Відео

Öncelikle izleyicilerimizin içerikleri bu denli sıkı takip ediyor olduğunu görmek gerçekten içimizi ısıtıyor🙏 Elimden geldikçe merak ettiklerinizi cevaplayabilirim: Meslekte dördüncü yılım. Son üç yıldır İstanbul'un "zor" olarak tabir edilen bir semtinde; 45-50 mevcutla görev yapıyorum. Elbette ki "her bir kazanımı" tek tek ölçmek, pratikte imkansız bir durum. Ancak videoda kast edilen; bir denge halinde öğretmene aşırı yük oluşturmadan süreç değerlendirmesini yürütmek. Bahsettiğiniz kazanım değerlendirme formları, öğrencinin süreçte nasıl bir öğrenme grafiği ortaya koyduğunu bilmemiz için zaten fazlasıyla faydalı bir durum; ki videoda da bu kazanım değerlendirme formlarının notlandırmaya/sonuça etki etmesini anlatıyorum. Bu eleştirinize bir öğretmen olarak kesinlikle katılıyorum. Bireysel olarak iş yükünü fazlalaştıracak bir durumun içine girmek elbette hoşnut kalınacak bir durum değil. Kaldı ki öğretmenlerin yeterince iş yükü varken. Ancak burada önemsediğimiz, birinci önceliğimiz ise öğretmenin sırtının pek olması değil eğitimin ileriye gitmesi olacaktır. Bu söylem belki sert görünüyor olabilir ancak öğretmenler olarak bizim amacımızın "rahat iş yapıyor olmak" değil eğitimi iyileştirmek ve ileriye götürmek olduğunu söylemek zor değil. Evet biliyoruz, öğretmenlik zaten zor bir meslek iken videoda anlatılanlar uygulanabilir gözükmüyor olabilir. Okullarda/Sınıflarda üstesinden geldiğimiz zorluklar, tüm öğretmenlerimizin takdiri. Özellikle ortaya koyduğumuz emeğe kıyasla edindiğimiz kazanım, ben de dahil olmak üzere tutarlı görünmüyor. Ancak sistemin bir unsuru olarak (belki de en temel unsurlarından biri olarak) kötüye gidişatın farkında olmamız ve işimizi -gücümüz uyarınca- en iyi şekilde yapmamız, bu kötü gidişatın önünde duran engel olacaktır. Emek/Kazanım'ın tutarlı olmayışı, bizim mesleğimizi iyileştirmeyeceğimiz anlamına gelmemelidir. Ayrıca inanıyorum ki, bizler özveri gösterdikçe, emek verdikçe; verdiğimiz emek daha fazla değer görecek, kazanımlarımız bu ölçüde artacaktır. Bu yorumunuzu (3.) portfolyo ile ilgili yapıldığına inanıyorum(Bu gibi karışıklıkları gidermek için yorum yaptığınız dakikayı yazabilirseniz yahut konudan bir kelimeyle bahsedebilirseniz daha sağlıklı olacaktır🙏). Öğrenciye sorumluluk vermek zor bir iş ve süreç isteyen bir durum. Çünkü günümüzde velileri dahi çocuklara sorumluluk vermiyorken, hele bir de onların sorumluluklarını üstleniyorken bizim öğrencilere portfolyo hazırlatmamız; evet kabul ediyorum ki gerçekten zor. Ancak (bir sınıf öğretmeni bakış açısıyla) 1. sınıftan itibaren öğrencilerin dengi veya bir adım zorlayacak görevler vererek; öğrencilere görev yapmayı istekli hale getirebiliyor, sorumluluk bilincini aşılayabiliyoruz. Zaten eğitim-öğretim adı altında görevimiz de öğrencileri önce sosyal beceriler anlamında eğitmek; sonrasında öğrenmeleri gereken akademik konuları öğretmektir. "Öğretmen neye göre bu değerlendirmeyi yaptı?" sorusuna cevap vermek için yalnızca öğretmene güvensizlik olması gerekmez. Hesap verilebilirlik ve şeffaflık her zaman değerli olan kavramlardır. Şahsi olarak, 2013 yılında liseye henüz başlamıştım. Bu bilgiyi yeni öğrendim. Ancak yine de akran değerlendirmesi bir öğretmen olarak sınıfta kullandığım ve yine şahsi olarak faydasını gördüğüm bir araç. Özellikle son soru gerçekten değerli bi soru. Yıllardır süregelen "sonuç odaklı" sınav sistemimiz, sorunların temel kaynaklarından bir tanesi. Bunun değişmesi, bizim için de öncelikli bir durum. Şöyle bir durum var: Sistemi değiştiren etmen öğretmen değil. Bu sorunun cevabını yetki saiklerine hep beraber sormalıyız. Buna ek olarak, bir sistem değişikliği her zaman tepeden inme olmak zorunda da değil. Bizler öğretmenler olarak, toplumun mimarları olarak bu uygulamanın hata olduğunun biliyorsak; buna devam etmemiz işimize ihanet olur. Değişikliği yukarıdan aşağıya gelmesini beklemek yerine aşağıdan yukarıya giden değişimler de oluşturabiliriz. Biz öğretmenler olarak doğru olduğunu bildiğimiz şeyleri yapmaya devam edelim, işimizi güzelleştirmeye çalışalım, bu yastığa başımızı koyduğumuzda huzurlu uyumamıza yeter👌 Tekrardan, yazdığınız değerli yorum için teşekkürler 🙏

