- 22
- 8 308
İnönü Üniversitesi Tarih Bölümü
Приєднався 8 бер 2021
İnönü Üniversitesi Fen - Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü'nün resmi youtube kanalıdır.
Відео
Deprem Sonrası Malatya'daki Tarihi Eserlerin Durumu
Переглядів 170Рік тому
Deprem Sonrası Malatya'daki Tarihi Eserlerin Durumu
Orhun Abideleri Bize Ne Söyler
Переглядів 3052 роки тому
Dr. Öğr. Üyesi Özcan Tabaklar İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Moderatör: Prof. Dr. Yahya Başkan
İnönü Üniversitesi Tarih Bölümü Seminerleri XIV- İslam Tarihi Mekke Dönemi III
Переглядів 1282 роки тому
İnönü Üniversitesi Tarih Bölümü Seminerleri XIV- İslam Tarihi Mekke Dönemi III
İnönü Üniversitesi Tarih Bölümü Seminerleri XIII - Osmanlı Kuruluş Dönemi Üzerine Sorular
Переглядів 4693 роки тому
İnönü Üniversitesi Tarih Bölümü tarafından düzenlenen 19 Kasım 2021 tarihli "Osmanlı Kuruluş Dönemi Üzerine Sorular" semineri; Konuşmacı: Prof. Dr. Feridun EMECEN Moderatör: Doç. Dr. Yahya BAŞKAN
İnönü Üniversitesi Tarih Bölümü Seminerleri XII - İslam Tarihi Mekke Dönemi II
Переглядів 1513 роки тому
İnönü Üniversitesi Tarih Bölümü Seminerleri XII - İslam Tarihi Mekke Dönemi II
İnönü Üniversitesi Tarih Bölümü Seminerleri XI - İslam Öncesi Mekke
Переглядів 2833 роки тому
İnönü Üniversitesi Tarih Bölümü Seminerleri XI - İslam Öncesi Mekke
İnönü Üniversitesi Tarih Bölümü Seminerleri X - Hz Peygamberin Vefatı Sonrası Gelişmeler
Переглядів 1823 роки тому
İnönü Üniversitesi Tarih Bölümü Seminerleri X - Hz Peygamberin Vefatı Sonrası Gelişmeler
İnönü Üniversitesi Tarih Bölümü Seminerleri IX - Yavuz Sultan Selim Dönemi ve Hilafet
Переглядів 6213 роки тому
İnönü Üniversitesi Tarih Bölümü Seminerleri IX - Yavuz Sultan Selim Dönemi ve Hilafet
İnönü Üniversitesi Tarih Bölümü Seminerleri VIII - Cengiz Han ve Moğol - Türk İmparatorluğu
Переглядів 4573 роки тому
İnönü Üniversitesi Tarih Bölümü Seminerleri VIII - Cengiz Han ve Moğol - Türk İmparatorluğu
İnönü Üniversitesi Tarih Bölümü Seminerleri VII - Osmanlı İktisat Tarihi Üzerine
Переглядів 2953 роки тому
İnönü Üniversitesi Tarih Bölümü Seminerleri VII - Osmanlı İktisat Tarihi Üzerine
İnönü Üniversitesi Tarih Bölümü Seminerleri VI - Tarih Felsefesi Üzerine Sorular II
Переглядів 2443 роки тому
İnönü Üniversitesi Tarih Bölümü Seminerleri VI - Tarih Felsefesi Üzerine Sorular II
İnönü Üniversitesi Tarih Bölümü Seminerleri V - Çağdaş Türk Düşünce Tarihinde Nurettin Topçu
Переглядів 1833 роки тому
İnönü Üniversitesi Tarih Bölümü Seminerleri V - Çağdaş Türk Düşünce Tarihinde Nurettin Topçu
İnönü Üniversitesi Tarih Bölümü Seminerleri IV - Osmanlı Tarihi Üzerine Sorular
Переглядів 9903 роки тому
İnönü Üniversitesi Tarih Bölümü Seminerleri IV - Osmanlı Tarihi Üzerine Sorular
İnönü Üniversitesi Tarih Bölümü Seminerleri III - Tarih Felsefesi Üzerine Sorular
Переглядів 4683 роки тому
İnönü Üniversitesi Tarih Bölümü Seminerleri III - Tarih Felsefesi Üzerine Sorular
İnönü Üniversitesi Tarih Bölümü Seminerleri II-İslam Tarihinde Mekke Döneminin Belirgin Özellikleri
Переглядів 5073 роки тому
İnönü Üniversitesi Tarih Bölümü Seminerleri II-İslam Tarihinde Mekke Döneminin Belirgin Özellikleri
İnönü Üniversitesi Tarih Bölümü Seminerleri I - İstiklal Şairi Mehmet Akif
Переглядів 4403 роки тому
İnönü Üniversitesi Tarih Bölümü Seminerleri I - İstiklal Şairi Mehmet Akif
Adam ısrarla profesör değilim diyor pek çok yayında...
