- 73
- 40 204
Fatih AKGÜN (Haber Molası)
Приєднався 14 січ 2015
Beğeniye Lâyık Ne Varsa
DAMASCUS...
Damascus (Şam Çeliği), Kılıç ve Bıçak Yapımında kullanılan bir çelik işçiliğidir ve yaklaşık 250 işlemden geçerek şekil alır...
Yusuf BAYYİĞİT ise bu sanatın dünyadaki sayılı 4 ustasından biridir...
Yusuf BAYYİĞİT ise bu sanatın dünyadaki sayılı 4 ustasından biridir...
Переглядів: 76
Відео
#malatyadeprem #sonrası #part6
Переглядів 2,9 тис.Рік тому
Deprem Sonrası Malatya Caddeleri (04.03.2023)
#malatyadeprem #sonrası #part4
Переглядів 1,3 тис.Рік тому
Deprem Sonrası Malatya Caddeleri (31.03.2023).
#malatyadeprem #sonrası #part1
Переглядів 1,9 тис.Рік тому
Deprem Sonrası Malatya Caddeleri (29 Mart 2023).
İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Eğitim Programları.
Переглядів 432 роки тому
İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Eğitim Programları.
TRABZON - ŞALPAZARI İLÇESİNİN TARİHİ GEÇMİŞİ...
Переглядів 9 тис.3 роки тому
TRABZON-ŞALPAZARI İLÇESİNİN TARİHİ GEÇMİŞİ...
ÇALIKUŞU YAHUT KIBRIS MADALYALARI...
Переглядів 383 роки тому
Askerlik yaşantısının hayatına adeta bir daktilo titizliğiyle işlenmiş yaşlı bir Azeri subayıyla, anavatanından kopa gelmiş ve henüz çocuk yaşta hayatın türlü zorluklarını göğüslemek zorunda kalan bir kadının acı bir sonla kesişen yaşam öykülerine kulak misafiri olucaksınız… Keyifli Dinlemeler...
Çocuk Masalları Serisi - 1 Yazan ve Seslendiren: Fatih AKGÜN
Переглядів 663 роки тому
Çocuk Masalları Serisi - 1 Yazan ve Seslendiren: Fatih AKGÜN
BİR 28 ŞUBAT ROMANI - ERGENEKON'UN ÇOCUKLARI
Переглядів 1793 роки тому
BİR 28 ŞUBAT ROMANI - ERGENEKON'UN ÇOCUKLARI
🇹🇷 TRABZONSPOR HABERLERİ - 08.07.2021 🔴🔵
Переглядів 283 роки тому
🇹🇷 TRABZONSPOR HABERLERİ - 08.07.2021 🔴🔵
Cyrano De Bergerac Tiradı - Fatih AKGÜN
Переглядів 464 роки тому
Cyrano De Bergerac Tiradı - Fatih AKGÜN
🇹🇷.bize bu kuş uçmaz çalılık ları vatan diye yutturup.diger göçmenlere.peskes çekilen.tirakya.istambul bursa ege bölgesi doğuyu ermenilere peşkeş çeken sütsüz yezitle .mustafa kemal atatürk ve silah arkadaşlarına minnet borcunu buraları beklemekle ödedik.odeyecegiz.vatan sağ olsun .👊🌷👊🇹🇷😉👈😉
Canım memleketim inş. kısa zamanda eski güzelliğine kavuşur medeniyetlerin
Eski ismi kireç olan köy bizim köy muş yeni ismini bilmiyorum Sakarya akyazidan selamlar❤👋🤝
MALATYAM BU ZOR SÜRECİ DE ATLATACAK İNŞALLAH SABIRLA METANETLE BİRLİK BERABERLİK İÇİNDE
ALLAHIM MALATYAMIZA BİR AN ÖNCE BİRLİK BERABERLİK SAĞDUYU İÇİNDE TOPARLANMAYI YENİDEN BİR ARAYA GELMEYİ NASİP EYLE AMİN
Icim yaniyor. Ara tatilde güzel malatyamdaydim. Simdi heryer yıkık
İnsanları kurtarmak yerine onların salasını okuyanlara Malatyalılar bu seçimde ne cevap verecek dur bakalım
😢😮
Teşekkürler 🙏
Emeğine sağlık 🙏
Rivayetlerle tarih anlatmak buna denir , bazi dogruluklar olsada sacmalamis
Maşşallah
Ellerinize sağlık
Ağıraksak
👍
Bu tiradı en iyi oynayanlardan biri. :)
Çok güzel sesinize sağlık emeğinize sağlık fatih bey:)
Teşekkür ederim efenim. 😁
Güzelim tiradi katletmişsin, bu tempolu oynan bir tirat, dümdüz okumuşsun
Bu kitabı seslendirmesinden dinlemiştim çok beğendim. Tebrik ederim emeğinize sağlık 👍
Ben teşekkür ederim saygılar 🙂
. h Görüş
harika
Teşekkür ederiz. Pandeminin ilk dönemlerinde evden ayrı ayrı yapılan çekimlerle amatör olarak oluşturuldu.
