Відео

Beşiktaş'ın Galatasaray'ı kondisyonu ve muazzam hücum hareketliliğiyle yendiği maç .. Beşiktaş'ın o sezonlardaki tempo ve dinamizmini bilenler bu geri dönüşe şaşırmazlar ... Bu maçtan sonra Beşiktaş şampiyonluğa yürüdü . Üst üste 2.şampiyonluğunu aldı .

Aynı Gençlerbirliği bir sonraki hafta Galatasaray karşısında fevkalâde tutuktu .

Karşıyaka lehine verilen penaltı kararı tam anlamıyla fiyasko .

Bu maçın rövanşını yayınlayın 3-2 kocaelispor galip

Amk attimiz son gol ofsayt deil, golmus..

Maraton tribünündeydim. Stadın etrafında görünen binaların tamamı yıkıldı 😢😢😢

çok canım sıkılmıştı o gün onu anımsıyorum. ellerim terliyordu hava basmıştı. bir şeyler yapmalı diyordum içimden. bir şeyler yapmalı. ama olmadı. ellerim kurudu.

Bu maçtan önce İstanbul kesin maçı fenere verir demiştim ama öyle olmadı, İstanbul maça iyi asıldı yanlız hakem İstanbulsporu doğradı.

Lazioyla İnönüde olacak maç nerde oynandı? Lazio maçı öncesi UEFA'dan İstanbul'da El Kaide tarafından düzenlenen terör saldırıları nedeniyle son maçın tarafsız bir sahada oynatılması kararı çıktı. Beşiktaş'ın itirazlarına rağmen karar değiştirilmedi.

bjknin teknik direktörü toshcak geçmiş bjk ile :D hahah amerikadan gelip koymakta güzel

o gün rolling stones dergisini almıştım merakla. aslında hiç müzikle alakam yoktur ama aldım işte. öyle elimde gezdirdim bütün gün, sonra maç başlarken de koltukta yanımdaydı. tek sayfa açmadan maç boyu elimde tuttum. sonra odamda biglhisayarda bir şeyler yaptım, dergiyi hiç açmadım. en sonda da kitaplığa bir yere koydum. sonrasını anımsamıyorum hikayenin; derginin başına ne geldi bilmiyorum ama bir satır bile okumadım.

küçükken bir film izlemiştim ya da roman okumuştum. bir ceset vardı ve dedektifler katili bir türlü bulamıyorlardı. en son sahnede dedektif cesedin gözlerine bakmış ve göz bebeklerinde katilin yansımasını görmüştü. işte bir gün ben öldüğümde de göz bebeklerinde kaleye geçmiş pancuyu görecekler. ben o gün heyecandan öldüm, sadece kimse fark etmiyor.

Dinamo gibi işleyen Beşiktaş hücum hattı ..

O dönemki Beşiktaş-Galatasaray derbilerinde ; Beşiktaş ofansif / Galatasaray ise taktiksel oyunu tercih ediyormuş .

01:52 'de bir efsanenin doğuşunu anlatırcasına "Metin , Ali , Feyyaz ve gol .."

Ligin ilk yarısında da 4-0 yenmişti trabzon

ankara bahçelievlere saat 8'den sonra gidiyorsan trafik olmama ihtimali yoktur. her seferinde de park yeri bulmak meseledir. insanın canı sıkılır. hep sıkılır. işte böyle bir histir kiev maçları. başından sonunu bilirsin.

Video sonunda tarihinde ilk kez resmi bir maçta puan aldığı için çılgınlar gibi sevindiği söylenen San Marinolu futbolcuların gösterilmemesi büyük eksiklik...

İlah kelimesi kullar için kulanılmaz

Bu maça gitmiştik maraton tribündeydik

stau bükreş aslında ne kadar güzel bir isim. ajan olsam ve birkaç kimliğim olsa birinde bunu isteyebilirdim. bu tavrım MİT'de kahkahalarla karşılanır ve müdürüm benden makas alırken, "ilahi 018 alemsin ya, çavuşevsku'ya ne dersin" der sonra o ünlü kurşuna dizilme ve elena çavuşesku hakkında bir şeyler anlatırdı.

Fenerbahce deplasmanda etkili oynayarak kazanmış

Hakem yaktın bizi

Lukovcan kötü kaleci değildi. Defans çok kötüydü.

