19.Söz 2.Ders - 10,11 ve 12. Reşhalar "Saadet-i Ebediyenin Sebeb-i Vücudu" - Hasan Keskinel

Поділитися
Вставка
  • Опубліковано 16 вер 2024
  • Bu videoda, 19. Söz'ün 2. Dersini inceliyoruz. Hasan Keskinel, Risale-i Nur külliyatından 19.Söz'ün 10, 11 ve 12. Reşhaları üzerinden, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in hak peygamber olduğunu ispatlayan sosyolojik ve psikolojik delilleri detaylı bir şekilde ele alıyor. İnsanlığın Peygamberlere olan ihtiyacını, eski kitaplardan verilen örneklerle ve Efendimiz (s.a.v.)'in toplum üzerinde yaptığı büyük inkılaplarla birlikte açıklıyor. Ayrıca, insan fıtratının din, ahiret ve yaratıcı kavramlarına olan eğilimini tarihsel perspektiflerle değerlendiriyor. Efendimiz (s.a.v.)'in ahirete dair verdiği haberlerin ve ebedi saadetin önemine de vurgu yapılıyor.
    19.Söz Hz Muhammed(Sav)'in Peygamberlik Delilleri Oynatma Listesi • 19.Söz Hz. Muhammed (s...
    Okunan Kısımlar:
    ONUNCU REŞHA
    İşte, bak: Ne kadar merak-âver, ne kadar cazibedar, ne kadar lüzumlu, ne kadar dehşetli hakaikı gösterir ve mesâili ispat eder. Bilirsin ki, en ziyade insanı tahrik eden meraktır. Hattâ, eğer sana denilse, "Yarı ömrünü, yarı malını versen, Kamerden ve Müşteriden biri gelir, Kamerde ve Müşteride ne var, ne yok, ahvâlini sana haber verecek. Hem doğru olarak senin istikbalini ve başına ne geleceğini doğru olarak haber verecek"; merakın varsa, vereceksin.
    Halbuki, şu zat öyle bir Sultanın ahbârını söylüyor ki, memleketinde Kamer, bir sinek gibi, bir pervane etrafında döner. O Arz olan o pervane ise, bir lâmba etrafında pervaz eder. Ve o Güneş olan lâmba ise, o Sultanın binler menzillerinden bir misafirhanesinde, binler misbahlar içinde bir lâmbasıdır.
    Hem öyle acaip bir âlemden hakikî olarak bahsediyor ve öyle bir inkılâptan haber veriyor ki, binler küre-i arz bomba olsa, patlasalar, o kadar acip olmaz. Bak, onun lisanında اَلْقَارِعَةُ اِذَا السَّمَۤاءُ انْفَطَرَتْ اِذَا الشَّمْسُ كُوِّرَتْ 1 gibi sûreleri işit. Hem öyle bir istikbalden doğru olarak haber veriyor ki, şu dünyevî istikbal ona nisbeten bir katre serap hükmündedir.
    saadet-i ebediyenin sebeb-i husulü ve vesile-i vusulüdür; öyle de, duasıyla, niyazıyla o saadetin sebeb-i vücudu ve vesile-i icadıdır. Haşir meselesinde geçen1 şu sırrı, makam münasebetiyle tekrar ederiz.
    İşte, bak: O zat öyle bir salât-ı kübrâda dua ediyor ki, güya şu cezire, belki arz, onun azametli namazıyla namaz kılar, niyaz eder.
    Bak, hem öyle bir cemaat-i uzmâda niyaz ediyor ki, güya benî Âdemin zaman-ı Âdemden asrımıza, kıyamete kadar bütün nuranî, kâmil insanlar, ona ittibâ ile iktidâ edip duasına âmin diyorlar.
    ----
    Bak, hem öyle yüksek bir fizâr-ı istimdatkârâne ve öyle tatlı bir niyaz-ı istirhamkârâne ile istiyor, yalvarıyor ki, güya bütün mevcudata ve semâvâta ve Arşa işittirip, vecde getirip, duasına "Âmin Allahümme âmin" dedirtiyor.
    Bak, hem öyle Semî, Kerîm bir Kadîrden, öyle Basîr, Rahîm bir Alîmden hâcetini istiyor ki, bilmüşahede, en hafî bir zîhayatın en hafî bir hâcetini, bir niyazını görür, işitir, kabul eder, merhamet eder. Çünkü istediğini-velev lisan-ı hâl ile olsun-verir. Ve öyle bir suret-i hakîmâne, basîrâne, rahîmânede verir ki, şüphe bırakmaz, bu terbiye ve tedbir öyle bir Semî ve Basîr ve öyle bir Kerîm ve Rahîme hastır.
    Hem öyle bir saadetten pek ciddî olarak haber veriyor ki, bütün saadet-i dünyeviye ona nisbeten bir berk-i zâilin bir şems-i sermede nisbeti gibidir.
    ON BİRİNCİ REŞHA
    Böyle acip ve muammâ-âlûd şu kâinatın perde-i zahiriyesi altında, elbette ve elbette böyle acaip bizi bekliyor. Böyle acaibi haber verecek, böyle harika ve fevkalâde mu'ciznümâ bir zat lâzımdır.
    -----
    Hem bunlar gibi daha pek çok merak-âver, lüzumlu hakaikı ders veren bu zâta karşı herşeyi bırakıp ona koşmak, onu dinlemek lâzım gelirken, ekser insanlara ne olmuş ki, sağır olup kör olmuşlar, belki divane olmuşlar ki bu hakkı görmüyorlar, bu hakikati işitmiyorlar, anlamıyorlar?
    ON İKİNCİ REŞHA
    İşte, şu zat, şu mevcudat Hâlıkının vahdâniyetinin hakkaniyeti derecesinde hak bir burhan-ı nâtık, bir delil-i sadık olduğu gibi, haşrin ve saadet-i ebediyenin dahi bir burhan-ı katıı, bir delil-i sâtııdır. Belki, nasıl ki o zat, hidayetiyle saadet-i ebediyenin sebeb-i husulü ve vesile-i vusulüdür; öyle de, duasıyla, niyazıyla o saadetin sebeb-i vücudu ve vesile-i icadıdır. Haşir meselesinde geçen1 şu sırrı, makam münasebetiyle tekrar ederiz.

КОМЕНТАРІ • 3

  • @Ubey-vm2db
    @Ubey-vm2db 6 днів тому +1

    اللهمّ صلِّ على سيّدنا محمّد وعلى آل سيّدنا محمّد

  • @sinanbyk341
    @sinanbyk341 5 днів тому

    Allah razı olsun abi çok istifade ettik

  • @ozhanayhann
    @ozhanayhann 6 днів тому

    ❤️❤️❤️