Harikasınız Hocam.
hocam hadis konusundaki görüşünüz tuhaf hatta tutarsız hadisleri en doğru değil ama en kıymetli olarak niteliyorsunuz doğruluğundan emin olmadığım bir şey nasıl en kıymetli olabilir kaldı ki vahyin korunması meselesini unuttunuz zira hadisler de birer vahiydir
Çok değerli hocamıza teşekkür ediyoruz, Rabbim hocamızın, ilmini ömrünü bereketli kılsın inşallah.. Mustafa Öztürk (KSÜ İ.Tarihi YL Öğrn)
İçeriği ve yaklaşımlar açısından enfes bir video-konferans olmuş.Bir İnönü mezunu olarak benim için ayrıca gurur verici bir zenginlik sağlıyor bu videolar.Ayhan hocayı bu video ile tanidim ve oldukça istifade ettim.(Kitabı da en kısa zamanda edinip, okuyacağım) Bu vesile ile modaratör Yahya Hocamı, yorumu ve sorusu ile sohbete farkı bir soluk kazandıran Murat hocamı ve Mehmet hocamı tekrar görmüş olmak da ziyadesiyle mutlu etti beni.Konunun içeriği ve bir tarihçi olmam hasebiyle bazı noktalar dikkatimi oldukça cezbetti. Akademinin dışında kalmış, cılız bir Avrupa tarihçisi olarak bazı hususlarda yorum yapmak istedim.Hristiyanlığın yayılımı ile tarih felsefesinin gelişimi arasındaki ilişkiye dair bir soruya Ayhan hocanın çeviri faaliyetleri ile cevap vermiş olması oldukça isabetli bir yaklaşım olmuş.Bence de bu eğilim; anlatmak istenilen şeyi daha etkili kılmanın en önemli kriteri, öncelikle hitap edilen kitleyi anlamak olarak yorumlanabilir.İktidar olmak iddiası, söylem gücünü elde bulundurmayı gerektirir.Küresel bir hakimiyet ve yayılım iddiasında bulunan bir yapının, gittiği yerlerin yerel değerlerine/çatışmalarına hakim olması gerekir.Bu farkındalık ise ancak onları anlamak ile mümkündür.Çeviri faaliyetleri ile yerel çatışmalara/değerlere hakim olmak farkındalığı da inşaa edilecek olan iktidarı mümkün kılacaktır.Antik dönemler için geçerli olan kılıç zoru ile inşaa edilen hakimiyet türü, okyanus aşırı keşifler ile farklı bir boyut kazanmıştır zira binlerce kişilik orduların çizmeleri ile elde edilen topraklar artık üç gemilik bir mürettebat ile elde edilecektir ve bu adamlar artık bire misyonerdir de.Hıristiyanlığın idealize edilmesi ve gidilen yerlerde girişilen tebliğ faaliyetleri, öteki ile ortak idealler çerçevesinde buluşmayı amaçlamıştır.Bu hususta hiç kuşkusuz hristiyanlık dini merkeze alınmıştır ve bu dinin, kimliksel bir değer olarak inşaa edilmesi yönetim faaliyetlerini mümkün kılmıştır.Yapılan binlerce çevirinin esas amacını bu niyet teşkil eder.Bu mesele özelinde değinilen diğer bir husus da şu idi; dini tebliğin hiç bir zaman öncelik olmaması... Bu konuda hocama katılmak ile beraber karşı da çıkıyorum zira din olgusu bir tebliğ hedefi olmaktan ziyade itici bir güç pozisyonundaydı.Keşifler cağı boyunca girişilecek olan tüm aksiyonların neticesinde ortaya çıkan belirsizlikler ancak hristiyanlık dininin sağlamış olduğu manevî doyumluluk ile aşılabilmiştir.Tıpkı diğer inançlarda da olduğu gibi bu uğurda ölmek dahi ebedi bir kazanımdı.Bu konfor başlı başına bir motivasyon aracı olmak için dahi yeterli olmuştur.