harikasınız arkadaş devamı gelir değilmi? başarılar
Teşekkür ederiz. Temennimiz o yönde
Cok tesekkurler
Şakir Abi sen bu kızı yine üzüyorsun. Yav niye gıcıklık yapıyorsun?🤣
Yuki l Oldü mkhuyiy 6 6
Emeğinize sağlık hocam.Teşekkür ederim.
Sizin de kaleminize sağlık hocam. Tebrik ederim...
Ağzınıza sağlık çok güzel olmuş.
Teşekkür ederim 🙂
Ağzına sağlık kardeşim çok iyidi
Ben teşekkür ederim
Harika
Güzel olmuş 🍓.
💛💛
“SANA LAYIK DEĞİLİM” Sadri Alışık Osman - Yapılır mı ağabey, o kıza yapılır mı? Her şeyini ona borçlu be. Ohoo… Bi taneydik o zamanlar be. Varsa yoksa Osman ağabeyisi. Analık, babalık, hocalık… Ne varsa benden gördü be. Anamdan babamdan kalan tek yadigar. Yani üstüne titrerdim, sen de bilirsin. Hani torosun orada Hüsnü var ya, onun taksilerinde çalışırdı. Ben gündüzcü o gececi. Ee neme lazım, eli açık adamdı Hüsnü. Bi gün yalvardım, Ekrem’in de altına bi araba çekti tamam mı. İşin altın devri o zamanlar. Biz de hızlıyız ha. Kolçaklık yok, otel önü Galatalı hepsi bizde. Ne kadar seyahat şirketi varsa çivilemişiz. Kemiği yağlısı önce bize düşüyor. Gün oluyor yevmiye 100 ü buluyor. Biz de o zamanlar façaları düzelttik diyorum yani ha. Hani, tanımayan görse o sosyete Teomanlarından ergeçnlerinden biri zannedecek iyi mi. E ne de olsa gençlik, delilik. Sonra bekarız da. Bi gün Ali Efendi dayı çağırıyor dediler, bizim pederle silah arkadaşıydı. Yani beni tanır da sever de hani sizden iyi olmasın. Kızı Türkan acele Ankara’ya gidecekmiş bu imtihan davasına. Türkan dediğim de çocukken tanırım yani. Bak hele yav dedim ne de çabuk geçiyor zaman. Sana emanet dedi Ali Efendi dayı. Ya lafı mı olur emanet kız tabi ya. Ulan bi de baktım Türkan, abi ay parçası gibi. Yani nutuk tutuldu böyle, hani heykel olmuşum heykel. Ev eşyası gibi kalmışım. Kız yav sen bu kadardın dedik demedik, atladık arabaya doğru. İki laf ettik baktım ağzından bal akıyor. Yav yok böyle şey be. Hani o yolları, Bolu dağlarını geçtik mi uçtuk mu, nimete kör baktığımı hatırlamıyorum ha. Yav 5 saatte girmişim Ankara’ya diyorum. Sonra kız emanet ya, gece attım iskemleyi kapısının önüne iki pakette cigara sabaha kadar oturdum. Ertesi gün verdi imtihanı atladı arabaya. Yav kız değil, afet be. Hani giderken uçuyorduk ya ağabey, Dönüşte kaplumbağa, böyle 30 - 40 km diyorum. Niye diye sordu bi kaç kere. Bozuk mozuk dedik, yersen tabi. Yol bitecek diye ölüyorum ağabey. Sonra bitti o yollar iyi mi. Kasımpaşa’ya geldik, elimi sıktı “Gene görüşelim” dedi. “Teşekkür ederim senin kadar tatlı, iyi bir insan görmedim” dedi. Böyle