Vereceğim tavsiye verdiğim kişiye yönelik olur. Sizin gibi kıymetli bir hocamıza tavsiyem, bu işin bilimini öğretmek ve yeni öğretmenler yetiştirebilmek için akademiye girmek olur. Veya (eğer varsa) öğretmenin değerini bilen bir özel okulda kalite gösterisine yönelik çalışmanız olur. Sonuçta verdiğiniz bir emeği ziyan etmek faydalı olmaz🙏🏻 Eğitim sistemine tavsiyelerim her zaman var, bunu kanalda bulabilirsiniz

gerçekten çocuklara uygun olmayan içerikler olsa dahi aile yeterince ilgi gösterip 2 tuşa basıp çocuğunun iletişim kurmasını engelleyerek sadece oyuna odaklanmasını sağlayabilir aynı zamanda devletin bahane edip gösterdiği fotoğraflar 3 sene öncesine ait public sunuculara yani topluluğa açılmamış 'oyunlar' ve o oyundaki admin yani kurucu o fotoğrafa birkaç bot ekleyip onlara istediğini yazdırarak bir algı yaratmış ve bu da bu sene patlayınca cahil ailelerden biri şikayette bulunmuş ve günümüz savcı ve btk sı ne kontrol etmiş ne bakmış demiş madem savcılıktan emir geldi tık yasaklayalım var mı böyle aptalca bir şey?videodada bahsedildiği gibi bu gün bu platformlar yarın başka platformlar yönetimden bahsetmeyeceğim bile diktatörlükle yönetiliyoruz şu an resmen laiklik diye milleti kakalıyorlar sizde yutuyorsunuz aptal youtube videosu çeken youtuberlara gelince 7 yaşında çocukların youtube yerine youtube kids i kullanarak bunları görmemesi mümkün tamamen aile denetimsizliği ve devletin aman burnumuz sürtünmesin diyerek aldığı saçma sapan bir karar robloxu oynamam ancak oynayan bir çok tanıdığım var oynayan insanlar insan gibi oyunlarına giriyorlar ki çocuklar artık çok bilinçlenmiş durumda 14 yaşında bir yeğenim var kendisi böyle bir duruma maruz kalacağını öngererek karşısındaki adamı susturup banlattı yani anlayacağın ergenlik çağına girmiş bir çocuğun roblox oynamasında hiç bir sakınca yoktur robloxta cinsel içerikli oyun yoktur oyun tasarımcılarının sadece kendilerinin girebildiği oyunlardır sadece bunlar internette bunları savunan bir sürü kaynak ve kanallar var gidip okuyup veya izleyip benden anlamadıysan başka bir yerden izleyip okuyup bu konuda daha iyi bir fikir sahibi olabilirsin saygılar.

