Anadolu'nun en ücra köşelerine bile gider , halkın sesini dinlerdi. Küçücük çocuklara mikrofon tutar , insana değer vererek dinlerdi sorunlarını. Çok şey değişti o zamandan bu yana.. Bir Tayfun Talipoğlu yok artık. Buna benzer bir yayın da. Buğulu sesi kulaklarımızda hâlâ ( yol uzun , şartlar çetin. Biz artık gidelim ) 😔🥺
Divriği çok şahane bir ilçedir, atalarımızın cennet Divrigi'mize birçok tarihi eser yaptirarak şirin ilçemize verdiği değeri göstermiştir, ama günümüzde birçok insan bu ilgiyi esirgiyor, böylesi yapıları kıyamete kadar muhafaza etmek, bizim kulluk vazifemizdir.
En nihayet programın sonuna geldim. Arada düşüncelerimi paylaştım. Program güzel olmuş. Tayfun Talipoğlu'nun devri daim olsun, nur içinde yatsın. Diğer emeği geçen emekçilere de teşekkürler...
Eskiden canlı bir hayat vardı. Rahmetlik dedem Kavlak Abdullah dahil üç eğitmeni varken, sadece bizim köyden 5 kişi kişi Pamukpınar Köy Enstitüsü'nü bitirerek onların yerini aldı. Onların da çok sayıda çocuğu öğretmenlik mesleğine heves etti. İşte bu hayatı bırakarak gurbete giden insanlardan halen yaşayanlar olduğu için onların sıla hasreti de hala canlı.
Hatırlıyorum, 70'li yıllarda köyü ziyarete gittiğimiz zamanlardan, bizim köyün sadece keçi nüfusu 13 binden fazlaydı, koyun ve sığır hariç. Şimdilerde iki üç aile var hayvancılık yapan. Toplam keçi sayısı da taş çatlasa 200-250 kadar.
Külliye Şifahane'nin mimar ve ustaları için mezar yeri olarak yapılmış kümbetlerden kimse bahsetmiyor. Onlar da en az diğerleri kadar önemli tarihi eserlerden.
Tayfun Bey, demirden bahsedip zenginlik bekliyordum demiş. Evet bir zenginlik var, ama özelleştirmeyle sermaye sınıfına peşkeş çekilmiş, halkı, işçileri ise üç otuz kuruşa çalıştırılıyor! Tıpkı memleketin diğer zenginliklerinde olduğu gibi...
12 Eylül'den önceki yıllardaki faşistlerin Aleviler, komünistler camiye bomba attı provokasyonunun kentin müslüman ahalisi üzerinde etkili olmadığı nadir yerlerden biri de Divriği'dir. Zira kentin Sünni inançlı ahalisi içinde epeyce sosyal demokratlar da vardı ve öyle olmayanların epey bir kısmı da aydın kişiler olup Alevi inançlı insanlarla dostluk ilişkisi içindeydiler ve böyle bir şeyi yapmayacaklarına kalıplarını basarlardı. Bu alçakça provokasyon denendi Divriği'de de, ama tutmadı. Bu nedenle o dönemdeki Sünni inançlı hemşehrilerime halen dahi şükranlarımı sunarım.
12 Eylül darbesinden sonra faşizm, Divriği'ye dışarıdan faşist militanları getirerek maden ocaklarına, işletmeye koydular. Hem kentin Alevi inançlı insanlarını işsiz bırakarak cezalandırmayı, hem de bu faşist militanları Divriği'ye yerleştirerek popülasyonu değiştirmeyi amaçlamışlardı. En nihayet köyler boşaldı ve başta İstanbul olmak üzere büyük şehirlere aktı...
06:10'da konuşan Mengüç Değer, sanırım bizimkilerin saygı ve sevgi ile bahsettiği Dr. Hasan Değer'in akrabası olsa gerek. Hasan Bey'in bir de eczacı kızı vardı. Rahmetli babamın Cerrahpaşa Hastanesi'nde tedavi görmesi sırasında babamın ve annemin ısrarıyla o eczacı arkadaşı, Türkan Hanım'ı epey bir çaba harcayarak arayıp bularak tüm ilaçlarını ondan almıştık. Kulakları çınlasın, Türkan Hanım'ı da saygıyla anıyorum... (Divriği Ovacık köyünden Seyit Nusret Öztürk)
ALLAH RAHMET EYLESIN YUCE ALLAH HERKESIN ICINI BILENDIR DUYULMAYANI DUYAN GORULMEYENI GOREN BIZE ŞAH DAMARIMIZDAN DAHA YAKIN OLAN O YUZDEN KIMSE KIMSEYI KANDIRMASIN KANDIRAMAZSINIZ
Anadolu'nun en ücra köşelerine bile gider , halkın sesini dinlerdi. Küçücük çocuklara mikrofon tutar , insana değer vererek dinlerdi sorunlarını. Çok şey değişti o zamandan bu yana.. Bir Tayfun Talipoğlu yok artık. Buna benzer bir yayın da. Buğulu sesi kulaklarımızda hâlâ ( yol uzun , şartlar çetin. Biz artık gidelim ) 😔🥺
Divriği çok şahane bir ilçedir, atalarımızın cennet Divrigi'mize birçok tarihi eser yaptirarak şirin ilçemize verdiği değeri göstermiştir, ama günümüzde birçok insan bu ilgiyi esirgiyor, böylesi yapıları kıyamete kadar muhafaza etmek, bizim kulluk vazifemizdir.
