Albania’daki maceramız Ohrid’den sonra başladı. Gece geç saatlerde Tirana vardık ancak şehirde kayda değer bir şey bulamadık. Ertesi sabah hostelden ayrıldık ve İşkodra'ya doğru yola çıktık. Yaklaşık 6 saat süren uzun bir yürüyüşün ardından otostop yapmak için uygun bir yere ulaştık, fakat kimse bizi almadı. Yönümüzü Tirana Havalimanı’na çevirdik ve geceyi orada geçirdik. Sabahın ilk ışıklarıyla tekrar yola çıktık ve nihayet İşkodra’ya vardık.
İşkodra'da geçirdiğimiz gün büyüleyiciydi. Burası Arnavutluk’un en eski ve en tarihi şehirlerinden biri. Tarihi M.Ö. 4. yüzyıla kadar uzanan İşkodra, İlliryalılardan Osmanlı'ya kadar pek çok farklı medeniyetin izlerini taşıyor. Şehirde ilk durağımız St. Stephen Katedrali oldu. İhtişamlı yapısıyla dikkat çeken bu katedral, hem mimarisi hem de tarihi değeriyle bizleri etkiledi.
Ardından Ebu Bekir Camii’ni ziyaret ettik. 18. yüzyılda inşa edilen bu camii, Osmanlı döneminin izlerini hala taşımakta ve İşkodra’nın kültürel mirasının bir parçası olarak şehre hâkim bir nokta. Camii, İşkodra'da Osmanlı döneminin ne kadar derin izler bıraktığını gösteren önemli bir yapı.
İşkodra aynı zamanda Rozafa Kalesi ile ünlüdür. Zamanımız elvermediği için kaleyi ziyaret edemesek de, bu kalenin tarih boyunca bölgenin savunmasında oynadığı rol ve efsanelere konu olan hikayesi, şehre ayrı bir mistik hava katıyor. Şehirdeki Osmanlı mimarisi ve tarihi dokunun harmanlanmış hali gerçekten etkileyiciydi.
Bu videoda, İşkodra’ya ulaşmanın zorluklarından başlayarak, şehrin büyüleyici tarihi dokusuna kadar her detayı sizlerle paylaşıyorum.