Aslında fikirlerimiz fazlasıyla örtüşüyor, küçük farklarla birlikte. Ancak detaylı fikrimi (umuyorum) yakın zamanda paylaşmayı düşündüğüm, meslek lisesi temelli eğitim anlayışı videomda açıklarım. Yolum (tekrar) Gaziantep'e düşerse, bir çayınızı içmekten memnuniyet duyarım☕☕

@@ünalKaya-x5d Yorumunuz için teşekkürler 🙏🏻🙏🏻

Lisede dil bölümü seçtiğini düşünüyorum. Seviyeni de A2/B1 olarak varsayıyorum. Eğitimini aldığın yabancı dilde "doğal konuşan/native speaker" seviyesine gelmeye uğraş. Bunun için her gün birkaç saatten fazla bu dil üzerine iletişimde kalman gerekiyor. Bunu doğal bir şekilde de sürdürebilirsin: Bir yabancı arkadaş çevresi edinebilir veya basit düzeyde dil gerektiren bir iş ortamı ile pratiğini arttırabilirsin.(Ki benim dilimi geliştirme sürecim; öğretmenliğe başlamadan önce satış danışmanlığı, barboy gibi çeşitli mesleklerde iletişime geçmekle oldu diyebilirim) Yapay olarak; ücretli çeşitli uygulamaları kullanabilirsin. Doğal konuşan seviyesine geldikten sonra; özellikle Sağlık Turizmi başta olmak üzere çeşitli çağrı merkezi hizmetlerinde çalışma imkanı bulabilirsin. Hafife alınmayacak bir kariyer imkanı olarak görüyorum. Eğer İngilizce öğretmeni olmayı kafaya koyduysan (ki bunu; senin sınav puanına göre değerlendirir, o şekilde tavsiye veririm) tek odaklandığın şey bu meslek olsun. Birden fazla hedefi odağına koymaya çalıştığında her birinde başarısız olma ihtimalin var. Tavsiyem, devlet kademesi gerektirmeyen bir mesleğe bel bağlaman olacak. Sıralamanı söylersen daha nitelikli yardımcı olabilirim.

@@EgitimeDair abi ingilizce seviyem C1 ve şuanda iş ingilizcesi eğitimi alıyorum

Harika; İstanbul veya İzmir gibi büyükşehirlerde yaşıyorsan sağlık turizmi için rahatlıkla başvuru yapabilirsin. Buna ek olarak havayolu şirketlerinde yer hizmetleri ve kabin memurluğu da düşünebilirsin.

@@EgitimeDair teşekkür ederim ama sağlık turizminde tam olarak yapacağım görev nedir? Yanancı gelem hastaları yönlendirmek vesaire falan mı veyahut kabin memurluğu? Üniversitenin hangi bölümlerini okumam gerekiyor?

Amacımız mümkün mertebe eğitim sistemi dışına çıkarak hızlı bir şekilde iş ortamlarına katılmak. Sağlık turizminde yurt dışından gelen misafirler saç ekimi, göğüs implantı ve benzeri cerrahi işlemler için 3-4 günlük süre için geliyorlar. Bu alanda iş yapan danışmanlar, kendi uzmanlık dil bölgelerinden gelen müşterileri; ikna, karşılama, operasyonun gerçekleşmesi ve uğurlama süreçlerinde dil desteği sağlıyorlar. Buna ek olarak gelen misafirler, şehri gezmek için ücreti mukabilinde tur hizmeti de sağlıyor. Bu sürecin tamamı 2 ila 6 ay sürebiliyor. Sağlık turizminde çalışmak isteyen nitelikli birey, yalnızca başvuru yaptıktan sonra çeşitli hizmet içi eğitimlerin ardından (2-4 hafta sürüyor diye biliyorum) ise doğrudan başlayabiliyor. İşte önem verilen "soft skill" ise satış ve iletişim becerileridir. Detaylı bilgileri bu şirketlere başvurarak elde edebilirsiniz🙏🏻

