inanç şekli, putperestlık, ateistlik, ve naturalizm'in farklı bir ifadesidir malum...!!!???? Vahdet-i Vücud inancı da, bu sapkın iman esasına dayanıyor zaten. Bu sapkın inanç şekli, İslamdaki Allah'a İman şekline taban tabana zıd ve Allah Tealaa'yı inkarın bir şeklidir. Haşaa, kainatta ne varsa herşeyi allahın kendisi saymak, eser'i müessir yerine koymak, yaradılmışı yaradıcı yerine koymaktır.!? Kısaca Allah Tealaa'yı inkardır. Tasavvufçuların Sultan'ul-Arifin(Ariflerin Sultanı) dedikleri Bayezid-i Bestami'nin "Cüppemin içindeki Allahtan başkası değildir(haaşaa) sözünde, cüppesinin içindeki ,kendi cesedi olduğuna göre, (!) ,kendisini ne olarak tanıttığını düşünmeye gerek yoktur. Fakat tasavvufçular bunları te'vil ederek saptırdıkları da malumdur. Vahdet-i Vücud inancını, her bir tasavvuf irisi, farklı şekillerde ifade etmiştir. Mesela Mevlana lakaplı Celalettin Rumi Mesnevi kitabında derki:: "Veliler Hakk'ın çocuklarıdır.Alim ve Habirdirler.(Haaşaa)...Allah dedi ki: Veliler benim hırka giyenlerimdir. Benim parçalarımdır.(HAAŞAA...!!!) Hrıstiyanları geçmiş olarak, kaç tane veliler ise(haaşaa)Veliler, Allahın çocuklarıdır. diyor. Allaha ait olan, Alim ve Habir sıfatını da velilere yakıştırıyor.. "Allah dedi ki .." diyerek Allah'a iftira ediyor ve ayet uyduruyor ve güya Allah Tealaa güya: veliler benim hırka giyenlerimdir, veliler benim parçalarımdır"demiş diyerek, Allah'a demediğini dedirtiyor....!! Bu sözler, sahip olduğu sapkın vahdet-i vücud inancının farklı ifade şekillerindendir. Kısaca Tasavvuf, sakal-sarık ve cüppe maskesi altında ve müslüman kisvesi ile, İslam'ı içeriden yıkmıştır. İman esasında bile İslam'dan ayrılan bir sapkın inanç sistemi, İslam'dan ayrı paralel sapkın bir batıl dindir. Tasavvuf, Hrıstiyanlık, yahudilik, şamanizm, budizm, hinduizm, mecusilik, zerdüştlük gibi batıl inançların, dinlerin karışımının, müslüman kılıfına geçirilmiş hali olan, bir alternatif bir ŞİRK VE KÜFÜR DİNİDİR. İSLAM'I İÇERİDEN YIKMIŞ,TANINMAZ HALE GETİRMİŞTİR.
Muhterem hocam KURAM ın kurucularından Sayın Ali Bardakoğlu tasavvufu sizden çok farklı yazmıştır arzu ederseniz kitaplarına bakabilirsiniz.
Şafii' nin Sufilikle ilgili sözü Şafii' ye uygundur, ama şiddetle red ediyorum. "Her şeyi ben bilirim, her şey benim söylediğim gibidir" diyor. İşte Sufiliğin, tasavvufun temelinde, bu ben bilirim anlayışa tepki vardır.
Ahmet hoca, iyi bir akademisyen, fakat hz. hızr ile ilgili olarak söylediği şeyler son derece problemli, yani allah c. C. Ayette belirttiği şeyle kendisinin söylediği şey arasında hiç bir alaka yok ki allah ebedi bir hayat vermedik diyor kıyamete kadar yaşamak ebedi bir hayat anlamına gelimiyor ki! Bir süreye kadar yaşamak ebedilik olarak anlaması yanlış.