Örneğin keşifler cağı gibi Haçlı seferlerinde de, altın sarısı hayaller dini bir motivasyon ile gerçekleşebilmiştir.Nietzche'nin "Tanrı öldü, onu biz öldürdük.Kanı elimize bulaştı ve bununla baş etmeliyiz" şeklinde ifade ettiği üzere, insanlık için bu temel motivasyon ciddi bir vâr oluş mücadelesi veriyor artık.Bu açıdan bakacak olursak acaba bu durum ahlaki tartışmaların yanı sıra insanlık dinamizmini ciddi bir durgunluğa evirebilir mi? (Bu bambaşka bir mesele elbette.) Bunun yanı sıra keşifler; din adamları için başka, idareciler veyahut bankerler için başka bir anlam taşıyordu.Dini hassasiyetlerin öncelik olmadığını topyekün bir bakış açısı olarak izah etmek biraz eksik kaldı gibi.Daha da deşilebilir bir mesele elbette bu... Beşeri bilimler ve doğa bilimleri arasındaki ayrımlar hususunda hocama tamamıyle katılıyorum.Bunun yanı sıra Tarih biliminin, diğer beşeri bilimlere göre pozisyonuna dair ise şöyle bir katkıda bulunmak isterim.Hic kuşkusuz bizim memlekette tarihin iddiasına ihanet ediliyor zira anlaşılabildiğini düşünmüyorum.O nedenle bu tür yayınların mevcudiyeti oldukça önemli zira bilmem kaç sen önce yaşayan bir adamın yatmasına, kalkmasına cilt cilt kitaplar yazılırken; herhangi bir araştırma eserin konusu ile çağdaş veyahut farklı devirlere ait emsal olaylar arasında insanî bir çıkarımda bulunamayan bir bilim dalı kısırdır, üreyemez.İlk günden bugüne kesintisiz biçimde bir bütün olarak ilerleyen insanlığın seyrine rağmen uzmanlaşma kaygısı ile olayların gelişimini ve neticelerini dönemlere hapsederek çepeçevre kavrandığı yanılgısı, seyrin doğasına terstir ve insanı, araştırmanın odağı olmaktan çıkarır.Tarih bugün, koca bir dedikodu kazanıdır. Doğrudan ya da dolaylı katkıda bulunduğunu iddia ettigi diğer bilim dalları için faydasız bir veriden ibarettir. Mukayese yetisini kaybetmiş bir tarihsel yaklaşım meyve veremez zira böylesi geniş bir saha için kıyas, en değerli imkandır.Analitik düşünme edebiyatının sıkça yapıldığı lakin bunun zerresi dahi bulunmayan çalışmaların bolca ödüllendirildiği bir düzen ise baştan aşağıya çöplüktür. Mevcut işleyişi itibariyle antik dönem tarihciliğinden farksız olan bu uğraş, iddiasını yitirmiştir.İmkanları itibariyle kolektif bilincin dönüşümüne, istençlerine ve arayışlarına dair geniş bir perspektife sahip olan bu bilim dalı, nasıl olur da bugüne dair söylem gücünü yitirebilir? Kısa vadede değil elbette lakin uzun vadeli varsayımların tutarlılığını ve mahiyetini güçlü kılmak için tarihsel çıkarımlar olmazsa olmazdır. "Tarih tekerrür etmez" klişesinden ziyade kolektif bilincin yapısına dair çok önemli veriler sunar tarih ve bu nedenle dün ile yarın arasında bir tutarlılık sağlanabilir. Tarihi bilmek insanı bilmektir.Tarihin bu zenginliğine rağmen yine tarihçiler eliyle geçmişe hapsedilmesi ise saçma sapan bir ironidir.Bu vasatlığın bir sonraki evresi; dünya tarihini Tanrı için bir konsol oyununa çevirmek, insancıkların ölmesini "Tanrıların Savaşları" olarak yorumlamak ve sonrasında "tarihin babaları"'ndan bahsi açıp gevezelik etmektir.Böylece geleceğin tasavvuruna dair tarihin katkıları nedir hususunda da bir katkıda bulunmus olayım.En nihayetinde diyeceklerim bu kadar.Gecenin bu saatinde, bir fabrikanın köşesinde iş makinalarının sesleri eşliğinde aklıma bunları düşürdüğünüz için dahi size ne kadar teşekkür etsem az, iyi ki varsınız...
Adem hocam teşekkür ederim kendi adıma gerçekten çok akıcı ve anlaşılır bir anlatımınız var.
selamlar.
hürmetler hocalarım
.
.
Emeğinize yüreğinize sağlık...