Tercih, takdir her zaman sizde👍🏻 Umarım uzun yıllar size istediğinizi sağlayacaktır 👌🏻 Şahsi fikrim, her zaman üniversiteden çok daha makul bir tercih vardır.

@@EgitimeDair para ve deneyim üniversite ile oluyor ayrıca iyi üniversiteler imkan da sağlıyor iyi bir üniversitede makine okusan özel sektörde iş bulsan hem deneyimli olursun hem iyi maaş alırsın hemde kendi işini kurabilirsin ileride

@@alperen9999 tamam oku o zaman bize ne anlatıyorsun ?

İki bin, eşit ağırlık için gayet iyi bir sıralama. Bu sıralama ile iki bölüm için de en iyi üniversitede okumaya hak kazanacaksındır. Hangi bölümü seçtiğin, o mesleğin yapabilitesi ve senin bu mesleğin rutinine uygun olmana bakıyor. Sen üniversite okumalısın, hangi bölümde gidersen git; en iyi eğitimi alıp en doğru kontaklara erişeceksin. Umarım mesleğinde başarılı da olacaksındır. Sürecin istediğini vermesi ümidiyle🙏🏻

Bilkent ya da odtü de işletme ve iktisat oku.. Şahsi fikrim.

Üniversite sayısının azaltılması, araştırma üniversiteleri kurulması, ortalama 200 üniversiteyle paylaşılan maddi&manevi kaynaklar bu sınırlı sayıdaki üniversiteye aktarılarak hem listelerde en üste oynayan hem de kaliteli eğitim sunan kurumlar oluşturulmalıdır👌🏻

Dil spesifiğinde konuşmaktan ziyade; alanında en iyi görülen puanı yapıp, en iyi görülen bölüm sana geliyorsa üniversiteye gitmelisin. Burada sınırı sizin çizmeniz gerekiyor ki bu epey zor bir durum. Yalnızca en başarılı olanlar üniversiteye gidebilmeli. Üniversiteye gitmemek bir başarısızlık olarak görülmemelidir. Özellikle bir dilcinin satış-pazarlama alanında rahatlıkla meslek edinebileceğini söyleyebilirim. Sağlık turizmine göz gezdirin👌🏻

@@EgitimeDair cevap için çok teşekkür ederim hocam tavsiyenizi dikkate alacağım mutlaka bir nebzede olsa içim rahatladı o kadar emek vermeme rağmen işsiz kalırsam çok üzülürüm

Üniversiteye gitmek dışında herhangi bir opsiyon var mı? Bunları değerlendirmek, gelecek planlaman açısından çok daha sağlıklı olacaktır 🙏🏻

Ben de Maslow'un İhtiyaçlar Hiyerarşisi deyip kenara çekiliyorum. Günümüzde ev geçindirmek kültürden daha elzem hale geldi.

Aslında pek de farklı düşünmüyoruz saygıdeğer hocam. Ancak ayrıştığımız birkaç nokta var. Hayat her zaman insanı, üniversitedeki gibi farklı senaryolarla geliştirebilir. Evet eğitim bir kültür meselesi ve ülke olarak üniversiteye giden bir toplum yaratmak, bu kültürle yetişen bir nesle evrilmek çok hoş olurdu. Ancak 17 yaşına gelmiş bir çocuk, (müfredatı sizin takdirinize bırakıyorum) gerçek hayatı deneyimlemekten bihaber oluyor. Üzerine 4 yıl üniversite, pembe masal diyarında 4 yıl daha gezmek demek. Sonrasında gerçeklerle sert şekilde tanışan gencimiz ise algılarını kontrol etmekte epey zorlanıyor. Elbette takdir yine sizindir🙏🏻

​@@ferhatkaygusuz539Kesinlikle öyle!

karşı cins arkadaşı ile sinemaya gitmek mi kültür ?