içimden bi şey aktı kalbime oturdu fosil gibi. Sonra elini salladı. Allah kahretsin, yani erkeklik olmasa ağlayacağım ya. Üç beş gün gelemedim kendime. Ya buram yanıyor ağabey nah. Direksiyon, yol, taş, viraj… Yav trafik memurunu Türkan görüyorum iyi mi. Sebepsiz yere doluyor gözlerim. Ne yemek, ne içmek. Durup dururken bi ağlama. Ölüyorum be. “Ne oluyorsun” dedi Ekrem. Hiç dedim ama, ısrar etse de anlatsam diye içim gidiyor. Sonra baktım üstelemedi, ben kendiliğimden döküldüm. Yani ihtiyaç ağabey anlarsın. “Bana bak dedi Ekrem, sen kim o kim. Babasının yanında 20 tane Osman çalışıyor dedi. Kapısında 10 kişi nöbette” dedi. Ben de 11 inci olurum dedim yattım nöbete iyi mi. Evden adımını atıyor atmıyor dışarı, şak açıyorum arabanın kapısını. Önce ıg mık etti ama, sonra alıştı ha. Beni görür görmez vallahi yani hani böyle ışık ışık parlıyor gözleri ağabey. Öl desin öleyim, anlatılmaz ki be anlatılmaz ki. Efendilik, güzellik, nezaket, alçakgönüllülük. Ya kağıt helvası yiyor ağabey var mı böyle şey be. Ne istersen anla ha. Ali Efendi dayıya bahsetmiş benden bi gün, “babam seninle görüşmek istiyor” dedi. Böyle kalbim ayağımın dibine yuvarlandı, ölüyorum zannettim. İster misin dedim. Hani olacak şey değil ama… ne demişler: Ümit fakirin ekmeği, ye Mehmet ye. Böyle çarpa çarpa ettik sabahı, şak damladım oraya. Ondan sonracığıma böyle baktı baktı. Sonra çıkardı 30 bin lira attı önüme. Araba al kendine dedi sonra yavaş yavaş ödersin parayı. Yav ben onun arabasında değilim kapıldım mı bi ümide. Beni beğendi diyorum Allah’ım. Yani bi ara kapansam ayağına, ölüyorum desem, ölüyorum Türkan’a be. Yav acıyın bana bütün ömrümü desem. Yani onu mesut etmekle, çalışmakla, sevmekle desem. Yani böyle, yani Allah be. “Hadi be dedi Ekrem. Bakalım kız seni ister mi?” Ben kafaya koydum açılacağım kıza. Geçtim aynanın önüne ağabey, saatlerce talim ediyorum. Bütün fiyakalı lafları yazmışım romanlardan. Yani, Nerime Kadir, Mahmut Esat Bozkurt. Hepsini ezberlemişim. Tam gideceğim, geldi mi askerden bi celp. Ne o bilmem 45 günlük tekamül kursu varmış. Kurs takar mı aşkı mı. Hadi ben cihet-i askeriye. Arabayı bıraktım Ekrem’e oğlum göz kulak ol şuna dedim ama. Tam aldım bavulu Ali Efendi çağırıyor dediler haber geldi. Tabi be de ne yapayım. Çaresiz Ekrem’i götürdüm. Kardeşimdir dedim, hani ben neysem o da odur dedim. Namusludur dedim. E tabi biz de vasiyet edince kardeşim filen deyince akan sular durdu tabi. Fakat ağabey, asker ocağında vakit nasıl geçti ne oldu bilmiyorum. Hatırlarsam ölünü