En nihayet programın sonuna geldim. Arada düşüncelerimi paylaştım. Program güzel olmuş. Tayfun Talipoğlu'nun devri daim olsun, nur içinde yatsın. Diğer emeği geçen emekçilere de teşekkürler...
Eskiden canlı bir hayat vardı. Rahmetlik dedem Kavlak Abdullah dahil üç eğitmeni varken, sadece bizim köyden 5 kişi kişi Pamukpınar Köy Enstitüsü'nü bitirerek onların yerini aldı. Onların da çok sayıda çocuğu öğretmenlik mesleğine heves etti. İşte bu hayatı bırakarak gurbete giden insanlardan halen yaşayanlar olduğu için onların sıla hasreti de hala canlı.
Hatırlıyorum, 70'li yıllarda köyü ziyarete gittiğimiz zamanlardan, bizim köyün sadece keçi nüfusu 13 binden fazlaydı, koyun ve sığır hariç. Şimdilerde iki üç aile var hayvancılık yapan. Toplam keçi sayısı da taş çatlasa 200-250 kadar.
Külliye Şifahane'nin mimar ve ustaları için mezar yeri olarak yapılmış kümbetlerden kimse bahsetmiyor. Onlar da en az diğerleri kadar önemli tarihi eserlerden.
Tayfun Bey, demirden bahsedip zenginlik bekliyordum demiş. Evet bir zenginlik var, ama özelleştirmeyle sermaye sınıfına peşkeş çekilmiş, halkı, işçileri ise üç otuz kuruşa çalıştırılıyor! Tıpkı memleketin diğer zenginliklerinde olduğu gibi...
12 Eylül'den önceki yıllardaki faşistlerin Aleviler, komünistler camiye bomba attı provokasyonunun kentin müslüman ahalisi üzerinde etkili olmadığı nadir yerlerden biri de Divriği'dir. Zira kentin Sünni inançlı ahalisi içinde epeyce sosyal demokratlar da vardı ve öyle olmayanların epey bir kısmı da aydın kişiler olup Alevi inançlı insanlarla dostluk ilişkisi içindeydiler ve böyle bir şeyi yapmayacaklarına kalıplarını basarlardı. Bu alçakça provokasyon denendi Divriği'de de, ama tutmadı. Bu nedenle o dönemdeki Sünni inançlı hemşehrilerime halen dahi şükranlarımı sunarım.
Yatırım olmuyor diyorlar da, aha bir yatırım yapmışlar toki ucubeleri şeklinde; ister altından ye ister üstünden!
12 Eylül darbesinden sonra faşizm, Divriği'ye dışarıdan faşist militanları getirerek maden ocaklarına, işletmeye koydular. Hem kentin Alevi inançlı insanlarını işsiz bırakarak cezalandırmayı, hem de bu faşist militanları Divriği'ye yerleştirerek popülasyonu değiştirmeyi amaçlamışlardı. En nihayet köyler boşaldı ve başta İstanbul olmak üzere büyük şehirlere aktı...
06:10'da konuşan Mengüç Değer, sanırım bizimkilerin saygı ve sevgi ile bahsettiği Dr. Hasan Değer'in akrabası olsa gerek. Hasan Bey'in bir de eczacı kızı vardı. Rahmetli babamın Cerrahpaşa Hastanesi'nde tedavi görmesi sırasında babamın ve annemin ısrarıyla o eczacı arkadaşı, Türkan Hanım'ı epey bir çaba harcayarak arayıp bularak tüm ilaçlarını ondan almıştık. Kulakları çınlasın, Türkan Hanım'ı da saygıyla anıyorum... (Divriği Ovacık köyünden Seyit Nusret Öztürk)
Harika bir video. Anneannemle beraber izledik. Bursa'dan Divriğe Divriklilere selam olsun
Metin yazarını tebrik ediyorum. Mükemmel.
Gözecik koyu ile bir belgesel rica ediyorum
Harika
o iç anadolu olmasın
Sivas ın en güzel ilçesi...
o iç anadolu olmasın
@@sefikakamiray2916 olabilir itiraz etmem
Teşekkurler . Belegeselin yazari ve seslendirmesi cok iyi . Göruntüsü de muhteşem
Amcam oğlun yanlış araştırmış :) Tuğut'un anlamı Ermenice Karaağaçlı demektir.
Gani gani rahmet eylesin, çok üzdü :-((
ALLAH RAHMET EYLESIN YUCE ALLAH HERKESIN ICINI BILENDIR DUYULMAYANI DUYAN GORULMEYENI GOREN BIZE ŞAH DAMARIMIZDAN DAHA YAKIN OLAN O YUZDEN KIMSE KIMSEYI KANDIRMASIN KANDIRAMAZSINIZ
Başta Tayfun TALİPOĞLU 'na dernek başkanına yayında ve tanıtımda emeği geçen herkese teşekkür ederim.