Bir noktada kesinlikle katılıyorum. Üniversiteye iş bulmak için gidilmemelidir. Akademi, insanların "dertsiz şekilde" bilgi ile uğraştıkları; bilgi öğrenip bilgi ürettikleri yer olmalıdır. Ancak ülkemiz özelinde de, dünyanın pek çok yerinde de bir işe girmek için ön şart olarak üniversite mezuniyeti aranıyor, bu çok anlamsız. Üniversite sadece meslek yüksekokulu olarak görülüyor. Daha da üzücü kısmı, üniversite bilim üretecek kalitede olmadığı gibi meslek öğretecek kalifiyede de değil maalesef. Benim sistemsel olarak beklentim, üniversiteleri "dertsiz, bilim üretme yeri" haline getirirken; ülkede meslek edindirme kurumlarını yaygınlaştırarak insanlara bilgi&beceri öğreten, etkili şekilde kullandıran ve mesleklerinde üst düzey fayda gören insanlar yetiştirmek olacaktır👌🏻

@@EgitimeDair Ben söylediklerinize katılıyorum. Aslında benzer şeyleri söylüyoruz fakat, bahsettiğiniz mesleki gelişim alanları açılmadan insanlara "üniversiteye şu kadar yapmıyorsanız gitmeyin" demek biraz havada kalmış gibi geliyor. Bunu diyebilmek ve uygulayabilmek için eğitimde kökten değişiklikler yapılmalı. Eğitimin içinde olan biri olarak söylüyorum bireylerin ne zaman kendi benliklerini bulacaklarını, farkına varacaklarını bilemeyiz. Tabii ki herkes üniversiteye gitmek zorunda kalmamalı, diploma denilen şey genelde bir kağıt parçası. Ama sen git sen gitme diye de önü kesilmemeli. Biz bilmiyoruz ki belki laf olsun diye gittiği bölümde ilerlemeyi seçip müthiş buluşlar yapmayacağını ya da kitaplar yazmayacağını, kimse bilemez. Kısacası Mevcut eğitim sistemini kökten değiştirmedikçe sadece üniversitelerle çözülecek bir konumda değiliz ne yazık ki.

@@burhangunduz4930 Aslında video boyunca bahsettiğim şey zanaat öğrenmek. Ancak özellikle yazılım alanıyla içli dışlıyım ve sektörde hasbelkader bir çevrem var. Her birinin söylediği şey "Evet, diploma olması fark yaratıyor ancak yazılımda o kadar diplomalı iş yapamayan insan var ki; diplomasız yani alaylı yazılımcıyı da sektör kabul ediyor. Bir meslek edinin dememin bir noktasında, eğer ilginiz varsa yazılımı da kendiniz ya da kurs ile biliyor olmanız. Bunun için yazılımın önde gelen, çok kaliteli bir eğitimini önerebilirim. 42 Okulları (42 İstanbul ve 42 Kocaeli) ücretsiz ve aranan eleman yetiştiren bir kurum. Umarım faydalı olmuştur🙏🏻🙏🏻

Tercih dönemi zorlu bir süreç. Olmak için hayal kurduğun bölümü en iyi üniversitelerde okuyamıyorsan, üniversite bittiğinde mesleki anlamda istediğin sonucu (büyük ihtimalle) elde edemeyeceksin. Videonun genel özeti bu. Ya da 4-5 yıllık bu sürece girmek yerine, (varsa) yapmaya yakın olduğun bir mesleğe girmek ve para kazanmak senin için daha karlı olacaktır 🙏🏻