Maçın Aralık ayında olması ve Uşak'ta havalimanı olmaması dolayısı ile ilk olarak İzmir'de oynanması gündeme gelmişti. Hem tribün gelirinden dolayı Uşakspor daha fazla kazansın teklifi edilmişti. Ama şehir tepki gösterince geri adım atıldı. Uşak için tarihi bir gündü, belki de şehre ilk kez büyük takım gelecekti. Sağ olsunlar Aziz Yıldırım da Daum da tüm şehir Fenerbahçe'yi izlesin diye tam kadro ile getirmişti Fenerbahçe'yi. İzmir'den konvoylarla gelmişti Uşak'a. O zamanlar Uşak Egemen Turizm vardı, özel otobüs çıkarmıştı. Şehre geldiklerinde de sanırım Uzcan Otel'de kalmışlardı. Tüm gün bardaktan boşalırcasına yağmur yağmıştı ama otelden 1 Eylül Stadı'na izdihamdan zor gelmişti takım. Maç başında ve sonunda Uşak-Fener el ele diye tribüne çağırmıştık her iki takımı. Uşak tarihinde unutulmaz bir gündü.

Sarı Süleyman'ın golü , gelişim açısından 1986'daki Yusuf'un Zafer'e attığı gole çok benziyor .

Beşiktaş'ın sezona fırtına gibi girdiği maç . O sezon başında 2 transfer yapmıştık . Adem ve Ali Kemal .

Oropzu çpcukları 5 attı bu sene intikam aldılar

öldürmek eylemi, rekabet ve cola turka hakkında konuşmak istiyorum. gs o gün xamax'ı öldürdü. öldürmek değil yenmek istedi ama öldürdü. aslında çok kurcamaladım xamax ne demek ama muhteşem bir marka oluşturulabilirdi. zaten direk forma sponsru hazırmış. xanax antidepresanları. bir de üstüne üstlük kelime palindrom (cahiller ve gugıllayamayanlar için baştan ve sondan okunuşu aynı olan kelimelere denir) neler neler olabilirdi. o gün gs kazandı. sonra uefa kazandı, süper kupa kazandı. birkaç dev takımı yendi ya da az farkla muğlubiyetlerini kutladı. döktüğü kanın hediyesiydi tüm bunlar belki. xamax ise kayboldu gitti. yıllarca adını duymadık. cola turka ise hiç içmedim. xanax'da kullanmadım. hakemlere hiçbir şey fırlatmadım.

balkanlarda bir öğlen üzeri öylesine bir lokantaya girip hafif bir şeyler yemek istiyorum. birkaç dakika sonra tatlı bir garson çocuk geliyor, uzun boylu ve güler yüzlü. kocaman ellerinde bardak kayboluyor. ve ikimizin de sohbet edesi var. ülkelerini övüyorum, ülkemi övüyor arada da osmanlıyı yad ediyoruz. hayata bakış açımızla ilgili derin farklılıklar olsa da yüzeysel gidiyoruz. ikimiz de uzlaşmacı günümüzdeyiz. neşem yerine geliyor. dükkanda kara sinekler uçuyor, başka müşteriler girip çıkıyor, fonda bir balkan melodisi ve duvarda resimler var. biri gözüme çarpıyor, bu adamı tanıyorum, diyorum kendi kendime ama kim olduğunu çıkartamıyorum. ve bu birini nereden tanıdığını bilememe hissini hiç sevmiyorum. o ortamda ve o anda en çok canımı sıkan bu oluyor. ve sonra servis için gelen garson çocuğa "bu kimdi ya?" diyorum. gülüyor çocuk ve "abi tanımadın mı?" diye sözde bir soru cümlesi kuruyor. gülümsüyorum. garson çocuk gidiyor ve ilgim yemeğe kayıyor. sonra bir anda karşıma cevat prekazi ve simoviç gülümseyerek geliyorlar. hiç yaşlanmamışlar gibi. 90'lar galatasarayından konuşmak istiyorlar ama ben çok o dönemi ve dönem galatasarayını çok bilmiyorum. onlar konuşuyor ve ben hesabı ödeyip kalkıyorum. herkes kendi efsanesi ile iyi. başkasının efsanesi çok da açmıyor. zaten hiç halim yok. gezilecek çok yer var

Haydi Alex şut ve go ahhhhhh ah ah ah

o günlere gittik ister istemez. akape yeni gelmiş, çok ılımlı ve tatlılar, avrupa birliğine girme hedefindeyiz ve şehirler arası yollar hiç olmadığı kadar tıkanık; çünkü akape yol inşaatına arsız bir ihtirasla başlamış. kendi adıma konuşmak gerekirse şimdiki kadar aptalım. ne daha fazla ne de daha az. her şeyi bir kenara bırakıp artılara bakacaksak; en büyük artımız, bizim ilhan mansızımız var ve başka kimsenin ilhan mansızı yok. bu da yeterli aslında.

Friedel 6'yı engellemiş

Abi sen ilhan mansizin neyi oluyosun ? 😅

Eski takım yok yeni takım var bekle bizi lugano

👏👏👏👏

Yıl 1987 Samsunspor Galatasaray maçı. Hakem Erman Toroğlu. Tanju yeni Galatasaray'a transfer olmuştu. Maçın sonlarına doğru rahmetli Mete golu attı. O dakikadan sonra zaten bütün taktir haklarını Galatasaray lehine kullanan "Türkiye'nin en büyük düdüğü" etmediğini bırakmadı. Pet şişe atıldı diye maçı iptal edecekti. Maçı uzattıkca uzattı. Yıllar sonra bir röportajda "ben Ankaragücünde oynarken en büyük rakibimiz Samsunspordu" dedi. Acaba hatırlarmı "adil hakemimiz"?