öpeyim hani yaşıyor muyum, yaşamıyor muyum, ne oluyor ne bitiyor bilmiyorum ağabey. Sonra bi üsteğmenimiz vardı yani sizden iyi olmasın, erkek gibi erkek yani. Bi gün böyle dalıp gitmişim elimde de Türkan’ın fotoğrafı. Üsteğmen geldi, fotoğrafı aldı elimden, sonra baktı baktı, sonra yani bi tuhaf oldu çocuk. Böyle durdu, durdu. Sonra dedi ki bana “oğlum dedi, erkek adam ağlar mı be ağlar mı erkek adam”. Ben de tabi üsteğmenim dedim, ağlar da, sızlar da. Bu ne davadır bilirsin dedim. Tabi o çocuk da bi kalp taşıyor yani. Fotoğrafı verdi elime, kendi gitti. Benim askerlik de bitti zaten. Tak ben hemen kahveye. Merhaba, Ekrem nerede filan dedim. Herkes kendi dalgasında. Yav Ekrem, yoksa dedim arabaya mı bi şey oldu, yoksa Ekrem’e mi bi şey oldu? Valla bi şey yok ağabey dediler. Yani uğramaz oldu dedi kahveci iyi mi. Baktım pis Feridun kıs kıs gülüyor. “Ulan sen her şeyi biliyorsun” dedim yapıştım yakasına. Arkadan birisi dur dedi, elime bi davetiye sıkıştırdı. Oğlumuz Ekrem Gürbüz ile kızımız Türkan Selman’ın evlenme tarihine Kasımpaşa Ünsal aile salonunda nişan, nişan… Birden buğulandı her taraf. Ve hiçbir şey göremez oldum, sesler şekiller karıştı. Su serpmişler suratıma. Böyle kahveci otomobilin anahtarını uzattığını gördüm. Ekrem bırakıp gitti dedi. Hiçbir şey söylemedi mi dedim. Söylememiş. Sadece çekmiş gitmiş. Haftası geçti geçmedi, kaybettik Ali Efendi dayıyı. Doktor haber verdiği gün gördüm ikisini de. Türkan boynuna sarılmış ağlıyordu. O it yüzüme bile bakamadı, kaçırdı hep gözlerini. Bi an göz göze geldik. Yandaki kahveyi işaret ettim. Çektim insanın kıt Allah’ın bol yerine, ellerime kapanacak oldu. Tükürdüm suratına. Yapma dedi, köpek gibi, yalvardı, acıdım. “Ulan bi şey istemem senden, sadece iyi bak ona” dedim. Bi incittiğini göreyim, kardeşim demem gebertirim dedim. Vurdum, vurdum, vurdum… Sonra, sonra kız kaldı mı sana kimsesiz. Oysa mart ayında evleneceklerdi. Önce çarşıdaki dükkanları sattırdı bi çare. Sonra Piyaledeki evleri. Daha sonra da babadan kalma köşkü. Kız kirayı verecek, düğün için yaptırdığı elbisesini sandığa kaldırdı. Ne yapsın. Bugün tapu, yarın garaj, öbür gün arabalar, belediye, otobüsler, gene garaj, garaj… uyuta uyuta bu hale getirdi kızı.
♡
🙏🙏🙏
👏👏👏
like♥♥
çok güzel olmuş♥
Teşekkür ederiz :)
like♥
Elinize sağlık👍
Teşekkür ederiz :) Siz sağolun efenim 😁
Emrecan uzunkaya çok iyi bir tiyatrocu
👍
Emeğinize sağlık.
Çok iyi yaa:)))
😁😁
Öz Malatyalılar Oyun ve Çay Salonuna Teşekkürlerimizi borç biliriz :)
:))
Abonede olayım.
Elinize sağlık.