Sadece sıkı takipçim olmadığını düşündüm. Ben İstanbul'da Sınıf Öğretmeniyim, artık üniversiteye dönmek gibi bir düşüncem de yok. Sizlere doğru tercihler yaptırmak için uğraşıyoruz. Maalesef günümüzde üniversiteye gitmek(eğer en iyi derecede değilse) makul değil🤷🏻‍♂️

Hayir okuma bu video çok anlamlı Turkiyenin gerçeğini söylüyor issiz kalirsin

Devlette çalıştırmayı gerektiren bölümler için dediğiniz büyük ihtimalle bu doğru olabilir. Ancak özel sektöre yönelik bölümlerin en iyi üniversiteye gitmesinin mantığı; işini göreceği kaliteli eğitimi sadece en iyisinden alabiliyor olmasından geliyor.

Ayy Allah im çok şükür birisi doğruları söylüyor 🙏

Artık hem iyi üniversite okuyup hem de kendilerini geliştirmeleri gerekiyor 🙏🏻🙏🏻

@@EgitimeDair Çok saçma konuşmuşsunuz. Ankara'da iyi mühendislikler ve iyi üniversitelere 40-80k arasında da girebiliyorsun. Ha ayrıca iyi üniversiteye gitmeyip de kendini geliştiren adamlar da gördüm. Adam özel okulda %50 burslu okuyordu ve ortalaması da düşüktü ama şu anda Arçelik'te çalışıyor. 40k sayısal diyerek sınırlandırmanız çok saçma.

Bence say 100 Ea 50 sözel 5k sinir

@@radrsss123 evet bu daha ılımlı bir yaklaşım. Sayısal 140 k yaptım bu sene şimdi mezuna kaldım.

Bu sınır tamamen size kalmış. Ancak bu süreçleri geçmiş, bir sonraki etaptan birisi olarak şunu söyleyebilirim:En iyi noktada değilseniz, üzgünüm ama uzun vadede istediğinizi elde edemeyeceksiniz. Her zaman söylediğim gibi, bu süreçlere girmek yerine bir meslek edinmek çok daha karlı tercih olacaktır 🙏🏻

Kesinlikle katılıyorum. Ve eminim şu anda tercih sürecinde olan pek çok aday benzer süreçleri yaşıyordur. Meslekte usta olana kadarki süreçte, eleman olarak çalışırken de istediğini elde edebiliyorsun. Kalifiye usta eksik olduğu kadar kalifiye kalfa veya istekli çırak da eksik. Önemli olan özveri ile bir meslek öğrenmek. Sonrasında çok daha rahat ve müreffeh bir hayat yaşıyor olacaksın🙏🏻🙏🏻

Anladığım kadarıyla bahsi geçen üniversitenin bölümü geçtiğimiz sene yetmiş binle kapatmış, senin sıralaman elli sekiz bin. Sınav zorluklarının birbirine benzer olduğunu varsayarsak genellikle taban puanları üç aşağı beş yukarı benzer oluyor. Sınıf öğretmenliği, atama bakımından diğer öğretmenliklerin arasında (neredeyse) en avantajlı bölüm. Zaman zaman bazı bölümler popüler oluyor veya popülerliğini yitirebiliyor ancak sınıf öğretmenliği her daim istikrarını korudu ve korumaya devam edecektir. Ancak burada asıl soru, senin hangi öğretmenlik bölümüne uygun olduğundur. Tercih yapmadan önce eğer imkanın varsa kurs merkezlerine git ve farklı yaş gruplarının derslerini gözlemlemek amacıyla girmeye çalış. Birebir ortamı gör ve buna göre tercihini yap. Hakkında hayırlısı olsun. Tercihini yaptıktan sonra yorumlara yaz, yine tartışalım🙏

​@@EgitimeDair Sağolasın abi teşekkür ederim tercihimi yapınca yazarım yine