Sergen diye diye Tümer diye bir efsane yeteneğe yazık olmuş

Kezman değil kazım

Beşiktaş tarihi farkı kaçırmış

Toplam 32 takım ve seribaşı uygulaması yoktu. Şanslı kurayla çeyrek final gören oluyordu. Sadece şampiyonlar katılıyordu. Sampiyon Kulüpler Kupasıydı adı Ş.Ligi 1992 de başladı

htalks selamlar Xd

aradan çok yıllar geçti diye bir şarkı var. her yerde bunu duyuyorum. iyi, güzel, kaliteli bir şarkı mı bilmiyorum. ama her yerde duyuyorsam kötüdür. yoksa laz ricky martin'in "katula katula" şarkısını notası notasına biliyorum. az bir müzik aleti çalabilsem anında çalarım. özellikle "ne oldi sana, ne oldi böyle" kısmı arada sırada zihnimde çalıyor. pi filminde olduğu gibi kafamı matkapla delmek istiyorum. rapid vieni çok iyi bilmemizin sebebi de tam anlamı ile bu. kötü, vasat ve başarısız bir futbol ülkesiyiz haliyle bu viyanalılarla durmadan karşılaşıyoruz. koskoca messi bir kez bir türk takımı ile oynamadan avrupa fitbounu terk etti. ronaldo bir kez geldi. muslera'nın özel ricası üzerine durdu. sözlerimi davut güloğlunun nez'i ayıkladığı gerçeğini asla aşamadığımı ve newage refah partisinin genel başkan yardımcısı olduğunu anımsamanın yükü ile bitirmek istiyorum "ne oldi sana ne oldi böyle"

2000'ler öncesi gazeteciliği de tam kolpa ama. gitme gitmiş gibi anlat geç; kim bilecek kim duyacak, kim kontrol edecek. yine dönem ahlakı şimdiye göre görece yüksek, abartı sallamıyorlar. buradan berlin panteri turgay şeren'i de anmak istiyorum. o kurtarışları şimdi yapsa ve güzel saçları olsa "berlin panteni"'i ya da "Berlin bepanteni" reklamlarında oynardı.

Sabri dino italyada panterlesmisti,rövansta 1,0 yenildik ama yine süperdi hezimeti önledi.

Admin bidahaki videoda 1931 yılında oynanmış Fenerbahçe Eintracht frankfurt maçını paylaşabilirmisiniz

Bursaspor savunma hatalarını iyi değerlendirmis

unutmak hakkında en iyi filmlerden biri bence eternal sunshine bla bla bla 'dır. bir diğeri de momento. 50 ilk öpücük'te çok benlik olmasa da iyiydi. Gaspar Noe'nun Vortex'inden bahsetmezsem bana ayıp olur, kendime ayıp etmiş olurum. haneke'nin Amour'u da ayakkabımdaki taş gibi günlerce beni rahatsız etmişti. ve nice maçlar izledim ve hep heyecanla "bu maç unutulmaz" dedim. bir kısmını unuttum, bir kısmını ise yanlış anımsadığımı görüp üzülüyorum. gaspar noe ile bir barda bira içip çekeceği filmi heyecanla anlatmasını dinlemek, sıkışınca koşar adım sallana tuvalete gitmek; döndüğümde gasparın hesabı ödemeden kaçtığını fark etmek ve içimden sitemkar bir küfür savurup sallana sallana dışarı çıktığımı unutmamak istiyorum.

Bi tane daha hatırlatim. BJK - GS 4 : 3 Tarih: 09.05.1992 Stad: İnönü Lig maçı.

sözlere çok anlam yüklememek lazım diyorum kendime. aklı da çok yüceltiyorsun barışcığım diyor ve kendi sırtımı sıvazlıyorum, sal biraz ya. mana yolculuğunu çok yordu bebişim; deyip yine kendi yanağımdan bir makas alıyorum. sonra kendime yükseliyorum, hoşuma gidiyor kendime dokunmak. aynaya doğru yaklaşıp kendi dudaklarımdan bir öpücük alıyorum. sonra rafanın 5-0 maçtaki koşusu aklıma geliyor. biraz önce yükselen kalp atışlarım normale dönüyor. bir rahatlama çöküyor üstüme. uzaklara dalıyorum ve rafa sağ kanattan tekrar koşuyor. bukowski'nin de dediği gibi, Günler, Tepelerden Koşan Vahşi Atlar Gibi Kaçıp Gidiyor...